Sayın Nizipli-subutay’a CINCIK GÜLLELER için teşekkürler..
Sayın Subutay, bir de TIP OYUNU vardı... Hani biri ’’tıp’’ dediği anda herkes o anki hereket şeklinde (pozizyonunda) dururdu!.. .
Hatırladınsa ’lütfen’ oyunun kaidelerini yazar mısın?.
Yazdırılabilir Görünüm
Sayın Nizipli-subutay’a CINCIK GÜLLELER için teşekkürler..
Sayın Subutay, bir de TIP OYUNU vardı... Hani biri ’’tıp’’ dediği anda herkes o anki hereket şeklinde (pozizyonunda) dururdu!.. .
Hatırladınsa ’lütfen’ oyunun kaidelerini yazar mısın?.
Abi öncelikle ben teşekkür ederim. Tıp oyununa gelince, benim bildiğim kadarıyla tıp oyununda hareket etmekserbestti. Yalnızca ses çıkarmak yasaktı. Hatta hareket etmenin serbest olduğunu şuradan hatırlıyorum ki: oyuncular birbirini güldürmek için garip garip hareketler yaparlardı. Ama hareketin yasak olduğu oyunumuz da vardı: "Önce tura bir, iki, üç".
Bu oyunda ebe yüzünü bir duvara döner, arkasında ise oyuncular olur. Ebe "önce tura bir, iki, üç" der. "Bir, iki, üç" derken; ellerini duvara üç kerevurur, her vuruşunda oyuncular ebeye bir adım yani tekerlemenin her söylendiğinde üç adım yaklaşırlar.Sonra ebeansızın arkasını döner, dönmeden önceoyuncular sabit bir pozisyonda durmak zorundadır. Ebe oyunculara bir kaç saniye bakar, hareket edeni yakalarsa, hareket eden yanar ve oyun dışı olur. Bu oyun herkes ebenin bulunduğu kaldırıma yanaşıncaya kadar devam eder. Oyun sonuna kadar herkes yanarsa yeni ebe klasik "ıh mıh.." tekerlemesi ile belirlenirayrıca ebe 1 yaşına girer. Eğer oyun sonunda hala yanmayan kimse varsa onlar 1'er yaşına girerler..
alıntı:
Kemal Cengiz demişki:
.
Sayın Nizipli-subutay'a CINCIK GÜLLELER için teşekkürler..
Sayın Subutay, bir de TIP OYUNU vardı... Hani biri "tıp" dediği anda herkes o anki hereket şeklinde (pozizyonunda) dururdu!.. .
Hatırladınsa "lütfen" oyunun kaidelerini yazar mısın?.
Amilguk ( bir camurla oynanan oyun )
Abudüldül ( bir yakalama oyunu )
Sektirim Semsek ( ? )
Vur Cakir `arpali bugdali ´ ( yakalayip ebelemek gibi bir oyun )
Papuc carpmaca ( eskiden piknik ler de oynanirmis )
Ebe beni kurda verme ( uzun essekin baska hali )
sevgili dayimdan böyle oyunlar oldugunu ögrendim ve sizlerle paylasmak istedim.
Baska oyun ismi bilen varsa yazmalarini isterim.ama eski olmak sartiyla
mahallede oynadigimiz oyunlar .
o eski günlerdeki gibi
Çok iyi etmişsiniz, sevgili Kemal Cengiz abimin de bu konuda bir çalışması forumda yayınlandı. İsterseniz onun altına yazın. Hem konu bütünlüğü olmuş olur, selamlar.
Amilguk ( bir camurla oynanan oyun )
Abudüldül ( bir yakalama oyunu )
Sektirim Semsek ( ? )
ilk defa duyuyorum nasıl oynanıyordu bu oyunlar biraz açar mısınız?
Amilguk ( bir camurla oynanan oyun )
hamur kivaminda camur elde acilarak yuvarlak hale getirilir ortasina biraz bastirilarak cukur hale getirilir. iki taraf iddaya girerler camurun patlayacakmi patlamayacakmi.
ve iki tarafta ayni anda camurun cukur tarafini yere atarak patlamasini saglarlarmis ve atarken amilguk derlermis. anladigim kadar böyle bir seymis
en yakinda digerelerinide aciklayacam
AAA BEN BU OYUNLARIN HİÇBİRİNİ BİLMİYORUM ÖĞRENDİĞİM İYİ OLDU
cücükhöl çelik çommak ali veli 49 50
Abi bizde bu oyunları bilmiyoruz birgünde oyun toplantısı yapsak adminim bize bu oyunları öğretir belki ne dersin mehmet abi
o günler keşke yine gelse hiç yorulmazdık. beştaş, ip atlama,uzun eşek, yakar top, 7 taş gibi oyunları az oynamadık ..
CULLUP (Küçük çukurlar açılır eldeki gülleler çukura girdirilmeye çalışılır)
CÜCÜKEL
uzun eşek
vede
PLAY STATİON
GELİN AĞUSTOS AYINDAKİ NİZİP COM GECESİNDE BU OYUNLARI OYNAYIP ÇOCUKLUĞUMUZU YAD EDELİM.NASIL OLUR
Gülle oyunu
aşşık oyunu
dildil oyunu
vur çakır oyunun
peçiç oyunu
Bizim zamanımızda en lüksü DÜYEME (topaç) idi.
Gülle (Misket) Oyunu ; Gülle oyununda esas olan oyun alanı içinde bulunan küçük tenekeden yapılmıs olan kutuya isabet ettirmektir. Bu demir kutya "tekke" denir. Güllesinin kutya isabet ettiren kişi tekrar atış yapma hakkı kazanırdı. Ne kadar çok vurursa o kadar çok atış yapma hakkı kazanır. bir kaç kişiyle oynandığı gibi çok fazla kişylede oynanır oyun oyanayanlar sıra ile atış yaparlar. bu oyunda sırası en son olan kişiye "kakkacı" denirdi. Sonuncu oyuncu bir kısıma göre avantajlı olurdu. Kendisinin en kolay vıracağını tahmin ettiği gülleyı secerdi. Bu seçtiği gülleye isabet ettirdiğinde onu yemiş sayılırdı. Her zaman olduğu gibi vurursa tekrar atış yapma hakkı kazanırdı. Eğer hheefi vuramazsa buna kılyardı denerlerdi.
Oynayan kişi güllesinin oyun alanı içinde yerden yuvarlayarak atarsa ığladı yukardan atarsa düz çekti veyada dük attı denirdi. Oyuna koyduğu güllenin hepsini oyuncu isterse en çok kazanan oyuncudan keneküş denilen bir gülle alır ve oyunu sürüdürdü.
Aşşık Oyunu; Koyunun ön diz kapaklarından çıkan şekilli bir kemik parçasıdır. Değişik şekillerde oynanır. Aşşığın irisine şakka denirdi. İki yada dört kişiyle oynanır. Oyunda aşşığın atıldıktan sonra yerdeki durumuna bakılırdı. Yerde dört şekilde durur. Bunlara; doğa, alçı, lök ve çik isimleri veririlirdi. en gözde duruş doğadır. Oyunda aşşığı atan doğa duruşunu atan kişi oyunu kazanır.
Dilidil oyunu ;Dildil için iki grup oyuncu gerektir; dönüşümlü olarak, dildilleyenler ile dildilciyi karşılayanlar.
Oyuna başlamak için ilkin "santra noktası gibi" orta bir yer işaretlenir; taş, ayakkabı, vs ile işaret belirginleştirilir. Bu işarete MERE merkez denir. Bu işaretin iki yanına grupların sınır çizgisi çekilir. Oyuncular çizginin iki yanına sıralanır. Sıra ile iki gruptan biri karşı tarafa hamle yapar. Hamle yapan oyuncu hızlı bi şekilde koşarak karşı gruptan birine elini değdirmeye çalışır. Bunu yaparken, hamlesiyle beraber ’hiç nefes almamacasına’ sürekli DİL DİL DİL sesi çıkarmak mecburiyetindedir. Nefes alırsa (yani ’’dil dil dil’’ demeyi keserse) oyundan çıkar ve bağlı bulunduğu gruba eksi puan kazandırmış olur. Oyuncu, karşı taraftan bir kişiye elini değdirir, mereye kadar dil dil demeyi kesmezse yani nefesini tutarsa dokunduğu oyuncu oyun dışı kalır.
Karşı grubun el değen oyuncusu ’’dil dil dil’’ diyerek gelen oyuncuya sarılıp bırakmaz (yani mereye gitmesine müsade etmez) ve de nefes almasını sağlarsa, bu kez dildilci oyun dışı kalır.
İki gruptan birinin oyuncularının ’ya belirlenen bir sayıda, ya da temamı’ oyun dışı kalınca Dildil Oyunu bitmiş olur. Kazanan grup ortaya konan armağanı alır, iddiayı kazanmış olur. Karşı taraf oyuncusu dil dil dil dil diye bağırarak gelen oyuncuya sarılır, bırakmaz ve nefes aldırmasına başarırsa bu kez dil dili diye gelen oyuncu oyun dışı kalır
VUR ÇAKIR OYUNU
Vur çakır oyunu, altı-yedi ya da daha fazla çocuk ve gençle oynanır. Oyun aleti pantolon kemeridir. Nizipçesi, kayıştır. Özelliği, parmak, el, avuç ve kol işaretleriyle bir kuş türünü tarif etmek; soran ile cevaplayanın bilip bilmemesi üzerine kayışla cezalandırılması ve de dışarıda kalan katılımcılarında bu cezadan pay alması şeklindedir.
Oyunda bir hakem, usta vardır. Kemerin delikli ucu hakimdedir. İki oyuncu hakime gelir; grubun kararıyla, biri soran, biri cevaplayan olur. Hakem, kemerin tokalı ucunu cevaplıyana tutturur vesorucuya"tarifini yap" diyerek, hem zaman süresini, hem de oyunu başlatır.
Sorucu işaretlerle bir kuş tarifi yapmaya çalışır. Küçüklüğü ya da büyüklüğü için avuçlarını; kanatları için ellerini veya kollarını; uzuvları için de parmaklarını kullanır.
Sorucu kuşun her bir uzvunu tarif ederken:
"Bir kuşum var rakkase"
Parmaklarını kanat gibib açarak
"Kanat açar vakkase"
"Dilliği var şu kadar"
Okkası var bu kadar.."der ve devamen. eğer tarif ettiği kuş yenilen türden ise "Eti budu karnımdadır." Yok, eğer eti yenmeyen bir tür ise "Eti budu zibilliğe" der.
Cevaplayan, sorucunun tarifinden kuşun ne olduğunu bilirse, hakem kemerin kendindeki ucunu bırakır ve Vur Çakır der.
Cevaplayan, kuşun tarifini zamanında ve doğru olarak bilemez ise, hakem cevaplayıcıdaki kemerin tokalı ucunu alıp sorana verir ve Vur Çakır diyerek oyunu başlatır.
Kemeri kazanan oyuncu, kaybedeni cezalandırmak için kovalar; her tuttuğunda kemerle tatlı sert vuruşlar yapar. Diğer çocuklar bir taraftan kovalananı engeller, bir taraftan da hakimi etkilemek için "Arpada buğday dik dik dik.." diye tezahürat yaparlar.
Hakem "Buğdalı buğdal"’ diye sürekli yinelediği müddetçe kovalamaca ve kemerle vurmaca sorucu ile cevaplayıcı arasında sürer. Hakem "Arpalı arpalı" deyince, bu kez elinde kemer olan, diğer oyunculara yönelir ve tututuğuna vurmaya başlar. Bu arada diğer oyuncular da kemeri ele geçirmek için mücadele ederler.Kemerli oyuncu diğer oyunculardan kurtulmak için hakemin olduğu yöne kaçar ve kemeri teslim eder. Ve oyun böylece tekrarlanır...
Bu oyunarin hepsi olmasada bir kismini bizlerde oynamistik.Benim en cok sevdigim PECIC oynamaydi....
bide yaglı kayiş vardı hatırlayan varmı
ben gaziantepte oturuyorum ama nizibin yerlisiyimdir.. çocuklugumuzdan beri halen sülalece oynadıgımız bir oyun var PEÇİÇ süper zevkli ya :)
Düğeme (topaç) çevirirdik. Üzerine raptiye çakar çeşit çeşit renklere boyardık. Düğemenin ebadına göre urgan ipine dolardık, tabi urganın ucunu ip açılmasın diye 1 kaç santim bağlar uç kısmını da çözerdik. Düğemeyi sararken bu açık kısım sarması kolay olsun diye ıslatılırdı. Öyle düğeme çevirmek de marifet işiydi. Başlarda çevirmekte epey zorlanırdık. Hele urgan sarılırken birbirine dolanmışsa etraftakilerin vay haline :) Düğemenin ucundali metal çiviye dolanan ip ile, düğeme tam bir terör estirirdi. trakkk !!! diye birinin kafasını yarıldığı çok olmuştur. Bazen de düğeme sarılırken ip gevşemiştir, düğemeyi çevirmek için atışını yapan çocuk "trakkk" diye düğemeyhi yere vururdu. :)
Düğemeyi ayakta iken yere vurarak döndirenler artık tam usta sayılırlardı. Düğeme çevirmeye aşina olmayanlar oturarak, yere paralel olarak düğemeyi atarlardı. Tabi bu atışa "kız atışı" derdik. Bazen çok hızlı döner vınnılardı. Ara sıra da düğeme kırmasına oynardık. Çok düğeme kırdım.
Vay be Kemal abi ne günlere götürdün bizi.
pardon ya peçiç dediğiniz ne
yılmaz ayrıntı ile anlatım peçiç kış günlerinde irili ufaklı herkesin oynadıgı bazen tek tek bazen eşli oynanan bir oyundur oyun bir bez parçası üzerinde oynanır bez + (haç şeklindedir ) ortası kubur dur iki kişi veya gurup ellerindeki zarlarla(halk arasında köpek dişi denir) boncuk larla baslarlar ilginç olan pullardır 6 adettir tasların dikilmesi gereken yerler vardır ve dizmen için ya 12 yada 25 atacan (pullarun 2 si kapalı 4 ü açıksa 2 ,3 kapalı 3 açıksa 3,4 kapalı 2 si açıksa 4 5 kapalı 1 açıksa 25 1 i kapalı 5 açıksa 12 hepsi kapalısa 8 hepsi açıksa 6 ) hergrubun 4 tası vardır 12 atarsan da dikilir 25 atarsan da 25 atarsan daha avantajlı bir yere dikilir baslanır iki rakip taslarını kendine göre soldan saga dogru 360 derece dönerler tavladaki gibi birbirinin tasını kırabilirler ama tas dikilen ve onu gibi bir iki yerde taslar kırılmaz tavladakı gigi karı alınır.tavladakınden farklı olarak kapı nın üzerinde 2 gurubun tası üst üste durabilir 360 derece dönen taslar kubura gidmeden oyundan çıkar 4 tası oyundan çıkaran oyunu alır dene yin zevkli bir oyun
Peçiç le ilgili Başak kardeşimizinde bir konusu vardı. Peçiç Oyunu
Ben bu oyundan bir şey anlamadım abi ama yinede teşekkürler anlattığın için :)
he he coskun usta beyrut pasajından alırdık bablı çavuşun oglu baplı ali alkan ilk okulu nu arkasında ydı ondan da alırdık
Çocukluğumun Oyuncakları 2- Karpit Patlatma.
Şimdi bilmeyenler diyecek ki ya nedir bu karpit patlatma. Ama bilenler o günleri tekrar yaşamış gibi hissedeceklerdir.
Yahu ne akılla biz bu oyunu oynardık şimdi şaşıp kalıyorum, bir arkadaşımızın burnu dağılınca tehlikenin farkına vardık amma o tenekenin havalarda uçması hala gözlerimin önünde.
Babası yada abisi sanayide çalışan yada kendisi bir sanayi uşağı olan arkadaşımızın bir kaç parça karpit alıp gelirdi. Karpit bildiğiniz gibi taş gibi bir madde oldukça sert fakat o sert madde su ile temas edince öyle bir hale gelirdi ki çekiçlerin zorla yaptığını bir avuç su nasıl yapardı hala şaşarım ya neyse. Su ile tepkimeye giren karpit neticede hızla gaz olarak açığa çıkar. Bu gaz oldukça yanıcı ve patlayıcı bir gazdır.
İşte bizler ecdadın yaptığı gibi cengaver (bu cengaverliğin bir emaresi de Mahalle Savaşlarıdır...) bir nesil olarak kendi halimizde patlayıcı yapar neçe tenekeleri havarlada uçururduk. :)
Küçük bir teneke, üç beş parça( 50-100 gr) karpit, bir tas su, bir parça gaste kağıdı ve kibrit. İşte oyunun malzemeleri.
Önce küçük bir çukur kazılır, tenekenin bir kapağı tamamen açık diğer kısmı kapalı ama bıçakla üç beş yerden delinmiş. Tenekenin delik kısımlarından fitil vezaifi yapsın diye gaste kağıtları depilir. Çukura su doldurulur, karpitler içine atılır, teneke bu çukurun üzerine kapatılır. Daha fazla ses ve tenekenin daha şiddetli bir şekilde havaya fırlaması için tenekenin yere gelen kısmısının etrafı çamurla sıvanırdı, gaz kaçağı olmasın hesabından yani. En son olarak da kağıtlar yakılır ve 100 metre rekor kırma yarışına girmiş atler gibi koşar, bir yere sinlenirdik. Yukardan yanan kağıt aşağı doğru inince içerde biriken asitilen gazı ile birleşip müthiş bir patlama ile tenekeyi metrelerce havaya fırlatırdı.
Taa ki bir gün bir arkadaşımızın "len oğlum bu niye patlamadı" diye gidip tenekeye bakmak isterken o esnada patlayıp burnunu dağıtıncaya kadar oynadık durduk.
O gün bu gündür ne oynayan duydum ne de gördüm. :(
Çocukluğumun Oyuncakları 3- Şak Şak plastik Top
Bilmem hatırlarmısınız sert palstikten yapılmış iki tan top vardı bunlar V şeklinde ikisi de bir palstik çubuğa monteli idi. Ritmini bulunca aşağı yukarı hareket ettirerek birbirine çarparak "ŞAK ŞAK ŞAK " diye ses çıkarılardı.
Vay be az kafa şişirmedik zamanında.
Eskiden Ne Oyunlar Varmış Ne Güzelmiş şimdi Bir Top Var Başka Bişey Göremiyorum Ne Yazık Ki...
Bir kuşum var vakkasaaaa
Kanadı var vakkasaaa
diye devam ederdi.
ebe olan bilirse kaçardı veya bilmezse...
Sonra diğerleri onu kovalardı, Arpalı arpalı arpalı diye
bir ara başkan olan arpalıyı değiştirir, buğdalı buğdalı buğdalı der ve ebe olan kendisini kovalayanları vurmaya başlardı kemerle ...
Hafız imam yanında iken oynardık... Bilmem hatırlayan varmı ?
Bu oyunun adı "Vur Çakır" Bir kişi lider seçilir, lider seçilen kişinin eline bel kemeri, palaska veya kalın halat verilir. Bunlardan handisi olursa bir ucu liderin elinde, diğer ucuda iki kişi tarafından tutulur, liderin bilmecesinden yola çıkılarak kanatlı bir hayvan tarif edilir. Lider bir yerde oturur elinde kemerin bir ucu başlar anlatmaya " Benim bir kuşum var vakkasa? ...... tahmin yürütülür ikinci ipucu verilir, dinliği (dili) var vakkasa? parmağı ile dilin uzunluğu tarif edilir .... tahminler tutmazsa yine tarife geçilir, kanatları var bir metre vakkasa? ..... tüylerinin reng ivar vakkasa?....tahmin tutmaz yeni ip ucu verilir, eti ve gerisi zibillik (yani yenmez) ...... tahmin yapılır, tahmini kim bilmişse Lider, "Vur Çakır" der, tahmini bilen kişi kayışı kaptığı gibi kaybeden kişiyi sokak sokak kovalar. Kayışla sırtına vura vura kovalar, ardından izleyen seyircilerde, Arpalı buğdalı dik dik dik (şimdikinin tavşan kaç, tazı tut ) diyerek tempo tutarak her iki tarafa tezahurat yapılır cesaret verilirdi. Bu oyun o kadar eğelencelidirki akşam olurdu oyunu bırakıp eve ekmek almaya bile gitmezdik...Sevgili adminim vermiş olduğun oyunu biraz daha kapsamlı anlattığım için umarım bana gücenmezsin. Selam ve sevgilerimle...
bilakis memnun oldum Abdullah abi
gülleyide yazmamışlarrrrrrrrrrrr
aklıma bi gelen güle oynamak ve dügeme cevirmek kalmış hey gidi günler heyyyyyyyyyyyyy
Valla gülleden zehir oynardık,vakkasa oynardık,kent sakızı vardı büyük bulan kazanırdı.Peçiçi çok severdim.zaten mahalle maçları çok meşhurdu. Azmı karpit patlattık vay be.Param olsa o günlere dönmek için 10.000.000 dolar verirdim.