İşin siyasi boyutu için değil sadece mizah olsun diye atmıştım.. .
önce verildiyse özür dilerim.... .
Yazdırılabilir Görünüm
İşin siyasi boyutu için değil sadece mizah olsun diye atmıştım.. .
önce verildiyse özür dilerim.... .
cengız bu tur konular mızah oldugunda ilk bakılmada anlasılmıyorda ben onun için sıyası boyutunu soylemıstım
Sen yinede fazla dalma.
Ya ne kadar mızah olsada gercegın bundan farksız oldugunu düsünüyorum......
ALIBEY GECMIS OLSUN ASENA SENI BIRAKTIMI YOKSA SEN MI ONU BIRAKTIN UMARIM BIZDE BOYLE SEVDIGIMIZ AYRILDIGMIZDA BOYLE YAZILAR YAZMAYIZ İŞALLAH KISMET OLMAZDA BOYLE SEYLER YAZMAK
<table style="BORDER-COLLAPSE: collapse" bordercolor="#111111" cellspacing="0" cellpadding="0" width="100%" border="0" <tbody <tr <td align="left" width="100%"
Para.Parası olmayınca doktor bakmıyor
İnsanlar parasızı hiç de takmıyor
Eşin dostun yüzüne dönüp bakmıyor
Devir para devriymiş parası batsın
++++++++++
++++++++++
Helal para kazanmış cebi görmüyor
Eşe dosta hileyle ağı örmüyor
Bir gün açtır bir gün tok karnı doymuyor
Devir para devriymiş parası batsın
++++++++++
++++++++++
Devlet de bir taraftan fakir vuruyor
Fakir ise yıllardır hayal kuruyor
Çoluk çocukda evde hesap soruyor
Devir para devriymiş parası batsın
++++++++++
++++++++++
Gece gündüz çalışır pirim alamaz
Çocuğu okutmaya derse salamaz
Mahşer günü zalimde hakkı kalamaz
Devir para devriymiş parası batsın
++++++++++
++++++++++
Kimisi şerefini bir pula satar
Hileyle mal üstüne mallarda katar
Mezar bile parayla verirde yatar
Devir para devriymiş parası batsın
++++++++++
++++++++++
Anayıda kızından ayırmış para
Alıp satılır sevgi herşey de para
Her kapıyı açarmış bu zalim para
Devir para devriymiş parası batsın</td </tr <tr <td width="100%" </td </tr <tr <td align="left" width="100%" <p align="left" Mevlüde Demir.</td </tr </tbody </table
Gülüver.
Evlerinin önü bakır çarşısı
Başka olur çağlar dere akışı
Can alıcı benim yarin bakışı.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Yürüde gel boyun posun göreyim
Sırma saçlarına belik öreyim
Güzel kız içinde misal vereyim.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Tarlayı süreni buğday ekeni
Benden başka aşkda acı çekeni
Görmemiştim mecnun olup gezeni.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Mevlüde Demir
.
Gülüver.
Evlerinin önü bakır çarşısı
Başka olur çağlar dere akışı
Can alıcı benim yarin bakışı.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Yürüde gel boyun posun göreyim
Sırma saçlarına belik öreyim
Güzel kız içinde misal vereyim.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Tarlayı süreni buğday ekeni
Benden başka aşkda acı çekeni
Görmemiştim mecnun olup gezeni.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Mevlüde Demir
.
Gülüver.
Evlerinin önü bakır çarşısı
Başka olur çağlar dere akışı
Can alıcı benim yarin bakışı.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Yürüde gel boyun posun göreyim
Sırma saçlarına belik öreyim
Güzel kız içinde misal vereyim.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Tarlayı süreni buğday ekeni
Benden başka aşkda acı çekeni
Görmemiştim mecnun olup gezeni.
+++++++++ Gülüverde güller açsın yüzümde
+++++++++ Şakıyınca canda gitsin özümde.
Mevlüde Demir
.
kont yazdıgın yazı cıkmamıs ne yazdın?
gözümden dem be dem bağrım ezip yaşım gibi gitme..
seni terk etsem DAHİ BENİ SENterk etme....
GÖZÜM CANIM SULTANIM!.
AH ah hiç deme subutay sınav haftası boyunca her yudumda bir sohbet edecek biri aradım ama işte soğuk duvarlar vardı tek:(:(.
.
Emeğine sağlık kardeş bu sadece mizah olarak kalacak zaten!!!.
.
Abi(Nizipli_memet ) olayı karşı cins ilişkisi gibi düşünmen beni üzdü; biz gönlümüzün efesi olduk, yürügimiz hem sevdigi hem sevgilisi olduk, biz doslarımızın kervanı olduk, hayatı sevgili bildik onu anladık, anlamaya çalıştık ama hayat işte bir sevgili gibi sevindirirde aglatırda, esenaları barındaıran gene hayatdır, biz hayatı sevelim, hayatı okuyalım....
Biz gönlümü çicek bahcesi yaptık, cok çicek ekdik ne yazıkki bazıları layık olamadı kurudu gitti, bahce gene benim bahcem, gene çiceklerim var; önemli olan bahcedeki tek bir çicek degil,o çicekli bahce; var hesabını sen yap....
.
alıntı:
"quote" VURGUN demişki:
YORGUNLUK NEYE GÖRE YORGUNLUK....
DÜNYADA MÜSLÜMANLARA YAPILAN VAHŞETİ GÖRDÜKÇE DİYORUM Kİ BENİM YORULMAYA BİLE HAKKIM YOK...ÇÜNKÜ NE SAVAŞIN İÇİNDEYİM NE DE ATEŞ ALTINDAYIM...AÇ DEGİLİM GERÇİ ÖGRENCİLİGİN VERDİGİ FAKİRLİK DIŞINDA:))) .
NEYSE YORULMAYA BİLE HAKKIMIN OLMADIGINI DÜŞÜNÜYORUM ALİBEY KARDEŞİM....
güzel demişsin kardeşim; ama yorulmadan azim dogmazmış ... Önemli olan yavaşlayınca durmamak, nedan yavaşladıgı anlayıp tekrar koşmaya başlamak...
Yarını bize güldürmeyecek kadar güçümüz varmı acaba?
HELAL SANA ALİBEY DOKTURMUSSUN İŞALLAH BAYRAMDA SITE UYELERI TOPLANDIGINDA BULUSURZ SEN DE GELIYON DEMI BULUSMAYA?
OLMAZ MI ALIBY BİZİM MİLLETIMIZDEKI GUC KIMDE WAR?
Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta
okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir
kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı
duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç...
Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama
sonunda başrdılar. Ikisi de her sabah otobüse bindikleri semtte
oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o
duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini
görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür
ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf
ettiler bir süre sonra...
Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok
mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı
kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın
sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir
mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan,
alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya
da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna
bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri,
yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek
eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman
çocuk sahibi olmayınca, bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek,
bencillik olur diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine,
sevgilerini büyüttüler... Senin için ölürüm derdi kadın, sımsıkı
sarılıp adama ve adma Hayır, ben senin için ölürüm diye yanıt
verirdi hep...
Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, Bir
tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak.... Kütüphanenin ikinci
rafında başka bir not olurdu, Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni
çok sevdiğimi sakın unutma Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba
sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da
pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu
önemli değildi zaten....
Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa
olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama
kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar
verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde satılık levhası asılı olan. Ne dersin, bu evi alalım mı? dedi adama.
Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim
bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir
deniz evi yapalım burayı... Sen istersin de ben hiç hayır
diyebilirmiyim? diye yanıt verdi adam. Amerika’daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık....
Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları
zor oldu adam Amerika’ya giderken. Her gün, her saat konuştular
telefonla. Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat
birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın.
Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu
neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi
verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: Canım, o ev bizim
bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut...
Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini
söylemesi için yalvardı adama, Senin için ölürüm, biliyorsun, ne
olur anlat diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam,
duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya
çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha
fazla kanıyordu yüreği...
Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte
geçtiği arkadaşına dert yanarken, Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım diye sözünü kesti arkadaşı. O, seni aldatıyor. Iş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya....
Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi
gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi
sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı...
Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu
tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını
gördü adamın...
Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. Inkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği,
insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler
geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, son bir kez kucaklamak isterim seni diyecek oldu ama kadın, defol dedi nefretle...
Ilk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son
bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika’ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu.
Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile,
kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin
sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. Sen,
buraya ne yüzle geliyorsun diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı.
Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor. dedi
genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya
başladı: Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika’daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldğını. Buna
dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek
isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden
sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi.
Birlikte Amerika’ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk
karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi
görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış,
bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi
istedi... Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu
kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu
açmayı neden sonra akıl edebildi. Itinayla katlanmış bir sürü kağıt
duruyordu kutuda. Ilk kağıtta, Lütfen bütün notları sırayla oku bir
tanem diyordu... Sırayla okudu; Seni çok sevdim, Seni sevmekten hiç vazgeçmedim, Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini
bilirdim. Fakat benim için ölmeni istemedim Şimdi bana söz vermeni
istiyorum. Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı? son kağıdı eline
alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta
şunlar yazılıydı:
Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman
terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor
olacağım....
burak abim çok güzel bir olay, gerçektende günümüzde ölümüne sevmeyi sevdiğimiz kişi veya kişiler için ölmenin ne demek olduunu belki birçoğumuz bilmiyoruz...
Ama benim yinede adamın uyguladığı senaryo hosuma gitmedi, eğer kişi bir hastalığa yakalandıysa ve kısa bir ömrü kaldıysa, gerekirse hastalık yine gizlenir ama son ayları kişi sevdiği kişi ile geçirmelidir bence...
SENİ ANLATABİLMEK SENİ.
İYİ ÇOCUKLARA,KAHRAMANLARA..
SENİ ANLATABİLMEK SENİ.
NAMUSSUZA,HALDEN BİLMEZE,.
KAHPE YALANA..
ARD ARDA KAÇ ZEMHERİ.
KURT UYUR,KUŞ UYUR,ZİNDAN UYURDU.
DIŞARDA GÜRÜL GÜRÜL AKAN BİR.
DÜNYA.
BİR BEN UYUMADIM KAÇ LEYLİM BAHAR.
HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM.
SAÇLARINA KAN GÜLLERİ TAKAYIM.
BİR O YANA,.
BİR BU YANA..
SENİ BAĞIRABİLSEM SENİ.
DİPSİZ KUYULARA..
AKAN YILDIZA..
BİR KİBRİT ÇÖPÜNE VARANA..
OKYANUSUN EN ISSIZ DALGASINA.
DÜŞMÜŞ BİR BİR KİBRİT ÇÖPÜNE..
YİTİRMİŞ TILSIMINI İLK SEVMELERİN.
YİTİRMİŞ ÖPÜCÜKLERİ.
PAYI YOK ANSIZIN İNEN AKŞAMDAN.
BİR KADEH BİR CIGARA DALIP GİDENE.
SENİ ANLATABİLSEM SENİ.
YOKLUĞUN,CEHENNEMİN ÖBÜR ADIDIR.
ÜŞÜYORUM KAPAMA GÖZLERİNİ.
AHMET ARİF.
(DERSTE EZBERLİYECEĞİM ŞİİR. ÇOK HOŞUMA GİTTİ SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM).
Eyvallah kardaş. Başımızn tacısın..
fatmam ben seni tanıyosam sen bu şiiri ezberleyemessin...ama şiir çok hoş diline ve eline salğlık....
Waaaaaaaaaaw asimavi gelmiş....Nerelerdeydin sen bakem....? Hıııımmmm bi daha bizi terk etme olurmu....?
Mesala sende yok, onda yok, şunda yok ve bunda yok o zaman kimde var? Birilerimiz hepimizi oluşturmazmı, o zaman gene yok!
Yoksa bu sitede hayatdan yoruldugunu hissediginiz zamanı olan yokmu ne?
bazen ümitlerde kayboluyo ne yazık ki ama hayata daha da dirençle bağlanıp üstesinden gelmek yine ümidini yitirenlere kalıyor.Bunun için çalışıp başarmak lazım.
Allah kimseyi ümitsiz ve umutsuz bırakmasın
Seni ariyorum, ama
Hic bir zaman bulamayacagim, biliyorum.
Yasiyorsun sadece düslerimde,
Haykiriyorum gecelere,
NERDESIN diye.
Yalnizlik yorar beni, bogar beni.
Kabullenemem,
Kayb ettim diyemem seni.
Simdi hayallerimdesin...
Hani hep gülümserdin bana,
Tatli, sicak, sevgi dolu.
Hala düslüyorum.
hani hep beraber dolasirken,
Güneste gülümserdi bize.
Hafif rüzgar esintisi, dokunurdu yanaklarina,
Oksardi dudaklarini.
Korktugunda, sana teselli verirdim ben.
Yillardir hep ellerini tutmustum ben,
Seni birakmamistim, ama sen,
Kendini kendinden aldin.
Yinede,
Hala ariyorum seni.
Yinede,
Haykiriyorum gecelere NERDESIN diye.
![]()
Icimden geldi.
AYŞEM HER ZAMANKİ GİBİ YANILDIN CANIM ŞİİRİ EZBERLEDİM BİLE.HATTA BURAYA DA EZBERDEN YAZDIM.BU EZBERLEDİĞİM İLK ŞİİR İNŞALLAH SON OLMAZ.
bu ABnin cengiz kardeşimin yazdıkları mizah dedigimiz isteklerini ve daha fazlasınıalmak için için 2050 ye kadar uzun bekleye ceklerini hiç sanmıyorum 2020 ye kalmaz onlar ve daha fazlası giderde biz yine yaya yollarda gideriz.....................................
Emeğine sağlık kardeş bu sadece mizah olarak kalacak zaten!!! demiş gökhan kardeşimde![]()
![]()
![]()
.
Bu konu gercekten boyle olacak gibi.Gelecekte bu olaya mizah diyemiyecegiz.Su an sadece beklemeyle yetiniyoruz ileride boyle gormeyiz ama umudum yok....
kont hanı burak dıye bır uyenın actıgı bır konu war "OLMAYACAK AMA OLDU SAY"ondakı en onemlı konu bu
Öyle garip bir durum ki, hem AB’ye girmek için uğraşıyoruz hem de bunlar bizi bölecek diye şikayet ediyoruz.
valla huzeyfe abi yerimizi başkaları almış çabuk unutmuşsun beni neyse geldim inş bi daha gitmeyi düşünmüyorum.....
fatmam valla şaşırttın beni sen bu kadar zekimiydin yaaaa.
neyse aferin aferin:)))))))).
AB ye gırmek için bız ugrasmıyruz sadece bundan çıkarları olan kısıler ugrasıyor nedense bunuda TÜRK MİLLETİNİN ustune atıyorlar.
Nizipli-mehmet’inyazdıklarını anlayabileceğim günlerin gelmesini o kadar çok istiyorum ki...
BIR sey unutmuslar asma köpruyu kaldirsinlar o zaman TÜRKIYENIN bir kismi girmis olur
işallah bayramda bulusursak ben sana tekrar soylerım .