-
ahmet beyin dediği gibi;çok verimli bir konferans oldu.katılım bir hayli yüksekti.Genelde belli bir düzeyde olan insanların salonda olması,nefis bir dinleme ortamı da sağladı.Muhittin hocanın konferans ile ilgili makaleyi hazırlıyorum.Sadece şunu söyliyeyim;Nizip ve ülkemiz açısından kendisinden mutlaka yararlanılması gereken bir bilim adamıdır.
-
’Niçin geri kaldık ve nasıl kalkınırız’ adlı konferansı dün akşam (27 Şubat ) Nizip Belediyesi Toplantı ve Nikah Salonu’nda izledim. Konferansa konuşmacı olarak Prof.Dr.Muhittin Şimşek katıldı. Konferansa katılanlar benim kanaatimce birşeyler anlayarak konferanstan ayrıldılar. Yani anlayacağınız konferans sıkıcı değildi. Konferansı en ön protokol sıralarında izledim ve protokoldakileri göremeyince üzüldüm. Protokolde gözlerim, Nizip Kaymakamı, Nizip Belediye Başkanı, Nizip Emniyet Müdürü, Nizip Garnizon Komutanı ve daha saymak istemediğim birçok ismi aradı. Konferansa konuşmacı olarak katılan Prof.Dr.Muhittin Şimşek, hemşerilerine birşeyler anlatmak için İstanbul’dan kalkıp Nizip’e geldi. Ben gazeteci olarak protokol krizinden üzüntü duydum. Allah’tan salon tam doluydu, yani protokolün ayıbını Nizipliler hissettirmedi. Kendi kendime protokolün hepsinin bahanesi olacağını düşünmek bile istemedim, çünkü bahane çözüm olamaz, en azından temsilci gönderebilirlerdi. Konferansı düzenleyen Eğitim-Bir-Sen Nizip Temsilciliği’ne ve konferansa katılan herkese buradan teşekkür ediyorum. Bu arada Prof.Dr. Muhittin Şimşek’ten de Allah razı olsun, bizlere o gece Türkiye’nin neden geri kaldığını ve nasıl kalkınacağını rakamlarla anlattı.
Ne diyelim hadi hayırlısı...
Saygılarımla...
Gazeteci-Yazar Bekir ŞEN
-
Profesörlüğüne patates kırığı kadar değer vermeyen bir gönül insanı ,memleket sevdalısı olarak Dr. Muhittin ŞİMŞEK .
27 Şubat 2007 de aramızdaydı. Nizipten çocuk yaşta ayrılan ve bir daha uzun süreli baba ocağına dönemeyen her mektepli gibi Dr. Muhittin ŞİMŞEK de hasretle kucakladı Nizip i .
Konferans saatinden üç saat önce, salonu kontrol etmek işlerin ne durumda olduğuna bakmak için salona girdiğimde. Başkanımız işleri kendi eliyle idare ediyor ,iki arkadaş da diz üstü bilgisayardan ses sistemini deniyor, sırlanacak resimleri kontrol ediyorlardı .Yanlarında pek çıkaramadığım sanki bildik Nizip insanlarından biri vardı .Yaklaşıp da selam vermeğe seğirtecektim ki pek tanıyamadığım kişi Nesimi ye sormuşlar o yar ile hoş musun dedi.Ben de samimi bulduğum bu ortama selam yerine beyti tamamlayarak girdim. Hata şiiri de biraz kabaca değiştirdim "Yar benim size ne yav"demiş bulundum ki Şiiri okuyanın bizim astığımız resimlerden daha genç ve yakışıklı görünen Dr. Muhittin ŞİMŞEK olduğunu anladım.Selam verdim .Hoca öyle muhabbetle sarıldı ki kimse tanımadığı insana böyle muhabbetle sarılmaz.Hata bazı tanıdıklara bile insan sarılamıyor. .
Konuşurken kullandığı yöresel kelimeler özü ile ne kadar barışık olduğunu gösteriyordu. Bu kelimelerin bizim zenginliğimiz olduğunu, bunları tırpanladıkça fakirleşeceğimizi ifade ettiğimde, sadece işte o kadar dedi . .
Cakası olmayan bir adam. Son sözü ben söylemeliyim benin sözüm fiyakalı olmalı sıkıntısı taşımayan , mana kaygısı güden bir adamdı Dr. Muhittin ŞİMŞEK. .
Konferans başlamadan o kadar kocaman görünen salon ,zaman yaklaşıp ta selamlama konuşmaları başladığında küçüldükçe küçüldü ve bize de oturacak yer kalmadı (yine). Bir profesör konuşacaksa, herkes on yargıyla yaklaşır.İki saat konuşacak ,bir şey anlamacığım ,sıkıldığımla kalacağım. .
Herkes istisnasız bu kaygıyı taşıyordur. Ama hoca kürsüye çıkıp da konuşmaya başlayınca içimiz deki kaygılar yerini aydınlığa terk etmeye başlamıştı. Bazen fakülte yıllarımızı hatırlamadık desem,bazı arkadaşlar kendimizi anfide hissettik demediler desem yalanda olur .Ama kimse bu dersten bir an için gözünü ayıramadı,can kulağı ile dinledi. Ülkeler arası okuma grafikleri,kişi başına düşen milli gelir.hiroşima ,nagazaki ,yerlimalı uçak 1930, devrim in göğsünde yazan Türkçe benzin yazısının ne ifade ettiğini bilen herkes yeni baştan İdrak etti.Bilmeyenler (çoğumuz )öğrendi . .
Hele yaşadığı zamanın en zengin Türkünün, tüm varlığını Türk malı uçak üretmek için feda etmesini ve Eskişehir uçak fabrikasının ürettiği uçakları , ihtiyacımız olduğu halde görmezden gelip, gidip İtalya dan uçak almamızı havsalam almadı. .
Aynı şeyin 1990 larda kısa mesafeler için tasarlanan tek vagonluk tren olayında da olması. .
Hele hele otomotiv sektöründe kaderimizi çizen Devrim otomobiliyle ilgili, Emin Yalman adlı gazetecinin hatıratında devrimi karalamalıydım, çünkü ben bir motor şirketinin Türkiye distribütörü idim. Devrim seri üretime geçse idi ben aç kalırdım dediğini duyunca beynimden vurulmuşa döndüm.
Gençliğe hitabeden şu sözleri hatırladım ülkeyi yönetenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Evet, aynen de böyle şeyler hissediyor insan. .
Bu memleketi karşılıksızda sevenlere çok iş düştüğünü hocanın konferansıyla bir kez daha hatırladım. Snelmanlara ne kadar çok ihtiyacımız varmış meğerse. .
Ben Dr. Muhittin ŞİMŞEK te onu gördüm.Bizim Türk milleti olarak para ya ,silaha ,teknolojiye,ihtiyacımız yokmuş meğerse tek bir şeye ihtiyacımız varmış tepeden tırnağa herkesin inandığı bir Mefkureye .
Dr. Muhittin ŞİMŞEKin ardından .
-
Profesörlüğüne patates kırığı kadar değer vermeyen bir gönül insanı ,memleket sevdalısı olarak Dr. Muhittin ŞİMŞEK .
27 Şubat 2007 de aramızdaydı. Nizipten çocuk yaşta ayrılan ve bir daha uzun süreli baba ocağına dönemeyen her mektepli gibi Dr. Muhittin ŞİMŞEK de hasretle kucakladı Nizip i .
Konferans saatinden üç saat önce, salonu kontrol etmek işlerin ne durumda olduğuna bakmak için salona girdiğimde. Başkanımız işleri kendi eliyle idare ediyor ,iki arkadaş da diz üstü bilgisayardan ses sistemini deniyor, sırlanacak resimleri kontrol ediyorlardı .Yanlarında pek çıkaramadığım sanki bildik Nizip insanlarından biri vardı .Yaklaşıp da selam vermeğe seğirtecektim ki pek tanıyamadığım kişi Nesimi ye sormuşlar o yar ile hoş musun dedi.Ben de samimi bulduğum bu ortama selam yerine beyti tamamlayarak girdim. Hata şiiri de biraz kabaca değiştirdim "Yar benim size ne yav"demiş bulundum ki Şiiri okuyanın bizim astığımız resimlerden daha genç ve yakışıklı görünen Dr. Muhittin ŞİMŞEK olduğunu anladım.Selam verdim .Hoca öyle muhabbetle sarıldı ki kimse tanımadığı insana böyle muhabbetle sarılmaz.Hata bazı tanıdıklara bile insan sarılamıyor. .
Konuşurken kullandığı yöresel kelimeler özü ile ne kadar barışık olduğunu gösteriyordu. Bu kelimelerin bizim zenginliğimiz olduğunu, bunları tırpanladıkça fakirleşeceğimizi ifade ettiğimde, sadece işte o kadar dedi . .
Cakası olmayan bir adam. Son sözü ben söylemeliyim benin sözüm fiyakalı olmalı sıkıntısı taşımayan , mana kaygısı güden bir adamdı Dr. Muhittin ŞİMŞEK. .
Konferans başlamadan o kadar kocaman görünen salon ,zaman yaklaşıp ta selamlama konuşmaları başladığında küçüldükçe küçüldü ve bize de oturacak yer kalmadı (yine). Bir profesör konuşacaksa, herkes on yargıyla yaklaşır.İki saat konuşacak ,bir şey anlamacığım ,sıkıldığımla kalacağım. .
Herkes istisnasız bu kaygıyı taşıyordur. Ama hoca kürsüye çıkıp da konuşmaya başlayınca içimiz deki kaygılar yerini aydınlığa terk etmeye başlamıştı. Bazen fakülte yıllarımızı hatırlamadık desem,bazı arkadaşlar kendimizi anfide hissettik demediler desem yalanda olur .Ama kimse bu dersten bir an için gözünü ayıramadı,can kulağı ile dinledi. Ülkeler arası okuma grafikleri,kişi başına düşen milli gelir.hiroşima ,nagazaki ,yerlimalı uçak 1930, devrim in göğsünde yazan Türkçe benzin yazısının ne ifade ettiğini bilen herkes yeni baştan İdrak etti.Bilmeyenler (çoğumuz )öğrendi . .
Hele yaşadığı zamanın en zengin Türkünün, tüm varlığını Türk malı uçak üretmek için feda etmesini ve Eskişehir uçak fabrikasının ürettiği uçakları , ihtiyacımız olduğu halde görmezden gelip, gidip İtalya dan uçak almamızı havsalam almadı. .
Aynı şeyin 1990 larda kısa mesafeler için tasarlanan tek vagonluk tren olayında da olması. .
Hele hele otomotiv sektöründe kaderimizi çizen Devrim otomobiliyle ilgili, Emin Yalman adlı gazetecinin hatıratında devrimi karalamalıydım, çünkü ben bir motor şirketinin Türkiye distribütörü idim. Devrim seri üretime geçse idi ben aç kalırdım dediğini duyunca beynimden vurulmuşa döndüm.
Gençliğe hitabeden şu sözleri hatırladım ülkeyi yönetenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Evet, aynen de böyle şeyler hissediyor insan. .
Bu memleketi karşılıksızda sevenlere çok iş düştüğünü hocanın konferansıyla bir kez daha hatırladım. Snelmanlara ne kadar çok ihtiyacımız varmış meğerse. .
Ben Dr. Muhittin ŞİMŞEK te onu gördüm.Bizim Türk milleti olarak para ya ,silaha ,teknolojiye,ihtiyacımız yokmuş meğerse tek bir şeye ihtiyacımız varmış tepeden tırnağa herkesin inandığı bir Mefkureye .
Dr. Muhittin ŞİMŞEKin ardından .
CEM KAYAR
EĞİTİM BİR SEN YÖN.KURULU ÜYESİ Dr. Muhittin ŞİMŞEKin ardından.
-