Arkadaşlar bu gün buraya son bir şiir ekleyip bu konuyu kapatmak istiyorum.
Bu günlerde edebi konular üzerinde fazlaca yoğunlaştık.
Edebi konularda da mümkün olduğu kadar yorum yapmamaya çalışacağım.
Zira Davut Hocanın "Gözlerin Dili" adlı makalesinde yaptığım yorumla ilgili Yusuf kardeşimiz beni "Kraldan çok kralcı" olmakla itham etmiş.
Yapım gereği böyle ağır lafları sanal ortamda da olsa kaldıramamaktayım.
Ben kimseyi hedef almadan yorum yapmaya çalıştım orada.
Lakin kardeşimiz üzerine alınmış olacakki o cevabı vermiş.
Tabiki herkes gibi ağır cevaplar yazmak zor değildir.
Yalnız, ben burada kalp kırmak için bulunmamaktayım.
Umarım Yusuf ne demek istediğimi çok iyi anlamıştır.
Bu gün son şiirimizi de ele alalım o zaman:
HAYAT
Hayat bir esintiydi sanki: sanki bir yel
Esti, saçlarımı dağıttı ve geçti
Bir baktım ki saçlarımı da almış
Sesimi çıkaramamışım
Bir yandan verirken yeni bir şeyleri
Bir yandan götürmüş; bilememişim
Önce gülen yüzümüz solmuş
Sonra yeni yeşerdiğini sandığımız umutlarımız
Bitirilmişiz bir yandan; sömürülmüşüz
Ne varsa hayatta değer verdiğimiz
Baharımız, gündüzümüz ve sevdamız
Hepsi tükenivermiş, hepsi silinmiş; elimizden alınmış…
Keskin bakışlar fırlattığımız gözlerimizde
Sebebini bilmediğimiz korsan bir yorgunluk
Kollarımızda yılların yüklediği ağırlık yüklü
Şimdilerde avuçlarımız kalın çizgilerle sürülü
Alnımızda faili meçhul çizgiler dolanmakta
Hayat bir muamma, hayat bir soluk…
Sonunda güllere veda vakti geliyor
Boynunu bükmüş güller, hepsi ağlıyor
Güller döktüğü gözyaşlarıyla büyüyüvermiş
Ağlamasın güller, büyümesinler de
Güller küçükken, küçükken sevilirmiş…
MAHSÛN (17 Mart 2008 Pazartesi)