senin o gözlerin varya
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=IQyRH4HoNkM[/YOUTUBE]
Yazdırılabilir Görünüm
senin o gözlerin varya
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=IQyRH4HoNkM[/YOUTUBE]
mıksm youtube ıle ortaklıgın falan mı war:D?
BİR FİDAN GİBİ
batıda kaldı umutlarım yarında kaldı yarınlarım
gemide yerken saldım gennçliğime dellencesine
haykırdım yollar uzak yıldızlar yakın şarkılarda
kalmıs notalarım bugünm kalbime yeni bir sayfa
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=7LQ4CoYTn1c[/YOUTUBE]
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=Sva15SbC3ck[/YOUTUBE]
Bu güzel şiir için çok sağol .Seni şiir seven Nizipliler formunda da görmek isteriz...
yok miksam sen zaten oralardasın:)
mehmetoğuz kardeşe dedim:)
miksam14 beni çok güldürdün.tamda şiire göre şarkı zeka pırlantası doğrusu
HÜZÜN ŞARABIDIR YUDUMLADIĞIM
NE KADEH FARKINDA BUNUN NE DE BEN
AŞK HAYATIN KENDİSİ İMİŞ MEĞER
BEN YILLARCA TAŞRALARDA DOLAŞIP DURMUŞUM
SÖZLER Mİ YOKSA GÖZLER Mİ İNSANI ELE VERİR
BEN ÖZÜMLE MAŞUKUN KAFESİNE KONMUŞUM
HAYA DENEN ŞEY AŞIKTA NE GEZER
ONU BİR BİR ANLATMANIN DİVANESİ OLMUŞUM
NE O BANA BAKSIN NE BEN ONA KAVUŞAYIM
ÇÜNKÜ AYRI KALMANIN LEZZETİNİ DUYMUŞUM
Çim sahaya çıkmanın
6-0 fark atmanın
Taraftarı ağlatmanın
Günahı varmıdır hocam
Kırmızı forma giyiyorsa
İstereyek geliyorsa
6 tane de yiyorsa
Günahı yoktur oğul
Burayı çok sevdiyse
Yine isterim dediyse
Kendi rızasıyla yediyse
Günahı varmıdır hocam
Öylece bakıyorsa
Şutları dışarı atıyorsa
Altıya razı oluyorsa
Günahı yoktur oğul
Topu ağlara gömmenin
Fileleri delmenin
Topu eline vermenin
Günahı varmıdır Hocam
Fatih Terim başındaysa
98 yaşındaysa
Daha yolun başındaysa
Günahı Yoktur oğul
6 Tane atmanın
Yarı sahada yatmanın
İönerdirip baktırmanın
Günahı varmıdır Hocam
Taktiğini kavradıysa
İleri geri oynadıysa
Hala ders almadıysa
Günahı yoktur oğul
Güller Ağlar İçimde
Ne zaman ayrilik saati gelse
En vazgecilmez yerinde yasamin
Duysak ayak seslerini aksamin
Ve sokaklardan el ayak cekilse
Bir urpertiyle duyarim o zaman
Seni cagiran sesi uzaklardan
Ne zaman ayrilik saati gelse
Bir gariplik coker icime birden
Kalan tek ani gibi bir devirden
Durmadan calinir o gamli beste
Sanki bilir de hazin oykumuzu
Bulutlar aglar, kararir gokyuzu
Ne zaman ayrilik saati gelse
Bir caresizligi anlatir gibi
Birden degisir gozlerinin rengi
Mavi solar, koyulasir yesilse
Sarinca ruhunu eski bir huzun
Ucar gider pembeligi yuzunun
Ne zaman ayrilik saati gelse
Uzatsan ozlemle dudaklarini
Tum agaclar doker yapraklarini
Ne cicek kalir ortada, ne bahce
Sadece ugultusu o ruzgarin
Ve bir umut kirintisi: belki yarin
Ne zaman ayrilik saati gelse
Bir firtina cikmiscasina, buyuk
Icimizdeki gullerin boynu bukuk
Bir zaman kalakalirim oylece
Neden sonra gittigini anlarim
Icimde guller aglar, ben aglarim.
mehmet şiirler çok güzel eline saglık...
ANKARA’ya ÖYLE YAKIŞIRDIKİ KAR……Yılmaz ERDOĞAN
Ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar, buz tutardı resmi yalanlar...
kimse keman çalmaz belki ama
çok keman çalınsın balolarında
diye yapılmış gri sisli binalar...
alnının ortasında
ciddi bir devlet asabiyeti.
çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar,
bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş!
(biz bir şeyi delicesine severiz
ama tanrım neyi?)
kahve önü çatlak mozaik
bel kemiğine tehdit
kürsüler üstünde
çok sigara içen
öğrenciler
bir daha asla yaşayamayacağı
aşkları teğet geçerken
hep onu sevmeyenleri severek
hep onu sevenin gözlerinden
kalabalıklara kaçarak
karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara,
yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
bir izmirli güzele dayatmak varken
(hep kardeş olacak değiliz ya,
yaşasın halkların sevgililîğî!)
soyut bir sevdaya
beşik kertilmiş olan
dağda çoban,
şehirde şark çıbanı sayılan,
fırat'ın büyük elleri
ararat'ın kız yelleri
cilo'nun derin nefesleri
hülasa kente hukuk mukuk okun
mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş
anadolu çocukları, ankara' ya öyle yakışırdı ki kar
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar
(belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
sevdiğimiz kızlar
çok dibimiz donmuştur ve çoğu zaman
bu kar mevzuu
kızlara yeterince ilginç gelmemiştir
hiçbir şey kapalı bir dükkan kadar
hüzünlü gelmez insana
ankara'da,
yoksa bugün bir hayat
yaşanmayacakmı duygusu çöker bütün bozkıra.
Kimse keman çalmaz belki
Belki bu fiim hiçbir zaman
o kadar fiyakalı olmayacak ama
Hiçbir lahmacunda
o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
tadını vermeyecek bir daha
Çok daha iyilerini yedim sonra
bizzat Urfa'da hatta
Ama hiçbirinde
o kadar aç oturrnadım sofraya
ankara'ya
öyle yakışırdı ki kar
çok yabancı bir soluk duyulur bazı
bilinmez bir dilin ıslığından
anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
öyle deme ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
ankara'da yaşamak
yollarına hep sevdiğimiz insanların
adlarını vermediler ama biz her duvara
bilvesile onların adını yazarak yaşadık
kül ve betondan mürekkep
yaşadıkça yaşanılası gelen
o tuhaf bozkır kokusunda.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar.
asfaltlar ışıldar...
bir günden bir sürü gün yapan
mesai saatlerinde hiçbir şey yapan
hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
rakıyı bol sulu içen
dokunmasın için deği!
çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı,
hep kağıtlara bakarak,
hep kağıtlardan bakarak
hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
aynı anda sevmeyi başararak,
karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
çok beğenmeyerek ama
yine de bu tasarrufunu takdir ederek
boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
yürüyen...
memurlar.......
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar..
asfaltlar ışıldar,
buz tutardı resmi yalanlar...
biz, şimdi kapalı birr kuruyemişçi
dükkanının -ki bütün plan kar altında
tuzsuz ay çekirdeği çitileyip
yanı sıra bafra içmektir-
kötü ışıklandırılmış vitrininden
umutsuzca içeri bakan,
kimliği gereğinden fazla sorgulanmış,
merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş,
-yani sistem kendi verdiği kimliği
zırt pırt geri istemektedir-
doğduğu yer yüzünden
doğuştan kavgacı zannedilen ama
pek çoğu kavgadan nefret eden
kavgacı esmer cesur korkak
çoğu kürt çoğu türk çocuklardık...
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar....
ha sonra belki ahmed arifin aklına
hiçbir şairin aklına gelmeyecek
-çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı
O'nun kadar sevemeyecek -bir şiir islenir:
kar altındadır varoşlar
hasretim,nazlıdır ankara.....
ustam yine sen bilirsin ama
hangi aralıkta bir şair ölmüşse
işte o,en netameli aydır bence.
ankara'ya öyle yakışırdı ki kar...
asfaltlar ışıldar...
yalanlar...
şimdi ve sonra ne zaman ankara'ya kar yağsa
elim gönlüm, çocukluğum buz tutar.
Yaw bir boş zamanım olsa bu bölümü donatıcamda yok iştte...:)
ası çok guzel ya ben yılmaz erdoganın sıır kıtabını bıtırıdım adam çok guzel yazıyor
ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUM Kİ NEFES ALMAK DEĞİLMİŞ YAŞAMAK
ATEŞLERDE YANMAK GİBİ BİRŞEY SENİ SEVERKEN SENSİZ OLMAK
NE SENİ UNUTMAK GİBİ BİR ÇABA VAR YÜREĞİMDE
NE DE AŞKIMI KÖRÜKLEYEN BİR RÜZGAR
NE SENİ GÖRMEDEN DURABİLECEK KADAR GÜÇLÜYÜM
NE DE KAYBETMEYE DAYANACAK KADAR KALBİM VAR
YAŞIYORSAM SEBEBİM ,ÖLÜRSEM NEDENİMSİN
...
Sen Aklıma Geldin
Uykularım kaçtı gece yarısı
Sen aklıma geldin doldu gözlerim
Gönlümün sultanı aşkı canısı
Sen aklıma geldin doldu gözlerim
Sensizlik hançeri girdi bağrıma
Hasretin gidiyor benim ağrıma
Kulak ver sevdiğim benim çağrıma
Sen aklıma geldin doldu gözlerim
Hayalde rüyada seni ararken
Bu gönül aşkınla her an yanarken
Gecenin yarısı sabahlar erken
Sen aklıma geldin doldu gözlerim
Latifi seviyor şaşkın biçimde
Aşk ateşi yanıyor kalbi içinde
Her gecenin ikisinde üçünde
Sen aklıma geldin doldu gözlerim
güzeller güzeline
helal be mıksam
[YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=qxvgvcciNdg[/YOUTUBE]
http://www.gulumsun.dk/Resimli/hazir12.jpg[/IMG]
...GÖNLÜM NE DERTLİDİR NE BAHTİYAR
NE KENDİNE YAR NE BAŞKASINA YAR
CANIM İSTERSE BEN DİYAR DİYAR
GÖLGEMİN PEŞİNDEN YÜRÜR GİDERİM...
http://www.gulumsun.dk/Resimli/gul1.jpg[/IMG]
http://www.gulumsun.dk/Resimli/sahil2.jpg[/IMG]
güzel olmus Nizip güzeli ellerine sağlık
http://www.gulumsun.dk/Resimli/sevgi.jpg[/IMG]
http://www.gulumsun.dk/Resimli/kedi1.jpg[/IMG]
http://www.gulumsun.dk/Resimli/kavanozkedi1.jpg[/IMG]
http://www.gulumsun.dk/Resimli/hazir28.jpg[/IMG]
seni yaşamadan ölmeyeceğim
aşka özgü zakkum bahçelerinde
gene acılara kalıyorum ben
deniz ölesiye yakın ayaklarıma
ey ülkemin pusatsız kahramanları
erzurum garında, banklar üstünde
sükut-u hayale uğrayan kalbim
geceyi kavrayan parmaklarımla
bu hasret, bu hicran zelzelesinde
beni kurtarmaya gücünüz yetmez
çünkü mutsuzluğun mekteplerinde
ıstırap dersleri alıyorum ben
gittikçe yaklaşan bir afet gibi
intihar yanılgısıyla
yolar beni esarete çekiyor
şehrayin şarkıları söylüyorum içimden
şarkılar ki, hep aynı nakaratla bitiyor
sen bir garip delisin
gözleri perdelisin
erzurum garında, banklar üstünde
susuzluktan ağlayan bir güvercin
içime vuruyor kanatlarını
nağmelerin ateşinde parlayan
kuşlar bölük bölük hayatıma giriyor
bütün çığlıkları kuşanmış ölüm
dudaklarında siyanür
oysa bilmiyor ki, bu yolculuktan
yollar tükense de, dönmeyeceğim
seni yaşamadan ölmeyeceğim
o çin harikası bakışlarını
o pekin gözlerini
gözlerin ki, gece donanmasıdır
yoksul ve yabancı mısralarımın
bedenimde çıban çıban ağrılar
ben bu ağrılardan zevk alıyorum
ejder tepesinde bunalıyorum
bir yanda kum frıtınası
diğer yanda *****engiz
karakalem çalışması bir deniz
rüzgarla, yağmurla ve yıldızlarla
başlamak üzere son ayinimiz
erzurum garında gece yarısı
bankların üstünde şimşekler konar
bazen bir yıldırım gezinir saçlarımda
bazen bir melek saatler boyu
yakama ölümsüz çiçekler takar
erzurum garında gece yarısı
hıçkırıklar boğazıma tıkanır
nemrut ateşiyle sabaha kadar
içimde binlerce ibrahim yanar
koltuğumda efsaneler kitabı
kafdağından nergis devşiriyorum
başını dayamış omuzlarıma
o eski, o yaşlı zümrüdüanka
ben bir çin şarhoşu samanyolunda
denizi tartışan bakışlarını
geçmişime asla gömmeyeceğim
seni yaşamadan ölmeyeceğim
perdeler kalkıp da sabah olunca
aldırma aras’ın öyle bulanık
öyle mahsun aktığına
palandöken yine sisli, aldırma
ben hem sise, hem çamura alıştım
senelerdir bu acıyla buluştum
mutluluk ne zaman çıksa karşıma
yalnızlık bir zindan, çöker başımaNurullah Genç
Şehrayin Şarkıları - 2
daha dokunmadan kurudu irem
çöllere birtürlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bir bu yerlere sığamıyorum
pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnalarına yakalanıyorum
turnalar gidiyor; ben kalıyorum
avareyim, asudeyim, yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
erzurum garında, banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor; ben kalıyorum
binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendille sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor; ben gidiyorum
bütün yalkanlileri, deniz fenerleri
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tufanına yakalandığını
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat, ayrılığın boynunu vursun
usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken, bu çılgın arzu
sürüklüyor imkansız muştuların
eşiğine gönül vadilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefasız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götürNurullah Genç
Su Susuz Bırakmıştır Toprağı; kan iremdir
Dara çekerken hüzün mutluluk hallacını
Tarih kim bilir nerde kaybetmiştir tacını
Şair sessiz ölmeli “âh” kokulu her izde
Akacak yön kalmamış artık; pusula kırık
Koynundan karanfiller derilecek denizde
Haramiler kuşatmış yârini ırakların
Kurtulmayı bekleyen azgın bir devdir hayal
Yalnızlık gözlerine köz koymuş ırmakların
Aslı nedir kimseler bilmiyor; can veremdir
Kelimeler ki, çarpıp duruyor karanlığa
İmge, bir kuraklığın ortasında Kerem’dir
Söz sahilinde umut savruluyor kum gibi
Su susuz bırakmıştır toprağı; kan iremdir
Şiir bin bir yerinden çatlamış, tohum gibi
Hâtıralar tarihin başucunda âvâre
Tarih hâtıraların ardında pâre pâreNurullah Genç
Siyah Gözlerine Beni de Götür...
Daha dokunmadan kurudu irem
Çöllere bir türlü yağamıyorum
Yeni bir koşunun başlangıcında
Biraz deprem sonrası
Biraz şehir hülyası
Bir kalp yangınından geriye kalan
Siyah gözlerine beni de götür
Artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
Sarardı tiryaki menekşeleri
Sonbaharın tozlu kafeslerinde
Sevgi turnaları yakalıyorum
Turnalar gidiyor; ben kalıyorum
Avareyim, asudeyim, yorgunum
Bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
Uyku tutmuyor karanlıkları
Yitik düşlerimi kovalıyorum
Gölgeler gidiyor; ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
Siyah gözlerine beni de götür
Baharın koynundan koparıp sana
İpek bir mendile sardığım yüreğimle
Şehzade gülleri gönderiyorum
Umutlar kalıyor; ben gidiyorum.
Bütün yelkenlileri, deniz fenerlerini
Kaptanları sorgulayan
Yanından geçen küheylanların
Korku tufanına yakalandığı
Siyah gözlerine beni de götür
Güneş ülkesinden gelen yiğitler
Benzeri olmayan bir dünya kursun
Cellat, ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
Bu hercai diken, bu çılgın arzu
Sürüklüyor imkansız muştuların
Eşiğine gönül vadilerini
Bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
Düşüyorum tanyerine
Ya topla yaralı kırlangıçları
Ya da bu vefasız şarkıyı bitir
Özgürlüğe giden tutsaklar gibi
Siyah gözlerine beni de götür.Nurullah Genç
Arkadaşlar bu güzel şiirleriniz için çok sağolun...
rica ederim gökhan ne demek her zaman atarız
Miksam kardeş yorumlarını da bekliyorum şiirlere böylece şiire senin bakış açınla da bakmış oluruz;)