Yazdırılabilir Görünüm
Adını Hasret Koy
Eğer senden bir an ayrı kalırsam,
Adını hasret koy, hasret kalayım,
Özlemlerle yansın içim her gece,
Adını hasret koy hasret kalayım.
Uzansan yanıma dokunsam sana,
Bir yatakta olsak yatsak yan yana,
Sen şiir okusan ben ninni sana,
Adını hasret koy hasret kalayım.
Aşkımız büyüsün yıldızlar kadar,
Gecemiz görünsün, gündüzler kadar,
El ele tutuşup olsak kafadar,
Adını hasret koy, hasret kalayım.
Göz kırpmamda dahi göremez isem,
Sesini bir anda duyamaz isem,
Alnına bir buse koyamaz isem,
Adını hasret koy, hasret kalayım.
Gözle kapak kadar ayrı kal sakta,
Birlikte sahilde ufka dalsakta,
Binlerce yıl hep beraber olsakta,
Adını hasret koy hasret kalayım.
Kuş olup uçalım, kanatla vücut,
Gidelim sevdaya, gel elimi tut,
Hepsi gerçekleşse kalmasa umut,
Adını hasret koy, hasret kalayım.Selahattin Bakır
Mehmt kardeş dün bir bu gün iki ne bu hasret:)
KARAYILAN SAVAŞ DESTANI
Karayılan derki harbe oturak
Kilis yollarından kelle getirek
Fransız adını bütün kaldırak
Neylemeli Aslan Mulla vuruldu!
Fransız topları leyleğe vurdu
Salladı salladı Anteb’e vurdu
Yılan bey uğruna bekçi mi durdu
Neylemeli Aslan Mulla vuruldu!
Atıyor da zalim gavur atıyor
Mulla beyim şehit olmuş yatıyor
Güçcük Mehmet çetelerin kaçıyor.
Vur gavuru dayanmaz Mulla beye!
Anama söyleyin damda yatmasın
Çuha şalvarına uçkur takmasın
Oğlum gelir diye yola bakmasın
Neylemeli Aslan Mulla vuruldu!
Karayılan derki öldüm gaziler
Kurşun değdi yaralarım sızılar
Evde yetim kaldı emlik kuzular
Neylemeli Aslan Mulla vuruldu!
Atına binmişte elinde dizgin
Çeteler içinde yılanım azgın
Olduğu cephede hiç vermez bozgun
Vurun Türk Uşağı Antep gidiyor!
Anteb’in kolleci yücedir yüce
Topların sesinden yatılmaz gece
Gözünü sevdiğim Savcılı Hoca
Neylemeli Aslan Mulla vuruldu!
Kolumu salladım toplar atıldı
Kara daş içinde çete koymadı
Karşıdan göründü düşman kalmadı
Vurun arkadaşlar namus günüdür!
Şıhın Dağı derler bir ova yazı
Yazıda yaylar koyunla kuzu
Gözünü sevdiğim Türk Elif Kızı
Neylemeli Aslan Mulla vuruldu!
Gerçekten harika bir şiir şarkısı daha bir güzel paylaşım için çok sağol...
hüseyin eroğlu'nun bu güzel şiiri için çok sağol;)
ANTEPLİ ŞAHİN
Ben Antepliyim, Şahin’im ağam.
Mavzer omzuma yük.
Ben yumruklarımla dövüşeceğim.
Yumruklarım memleket kadar büyük.
Hey, hey!
Yine de hey hey!
Kaytan bıyıklarım, delişmen çağım
Düşman kurşunlarına inat köprü başında
Memleket türküleri çağıracağım.
Bu dağlarda biz yaşarız,bu dağlar bizim dağımız.
Namusumuz temiz, bayrağımız hür
Analarımız, karımız, kızımız, kısrağımız
Burada erkekçe dövüşür
Bir bayrak dalgalanır Antep kalesi üstünde
Alı kanımdaki al, akı alnımdaki ak
Bayraklar içinde en güzel bayrak
Düşüncem senden yanadır
Hep senden yanadır çektiğim kahır
Bu senin ülkende, senin gölgende
Düşmesin kara kalpaklar, kirlenmesin duvaklar
Korkum yok ölümden kâfirden yana
Alacaksa alsın beni şafaklar.
Hey, hey!
Yine de ey hey!
Al bayraklar altında kara bir kartal gibi
Yaşamak ne güzel şey.
Bir sır var bu mavzerde, attığım gitmez boşa
Çıkmış bir eski savaştan
Türk ün bir karış toprak parçası için
Destanlar yazacağız yeni baştan.
Yıktım toprağın üstüne bir sarı kurşunla birini
Çıktı karşıma biri,
Çıktıkça çektim tetiği Bismillâhlar la beraber
Vurdum alnından kâfiri.
Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh
Bu kaçıncı ölüdür?
Bir türkü söylenir siperlerde her sabah
Vurun Antepliler namus günüdür!
Ben Antepliyim Şahin’im ağam
Mavzer omzuma yük
Ben yumruklarımla dövüşeceğim
Yumruklarım memleket kadar büyük
Yavuz Bülent BAKİLER
gokhan abı neyı kast ettın anlayamdım da
[h5] Hala deniz gözleri beni kabul etmiyor
Atiyor beni kumsala
Arkadas olarak bakiyor, ama yetmiyor varken yok olusu.
Yalan bakismalar devam ediyor,
Yetiniyorum yine yalanlarla[/h5]
zuhal bu sıırın tam bır kısa msj olarak gonderılecek turden
Site hasretine dayanamadın mı dedim mehmet kardeş:)
dün Nizipten gittin bu gün siteye o güzel şiirlerinde tekrar döndün dedim:)
ÇOK GÜZELMİŞ
tamam abı anladım
bende şiirleri çok severim çok hoşuma gider hele bide elinde saz olacak içinden geldiği gibi çok güzel olur yaaaaaaa.........
HERSEY SENDE GiZLi
Yerin seni cektigi kadar agirsin
Kanatlarin cirpindigi kadar hafif..
Kalbinin attigi kadar canlisin
Gozlerinin uzagi gordugu kadar genc...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kotu..
Ne renk olursa olsun kasin gozun
Karsindakinin gordugudur rengin..
Yasadiklarini kar sayma:
Yasadigin kadar yakinsin sonuna;
Ne kadar yasarsan yasa,
Sevdigin kadardir omrun..
Gulebildigin kadar mutlusun
Uzulme bil ki agladigin kadar guleceksin
Sakin bitti sanma her seyi,sevdigin kadar
sevileceksin.
Gunesin dogusundadir doganin sana verdigi deger
ve karsindakine deger verdigin kadar insansin
Bir gun yalan soyleyeceksen eger
Birak karsindaki sana guvendigi kadar inansin.
Ay isigindadir sevgiliye duyulan hasret
ve sevgiline hasret kaldigin kadar ona yakinsin
Unutma yagmurun yagdigi kadar islaksin
Günesin seni isittigi kadar sicak.
Kendini yalniz hissetigin kadar yalnizsin
ve guclu hissettigin kadar guclu.
Kendini guzel hissettigin kadar guzelsin.. iste budur
hayat!
Iste budur yasamak bunu hatirladigin kadar yasarsin
Bunu unuttugunda aldigin her nefes kadar usursun
ve karsindakini unuttugun kadar cabuk unutulursun
Cicek sulandigikadar guzeldir
Kuslar otebildigi kadar sevimli
Bebek agladigi kadar bebektir
ve herseyi ögrendigin kadar bilirsin bunu da ogren,
SEVDIGIN KADAR SEVILIRSIN
ASK DILENCISI
Sen her gece köse basinda,
Paramparca urban;
Kirli ellerinle, bir dilim ekmek icin
Avuc acan sefil insan.
Inan ki farkimiz yok birbirimizden,
Belki sen, hayat boyu dileneceksin;
Istedigin bes kurusu biri vermez ise,
Baska bir diyardan bir ikincisini
bekleyeceksin.
Lakin ben; hayatta bir defa dilendim.
Bir vefasizin askiydi, sevgisiydi derdim.
Oylesine acik, öylesine bos kaldi ki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyecegim.
Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak
Her şey yapılabilir
Bir beyaz kağıtla
Uçak örneğin uçurtma mesela
Altına konulabilir
Bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
Sallanan bir masanın
Veya şiir yazılabilir
Süresi ötekilerden kısa
Bir ömür üzerine.
Bir beyaz kağıda
Her şey yazılabilir
Senin dışında
Güzelliğine benzetme bulmak zor
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
Her şeyden
Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
Ve benim
Bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
Anlarım bitkiden filan
Ama anlatamam
Toprağın güneşle konuşmasını
Sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla
Sen bana ışık ver yeter
Bende filiz çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden açan soran bere budak yok
Bir şiir istersin
"İçinde benzetmeler olan"
Kusura bakma sevgilim
Heybemde sana benzeyecek kadar
Güzel bir şey yok
Uzun bir yoldan gelen
Tedariksiz katıksız bir yolcuyum
Yaralı yarasız sevdalardan geçtim
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
Her şeyi anlattım
Olan olmayan acıtan sancıtan
Bilsem ki sana varmak içindi
Bütün mola sancıları
Bütün stabilize arkadaşlıklar
Daha hızlı koşardım
Severadım gelirdim
Gözlerinin mercan maviliğine
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Sana bakmak
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
Aşk sorgusunda şahanem
Yalnız kelepçeler sanıktır
Ne yazsam olmuyor
Çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
Bahçıvanlar değil tüccarlardır
Sen öyle göz
"Sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
Sen teninde cennet kayganlığı iken
Sana şiir yazmak ahmaklıktır "
Bir tek söz kalır
Dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim
Gülün ömrü uzamaya başlar
Verdiğim bütün sözler
Sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim
Gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler
Sana başlayan bir kitap için önsöz
Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır
Her şey olmaya hazır
Sana bakmak
Suya bakmaktır
Gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
Bütün rastlantıları reddedip
Bir mucizeyi anlamaktır
Sana bakmak
Allah'a inanmaktır
yılmaz erdogan
<<AşKıMa
Anlattıkça kış vuruyor satırlarıma
Anlattıkça üşüyor, anlattıkça ısınıyor yüreğim.
Bugün sardunyalarım da açmadı
Belki de küskün renklere
Ellerimde günah gibi yaşayamadıklarım
Sensiz soluyorum anlayacağın
Mavi mavi ölüyorum
Duyuyor musun, orada mısın,
Var mısın, yok musun?
Bir tek şeyi unutma!
Seni sevdim ben.
Yanarak, yıkılarak
Aklıma her geldiğinde ağlayarak
dur! birak kaynasin kahvenin suyu,
bana istanbulu anlat nasildi?
bana bogazi anlat nasildi?
haziran titreyislerle kaçak yagmurlar ardi
yikanmis, kurunurmuydu yine o yedi tepe
ana sefkati gibi sicak bir günesle
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste,
yalanda olsa hosuma gidiyor, söyle.
hep kahir, hep kahir, hep kahir
biktim be...
dur! birak, kalsin, açma televizyonu
bana istanbulu anlat nasildi?
sehirlerin sehrini anlat nasildi?
beyoglu sirtlarindan yasak gözlerimle bakip
köprüler, sarayburnu, minareler ve halice öv
diyiverdin mi bir merhaba, gizlice
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalanda olsa hosuma gidiyor, söyle.
hep kahir, hep kahir, hep kahir
biktim be...
dur! birak, kimildama, kal biraz öylece n'olur
kokun istanbul gibidir, gözlerin istanbul gecesi
simdi gel saril, saril bana kinalim
gökkubbenin altinda ordada beraber
çok sükür diyerek yeniden baslamanin hayali
hasretinin çölünde sanki bir pinar gibi
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalanda olsa hosuma gidiyor, söyle.
hep kahir, hep kahir, hep kahir
biktim be...
cem karaca
asi yılmaz erdoganın şiiri gercektende harıka
Elimde çok resimler ama zmanım yok ....:(
saol mehmet zaten yılmaz erdoğan kendi harika....
![]()
BEŞİNCİ MEVSİM
Düştü can evime dördüncü cemre
Dünyayı üçüncü gözümle gördüm.
Dört yüz seksen beş gün çekti bir sene
On altıncı aya takvimsiz girdim.
Aynalara baktım korku gösterdi
Saatler her sabah kırkı gösterdi
Namlular, nişanlar Türk'ü gösterdi
Hayatım boyunca hedefte durdum.
Gül sundum yediler, koklamadılar
Armağan can verdim saklamadılar
Gittim... gelir diye beklemediler
Kaybolan gölgemi yollara sordum.
Getirdim yanıma ay'ı bir karış
Ölçtüm ki dağların boyu bir karış
Şehiri bir adım, köyü bir karış
Damlada denizdir en küçük derdim.
Savurdum, eledim, seçtim zamanı
Yaprak yaprak, tel tel açtım zamanı
Haftada üç asır geçtim zamanı
Nereye gittimse zamansız vardım.
Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim
Yazık, kulaklara sığmadı sesim
Yaşadığım şimdi beşinci mevsim
Çağın çilesini sırtıma sardım ABDURRAHİM KARAKOÇ
dur! birak kaynasin kahvenin suyu,
bana istanbulu anlat nasildi?
bana bogazi anlat nasildi?
haziran titreyislerle kaçak yagmurlar ardi
yikanmis, kurunurmuydu yine o yedi tepe
ana sefkati gibi sicak bir günesle
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste,
yalanda olsa hosuma gidiyor, söyle.
hep kahir, hep kahir, hep kahir
biktim be...
dur! birak, kalsin, açma televizyonu
bana istanbulu anlat nasildi?
sehirlerin sehrini anlat nasildi?
beyoglu sirtlarindan yasak gözlerimle bakip
köprüler, sarayburnu, minareler ve halice öv
diyiverdin mi bir merhaba, gizlice
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalanda olsa hosuma gidiyor, söyle.
hep kahir, hep kahir, hep kahir
biktim be...
dur! birak, kimildama, kal biraz öylece n'olur
kokun istanbul gibidir, gözlerin istanbul gecesi
simdi gel saril, saril bana kinalim
gökkubbenin altinda ordada beraber
çok sükür diyerek yeniden baslamanin hayali
hasretinin çölünde sanki bir pinar gibi
insanlar gülüyordu de
trende, vapurda, otobüste
yalanda olsa hosuma gidiyor, söyle.
hep kahir, hep kahir, hep kahir
biktim be...
cem karaca
PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER
bugunlerde bu bolum durgunlastı nedense onceden ası ve mavı vardı o sıır atıyordu yalnız kalmasın dıye bende atıyordum ama sımdı ası yok onu bekleyelım ne zaman gelırse hareketlenır
HER SEY VAR SITEDE AMA BIR MANILER EKSIK ONUDA BEN ACAYIM DEDIM:)
Bostanlarda fasulye
Anam gitti gezmeye
Ben anamdan örendim
İnce boncuk çizmeye
Koyunum var karaman
Gaybolursa araman
Ben bir reçber kızıyım
Şehirliye yaramam
Dere boyu gidelim
Koyun kuzu güdelim
Sennen beni görmüşler
İnkâr bayrım edelim
Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Arnımın yazısına
Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek
Tut yedim duttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni
Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?