acemi toydemir
Yazdırılabilir Görünüm
acemi toydemir
insan dogdugu yeri neden özler hiç düşündünüzmü ben ne zaman keredin adını duysam icimdeki hedşey beni sanki öldürüyor okadar uzak kaldim dogup büyüdügüm yere hasret bıraktı bu hayat beni sevdigim insanlra hayata küstürdü gürbet beni
Köy adları konusunda bir şey dikkatimi çekti. Gerek Nizip'te gerekse hemen karşıda Birecik'te "Til" kelimesiyle başlayan birçok köy var. Tilmiyen, Tilaze, Tilveys, Tilhabeş, Tilmusa, Tilöbür vs... Til kelimesi Arapça da "tepe" demek. Yani bu köylerin adı sanki bulunduğu yere hakim olan bir şahsın adıyla anılmış. Benzer şekilde Torumahmut (Dutlu) Köyü'nün de adı Arapçada "dağ" anlamına gelen "tur" kelimesinde geliyor olabilir.
Sitemizde hemen hemen Nizip'in tüm köylerinden üyemiz var. Herkes kendi köyünün adının kaynağını araştırsa ilçemiz için güzel bri arşiv olur.
[NZ]Dutlu[/NZ], [NZ]Torumahmut[/NZ], [NZ]Torunmahmut[/NZ] diye biliyorum.
mizrin>yağmuralan
Kasabamızın eski adı "Mızar" dır.Bu ismin mezar kavramından geldiği bilinmektedir.Çünkü beldemizde çok sayıda ulu insanlara ait tarihi mezarlar halen bulunmaktadır. Beldemizin geçim kaynakları:Genelde çiftçilik üzerinedir.Başlıca Zeytin,Antep Fıstığı, Hurma,Havuç,Nar gibi tarımsalürünlerimiz vardır.Özellikle havuç beldemize has cinsi ile meşhurdur.Kasabamızın geçmişi Selçuklular dönemine dayanmaktadır.Kuruluş tarihi tam olarakbilinmemektedir.Beldemizde halen ibadete açık Selçuklular döneminden kalma bir camii ve daha önceki yıllardan kalan ve halen sadece minaresibulunan bir diğer camiinin varlığı da bilinmektedir.Hz Ali'nin evladı Hacı Dede Oğlu'nun oğlu Ömer Şaha ait mezar da beldemizdedir. Beldemizde İlköğretim Okulu,Kütüphane, Sağlık Ocağı,Ekmek fabrikası ve dört tane Zeytinyağı İmalathanesi bulunmaktadır.26 bakkal,üç internet cafe,6 kahvehane,1 bilardo salonu,3 cami,bir lisei3 ü ilköğretim okulu,1 adet milli kütüphane bulunmaktadır
KASABAMIZIN MEŞHUR VEDE ÇOK ÜNLÜ OZANI.(USLUBU DOĞAÇLAMA)
1933 yılında Gaziantep'in eski adı Mızar, şimdiki adı Uluyatır kasabasında dünyaya geldi. Fakir bir ailenin çocuğuydu. 10-12 yaşlarında bazen dutma bazen çoban olarak çalışma hayatına girdi. Bu sebeple okula gidemedi ve okur yazarlığı da öğrenemedi. Çobanlık yaptığı süre içinde dağlarda kendi kendine şiirler ve türküler söylüyordu. 15 yaşındayken bir kıza aşık oldu. Kız da onu sevdi. Ancak fakirlik yüzünden kız babası düğüne yanaşmadı. Mehmet Yılmaz, bu aşk sebebiyle büyük acı çekti. Kendisi, "Aşıklığım işte bu aşk yüzünden başladı" demektedir. Köyde yaşadığı yıllarda dernek ve düğünlere giderek türkü ve şiirler okudu. Daha sonra Gaziantep'e gelerek 6 yıl kahvecilik yaptı. Sevdiği ve alamadığı kızın 1955'de vef'at etmesinden sonra evlendi. Bu evlilikten 12 çocuğu dünyaya geldi.
Mehmet Yılmaz, başta Konya'da yapılan Türkiye Aşıklar Bayramına İstanbul'da yapılan Kültür sanat Vakfı'nca düzenlenen Aşıklar Şöleni'ne katıldı.
Mehmet Yılmaz, Türkiye Aşıklar Bayramlarına katıldığı her yıl ''Besteli Doğmaca Türkü'' dalında altın madalya kazanmıştır.
SONU NEYE VARACAK
Hacıya hocaya cahilsin deyip,
Çat bakalım sonu nere varacak?
Sabahleyin erken okunur ezan?
Yat bakalım sonu nere varacak?
Dikkat et sevdiğim eyleme hata,
Eli boş gider mi insan ahrete.
Bir ölçek su döker, bir ölçek süte,
Kat bakalım sonu nere varacak?
Hiç aklım ermedi benim bu işe,
Kimse dur demiyor böyle gidişe.
Alıp dörde beşe, satar kırkbeşe,
Sat bakalım sonu nere varacak?
İstersen Mecnun de, istersen deli,
Doğruyu söyleyenin bükülür beli.
Bir kavak dalında karga misali,
Öt bakalım sonu nere varacak?
Şaşırırsın Mehmet Yılmaz ne desin?
Allah vicdansıza merhamet versin.
Dört kişinin omuzunda gidersin,
Git bakalım sonu nere varacak?
Kefre .suboyu
II.Mahmut'un burada tarumar edilmesiyle de alakalı olabileceği düşünülmektedir. Nizip savaşı konumuzda bahsi geçiyordu.
Akçakent hakkında neler var.
Eski köy isimlerini istiyoruz.
Yer isimlerinin değiştirildiğini
tarihe yazsak 500 yıl sonra kimse inanmaz.
bence de köy ismilerinin aslı geri gelmeli. zaten hali hazırda kimse yeni isimleri kullanmıyor. çünkü bu isimler bir günde verilen isimler değildi atalarımızdan bize kalan ve belkide çoğu bir hadise sonucunda vuku bulan isimlerdi. dolayısı ile kültürün birer parçası olan bu isimler artık resmiyetde de tanınmalı.
Köylerin eski adları hala geri verilmedi mi.?