Kişisel Gelişim İçin Hap cümleler..
. Acı da olsa doğruyu söyleyiniz.
2. Aç insan kolay kandırılır.
3. Adalet kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner.
4. Akıllılar istedikleri şeyi, akılsızlar başkalarının istediğini öğrenir.
5. Aklı kıt olan dilini tutamaz.
6. Allah bir kalbi, kendisinden hayâyı gidermekle cezalandırdığı kadar hiçbir şeyle cezalandırmamıştır.
7. Allah bütün insanları mesut olmaları için yaratmıştır, bedbaht oluyorlarsa kendi hataları yüzünden oluyorlardır.
8. Alnını ne kadar dik tutarsan yere o kadar sağlam basarsın.
9. Altın prangalar demir olanlarından çok daha kötüdür.
10. Ana babalarımız seçimle değil ama arkadaşlarımız seçimle kazanılır.
11. Anı yazmak, ölümün elinden bir şey kurtarmaktır.
12. Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz.
13. Asla her şeyi bildiğini sanma. Gerçekten çok bilgili olsan da "ben cahilim" diyebilecek cesaretin daima olsun.
14. Ayakta ölmek diz üstü yaşamaktan daha iyidir.
15. Az anlamak, ters anlamaktan iyidir.
16. Basit bir insanın elinden geleni yapabilmesi, zeki bir insanın tembelliğinden çok daha değerlidir.
17. Başkalarına karşı zafer kazanan kuvvetlidir, kendi nefsine karşı zafer kazanan ise kudretlidir.
18. Başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet.
19. Başkalarının ıstırabını unutmak kolaydır.
20. Başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakmazlar.
21. Bazıları ışığın, bazıları gölgenin peşine düşer.
22. Bıçak kendi sapını kesmez.
23. Bilenin susması, bilmeden söylenen söz kadar çirkindir.
24. Bilgi kuvvettir.
25. Bilgili bir ahmak, cahil bir ahmaktan daha ahmaktır.
26. Bilgili olan güçlü olur.
27. Bir çiçeğin kokusu ne ise bir insanın şahsiyeti de odur.
28. Bir dostun üzüntüsüne herkes katılır, başarılarına ise ancak yüksek ruhlular sevinir.
29. Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler.
30. Biraz bilmek tehlikelidir. Ya derinliklerden iç ya da bilgeliğin tadını tatmaya kalkma! Çünkü sığ sular beyni zehirler, bol sular insanı temizler.
31. Bizi esas yoran yaptığımız iş değil, yapmadan kenarda bıraktığımız işlerdir.
32. Bizzat katlanamadığınız eziyete başkasının tahammül etmesini istemeyiniz.
33. Bugün çıktığımız her basamak, yarınki hayatımızın temelidir.
34. Büyük görünen birçok adam, yakından bakılınca büyüklüklerini kaybederler.
35. Büyük işler gibi, büyük düşüncelerin de davula ihtiyaçları yoktur.
36. Cahil cesur olur.
37. Cehennemde ateş yoktur, her insan ateşini bu dünyadan götürür.
38. Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen.
39. Çalışmak zihni yormaz, zihni dinlendirir.
40. Çalışmak, uçup gidebilecek bir alışkanlıktır; bırakması kolay, yeniden başlaması zor bir alışkanlıktır.
41. Çektiğimiz sıkıntı parasızlık sıkıntısı değil, bilgi sıkıntısıdır.
42. Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.
43. Doğruluk, hayatta, iyi bir namın en iyi dostudur.
44. Dostu severim ama düşmanı da... Dost gücümü, düşman ödevimi gösterir.
45. Dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama...
46. Durmak ölüm, taklit uşaklıktır; çalışmak ve yetişmek ise hayat ve özgürlüktür.
Müsaitseniz size aşık olabilir miyim?
<div id="post_message_39537" Birinci ses “Müsaitseniz size aşık olabilir miyim?” dedi.
Karşısındaki bir an onu süzdü, başını öne eğdi. Sanki “…Şimdi soruyorum büküp boynumu, daha önceleri nerelerdeydiniz?” diyen eski bir şarkıyı anımsamış gibiydi. Ama bunu karşısındakine söylese bile ne ifade edecekti ki? Hayatta her şeyin zamanlamasının tutması mümkün değildi ki zaten.
Kalbinin boş olduğu zamanlarda kimse karşısına çıkıp, “ Müsaitseniz size aşık olabilir miyim ?” dememişti ki. Doğruydu işte sözler şiirler. Aşkın kapıyı ne zaman nasıl çalacağı belli olmazdı. Aşka randevu verilemezdi. O gelip bulur, ansızın “cee!” diye karşına çıkabilirdi.
İkinci ses birinciye, “Senin adına çok üzgünüm , aşkına karşılık veremeyeceğim için. Çünkü hayatımda birisi var,” dedi, yürüdü gitti, ayaklarını sürükleyerek.
Birinci ses, sorusunun havada asılı kaldığını hissetti. Ürperdi. Halbuki o, bir çok ikinci sesin yaptığı gibi hayatında birisi olduğunu ondan saklayabilir, yalan söyleyebilirdi. Oysa yapmamış, dürüst davranmıştı.
Birinci ses düşündü “Tanrım, demek ki hala böyle birileri var hayatta. Roman kahramanları yalan değilmiş.” Olmayacaktı bu aşk, belliydi işte de hayalindeki yüz, beynindeki isim, kalbindeki çocuksu heyecan niye silinmiyordu acaba?
Müsait değildi bak, söylediği gibi. Aşık olmaması gerekiyordu. Aşık olursa acı çekecekti, kavuşamayacaktı ona. İkincinin sesi, yüzü, elleri, tarzı yine de akılndan çıkmıyordu.
Acaba o da hoşlanmış mıydı kendisinden? Bunu öğrenmeyi o kadar çok istiyordu ki? İyi de, hoşlansa bile bunu söylemesi neyi değiştirecekti?
İkinci ses, hayatında birisi olmasına rağmen, o gün karşısına onu beğenen, hatta aşkı için izin isteyen bir Ses’in çıkmasına içten içe çok sevindi. Gidip gelip aynada kendisine göz attı gün boyu. İçini tarifsiz bir sevinç kaplamıştı. Gururu okşanmıştı. Kalbi boş olsaydı,”Evet” deyip, onunla birlikte bir aşka yelken açmaktan kaçınmazdı. Acaba, mazeretini söylerken bunları da söylese miydi birinci sese? Yoo, duygularıyla oynamak istemezdi onun. Bunca çürümüş ilişkinin arasında sevginin, aşkın adı dama atılmışken birisinin ortaya çıkıp cesurca, “Müsaitseniz size aşık olabilir miyim?” demesi, inceliğin ve karşısındakine değer vermenin eski şarkılarda, filmlerde kalmadığının kanıtıydı işte.
Aşk için izin istenmezdi, biliyordu? Telefonu ara ara, bilinmeyen bir numara tarafından aranıyor, ‘Alo!’ dediğinde kapanıyordu. Son açtığında, “Sen misin?” dedi. Telefon kapanmadı. Derin bir iç çekiş duyuldu.
Birinci ses konuştu: “MÜSAİT OLMASANIZDA BEN SİZE AŞIĞIM.” sessizlik,ölüm kadar kesin ve uzun sürdü. Aşk,ölümden daha çaresizdi o an..
</div