Mustafa Kemal'in emri ile Icisleri Bakani Sukru (Kaya) Bey'in genelgesiyle radyo programlarindan alaturka musiki kaldirildi. Tarih 2 kasim 1934! Bundan boyle memlekette Alafranga bati muzigi resmen calinip dinlenmesi resmi zorunluluk haline geldi!
Yazdırılabilir Görünüm
Mustafa Kemal'in emri ile Icisleri Bakani Sukru (Kaya) Bey'in genelgesiyle radyo programlarindan alaturka musiki kaldirildi. Tarih 2 kasim 1934! Bundan boyle memlekette Alafranga bati muzigi resmen calinip dinlenmesi resmi zorunluluk haline geldi!
atma recep din kardeşiyiz! bazı arkadaşlarımızda meydanı boş bulma hastalığı görülmeye başladı,atatürk klasik türk müziğini dinleyen ve seven birisiydi.dede efendi,ıtri gibi sanatkarların bestelerini dinlerdi,safiye aylayı dinlemekten zevk alırdı..
Nereden Esti?
Okumakta olduğum kitaba geri dönelim, satır aralarında rast geldiğim not aynen şöyle:...1934. İçişleri Bakanı Şükrü Bey'in genelgesiyle radyo programlarından alaturka musiki kaldırıldı...
Burada biraz duralım zira siz de benim yaşadığım şaşkınlığı yaşıyor olabilirsiniz. Niye ki? Ne zararı var alaturkanın? Türkiye tarihin nasıl bir çemberi içinden geçmekteymiş, zihinlerde nasıl tahayyül edilmiş yeni ülke ve onun yeni insanı ki böyle yasaklar konmuş? Olayın aslını merak ettim ve buradan yola çıkınca Türkiye'de radyoculuk tarihini de öğrenmek ve paylaşmak vacib oldu.
Bugünden geriye gidelim önce. Özel radyolar ne zaman kuruldu? "Canlarım" diyen Kadir Çöpdemir'i biz ilk ne zaman duyduk? 1992'de Süper FM ve Metro FM kendi kendilerine yayına başlamışlardı ama bunu görmezden gelmek için anayasa değişikliği gerekiyordu bu yüzden de 1993'de yasa değişikliği yapılana kadar kapalı kaldılar. TRT'nin kuruluşu ise 1964. Bu iki tarih arasında olup bitenler bana pek ilginç gelmediğinden başa dönelim şimdi. Sene 1926. İstanbul'da postane binasında Türk Telsiz Telefon Şirketine ait olan ilk radyo (o zamanlar özel bir şirket açmış radyoyu devlet değil) yayına başlamış. Ankara'da da Ankara Palas'ın bir odasından yayın yapılmaya başlanmış. Bazı kaynaklara göre istenen kaliteye ulaşmadığı için 1936'da radyo şirketten alınıp PTT'ye verilmiş, bazı kaynaklara bakılırsa da olay daha başka türlü olmuş. Radyo alıcıları için çok büyük antenlerin kurulması gerekiyormuş ama Genelkurmay bu antenlerden huzursuz olmuş casusluk kuşkusu ile antenleri yasaklamış. Şimdiki gibi o zaman da kabarmış olan bir ekonomik kriz dalgası gelip şirketi büsbütün sarsınca şirket batmış. Sonra da devlet duruma el koymuş. PTT bu işi devraldığında Ankara'da yeni bir verici kurmuş ki o zaman Avrupa'daki vericiler arasında üst sıralarda yer alan güçte bir vericiymiş bu. 1939'da kısa dalga üzerinden yayına başlanmış. 1940'da Basın Yayın Umum Müdürlüğüne verilmiş radyo. Sonra da dediğimiz gibi TRT kurulmuş ve radyoyu devralmış. Peki Türk Müziği yasağı gerçekten olmuş mu? Evet olmuş. Hikaye ilginç ama o dönemde çok sesli müziği gelişmiş, tek sesli müziği ilkel bulan kişilerin propagandaları ile bir yandan milli operalar yazılır oynanırken bir yandan da söylediğimiz yasak konuvermiş. Oysa İstanbul'dan canlı yayın yapan radyonun ilk yıllarında haftada iki gün klasik koro varmış. Şef Mesud Cemil imiş. (Tamburi Cemil Bey'in oğlu). Sonra bir gün yasak gelmiş alaturka musiki icra edenler evlerinde kalakalmışlar. Yasak iki yıldan kısa sürmüş. Nasıl mı kalkmış? Şöyle bir hatıra okudum bununla ilgili. Bir orta yol bulup batı müziği çalgılarıyla Türk Müziği icra etmeye uğraşan müsikiseverler radyoya gidememekte ancak evlerde toplantı düzenlemektedirler. O evlerden birine bir gün Gazi de bir kahve içimliği uğrar. Çalışmalar ilgisini çeker ertesi hafta tekrar uğradığında Tanburi Osman Pehlivan da oradadır. Tanburi Rumeli türküleri söyleyerek Gazi'yi duygulandırır. " Bana annemi hatırlattın" der Mustafa Kemal Paşa. Tanburi de " Paşam emir buyurun şu vasıta (radyo) açılsın halk da annelerini hatırlasın" deyiverir. Paşa da bunun üzerine tanburiye gidip radyoda çalmasını soran, olursa da "senin radyon değil halkın radyosu" demesini söyler. Böylece yasak bitmiş olur. Güzel bir hatıra değil mi? Bir dipnot: bu yasağın kalkmasını Philips'in de sevinmiş olduğu çünkü yasak sırasında radyo satışları düştüğünden bakanlığa başvurmayı düşünmekteymişler zaten.
Yasak o zamanki mecliste kabul edilmiş ama yasağın kalkmasıda Atatürk'ün emriyle olmuş, gerçekleri bilmeden işiniz gücünüz Atatürk'ü karalamak.
Evet, bildik yontemle bazi, yani olumsuz ve aleyhimizde kullanilabilecek turden yerleri kesip sadece bize 'puan kazandiracagini' dusundugumuz seyleri yansitmak!
Muslum abi, sana burdan 'ekmek cikmaz'! Cunku soyle 'ne yaptigini bilmeyen' bir adam tablosu cizilir! Bir taraftan bizzat kendi imzasi ve gerekceli aciklamasiyla cikan KANUN, daha sonra yaptigi aciklamada durumu "cagdaslasma yolunda bir FEDAKARLIK" olarak degerlendirir!
Diger taraftan keyfi bir taleple tekrar radyolara serbestlik! Memleketi 'yap-boz' tablosuna dondurmus 'deneme yanilma' yontemiyle idare bicimi yani DIKTATORLUK!
Su cumleyi anliyan beri gelsin! "Atac ozluklerin tum issilari baysak, onurme ve uygunluk kildacilaridir"
Yil 1932 Isvec veliahti Gustov Adolph ziyaretinde Cankaya koskundeki gazetecilere verdigi demec! Herkesin saskin bakislari arasinda yanindakine donup "galiba bizi anlamadilar cocuk" diyor!!!!
Bir sonraki ziyaretde ise Ingiliz krali Edward icun demec soyle oluyor:
‘Mesut hadiseler olarak, majestelerinin mutenekkiden ziyaretini ve Montreux Mukavelesi’nin derpis ettigi vechile tatbike basladigini zikretmeliyim. Bu ziyaretin milletimizin temayulatina uygun olarak fiilen inkisaf etmekte olan samimi munasebetlerimizde hayirli tesirine süphe yoktur.’
Yorumlar size ait, daha ne diyeyim?
Yusuf sen Haticeye değil neticeye bak, sonuçta bu yasağı Atatürk kaldırtmış, yasak konuyor eleştiriyorsun yasak kalkıyor yine eleştiriyorsun. Ama pardon senin amacın Atatürkü karalamak unutmuşum.