mavi buz Nickli Üyeden Alıntı
ömer hayyam bundan tam bin sene önce yaşamış. Selçuklular zamanında..gençliği dönemindeyse devrin en büyük medresesinde eğitim görmüş..hatta bazı kaynaklar nizamülmülk ve hasan sabbahla aynı dönemde okuduğunu söylüyo..eğer isteseymiş selçuklulara sadrazam türü bişey olabilirmiş ama o kendini felsefeye, matematiiğe ve ilimin değişik türlerine vermiş..matematik alanında çok değişik kuramları var..hatta avrupada ve matematik dünyasında ömer hayyam deyince hemen bilirler...bunların dışında diğer bi özelliği ise felsefi görüşlerini genelde şiir yoluyla dış çevresine göstermesi olmuş..ve şiirlerinde özellikle aşk, kadın, şarap ve tanrıyı işlemiş..konusu da hayatın gelip geçiciliği, aşkın yüceliği, dostluğun önemi, yaşamanın iyi ve de kötü yanları ve de allahın insanlar üzerindeki yanlış algılanmasını eleştirmiş..devrin çoğu kesimi onu dinsiz olarak yorumlarken o tam tersi allahı hergün düşündüğü için bunlara aldırış bile etmemiş..üstelik bundan tam bin yıl önce düşüncelerini cesurca dile getirebilmiş..öldürülme tehlikesine bile karşı olarak..zira şiirlerinin derinine indiğiniz zaman allahı inkar etmekten ziyade ona hep bi haykırışı olduğunu sezinlersiniz...aşk konusunda söyledikleri ise hiç yabana atılır gibi değil..onun için gerçek aşk hayatın kendisidir..güzel olan herşeyi sevmektir..adil olmaktır..iyilik yapmaktır..v.s...
Kısacası sayın arman; ömer hayyam şiirlerini dertli olduğu için değil, insanların dertlerinin hiç bitmemesi yüzünden yazmış...(çünkü o istediği herşey olmuş birisi, ve istese herşeyi de elde edebilecelk bi konumda)...ve ben onun dörtlüklerine hayran olan birisi olarak onun hakkında söyleyeceğim son şey, aşkı ve evreni böyle güzel ve düşündürücü dörtlüklerle anllatan çok az şair gelmiştir dünyaya..