-
DOSTA DOĞRU
İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Nergis. ıtır, menekşe, gül
Kokar gider dosta doğru
Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru
Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru
Beynim fırın, bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandir
Çeker gider dosta doğru
Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gözlerim
Bakar gider dosta doğru
ABDURRAHİM KARAKOÇ
-
Asrın Aşk Şiiri
Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip,
Kontrol-Z ile geri yaşıyorum
Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum.
En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum
Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim...
Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni
Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni
Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala
Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni
Kedinin mousela oynadığı gibi oyna,
Manzaralı mouse pedinde gezdir beni
Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şey
i Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi
Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni
En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum
PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim
Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır
Kapanır kapılar, ağa oturum açılır
Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır
Disconnect olursam beni yine arar mısın?
Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın?
Yokluğunda erişim paketi teselli olmasa da
Değişiklikleri kaydedip, yeniden bağlanır mısın?
-
arkadaşlar bir nizipli olarak benim şiirlerim antoloji.com sitesinde yayınlanmakta, şiirlerimi okumak isteyenler google'de abit akgöbek yazsın karşısına çıkar, saygılarımla
-
İki İsim
Uzaklardan bir ses işitiliyor
Taaa bin dörtyüz yıl öncesinden
Kulağımıza fısıldanıyor sanki
Allah ve Muhammed isimleri.
Şu koşan çocuğun mutluluğuna bir bakın
Değildir ki mutluluğu bir bayram için
Tüketiyor tüm insanlara nefesini
Güzel sesiyle,iki mübarek ismi.
Değilki dünya ebedi
Hiç olur mu yaratılan ebedi
Haykırmak zamanı gelmedi mi daha senin?
Kainattaki eşsiz iki ismi.
Abit Akgöbek
-
AŞK VE ÇİLELER (13859 Hit)
Monna Rosa siyah güller, ak güller;
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller; ak güller!
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa.
Monna Rosa, bu gün bende bir hal var,
Yağmur iğri iğri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Zeytin ağacının karanlığıdır
Elindeki elma ile başlayan...
Bir yakut yüzükte aydınlanan sır,
Sıcak ve minnacık yüzündeki kan,
Zeytin ağacının karanlığıdır.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar,
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur,
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi...
Ellerinden belli olur bir kadın.
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların.
Açma pencereni, perdeleri çek:
Monna Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmeme için yetecek;
Anla Monna Rosa, ben öteliyim...
Açma pencereni, perdeleri çek.
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna;
Saat on ikidir, söndü lambalar.
Uyu da turnalar gelsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar;
Zaman çabuk çabuk geçiyor Monna.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine;
Kiminin rengi ak, kiminin sarı.
Ah, beni vursalar bir kuş yerine!
Akşamları gelir incir kuşları...
Ki ben Monna Rosa, bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar... Su kenarında
Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa:
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza,
En güzel şarıkıy bir kurşun söyler...
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Birgün gözlerimin ta içine bak;
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış,
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı,
Artık inan bana muhacir kızı.
Altın bilezikler, o korkulu ten,
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne;
Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen,
Bir tüy ki, kapalı geceye, güne;
Altın bilezikler, o karkulu ten!
Monna Rosa siyah güller, ak güller,
Gülce'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister;
Ah, senin yüzünden kana batacak,
Monna Rosa, siyah güller, ak güller!
SEZAİ KARAKOÇ
-
DOSTLUK
Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…
“Nereden çıktın bu vakitte”dememeli,
Bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında;
“Gözünün dilini”bilmeli;
Dinlemeli sormadan,söylemeden anlamalı…
Arka bahçede varlığını sezdirmeden,mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi
Köklenmeli hayatında;
Sen,her daim onun orada durduğunu hissetmelisin.
İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli.
Kovuklarına saklanabilmelisin.
Kucaklamalı seni güvenli kolları.
Dalları bitkin başına omuz,
Yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…
En mahrem sırlarını verebilmeli,
En derin yaralarını açıp gösterebilmelisin;
Gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…
Onca dalkavuk arasında bir tek o,
Sözünü eğip bükmeden söylemeli,
Yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.
Alkışlandığında değil sadece,
Asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli.
Övmeli alem içinde,baş başayken sövmeli
Ve sen öyle güvenmelisin ki ona,
Övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin,
“Hak ettim” diyebilmelisin.
Teklifsiz kefili olmalı hatalarının;
Günahlarının yegane şahidi…
Seni senden iyi bilen,sana senden çok çok güvenen bir sırdaş…
Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin.
Ve sen ağladığında,onun gözünden gelmeli yaş…
CAN DÜNDAR
-
BİR ADIN KALMALI GERİYE...
bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
AHMET HAMDİ TANPINAR..
-
Yağmur Yağıyor Yağmur Gözlüm..
Yağmur yağıyor,yağmur yağıyor
Yağmur gözlüm sen görmesen de
Sen bilmesen de, dışarıda yağmur yağıyor
Hasretime yağmur yağıyor
Gözlerime yağmur yağıyor
Ayrılığa yağmur yağıyor
Yanan kalbime yağmur yağıyor..
Toplamışsın hatıraları bir bir
Bir can gidiyor,bir ömür gidiyor
Farkında mısın bilmem?
Dışarıda yağmur yağıyor
Gecelerin koynuna salarken beni
Ümitleri toplamış gidiyorsun
Yağmur yağıyor,yağmur yağıyor
Nedenleri biten aşkın
Üstüne şimşek çakıp yağmur yağıyor
Kapat pencereni sevdiceğim
Sebebini sormasan da,
Can evinden vurduğundan
Yaşananları sorduğunda
Beni sevmeye mahkum edip
Gönül çıramı söndürmeden giderken
Yağmur yağıyor,yağmur yağıyor
Yağmur gözlüm.. Abdulhamit Güllük
-
gizlibahçe ve şeker çok güzeldi....teşekkürler
-
SEN ve BEN
Herkes dört gözle tatili beklerdi
Bense okulların açılmasını
Çünkü seni görmek vardı koridorlarda
Ve bana güleceği günü beklemek.
Ben okul bahçesindeki ağaca, baş harflerimizi
Sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın
Ben sırama isimlerimizi
Sen kalbime ilk aşkı yazmıştın.
Senden sonra sana yazdığım şiirlerden
Haberin bile yok
Ve yağmur yüzüme vuruyor
Ve soğuk.
Okuldan sonra
Her dolma kalem, her lacivert kravat
Her beyaz gömlek ve yakalık
Ve her 12 aralık
Sen gelirsin aklıma
Çocukluk işte, belki de ilk AŞK
Belki de ilk delilik.
Seversin demiştin ya hani bundan sonrada
İnan ki o kadar kimseyi sevemedim
Ve o iki kelimeyi senden sonra kimseye
Ama kimseye söyleyemedim.
Belki hiç olmadın benim için
Belki de azdın
Ama olsun
Ben hep sana şiirler yazdım.
Ceketimi ve kravatımı saklıyorum hâlâ
Birinin üzerinde tebeşir
Birinin üzerinde ayran lekesi
Ve Seni Seviyorum hala
Elmayı da, havayı da, suyu da
Ve bilmeni istemiyorum hâlâ
Sana şiirler yazdığımı
Ve bilmeni istemiyorum bütün bunları
Çünkü her şey böyleyken güzel
En dokunulmamış,en yaşanmamış
Ve ne tadılmamış haliyle.
Bir sahilde el ele dolaşılmamış
Ve bir kafede çay içilmemiş haliyle
Her şey
Böyleyken güzel belki de
Ama sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın
Ben aşkına tutulmuş bir deli candım
Sen gönlüme sevdanın adını yazdın
Ben aşkına tutulmuş seni ararım.
SENİ SENİ SENİ
BEDİRHAN GÖKÇE..
-
-
Hayat Gül Kokulu Bir Sağanak Yine
Gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı.
Ne varsa uçurumlar eşiğinde,
hüzünlerle yalpalayan ne varsa
gözlerimin önünde,
ve hayat gül kokulu bir sağanak yine…
Bir şeyler anlatmak istiyor hayat
ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına…
Gün batıyor...
Gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım.
Unutuyorum sevgilim suretini;
durgunluğum “niçin”di unutuyorum…
Gün batıyor...
Gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma.
Umurumda değil ne yağmur ne ayaz
ne de bu kerpiç kokusu havada;
unutuyorum, sabaha kadar, gün batıyor
ve geciken sabahlara koşuyor kuşlar,
gözlerimin önünde
ve hayat gül kokulu bir sağanak yine…
Yılmaz Odabaşı
-
ben tesekkür ederim dilruba begendiğinize sevindim:)
-
... BANA BUNU YAPMAYACAKDIN
Bana bunu yapmayacaktın
Öyle sırtımdan vurmayacaktın beni
Gelişin gibi onurlu olmalıydı gidişin
Ve öylesine gururlu bitişin.
Gel gör ki kötü oynadın bu oyunu
Erken düştü masken yüzünden
Demek sen içimde büyüttüğüm bir dev değil
Bir hiçtin
Görüyorsun işte
Gittin
Ve de bittin…
Bana bunu yapmayacaktın
Böyle bir hançerle yıkmayacaktın beni
Bir ihanetin adresi olmamalıydı ayak izlerin
Yoksa ben mi yanlış tanıdım seni?
Yoksa hep böyle kirli miydi senin denizlerin?
İşte ellerimde
Suç ortağın bir sinema bileti
Bir pastane köşesi
Bir tiyatro gişesi.
Bu kadar ucuza gitmeyecektin
Sigara dumanlarında harcamayacaktın bu aşkı
Ve aşk cellatlarına meze yapmayacaktın beni
Şimdi boş bir mezar bulsam
Seni böylesine sevdiği için
Oraya bırakırdım kalbimi…
Bana bunu yapmayacaktın
Böyle küstürmeyecektin şiirlerimi
Kan kırmızısı yağmurlar
Yağdırmayacaktın gecelerime
Kanatlarını kırmayacaktın umutlarımın
Beni böyle çıldırtmayacaktın!
Artık
Adın ihaneti çağrıştırıyor bana
Ve tadın bir yılanın en öldürücü zehrini
Söyle
Şimdi hangi yüreğe saplıyorsun
O acımasız hançerini? ..
Bil ki
Bundan böyle
Yasaklanmış kitaplarım gibisin bana
Yaklaşmam yasak
Dokunmam yasak
Ve ömrümce
Sarılmam yasak sana!..
AHMET SELÇUK İLKAN
-
aynı siiri iki kez yazmıssın candy:))