bence böyle değil>>> daha kirli ve kuru bir vaziyette
Yazdırılabilir Görünüm
bence böyle değil>>> daha kirli ve kuru bir vaziyette
ben ce buna bir çözüm bulunması lazım ...
Bu çay Nizip'in farklı bir semtinden geçseydi. çoktan bu iş çözülürdü. Şehrin görünmeyen yüzünde olduğu için duyarsız kalınıyor.
bu işin çözülmemesi nizip adına çok ayıp bir olay. genel anlamda bütün belediyeler görünüme önem veriyor. yani göze çarpan olayları yapıyorki bak belediye çalışıyor desinler diye. bu tek nizipte değil türkiyenin bütün belediyelerinde böyle. altyapıyı yapsalar derlerki kim görecek yaptığımızı bize faydası olmaz diyorlar.
aslında belediyelerin altyapıya daha çok önem vermesi gerekir. ve sadece göze çarpan olayları yapmaktanda vazgeçmeli.
belediyelerin her zaman yapmış olduğu kaldırımları kırıp tekrar yapma, yolu kazıyıp tekrar yapma vs vs.
şimdiye o nizip çayı yapılmış olması gerekirdi. ve nizip e-90 karayolunun nizip çayı köprüsünden geçildiğinde pis kokudan durulmuyor. yabancı bir adam dışardan demez mi bu şehir nasıl pis kokuyor diye ?
şahsen ben geçerken kokudan burnumu kapatmak zorunda kalıyorum bazen.
dediğim gibi belediyenin buna hemen bir çözüm bulması gerekir.
yabancı adam niye pis kokuyor diyemez.demesine firsat kalmaz kokudan ölür:)) ama ölmesi bizim adımıza sevindirici en azından başkasına anlatamaz::)))bu işin esprisiydi.
simdi eleştircegimiz kim yada kimler.şimdiki belediyeyi suçluyorsanız yapmadıgı için suçlu ya daha öncekiler.ben şunu yine diyeyim ben akpli degilim ama 2-3 sene dısarda kalipta nizipte belediyenin yaptigi şeyleri tek tek gezerek görünce ben bu belediyeyi suçlayamam.hele o park hele o taziye evleri bunlar makyajı işin aslında.zaten yabancıya hoş görünmek adına yapılmamalı bişey.orada yasayan halk adına yapılmalı bazı arkadaslar demişti bir yabancı ne der falan diye.zaten yabancıda makyaj kısmına bakar.bu dediginiz olay sanki yeni varmıs gibi gösterilmesin bu benim kücüklügümden beri var.tek çözümü var şimdilik tuvalete gitmeyin:)) çay tertemiz kalsin...eee tabiii yoooookkk dersiniz:)))ama bu konuya müdahil oldum orhanla aramda acilsa bu konuyu hallet dayi:))sen yaparsın sen edersin sen bitanesin<<<<gaz vermek lazım :)))
Bir haberi sizlerle paylaşayım;
![]()
Nizip Çayına karışan atıklar hayatı tehdit ediyor
Nizip Çayı'na karışan Başpınar mevkiindeki Organize Sanayi Bölgesinin atık suları, çayın geçtiği onlarca köy ve beldede yaşayan canlıları olumsuz etkiliyor. Vatandaşlar köylerinde kanser vakaalarının arttığını ve hayvanlarının öldüğünü iddia ediyor.
GAZİANTEP- Başpınar Organize Sanayi Bölgesindeki tesislerken çıkan atık sular, arıtma sisteminin yetersizliğinden temizlenmeden Nizip Çayı'na karışıyor. Kirlenen Nizip çayı geçtiği yörelerde yaşayan canlıları olumsuz etkilerden karıştığı Hancağız Barajı'nda balıkların ölmesine neden oluyor. Çaya yakın yaşayan köy ve beldedeki vatandaşlar köylerinde kanserden ölenlerin çoğaldığına dikkatleri çekerken, sudan içen hayvanların hastalandığını ve birçok ağaçların kuruduğunu ileri sürdüler.
BOYLUCA MUHTARI: KÖYLÜLERİMİZ KANSERDEN ÖLÜYOR
Ceviz, kayısı ve erik ağaçlarının kuruduğunu söyleyen Nizip'in Boyluca Köyü Muhtarı Hasan Morboncuk, suyun etrafında çalışan köylülerin hep kanserden öldüğünü ileri sürerek, "Kanserden ölen N.K., H.Ö., B.Ö., H.K., K.B.Ö., H.Ö., H.Ç. ve M.T.'nin raporları var. Bunlar suyla bitişik olan bahçelerinde çalıştıklarından dolayı öldüler." dedi.
Milletvekilleri ve bakanlarla görüştüklerini, bütün köylülerden imza toplayarak ilgili bakanlıklara gönderdiklerini belirten köy muhtarı, "Daha önce buraları piknik alanıydı. Suyumuzda balıklar yaşardı. Şimdi kokudan yaklaşamıyoruz. Köyümüzdeki 3 kilometre bahçe alanını etkiliyor. Ne iş ise hiçbir ilgili makam ve kuruluş sorunumuzu dikkate almadı." diyerek şikayetlerini dile getirdi.
ADAKLI MUHTARI: AYAĞIMIZI BATIRSAK HASTANELİK OLUYORUZ.
Salkım Adaklı Köyü Muhtarı Hasan Deniz ise on iki yıldır sularının kirlendiğini söyleyerek, "Daha önce kiloluk balıklar vardı. Suyumuzu rahatlıkla içiyorduk. Şimdi suya ayağımızı batırsak hastanelik oluyoruz. En çok bizim köy maddi ve manevi zarar görüyor. Çünkü su burada gölet haline geliyor. 400 kişi tifo hastalığına yakalandı. Kanser hastalığından köyümüzde ölenler var. Kadınların 25-30 yaşından sonra eklemlerinde kireçlenme oluyor. Su geçtikten sonra hastalıklar arttı." dedi.
Yol ağızlarına Sağlık İl Müdürlüğü'nün onayıyla 'Bu su hiç bir amaçla kullanılamaz' tabelalarını astıklarını belirten Deniz, "Eski Gaziantep Valisi Muammer Güler, Kaymakam Mustafa Kemal Keskin buraya gelerek tespitte bulundu. Bir ekip Gaziantep Merkez Sağlıktan, bir ekip de Nizip İlçe Sağlıktan geldiler, ücretsiz köylüyü muayene ettiler." dedikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Nizip eski Kaymakamı Mustafa Canaslan bizzat sorunumuzla ilgilendi.Ama fazla duramadı ve ben seçilen kişi değilim, ben atanan kişiyim üzerime gelmeyin dedi. Karahüyük beldesinde yapılan arıtma tesisine gittik 22007 nolu dilekçede cevap olarak suyu yeterli bir şekilde arıtmıyor dediler."
Adaklı muhtarı, bölgelerinde alınan su örneğinin Kahramanmaraş DSİ Bölge Müdürlüğü Tahlil Laboratuvarında incelendiğini ve çıkan sonuçta dünyanın en kirli sularından 3 ve 4 nolu olduğu tespiti yapılarak 'hiçbir surette ekili alanda kullanılamaz' raporu verildiğini belirterek cümlelerine şunu ekledi: "Kimsenin fabrikasında gözümüz yok, sadece bizim sağlığımızla oynamasınlar."
SALKIM BELEDİYE BAŞKANI: HAMİLE HAYVANLARIMIZ YAVRUSUNU DÜŞÜRÜYOR
20 yıldır Salkım Belediye Başkanlığını yürüten Ahmet Sönmez ise kimyasal atıkların on yıldır topraklarından geçen Nizip çayına karıştığını söyleyerek, "hayvanların içebildiği, bahçelerin sulandığı temiz bir suydu. Domates, patlıcan, nane ve buna benzer sebze ve meyvelerimiz etkileniyor." dedi.
Sönmez, 2006 yılında Tokat'ta ceviz uzmanı bir profesörle görüştüğünü ve kendisinden kimyasal atıkların analizini istediğini belirterek, "Yapılan araştırmadan sonra sizin 3 yıla kadar hiç ceviz ağacınız kalmaz dedi. Gerçekten öyle oldu ve yavaş yavaş kuruyorlar. Ceviz ağacı en dayanıksız ağaç imiş. Bundan en fazla ceviz ağaçlarının çok olduğu Salkım ve Adaklı köylerimiz etkilendi. Elimizde valilikten gelen 'bu su kesinlikle kullanılamaz' diye bir rapor var. Çobanlar hayvanlarla sudan geçerken hayvanlar sudan içiyor ve hamile hayvan yavrusunu düşürüyor." Sözleriyle sıkıntılarını dile getirdi.
Su kirliliğinden dolayı Hancağız Barajı'nda 2 ton balığın öldüğünü belirten Sönmez sözlerine şöyle devam etti:
"Elektriklerimiz kesildiğinde suyumuzu bir şekilde hallediyoruz ama hayvanlarımıza bu sudan içiriyoruz onlar da hasta oluyor. Daha önceleri beldemize tatile insanlar gelirdi, balık tutardı, suya girerlerdi. Şimdi pis kokudan suya yanaşılmıyor. Bunun tek çözümü var oda suyun kaynağından temizlenmesi gerekiyor."
GOSB BÖLGE MÜDÜRÜ: SU ARITMA TESİSLERİMİZ YETERSİZ
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Bölge Müdürü Cengiz Şimşek'e su kirliliğinin nedenlerini sorduk. Şimşek, organizenin sürekli büyümesinin karşısında su arıtma tesislerinin yetersiz kaldığını belirterek "Biz de onun çalışmasını yapıyoruz. 2010'da geri dönüşüm sistemiyle suyu temizlenip organize sanayimize vereceğiz. Bizim bu arıtma tesisimiz tamamlanırsa atık suyumuz köylerden geçmeyecektir. Çünkü suyumuz organizeye tekrar verilecek." Dedi ve sözlerine şunu ilave etti "Ayrıca suyumuz sürekli İl Sağlık Müdürlüğü taraından kontrol edilmektedir. Köylü vatandaşlarımızın dediği gibi kirli olmuş olsaydı, yani dünya standartlarının üzerinde olsa idi bizi uyarırlardı."
GOSB ARITMA TESİSİ MÜDÜRÜ: SULARIMIZ TEMİZDİR
Gaziantep OSB Arıtma Tesisi Müdürü Meltem Polat ise şu açıklamalarda bulundu:
"Atık su sürekli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tahlilleri yapılmaktadır. Dolaysıyla sularımız temizdir köylüler tarafında suyun geçtiği yerlerde toprak siyah olmuş olabilir. Aslında sürekli su oradan geçtiği için o topraklar o renge gelmiştir. Bir de ağaçların kuruduğu söyleniyor. Bunun başka sebebleri olamaz mı? Bunu derinlemesine araştırmak lazım. Bizim şu anda arıtma tesisimiz 30 bin metrekare küp su kapasitelidir. Eğer bunu biraz daha sıkıştırsak 40 bine çıkabilir, yine de bize yetmiyor. Yetmediğinden dolayı bir ay içerisinde ikinci bir arıtma tesisini ihaleye açacağız. Büyük bir ihtimalle gelecek seneye çalışmaya başlıyacaktır. Bizim başka projelerimiz var onlar da Bakanlıkta onay bekliyor."
İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ: "BU SU HİÇBİR ŞEKİLDE KULLANILAMAZ"
İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Mehmet Çetinle ithamlar karşısında şunları söyledi: "Biz o bölgedeki içme sularını tahlil ettik. Dereden akan kirli suyun içme sularına karışmadığını gördük. Bu tahlillerimizi aralıklarla yapıyoruz. Bizi ilgilendiren tarafı içme suyu suyudur, bunun dışındakiler İl Tarım Müdürlüğü'nün işidir. "Ayrıca dereden akan suyun da tahlillerini yaptıklarını belirten Çetin, "Bu suyun hiçbir amaçla, hiçbir şekilde kullanılamıyacağını tespit ettik ve derenin aktığı yerlere 'bu su hiçbir şekilde kullanılamaz' yazan levhalar astık bundan dolayı bu sorunun bize düşenini yaptık." dedi.
ATIK SUDAN DOĞRUDAN ETKİLENEN KÖYLER
Gaziantep ilinin Başpınar mevkiinde faaliyet gösteren Organize Sanayi Bölgesindeki tesislerden çıkan atık sular, Aktoprak ve Sam Köyü arasından geçen Samözü deresine verilmektedir. Buradan akarak Hancağız Barajı'na dökülen kirletilmiş su doğrudan şu köyleri etkilemektedir:
Karahöyük köyü, Etebek Köyü, Bedir Köyü, Subazı Köyü, Yukarı ve Aşağı Savcılar Köyü, Salkım Köyü, Tokdemir Köyü, Boyluca Köyü, Adaklı Köyü, Tatlıcak Beldesi, Çanakçı Köyü, Kertişe Köyü, Turlu Köyü, Tuluktaş Köyü, Kıncakent Köyü ve Akçakent Köyü.
İlkha
11 Temmuz 2008 / 13:15
http://www.medya73.com/Nizip-Cayina-...beri-6511.html
Arkadaşlar dikkatinizi çekerim HABER 3 günlük!!!!!
GOSB ARITMA TESİSİ MÜDÜRÜ: SULARIMIZ TEMİZDİR
Gaziantep OSB Arıtma Tesisi Müdürü Meltem Polat ise şu açıklamalarda bulundu:
"Atık su sürekli İl Sağlık Müdürlüğü tarafından tahlilleri yapılmaktadır. Dolaysıyla sularımız temizdir köylüler tarafında suyun geçtiği yerlerde toprak siyah olmuş olabilir. Aslında sürekli su oradan geçtiği için o topraklar o renge gelmiştir. Bir de ağaçların kuruduğu söyleniyor. Bunun başka sebebleri olamaz mı? Bunu derinlemesine araştırmak lazım. Bizim şu anda arıtma tesisimiz 30 bin metrekare küp su kapasitelidir. Eğer bunu biraz daha sıkıştırsak 40 bine çıkabilir, yine de bize yetmiyor. Yetmediğinden dolayı bir ay içerisinde ikinci bir arıtma tesisini ihaleye açacağız. Büyük bir ihtimalle gelecek seneye çalışmaya başlıyacaktır. Bizim başka projelerimiz var onlar da Bakanlıkta onay bekliyor."
Bu yoruma sadece bu fotoğrafı gösteriyorum!!!kağıt fabrikasının aşağısında çektim bunu!
![]()
BİZİM BASINIMIZDAN BAŞKA ÇOĞU BASIN BU KONUYU LAYIĞIYLA İŞLEMİŞ BUYRUN BU DA BAŞKA BİR YAZI;
Organize’nin kökünü satsanız bir Nizip Çayı eder mi?/ÇOBAN ATEŞİ MANŞET
ÇOBAN ATEŞİ
Atıklar Nizip Çayı’na akıtılmamış olsaydı bugün Nizip Çayı tek başına bölgenin içme suyunu karşılayabilirdi. Şimdi bundan dolayı diyoruz ki Organize Sanayi’nin kökünü satsanız bir Nizip Çayı eder mi?
- Nizip Çayı’nda bir zamanlar birçok su canlısı yaşarken şimdi mikroplar bile yaşamıyor.
- 50’nin üzerinde köyün içinden geçen Nizip Çayı’ndan artık hiç sulama yapılamıyor.
- Zamanında Nizip Çayı’ndan dolayı zengin bir tarımsal üretimi olan bölgede üretim en alt seviyede.
- Hayvancılık bitme noktasında. Bölgede birçok hayvan Nizip Çayı’ndan dolayı telef oldu ve olmakta.
Son zamanlarda küresel ısınmadan kaynaklı olarak bütün dünyanın gündeminde olan su sorunu İstanbul ve Ankara’daki su kesintilerinden dolayı Türkiye’nin de gündemine girdi. Ama sadece gündem olmakla kaldı. Bölgemiz su kaynaklarında yaşanan kayıplarda küresel ısınmanın etkisi olsa da esas olarak bu kayıplardan sorumlu olan genel olarak insanlık özelde de bölge sanayisi ve sermayesidir.
Yüzlerce kilometre uzak yerlerden Antep’e içme suyu getirmek için onca masraf yapılırken hemen yanı başında duran Nizip Çayı içme suyu olarak değil Organize Sanayi’nin tüm atıklarının atıldığı bir dere haline geldi. Atıklar Nizip Çayı’na akıtılmamış olsaydı bugün Nizip Çayı tek başına bölgenin içme suyunu karşılayabilirdi. Şimdi bundan dolayı diyoruz ki Organize Sanayi’nin kökünü satsanız bir Nizip Çayı eder mi?
Nizip Çayı ölüm saçıyor
Antep’ten Karkamış’a kadar olan geniş bir bölgeye hayat veren Nizip Çayı şimdi ölüm saçıyor. Sebebi Antep Organize Sanayi Bölgesi’nin tüm atıklarının Nizip Çayı’na akmasıdır.
Bir zamanların Nizip Çayı’nda birçok balık türü yaşarken şimdilerde ise canlı organizma olan mikrop dahi belki zor yaşıyor. Nizip Çayı’nda bundan 15 yıl önce balık tutuyorlarmış. Yörenin yaşça ileri gelenleri bundan 15 sene evvel Nizip çayında su kaplumbağası, su yılanı dâhil birçok canlı türünün barındığını bizzat gördüklerini söylüyorlar, şu an ise sadece bir tek canlı tür yaşıyor; o da MİKROP! Şimdilerde ise bu çay görenleri hem şaşırtıyor hem de dehşete düşürüyor. Çünkü Nizip Çayı, şimdi deyim yerindeyse kapkara zehir akıtıyor.
Bir zamanların İstanbul Haliç’ini aratıyor
Nizip Çayı’na akıtılan sanayi atıkları yüzünden çok geniş bir bölgeyi dayanılmaz bir koku sarmış durumda. Zamanın İstanbul Haliç bölgesini aratır bir koku. Koku daha Antep Adıyaman karayoluna girildiği an hissedilmeye başlıyor. Gaziantep ile Karkamış ilçesi arasında yaklaşık 50 köyden geçen ve Başpınar'dan atılan kimyasal atıklar nedeniyle kirlenen Nizip Çayı, vatandaşların sağlığını tehdit ediyor. Kirlilikten en çok etkilenen köylerden biri olan Akçakent Köyü’nde halkın sağlığının olumsuz yönde etkilendiği öğrenildi. Nizip ile Akçakent Köyü istikametinde çalışan otobüs şoförü Akçakent'te verdikleri 8 dakikalık molada müşterilerinin beklerken çok büyük sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Akçakent köylüleri sivrisinek ve dayanılmaz kokulardan dolayı evlerinde yatamadıklarını, bu sudan ağaçlarının kuruduğunu büyük maddi zarara uğradıklarını aktardı. Çevre sakinleri, yetkililerden yaklaşık 300 haneli köye bir an önce gerekli olan hassasiyeti göstermelerini istedi.
Çevre Mühendisi D. Emel Aydoğan’ın yaptığı bir açıklamaya göre Nizip Çayı’nda çok fazla civa bulunmakta. Bu maddeyi Nizip bölgesinde özellikle sanayi atıklarının yoğun olduğu Nizip çayı ve bu çayın aktığı Hancağız Barajı bölgesinde bolca bulmak mümkün. Bazı sanayi kuruluşlarının atık sularında bol miktarda bulunan civa metali, bu suların döküldükleri nehir, göl ve denizlerde bulunan canlılara ve bu canlılardan da insanlara geçmektedir. Aydoğan, bu sebeple özellikle Hancağız Barajı’ndaki balıkların ve Nizip çayı kıyısındaki bazı ot ve mantarların yenilmemesinde fayda olduğunu söylüyor.
![]()
Nizip Çayı içerisinde sadece civa değil birçok kimyasal madde bulunmakta. Sadece Nizip’te 30’a yakın sabun fabrikasının binlerce ton sabun altı suları (karasu) Nizip Çayı’na arıtmasız olarak salınıyor. Banyo, çamaşır sabunlarının üretiminde hiçbir laboratuvar tetkiki yapılmıyor. Hancağız Barajı’nda toplanan bu sular tarım arazilerine verildiğinden tarım toprakları gün geçtikçe verimsiz hale geliyor, ağaçlar kuruyor. Nizip’teki bu atıklar çaya karışmadan önce Antep’teki Organize Sanayi bölgesinden yüzlerce fabrikanın atığı da bu çaya akıyor. Tekstil, sabun, deterjan, yağ ve daha birçok sektörde kullanılan kimyasalların atığı arıtma yapılmadan bu çaya akıtılıyor.
Antep’ten Adıyaman’a giderken şehir çıkışında bulunan Bedir Köyü de sanayinin kirliliğinden nasibini almış. Bedir Köyü’ne yaklaşmadan çok ağır bir kokuyla karşılaşıyoruz. Bedir Köyü’nün çevresini dolaştığımızda ilk olarak karşılaştığımız şey mısır tarlasının zift gibi kara bir suyla sulandığıdır. Mısır tarlası Nizip Çayı’nın hemen kenarında bulunmakta ve çaydan tarlaya açılan küçük su kanallarıyla sulanmakta. Defalarca sulanan tarlada toprak zeminin üstünü katı siyah bir kütle kaplamış. Bu katı siyah kütlenin Organize Sanayi’nin kimyasal atıkları olduğu çok açık belli oluyor.
Bedir Köyü’nden konuştuğumuz Halit Duru onlarca yıldır bu çayın bu şekilde aktığını hatta çaydaki kirliğin her geçen gün artarak devam ettiğini söylüyor. Konuşmasına devam eden Duru “Yıllardır bizi bu kirlilikle yaşamaya mahkum ettiler. Ne yaptıysak nereye başvurduysak bir sonuç alamadık. Bu sudan içen hayvanlarımız hasta olup telef oluyor. Tarlalarımızdan eski verimi alamıyoruz. Suyla oynayan küçük çoçuklar hemen hastalanıyor. Yaz kış köyümüzden sinekler eksik olmuyor” dedi. Duru ayrıca köylerinin bir başka sıkıntısını daha dile getirdi. Duru “köyümüzün yanıbaşında bulunan taşocağında patlatılan dinamitler evlerimize zarar veriyor. Evlerin duvarları bu patlamalar yüzünden hep çatladı. Bundan kaynaklı zararlarımızla da hiç kimse ilgilenmiyor” dedi.
Bedir köyüne 3 km uzaklıkta bulunan Suboğazı Köyü’ne doğru gittik. Yol boyunca çayın kokusu burunlardan eksilmiyor. Hatta koku gittikçe daha da artıyor. Nizip çayındaki kirlenmeden dolayı köyün içerisinde her yerin siniklerle dolu olduğunu gördük. Köyde kısa bir gezintiden sonra Nizip Çayı’na en yakın evin önünde iki ihtiyar amcayla Nizip Çayı üzerine sohbet ettik. 75 yaşında olan Osman Koçaslan Nizip Çayı’nın kirletilmesinin bölgeye ve özellikle köylerine büyük zararlar verdiğini söyleyerek sözüne şöyle devam etti: “16 yıldır Nizip Çayı bu şekilde bis ve siyah bir şekilde akıyor. Yani biz 16 yıldır şimdi gördüğünüz gibi yaşıyoruz. Bakın şu kollarımıza, her yerimiz yara bere içerisinde. Bu yaralar köyün her yerinde bulunan sinekler tarafından ısırılarak oluşuyor. Kokuya zaten bunca sene boyunca alıştık. Ama bizi en çok sıkıntıya sokan şey ise tarlalarımızdaki verimin her geçen gün düşmesi. Çayın etrafındaki bütün ağaçlarımız kurudu. Zaten artık bu çaydan sulama yapmıyoruz. Köyde ve tarlalarda kuyular açtık onlarla suluyoruz tarlaları. Ama toprak tarafından emilen çayın suyu bu kuyularımızı da etkiliyor. Bu yaşamı daha nasıl devam ettireceğiz bilemiyoruz. Birileri geliyor sürekli bakıyor, bu sorunlarla ilgileneceğini söylüyor; ama hiç kimse ilgilenmiyor. Gerekli yerlere onca şikayet ve başvurularda bulunduk ama hiçkimse oralı olmadı.” dedi.
Zekeriya Kaba ise Nizip Çayı’ndan kaynaklı başka türlü sıkıntılara değinerek sözüne şöyle devam etti: “Ben 16 yıl önce bu çaydan balık tutardım, o zamandan beri balık yüzü hiç görmedik. Bu su da balık nasıl yaşasın? Hastalık yayan bu çay en çok çocukları etkiliyor. Oyun oynamak için suyun kenarına inen çocuklar hemen hastalığı kapılıyor. Bunun yanında hayvanlarımızı uzak tutmaya çalışıyoruz bu sudan. Sudan içen hayvanlar hastalanarak telef oluyorlar. Bu su kenarında daha önce hep ağaçlar vardı. Bu ağaçların çoğu kurudu. Şimdi yerlerinde kamışlar büyüyor. Kamış daha önceleri buralarda olmazdı. Suyun aktığı birçok düzlükte bataklıklar oluşmuş durumda. Yazları evlerimizin pencerelerini kapılarını açamıyoruz. İçeriye sinek ve koku giriyor. Kimi evlerde klimalar var; ama onlarda çalıştığı zaman içeriye çayın pis kokularını dolduruyor. Yani biz burada 16 yıldan beri tam bir rezillik içinde yaşıyoruz.” dedi.
![]()
http://www.mesop.net/?app=izctrl&arc...ikel&artid=584
abowww küçükken bende yüzerdim oralarda hatta karpuzatanın 200 metre otesınde bı yerde arkadaslarla yuzmeye çalışmıştım ama boguluordum az kalsın. ölüme yaklaştım. allahtan arkadaşım elimden tuttu çekti. cıktıgımda sudan cıkmıs balık gıbıygım. saskın saskın elımı tutan arkadas oyle bır sarıldımkı.. hayatımı kurtardı. ah ne guzel gunlerdı onlar. kirli suda olsa tadı bir başka oluyor. walla. (NOt: suyun derinliği 60-70 cm idi benımde boyum 170 idi.)
durum harbi içler acısı o vakit.. ne diyelim eskiden oraya nizip çayı derlerdi yeşiilik idi..güzel idi.. ama son zamanlarda oraya başka şeyler sölenmekte..nizip çayı değil ...
.............................
bu durumu aslında kanadhaber mehmet ali birand a veya ugur dündara bildirmek lazım gelip görsünler suçlular cezalarını bulsun
yetkililere bir mektup yazalım imza toplayalım arkadaşın dediği gibi kayıtsız kalmayalım çocuklarımıza yaşanabilir bir şehir bırakalım. yarın öbürgün demezlermi dedemin zamanında da böyleydi.
arkadaşlar varmı bunlardan ugraşacak birisi????? TÜRKİYE sanki freni patlamış kamyon gibi gidiyor.....