Hay Allah bir alemsin coşkun ağam.Daha adamda öksürecek cesaret mı bıraktınız? çok hoştu.klavyenize sağlık.
Yazdırılabilir Görünüm
Hay Allah bir alemsin coşkun ağam.Daha adamda öksürecek cesaret mı bıraktınız? çok hoştu.klavyenize sağlık.
yoksa alttan gidecek valla :) :) :)
coşkun abi süpersin valla çok teşekkürler paylaşım içinnn
YESIL ELBISE
Yolda karsılastıgımızda ezan okunuyordu.
-"Gel seni camiye götureyim" dedim. "Bugün cuma biliyorsun."
-"Sende benim camiye gitmedigimi biliyorsun."dedi.
-"Biliyorum ama sebebini gerçekten merak ediyorum."
-"Ne bileyim,olmuyor iste. Hem pantolonumun ütüsü bozulup,dizleri cıkar diye endise ediyorum."dedi.
Gayri ihtiyari gülmeye basladým.
-"Herhalde saka yapıyorsun. Bunun icin cami terk edilir mi?
-"Ciddi söylüyorum. Giyimime ve özellikle yesile düskün oldugumu bilirsin."dedi.
Gerçekten de öyleydi. Giydigi birbirinden güzel elbiseleri; mutlaka yesilin bir bska tonundan seçer ve her zaman ütülü tutardı.
-"Peki" dedim. "Hayatında hiç camiye gitmedin mi?"
-"Çocukken dedemle birkaç kere gitmistim. Hem o yaslarda dizlerimin asınacak diye herhalde endise etmiyordum. Fakat artık camiye gidebilece imi zannetmiyorum."
Söyledikleri beni son derece sasırtmıs ve bu konuyu açtıgıma pisman etmisti. Daha sonra tokalasııp ayrıldık. Onunla konusmamızdan iki ay sonra; kendisinin camide oldugunu söylediler.Hemen gittim. Bahcedeki namaz saflarının en önünde duruyordu ve yine yesiller vardı üzerinde . Yavasca yanına yaklastım ve Kısık bir sesle:
"Hani camiye gelmiyecektin ?" dedim
Hiç sesini çıkartmadı. Çünkü musalla tasının üzerinde, yesil örtülü bir tabut içinde yatıyordu..
Gercekten Herkesin Ders Almasi Gerekn Bir Konu
Olumun Ne Zamn Gelecegi Belli Olmaz...... Allah Dogru Yoldan Sasirtmasin
Amiiiin amin.hayal kardeşim.ölüme hazırlıklı olmaktan başka da çaremiz yoktur zaten.Ahirette ilk hesaba çekileceğimiz konu da namaz ibadeti olacaktır.ifade edildiği gibi daha hayattayken taat ve ibadeti yapmaya gayret etmelidir.zira ahirette artık ibadet diye bir meşguliyetimiz olmayacaktır.mümkün mertebe 5 vakit namazlarımızı kılmaya,kazaya bırakmamaya gayret etmeliyiz.şairin ifadesiyle:
Unutmaki namaz Allahla bir buluşmadır,
okunan ayet ve süreler mevla ile buluşmadır.
Yani Rabbimizle başbaşa kalmayı kim dilemez ki.öyleyse bu vasıta namazdır.ve biz onu ihmal etmemeliyiz.
Ellerinize Saglik Hocam Gercekten Namaz Hayatimizdaki Yapacagimiz En Dogru Islerimizden Biri Allah Sonuna Kadar Onunla Birlikte Bizi Yaşlandirmak Nasip Eglesin
BAYKUSLAR VE NUSIREVAN
Adaletiyle meshur Iran hükümdarlarindan Nusirevan tahta gectigi ilk yillarda, halka karsi o kadar zalim ve gaddarca davranmis, o kadar zevk-ü sefasina düskünmüs ki, millet artik canindan bikar hale gelmis, en ufak ses cikaran olsa kellesi gidermis. Iste bu zalim hükümdar Nusirevan, bir gün maiyetiyle beraber ava cikmisti. Yaninda gayet zeki bir de veziri vardi. Avlanirken bir ara digerlerinden ayrilan hükümdar, yaninda veziri oldugu halde bir suyun basina varip atindan indi ve bir müddet istirahata cekildi. Yesillikler üzerinde otururlarken, iki baykus gelip yakinlarina kondu ve ötmeye basladilar.
Baykuslarin o nagmeleri Nusirevan'in hosuna gitmis olacak ki, vezirine:
-Insan su kuslarin dilinden anlasa da ne dediklerini bilse... Kimbilir bu kuslar simdi neler söylüyorlardir? dedi.
Vezirin, derdini anlatmasi icin büyük firsat dogmustu:
-Sultanim ben bu kuslarin ne dediklerini biliyorum. Eger müsaade eder ve beni bagislarsaniz, bu kuslarin ne söylediklerini size bildireyim, dedi.
Nusirevan, hayretle:
-Gazabimdan emin olabilirsin, anlat, dedi.
Vezir:
-Sultanim affiniza siginarak arzediyorum. Bu kuslarin birisi, digerinin kizini ogluna istiyor. Öbürü de; tabiiyeti icabi kizimi sana veririm, yalniz baslik parasi olarak bir harabe isterim, diyor. Oglanin babasi ise bu halinden memnun vaziyette; deliye bak, Nusirevan hükümdar oldugu müddetce, ben sana bir degil on harabe veririm. Yeter ki sen kizi ogluma ver diyor. Iste padisahim kuslarin konustuklari bundan ibarettir, dedi.
Nusirevan vezirinden memnun olmustu, ne demek istedigini anladi ve dogruca avdan sarayina dönerek, o andan itibaren hal ve vaziyetini tamamen degistirdi. Öyle adil, öyle halkini gözetir oldu ki ölecegi zaman Nusirevan'in memleketinde bir tane harabe kalmamis, her yer mâmur ve müreffeh olmustu. Nerede o suurlu idareciler, nerede o hükümdarlar?
YAPILAN IYILIK KONUSULMAMALIDIR
Vaktiyle bulundugu küçük yerde geçim sikintisi çeken dürüst ve temiz yaratilisli genç bir adam, bir gün memleketine çok uzakta bulunan bir sehir merkezine giderek is bulup çalismaya, kendine yeni bir hayat düzeni kurmaya karar verdi.Bu niyetle vakit kaybetmeden hazirlanip yola koyuldu. Genç adam bu yolculugu sirasinda yorum ve açiklamasi kendisi için imkânsiz olan bir takim olaylarla karsilasti. Bunlardan biri suydu: Bazi kimseler bir tarlaya bugday ekiyorlar, ekilen bugdaylar hemen yetisip olgunlasiyor, onlar da hiç vakit kaybetmeden hasat ediyorlar, sonra bunlari atese verip yakiyorlardi. Ikinci olarak suna sahit olmustu: Bir adam büyük bir tasi kaldirmaya çalisiyor, kaldiramiyor; ama bu tasa bir tane daha ekleyince kaldirabiliyor, bir üçüncüyü ekleyince daha da rahat kaldirabiliyordu. Sahit oldugu bir baska olay da su idi: Bir adam bir koyuna binmis, onun üzerine birkaç kisi daha binmis kosturuyorlar, arkalarindan birileri de onlara yetismek için çabaliyor ama yetisemiyorlardi. Adam bunlarla kafasi Karismis birhalde uzun yolculugun nasil geçtigini anlamadan sehrin kapisina geldi.Burada nurani bir ihtiyar kendisini durdurup nereden geldigini, niçin geldigini yolculugun nasil geçtigini sordu.Adam herseyi anlatti ve yolda karsilastigi alisilmamis hadiseleri de serüvenine eklemeyi unutmadi Bunun üzerine ihtiyar bu genç adama rastladigi olaylari bir bir açikladi:
"Senin yolda ilk rastladigin bugday ekip hemen hasat eden ve sonra atese verip yakan insanlar, iyilik edip de onu sagda solda konusarak degerini sifira indiren insanlari simgeler.Tas kaldirmaya çalisan kimse de sunu anlatir: Insana ilk isledigi günah agir gelir, onun altinda ezilir.Ama ona tevbe etmeden baska günahlar islemeye devam ederse artik o günahlar ona hafif gelmeye baslar.Koyun ve ona binenlere gelince, koyun cennet hayvanidir.Sirtindakileri cennete tasimaktadir Koyuna ilk defa binen alimlerdir.Ondan sonra binenler her siniftan müminlerdir Bunlara yetismek için kosanlar ise inançsizlardir...
Bu Hikayeyi Okumanizi Tavsiye Ediyorum Hayatta Yasadiklarimiz Yaptiklarimiz Herseyin Bir Karsiligi Var Unutmayin...
Bu Hikayeden Cook Etkilendim Yasanan Herseyi Bir Anlami Var Gercekten Gosterilen Bi Olay Bi Hareket Belkide Bize Verilcek Bir Ders Ve Gelecege Isaret.....
nuşirevan'ın adaletiyle ilgili en ünlü menkibe;hikaye odur ki:
islamiyetten önce ömer ve amr iran'ın başkentine develerini satmaya giderler. gece bir handa konaklamaya karar verirler. hancı: "paranızı ve devenizi ücret karşılığı bana emanet edin yoksa çalınabilir" der. onlarsa düşük bütçeli tacirler oldukları için buna yanaşmazlar. develerini hana bağlarlar altın keselerini de yastıklarının altına koyarlar. sabah uyandıklarında develer de altınlar da yoktur. hancıya sorarlar "ben sizi uyarmıştım" der. o mahallenin güvenlik sorumlusuna giderler. o da: "hancıya emanet etseydiniz. beni ilgilendirmez" der. bunun üzerine adaletiyle nam salmış nuşirevan'ın huzuruna çıkmaya karar verirler.
nuşirevan'a olayı anlatırlar. nuşirevan: "peki develeriniz sokaktayken, altın keseleriniz güvende değilken niye uyuyordunuz?" diye sorar. ömer: "biz sizi uyumuyor biliyorduk, onun için rahat rahat uyuyorduk." der. amr* kellelerinin gittiğini düşünürken hükümdar bu cevabı çok beğenir: "ey çölün arabı! doğru söylüyorsun. halkımın huzuru için benim her zaman uyanık olmam gerekir" der. olayı araştırmak için 1 hafta ister ve o hafta boyunca konuğu olmalarını ister. onlar da razı olur.
bir hafta sonra nuşirevan'ın huzuruna çağırılırlar. develeri bulunmuştur. keseleri de oradadır. içindeki altınlar da tamdır. nuşirevan'a teşekkür eder çok adil olduğunu söylerler. nuşirevan: "işinizi haledip 2 gün sonra şehirden çıakrken biriniz doğu biriniz güney kapısından çıksın. o zaman daha adil olduğumu göreceksiniz." der. amr ibn-i as iki gün sonra doğu kapısından çıkarken o kapıda birinin asılı olduğunu görür. şık giyimli bu adam kaldıkları yerin güvenliğinden sorumlu kişidir. hırsızlıkta payı olduğu için asılmıştır. ömer ise kendi çıktığı kapıda nuşirevan'ın oğlunun asılı olduğunu görür. hırsızlarla işbirliğini yaptığını öğrenince nuşirevan kendi oğlunu da astırmıştır.
Evet anlatılanlar ibret alınmak içindir elbet.tabi ki ibret nazariyla bakabilenler içindir bunlar.paylaşımın için teşekkürler hayal...
Hocam Gercekten Cok Guzel Bi Hikaye Cok Saolun Benim Hikayeleride Begendiniz Mi ?
BIR AYET OKUDU HAKK'A YÜRÜDÜ
Allah (c.c) dostlarindan Ebu Bekir Verrak hz.nin küçük bir oglu vardi.bir gün babasi onun elinden tutup hocaya götürdü.Ey ilim bahçesinin servi,dedi.Yavruma kuran okut ve onu yetistir…
Nur çocuk hoca önünde diz çöktü ve derse koyuldu.Kisa zamanda kurani kerimi örgendi …yine bir gün hocanin önünde Kuran okuyordu.Birden bir ayetle karsilasti.Ayeti kelimeyi tek tek heceledi.Ne var ki yüregine müthis bir kursun saplanivermisti.
Rabbimiz buyuruyor ki:
“O halde,küfre varirsaniz çocuklari ak saçlilar haline çevirerek bir günün (kiyametin)azabindan kendinizi nasil koruyacaksiniz.”
Bu ayeti okur okumaz harika çocugun yüzü kireç gibi bembeyaz kesildi ve kendisini bir titreme aldi.Artik okumaya devam edemiyordu.Derhal evin yolunu tuttu ve kapiyi çaldi.babasi içeriden seslendi:Kim o?
- Benim ey baba çabuk aç…!
Ebu Bekri hz.leri kapiya kosup açti.Açti ama gördügü manzaradan da korktu.Çocugunun yüzünde tek damla kan kalmamisti ve küçük yavru titreyip duruyordu.Hemen kollarini açip:
- Ey benim için cennet mumu olan yavrum dedi sana ne oldu.Niçin benzini sararmis görüyorum?
- Ey babam :Bugün kurani kerimden bir ayet okudum.Manasini düsününce yüregim eriyor sandim ve bu hale geldim.
- Ey gözümün nuru oglum!O hangi ayettir.
Su ayettir. “O halde,küfre varirsaniz çocuklari ak saçlilar haline çevirerek bir günün (kiyametin) azabindan kendinizi nasil koruyacaksiniz.”
Ayeti celileyi tekrar etmek çocugun canina yeni bir ates düsürdü ve o masum yavru ayak da duracak takati kendinde bulamayip yataga düstü.Bu ayetin heybetinden hasta oldu ve kisa zamanda öldü.O harika çocugu babasi götürüp kabre koydu.Kabre konan sanki çocuk degildi,incilerden meydana gelmis bir tasti.
Ebu Bekir Verrak sik sik çocugun kabrine gider,topraklari avuçlar,zari aglar ve söyle derdi.
Ebu Bekir Verrak senin küçücük oglun kurandan bir ayet okudu. Allah(cc)korkusundan can verdi.Sen kurani kerimi hatmedip duruyorum ve ömür günesin kabir kuyusunu agdi.hiç Allahtan onun gibi korkmazsin.Meger senin gönlün ne kati bir gönülmüs vah sana…
BOYAYI MI BEGENMEDIN YOKSA BOYACIYI MI?
Hep hikmetli konusan Lokman Hekim’in derisi siyah, dudaklari da kalinmis. Degerli sözlerini duyarak hayrani olan biri bir gün bakmis ki hayalinde büyüttügü Lokman, siyah yüzlü, kalin dudakli biri. Saskinlikla yüzüne bakarken Lokman Hekim, adamin icinden gecenleri sezmis olacak ki, söyle cikismis:
– Birader, neden öyle saskin bakiyorsun? Boyayi mi begenemedin, yoksa boyaciyi mi?
Sonra da ilave etmis.
– Bak, demis, benim ne yüzümün siyahliginda, ne de dudaklarimin kalinliginda bir tesirim vardir. Onlari Yaratan öyle yaratmis, öylesine uygun görmüs. Benim tercihim degil...
Evet, insanlarin yüz güzelligi, yahut da cirkinligiyle kendilerine bir pay cikarmalari son derece yanlistir. Ne güzellikte bir etkisi vardir, ne de cirkinlikte. Her ikisini de yaratan ve layik gören Allah-ü azimüssandir. Insan kendi iradesiyle kazandigindan sorumludur
Allahim, hazirliksiz yakalanmaktan,
gaflette kalip gafillerden olmaktan Sana siginirim.
Allahim, bana salih amel nasip eyle.
Amelimi Senin rizana mahsus kil; icine riya ve yalan karismasindan sakindir.
Allahim, canimi hayirlilarla beraber al, serlilerle birlikte alma. Beni Cehennem azabindan koru. Beni hayirli kullarin arasina kat.
AMİN...AMİN...AMİN
(Hz. Ömer r.a)
hasan hocam paylasım için tskler kısa ve öz gercektende güzel
Teşekkürler aziz dost.
hayal sanda tşkler paylaşım için
rıca ederım mehmet
wayyy mehmet hayal a teşekkür etmiş ilginçç ... :D
ay sorma mıksam sok oldum vallahı dunyada bır ılk yasanıyor :)
nıye yaw benım tşk etmem doğa üstü bir olay mı ki?
senın bana tsk etmen doga ustu bırsey dıye algılanıyo artık sıtede ondan :)
hasan hocam ve hayal bacımm GERÇEKTEN TEŞEKKÜRLERRRRR :) çok hoş hikayeler
Eyvallah aziz dost.bu teveccühlerinize layık olmaya çalışacağız.
Rica Ederim Fevzi Kardesim Ne Demek Sizlerin Bunlardan Bir Ders Cikarmaniz Bize Gurur Verir
ne demek efendimmmm
yüreğinize sağlık sayın hocammm
YANLIZ ALLAH BILSIN
Büyükler bir zat,ahaliden para toplamak istedi,düsmana karsi tedbir almak,bazi mevkileri tamir ve tahkim için.Hak bu parayi vermedi.O büyük zat,bundan mahzun oldu ve agladi.Geceleyin,yatsi namazindan sonra birdenbire bir adam peydahlandi ve o büyük zatin önüne bir kese içinde iki bin akçe birakti ve dedi.
-Bu parayi dilediginiz ise sarfediniz!
Bu meçhul insan,ebu Amr.O büyük zat parayi kabul ve ona iyi dualar etti.Sabahleyin o büyük zat,dostlarindan ve yakinlarindan ibaret bir kalabalik topladi,keseyi meydana çikardi ve sevinç içinde:-Biz dedi,Ebu Amr'in hakkinda çok ümide düstük.Dün gece bana,müslümanlarin kendilerini düsmana karsi müdafaa etmeleri için iki akçe getirdi.Birdenbire Ebu Amr'in kalablik içinde dogruldugu görüldü.Ebu Amr haykirdi:-Dün gece size verdigim para anneme aitti.Annem paranin bu ise sarfolunmasina razi degildir.Lütfen bana iade ediniz ki,ben de kendisine vereyim!Büyük zat hemen elini keseye atip Ebu Amr'a uzatti.Ebu Amr keseyi aldi,uzaklasti.Yine aksam,gece,yatsi namazindan sonra,o büyük zat odasinda bir köseye çekilmis düsüncede.Yine Ebu Amr birdenbire peydahlaniyor.Yine elinde ayni kese ve kesenin içinde iki bin akçe.Ebu Amr parayi o büyük zatin önüne koyuyor ve fisildiyor:-Parayi getiriyorum ve sizden tek sey rica ediyoryum:Bu parayi o türlü sarfediniz ki,ikimisden baska kimse birsey bilmesin.Onun nereden geldigini yalniz Allah bilsin...
bak mehmet bunu ben demıyorum herkes goruyo valla bana oyle yorumlar yazıyon kı boyle bırsey yapman artık herkes ve benım ıcın dgaustu bır olay oluyo yanı neyse bı hıkaye daha attım okudunuz mu arkadaslar???
Burdaki Hikayeleride Ins Okuyorsunuzdur Lutfen Ders Alalim
tamam sen merak etmeeee...ders alan alır mutlaka...
Bir söz,bin mana
Mâlik bin Dînâr hazretleri bir hâtırasını şöyle anlatır:
"Bir gün toprakla oynayıp bâzan gülen bâzan ağlayan bir çocuğa rastladım.Önce çocuğa selâm vermek istedim.Fakat kibirden selâm vermedim. Hemen nefsime;
"Ey nefis! Peygamber efendimiz büyüklere de küçüklere de selâm verirdi." diyerek çocuğa selâm verdim.
Çocuk;
"Ve aleyküm selâm,ey Mâlik bin Dînâr!" diye cevap verdi.Hayret içinde kalarak çocuğa; "Sen beni hiç görmediğin halde nasıl tanıdın?" diye sordum.Çocuk;
"Ruhlar âleminde benim rûhumla senin rûhun karşılaştı.Orada bizi Allahü teâlâ karşılaştırdı." dedi.Çocuğa; "Akıl ile nefs arasında ne fark var?" diye sorunca, çocuk;
"Nefsin seni selâmdan men etti.Aklın ise seni selâm vermeye teşvik etti." diye cevap verdi.
"Sen neden toprakla oynuyorsun?" diye sordum. Çocuk;
"Topraktan yaratıldık,yine toprağa karışacağız." dedi.
Ben yine; "Seni bâzan ağlarken, bâzan gülerken görüyorum.Sebebi nedir?" diye sordum.
"Rabbimin azâb edeceğini hatırladığım zaman ağlıyorum. Rahmetini hatırladığım zamansa tebessüm ediyorum." dedi.
"Ey oğul! Senin hangi günâhın var ki ağlıyorsun?" diye sorunca,
çocuk;
"Ey Mâlik! Böyle söyleme. Zîrâ ben,anam ateş yakarken,küçük odun olmadan,büyüklerin tutuşmadığını gördüm." diye cevap verdi."
Güzel yazılar var sağolasınız
Dosta Güven
*Bir gün bir at, bir tavşan,bir geyik,bir eşek ve bir kaplumbağa
bir ırmağın kenarına gelirler...*
*Tavşan bir yanındaki hayvanlara bir de kaplumbağaya bakar ve
kaplumbağaya dönerek,*
*- "Kaplumbağa kardeş biliyorsun avcılar hepimizin peşinde,eğer
bize yetişirlerse hepimizi silahları ile vuracaklar.Fakat benim bir şey
dikkatimi çekti, avcılar bize ulaştığında... at kuvvetli bacakları ile
hızla kaçararak kurtulabilir, eşek kuvvetli bacakları ile tekme atarak
kurtulabilir,geyik çok çevik bir hayvandır hızla kaçar kurtulur,beni biliyorsun
hızlı koşarak kaçabilirim,fakat sen sırtındaki ağır,sert kabuğun ve kısa
bacakların ile kaçamassın,NEYİNE VEYA KİME GÜVENDİNDE BİZİM İLE BİRLİKTE
BURAYA KADAR GELDİN" der,*
*Kaplumbağa başını zorlukla çıkararak bir tavşana birde etrafındaki diğer
hayvanlara bakar;*
*-"DOSTLARIMA GÜVENDİĞİM İÇİN SİZİNLE BURAYA KADAR GELDİM"
ZİMEM (Veresiye) DEFTERİ
Osmanlılar zamanında Ramazan günlerinde tebdil-i kıyâfet ile, pek çok
zengin, hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav dükkânlarına gider,
onlardan Zimem Defteri ' ni (veresiye defteri) çıkarmalarını isterlerdi.
Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp,miktarını ödedikten sonra;
Bu borçları silin! Allah kabul etsin!" der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlermiş.
Borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, borçtan kimi kurtardığını bilmezdi...
Gizli verilen nâfile sadakanın, açıktan verilen nâfile sadakadan yetmiş kat
dahâ sevâp olduğunu bilen zevât, yardımlarını mümkün olduğunca gizliden
yapmaya gayret ederdi.
Ecdadımız sağ ile verdiğini, sol elinden bile gizler, yaptıkları iyilikleri unutur giderlerdi.