-
H.Edip Ad?var ismi bana itici gelmi?tir.
Okumak ... Neyse O zaman ki devlet SSCB ye ?irin gözükmek için bu partinin kurulmas?na izin verilmi? ama sonra zaten bizim halk?m?z kominizmi sevmez.
Kötü bir kelimedir herkes için.
Özetle kitaptan al?nt? yaparsan sevinirim. Arkada?lardan biri kader hakk?nda yazm?? tam okuyamad?m Yusuf senden de bu konuda cevap bekliyorum cevab?n? yazaca??z.
Kader konusu zaman zaman istismar edilmi?tir hatta bu konuda mezhebler de var o arkada??n dü?ünceleri gibi yeni bir ?ey de?il. Maturdi akaidi bu konuda en güzeldir. Cebriye mezhebinin görü?leri .... bana göre yanl??. E?er yanl?? olmasa ise idi o arkada??m?z yazd??? yaz?y? yazamazd?.
Decartes
Dü?ünüyorum o halde var?m demi?ti.
Bende e?er dü?ünüyorsak kendi irademiizi de kullanabiliyoruzdur diyorum. Burdaki mesele karar verici mekanizmam?z?n kendimiz olmas?d?r. Çay içiyorum ?u anda yaz? yaz?yorum ?u anda vs. vs. E?er dü?ündü?ümüz ?eyi yapabiliyorsak o halde karar verici biziz. Kötü ?eyler haramlar vs. Allah kötü bir ?ey yaratmaz e?er kötü bir ?eyi istersek ve onu yapmaya karar verirsek Allah onu yarat?r. Yani ?arap mesela Tabiatta ?arap için kullan?lan malzemeler var. Ancak ?arab? ?arap yapan biziz.
Taiatta hiç zarar verici bir saf madde yoktur. O madde den zararl? madde üreten biziz.
Cüzi irade ((kendi irademiz (k?smi irade de?il)) elimizdedir. Elbette kar??m?za bir sürü engel veya neden çıkar ama son karar? kendimiz veriyoruz. Burada yanl?? anla??lan kelime Cüzi ?rade kavram? yanl?? kullan?lm?? cüzi k?smi de?ildir.
Daha geni? yazaca??m sevgili arkada?lar siz bunu biliyorsunuz ama i?te....
Selamlar ve sayg?lar
Düzenleyen - felsefefe on 25 Mar 2005 09:37:45
-
K?ymetli Dostlar k?s?r bir kader tart??mas?na girmek..
Zaman kayb?d?r. Zaten bu s?k?nt? hepimizdede var. Kimsenin kader sorusu yok
Kader konusunun ne oldu?unu hepimiz biliyoruz. Tarihte sofistler vard?r. Do?ru bilginin dü?man?d?r onlar. Ancak onun do?rusu sadece do?runun olmad???d?r.
Yeni ça? filozoflarda da vard?r bu. Amaç tüm kurallardan kaçmak. Dini kurallar? y?kmak vsdir. ??te Ortaça??n H?ristiyan dünyas?na böyle bakmak laz?md?r. H?ristiyan din adamlar? sofizmden kaçmak için a??r? kesinli?e mutlak anlay??a girmi?lerdir. Yani vur deyince öldürmi?lerdir.
Dini kurallara beyefndiler DOGMA derler. Yani ara?t?rmadan kabul etmek. Burada hata bu dogmalardan baz?lar? herkesçe yap?l?r. Yani dindar olmayan?nda DOGMA's? vard?r. Kader var m? d?r. Yokmu
Nas?l kesinlik kazan?r..... Allah var m? d?r. Biz inan?yoruz evet deriz ?nançs?z biri inanmaz yoktur der. Varl???n? be? duyuyla ispatlayabilirmizyiz. Ya yoklu?unu... ??te problem.....
Selamlar ve Sayg?lar
-
Valla karde?im ben sadece yaz?ların? okumakla yetiniyorum.Zira felsefe konularına oldum olas? mesafeli durmu?umdur.
Bugün Re?at ile konu?tum.Babas?n?n durumu pek iç aç?c? de?ilmi?.Bence onu bu s?k?nt?l? günlerinde yaln?z b?rakmasak iyi olur.
Selamlar,sayg?lar.
-
Sevgili Maho bende Re?at?n nuöaras? yok bir e-mail atarsan sevinirim.
Onun has arkada?? Ahmet Karada? Beyefendi ile Yusuf Bozava'd?r onlar aras?n.
Yusuf Bozova nerede acaba bilen var m?? akl?ma gelmi?ken soray?m dedim.
Felsefenin temelleri.... sen duygulasal bir insans?n seni s?kar biliyorum.
daha derin konularda yazacakken tuttuk kader konusuna dald?k.
Kaderimde hep güzeli arad?m
o ?ark? nas?ld?
Bahar ba?ka k?? ba?ka sen ba?ka...böylemiydi.
Sevgi i?i Ahmet Karada? taraf?ndan devaml? yaz?l?r.
De?i?ik konular i?te.
Kader konusunda bak ?brahim Halil nefis ?eyler yazm??... Sevgili ?brahim Halil Hoca iyi yapt?nm be..
Yaln?z o yaz?lar? yazan beyefendi kimse bizim yazd?klar?m?z? okuyor mu acaba e?er okuyorsa ispat etmesini istiyorum. Bize yazd?klar?m?zdan ne anlad???n? yazs?n
Selamlar ve sayg?lar
-
Sevgili dostlar,
Sevgi üzerine yaln?zca ben de?il çok ki?i yaz?yor asl?nda ama benim yazd?klar?m? sizler biliyorsunuz ba?kalar? de?il.Ama a?a??daki yaz?y? okuman?z? tavsiye ederim.
" B?RAZ ZAMAN AYIRIP OKUMAYA DE?ER...
Masumi Toyotome adl? bir Japon yazm??. "Dünyada sevilmek istemeyen ki?i yok gibidir" diye ba?l?yor. "Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor musunuz" diye soruyor. Sonra anlatmaya ba?l?yor: " Sevgi üç türlüdür. Birincisinin ad? 'E?er' türü sevgi." Belli beklentileri kar??larsak bize verilecek sevgiye bu ad? takm?? yazar. örnekler veriyor: "E?er iyi olursan baban, annen seni sever. E?er ba?ar?l? ve önemli bir ki?i olursan, seni severim. E?er e? olarak benim beklentilerimi kar??larsan seni severim." Toyotome, " en çok rastlanan sevgi türü budur" diyor. "Bir ?arta ba?l? sevgi. Kar??l?k bekleyen sevgi. Sevenin, istedi?i bir ?eyin sa?lanmas? kar??l??? olarak vaat edilen bir sevgi türü budur" diyor. "nedeni ve ?ekli bak?m?ndan bencildir. Amac? sevgi kar??l??? bir ?ey kazanmakt?r." Yazara göre, evliliklerin pek ço?u 'E?er' türü sevgi üzerine kuruldu?u için çabuk y?k?l?yor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine de?il, hayallerindeki abart?lm?? romantik görüntüsüne a??k oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekle?medi?inde, dü? k?r?kl?klar? ba?l?yor. Sevgi nefrete dönü?üyor. En saf olmas? gereken anne baba sevgisinde bile 'E?er' türüne rastlan?yor. Yazar bir örnek veriyor: "Bir genç Tokyo Üniversitesi giri? s?navların? kazanarak babas?n? mutlu etmek için çok çalışıyor. Okul d???nda hazırl?k kurslarına da gidiyor. Ama ba?ar?l? olam?yor. Babas?n?n yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftal???na Hakone kapl?calarına gidiyor. Eve döndü?ünde babas? öfkeyle 's?navlar? kazanamad?n, Bir de utanmadan Hakone'ye gittin' diye ba??r?yor. Delikanl?: 'Ama baba vaktiyle sende bir ara kendini iyi hissetmedi?inde Hakone kapl?calarına gitti?ini anlatm??t?n' diyor. Baba daha çok k?zarak delikanl?y? tokatl?yor. Çocuk da intihar ediyor. Gazeteler intiharın anl?k bir sinir krizi sonucu oldu?unu söylediler, yan?l?yorlard?" diyor, yazar. "Delikanl?, babas?n?n kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine ba?l? oldu?unu anlam??t?. ?nsanlar, 'E?er' türü sevginin üstünde bir sevgi aray??? içindeler asl?nda. Bu sevginin varl???n? ve nerede aranmas? gerekti?ini bilmek bu genç adam?n yapt??? gibi ya?am? sürdürmekle ondan vazgeçmek aras?nda bir tercih yapmakla kar?? kar??ya kald???m?zda önemli rol oynayabiliyor" diyor, Masumi Toyotome. ?lginç de?il mi?
?kinci türe geçiyoruz: 'Çünkü' türü sevgi. Toyotome bu tür sevgiyi ?öyle tarif ediyor: "Bu tür sevgide ki?i bir ?ey oldu?u ya da bir ?ey yapt??? için sevilir. Ba?ka birinin onu sevmesi, onun sahip oldu?u bir niteli?e ya da ko?ula ba?l?d?r. Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (yak???kl?s?n). Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki. Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki."
Yazar, 'Çünkü' türü sevginin 'E?er' türü sevgiye tercih edilece?ini anlat?yor: " 'E?er' türü sevgi, bir beklenti ko?uluna ba?l? oldu?undan büyük ve a??r bir yük haline gelebilir. Oysa, zaten sahip oldu?umuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz ho? bir ?eydir, egomuzu ok?ar. Bu tür oldu?umuz gibi sevilmektir. ?nsanlar olduklar? gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmedi?i için rahatlat?c?d?r. Ama derin dü?ünürseniz, bu türün 'E?er' türünden temelde pek fark? olmad???n? görürsünüz. Kald? ki, bu tür sevgi de yükler getiri insana.
?nsanlar, hep daha çok insanlar taraf?ndan sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıkt??? zaman, sevenlerinin, art?k ötekini sevmeye ba?layaca??ndan korkarlar. Böylece ya?ama, sonsuz sevgi ve kazanma gayretke?li?i ve rekabet girer. Ailenin en küçük k?z?, yeni do?an bebe?e içerler. S?n?f?n en güzel k?z?, yeni gelen k?za içerler. Evli kad?n, kocas?n?n genç ve güzel sekreterine içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanl?, Ferrari ile geçene içerler. O zaman bu tür sevgide, güven duygusu bulunabilir mi ?" diye soruyor Toyotome. " 'Çünkü' türü sevgi de, gerçek ve sa?lam sevgi olamaz" diyor. "Bu tür sevginin güven duygusu vermeyi?inin iki ayr? nedeni daha var:
Birincisi, acaba bizi seven ki?inin dü?ündü?ü ki?i miyiz korkusu. (Tüm insanların iki yan? vard?r. Biri d??a gösterdikleri, öteki yaln?zca kendilerinin bildi?i. ?nsanlar sand?klar? ki?i olmad???m?z? anlar ve bizi terk ederlerse korkusu buradan do?ar.)
?kincisi de: Ya günün birinde de?i?irsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endi?esidir. Japonya'da bir temizleyicide çal??an dünya güzeli k?z?n yüzü patlayan kazanla parçalanm??. Yüzü fena halde çirkinle?ince, ni?anl?s? ni?an? bozup onu terk etmi?. Daha ac?s?, ayn? kentte oturan anne ve babas? hastaneye ziyarete bile gelmemi?ler, art?k çirkin olan k?zların?. Sahip oldu?u sevgi, sahip oldu?u güzellik temeli üstüne bina edilmi? oldu?undan, bir günde yok olmu?. Güzellik kalmay?nca, sevgi de kalmam??. K?z birçok ay sonra kahrından ölmü?...". Japon yazar "toplumdaki sevgilerin ço?u 'Çünkü' türündedir ve bu tür sevgi, kal?c?l??? konusunda insan? hep ku?kuya dü?ürür" diyor.
Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?
"Ve i?te sevgilerin en gerçe?i, üçüncü tür sevgi, benim 'Ra?men' diye adland?rd???m türdür" diyor yazar. "Bir ko?ula ba?l? olmad??? için ve kar??l???nda bir ?ey beklenmedi?i için, 'E?er' türü sevgiden farkl? bu. Sevilen ki?inin çekici bir niteli?ine dayanmay?p böyle bir ?eyin varl???n? esas olarak almad??? için 'Çünkü' türü sevgi de de?il. Bu üçüncü tür sevgide, insan bir ?ey oldu?u için de?il, bir ?ey olmas?na ra?men sevilir." Güzelli?e bakar m?s?n?z? 'Ra?men sevgi'. Esmeralda, Quasimodo'yu dünyan?n en çirkin, en korkunç kamburu olmas?na ra?men sever. Asil, yak???kl?, zengin delikanl? da Esmeralda'ya çingene olmas?na ra?men tapar. Ki?i dünyan?n en çirkin, en zavall?, en sefil insan? olabilir. Bunlara ra?men sevilebilir. Tabi bu, sevgiyle kar??lanmas? ?art? ile. Burada insan?n, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanmas? gerekmiyor. Kusurlarına, cahilli?ine, kötü huylarına ya da kötü geçmi?ine ra?men oldu?u gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok de?ersiz biri gibi görünebiliyor ama en de?erli gibi sevilebiliyor. Japon yazar "yüreklerin en çok susad??? sevgi budur" diyor. "Fark?nda olsan?z da, olmasan?z da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, ba?ar? ya da ünden daha önemlidir." Bunun böyle oldu?undan nas?l emin olur sunuz? Hakl? oldu?unu kan?tlamak için sizi bir teste davet ediyor. "?u soruma cevap verin" diyor. "kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size ald?rmad???n? ve hiç kimsenin sizi sevmedi?ini dü?ünseydiniz, yiyecek, elbise, ev aile, zenginlik, ba?ar? ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize ya?aman?n ne yarar? var diye sormaz m?yd?n?z?" Devam
ediyor Toyotome: "?u anda en sevdi?iniz ki?inin sizi sadece kendi çıkar? için sevdi?ini anlad???n?z? bir dü?ünün. Dünya birden bire ba??n?za y?k?lmaz m?yd?? O an ya?am size anlams?z gelmez miydi? Diyelim s?radan bir ya?am?n?z var. Günlük ya??yorsunuz. Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulaca??n?zdan umudunuz olmasa, kalan hayat?n?z? nas?l ya?ar d?n?z?" diye soruyor ve yan?tl?yor: "Öyleleri ya iyice umutsuzlu?a kap?l?p intihar ediyorlar ya da iyice da??t?p ya?ayan ölü haline geliyorlar. " Toyotome, hem de nas?l iddial? savunuyor 'Ra?men' sevgiyi. "Bugün ya?am?n?z? sürdürebilmenizin nedeni 'Ra?men' türü sevgiyi ?u anda ya?aman?z ya da bir gün bu sevgiyi bulaca??n?za inanc?n?zd?r." Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome. "Bugün ya?ad???m?z toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyac? var. Kimsede ba?kas?na verecek fazlas? yok." diye açıkl?yor. Anlat?yor: " Yak?n?m?zda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da ayn? ?eyi ba?kas?ndan beklemektedir. Peki bu dünyada sevgi ne kadar var? " Yazara göre, "açl???m?z? biraz bast?racak kadar. Ve de yemek öncesi tad?ml?k gelen i?tah aç?c?lar gibi. Bu minnac?k tad?m, bizi daha müthi? bir sevgi açl???na tahrik ve te?vik ediyor. Bu minnac?k tad?m, sevgiye ne kadar muhtaç oldu?umuzu anlat?yor. Büyük bir h?rsla ana yeme?in gelmesini ve bizi doyurmas?n? bekliyoruz. Hani nerede? hepsi o." Ve as?l çarp?c? cümle en sonda. "DÜNYADAK? EN BÜYÜK KITLIK, RA?MEN TÜRÜ SEVG?N?N YETER?NCE OLMAYI?IDIR." ?Y? DÜ?ÜNÜN... Bu y?l?n?z? iyi geçirdiniz mi? Sa?l?kl? oldu?unuz için hiç sevindiniz mi? Bu y?l hiç gün ????? ile uyand?n?z m?? Kaç kez güne?in do?u?unu izlediniz? Bir neden yokken kaç ki?iye hediye ald?n?z? Kaç sabah yolda bir kediyi ok?ad?n?z? Bu y?l yeni do?mu? bir bebek parma??n?z? s?k?ca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç koklad?n?z m?? Yaz gecelerinde ne çok y?ld?z oldu?una hiç ?a??rd?n?z m?? Kendinize bu y?l kaç oyuncak ald?n?z? Kaç kez gözlerinizden ya? gelinceye kadar güldünüz? Ya?l? bir a?aca sar?ld?n?z m? bu y?l? Çimlere uzand???n?z oldu mu? Çocuklu?unuzdan kalan bir ?ark?y? söylediniz mi hiç? Hiç ta? kayd?rd?n?z m? bu y?l? Kaç kez ku?lara yem att?n?z? Bir çiçe?i dal?ndayken koklad?n?z m?? Bu y?l kaç kez gökku?a?? gördünüz? Ya da hediye alan bir çocu?un gözlerindeki ?????? Kaç kez mektup ald?n?z bu y?l? Eski bir dostunuzu arad?n?z m? hiç? Kimseyle bar??t?n?z m? bu y?l? Asl?nda mutlu oldu?unuzu kaç kez fark ettiniz bu y?l? ?yi bir y?l?n, bunlar gibi birçok 'küçük ?ey'e ba?l? oldu?unu hiç dü?ündünüz mü bu y?l? Yeni y?lda dü?ünün. Yay?l?n çimlerin üzerine. Acele edin...Er veya geç...Çimenler yay?lacak üzerinize...
j.prevert"
Selamlar sayg?lar.
-
SOF?ZM - KU?KUCULUK
En genel anlamda herhangi bir ?eyden duyulan belirgin ku?ku; ku?kulanma tutumu. Eski Yunanca'da "gözlemek", "incelemek" anlam?na gelen skeptesheia sözcü?ünden türetilmi? felsefe terimi.
Yerle?ik Felsefe dilinde, kesin bir tutum almamay?, enson bir yarg?ya varmamay? ilke edinmi?; bütün de?erlerden, inançlardan, bilgi savlarından ilkece ku?ku duyman?n do?rulu?unu savunan felsefe anlay???.
Ku?kuculuk, dü?ünülebilecek hiçbir konuda kesin bilgi diye bir ?eyin olmad???n?, olsa bile insan?n eldeki verileriyle kesin bilgilere ula?mas?n?n olanakl? olmad???n? öne sürerek, nesnel bilgiyi ve nesnel bilme olana??n? bütünüyle yok- saymaktad?r. Buna kar?? açık ve seçik do?ruya, kendisinden ku?ku duyulamayacak sa?lam bilgiye ula?mak için sa?lam bir dayanak bulana dek bütün bilgilerin ku?kuya aç?larak s?nan?p sorgulanmas? ise "yöntembilgisel ku?kuculuk" diye adland?r?lmaktad?r. Her türden dü?ünce u?ra??s?nda do?rulan yanl??lardan ay?rmak amac?yla bütün bilgilerin tek tek yeni ba?tan gözden geçirilmesini öngören bu ku?kuculuk anlay???, kimileyin "olumlamac? ku?kuculuk" ya da "geçici ku?kuculuk" diye de an?lmaktad?r. Bu anlam?yla ku?kuculuk modern felsefenin kurucusu Descartes taraf?ndan geli?tirilmi?tir. Bunun yan?nda gerçekli?in özünü bilmenin ilkece olanaks?z oldu?unu ileri süren bütün metaf?zik ö?retiler de ku?kuculuk deyi?iyle nitelendirilmektedir.
Bilgi olanakların?n son derece s?n?rl? oldu?unu, ?a?maz bir kesinlikle hiçbir ?eyin bilinemeyece?ini, topu topu bir tak?m ki?iye özel, do?rulu?u her zaman için ku?kuya açık görü?lerin bulunabilece?ini savunan genel ku?kuculuk ö?retisi yan?nda, ku?kuculu?un ilk bak??ta iki ayr? biçimi daha bulunmaktad?r. "Sonuna dek götürülmü? ku?kuculuk" diye adland?r?lan ilk biçim her türlü bilgi olana??n? yads?yarak i?in do?as? gere?i hiçbir ?eyin hiçbir ko?ulda bilinemeyece?ini savunur. Bu ku?kuculuk anlay??? yer yer felsefe metinlerinde "olumsuzlamac? ku?kuculuk" ya da "sürekli ku?kuculuk" diye de geçmektedir. Buna kar?? "olumsal ku?kuculuk" ya da "ölçülü ku?kuculuk" diye adland?r?lan ikinci biçim bilgi olana??n? yaln?zca belli alanlarda daha yumu?ak bir dille yads?yarak, belli ?eylerin bilgisine '. belli çekinceler göz önünde bulundurmak ko?uluyla var?labilece?ini dü?ünmektedir. "Alan ku?kuculu?u" diye de adland?r?lan bu ku?kuculuk biçiminde, metaf?zik gibi belli ara?t?rma alanlarında bilgi edinilemeyece?i ya da alg?lama gibi belli yetilerin bilgi sa?lamayacaklar? gibi dü?üncelerle elemeci-ay?klamac? bir ku?kuculuk tutumu söz konusudur. Ku?kuculu?un bu daha ?l?ml? biçimi, bir bütün ' olarak bilgi olana??n? bütün alanlarda yads?madan ancak belli alanlarda ku?kuculu?un i?letilmesinden yanad?r.
YUKARIDA KU?KUCULUK ?LE ?LG?L? B?R AÇIKLAMA VAR.
ZAMAN ZAMAN ABARTILI ANLAYI?LAR D?NDAR KES?MLERDE ELBETTE OLMU?TUR.
HR?ST?YAN DÜNYASI B?RAZ DA MECBUR?YETTEN BU KU?KUCULU?U YIKMAK ?Ç?N HER KONUDA KES?N KONU?MAYA G?TM??T?R. ??TE HR?ST?YAN D?N ADAMLARI BURADA YANILMI?LAR OYSA D?NLER GENLDE DÜNYEV? KONULARDA (???? LA?KL?K???) SADECE METOD VER?R VE FAZLACA KARI?MAZLAR. ??TE BU SERTL?K SONUNDA FRANSA LA?KL???N? DO?RUMU? VE ?U ANDA DÜNYADA D?NDAR OLMAYAN VE D?NS?Z ?NSANLARIN KABUL ETT??? LA?KL?KTE BU YÜZDEN ORTAYA ÇIKMI?TIR.
A?IRI HER KONUDA B?LG?S? OLDU?UNU ?DD?A EDEN B?R D?N ADAMI BUNU DA YASALA?TIRIRSA VE ?NSANLARA CEZA VER?RSE SONUNDA ?NSANLARIN D?NDEN UZAKLA?MASI G?B? B?R OLAYA SEBEB?YET VERM??T?R.
ZATEN D?NS?Z B?R ?NSAN ?Ç?N BAHANE SONSUZDUR. OYSA D?NDAR B?R ?NSAN ?Ç?N DO?RU TEKT?R.
DÜ?ÜNCE TAR?H? - D?NLER TAR?H? VE B?L?M TAR?H? BU BAKI?LA ?NCELEND??? ZAMAN DAHA GÜZEL YARGILARA VARILAB?L?R.
SELAMAR VE SAYGILAR
-
Bediüzzaman Haftas?
Bazen dü?ünüyorum O m? bizim duam?za ihtiyaç duyuyor yoksa biz mi ona?
Ça??n yolu onun kitaplarında yaz?lm?? e?er okursak çok ?ey anlayaca??z
herkesi onun kitapların? okumaya davet ediyorum.
Bediüzzaman Said Nursi,yüzy?l?m?z?n yeti?tirdi?i önde gelen ?slam mütefekkirlerinden biridir.1876 y?l?nda Bitlis’in hizan kazas?na ba?l? ?sparit nahiyesinin Nurs köyünde dünyaya gelmi?, 23 Mart 1960’ da ?anl?urfa’da hakk?n rahmetine kavu?mu?tur.
aras?
http://www.bediuzzamanvakfi.org/ bu sitede
Bu mükerrer davetler neticesinde 1922 sonlarında Ankara’ya gelmi? ve Mecliste resmi bir “Ho?amedi” merasimiyle kar??lanm??t?r. Ankara’da kald??? günlerde, yeni kurulan devlete hakim olan kadronun dine bak?? tarz?n?n menfi oldu?unu görünce, on maddelik bir beyanname hazırlayarak Meclis azalarına da??tm??t?r. Bu beyannamede yeni ink?lab?n mimarların? ?slam ?eairine sahip çıkmaya ça??rm??;akabinde Mustafa Kemal’ birkaç görü?mesi olmu?tur. Kendisine ?ark umumi vaizli?i, milletvekilli?i ve diyanet azal??? teklif edilmi?; ancak Bediüzzaman bu teklifleri kabul etmeyerek Van’a dönmü?tür.
O s?ralarda çıkan ?eyh Said hadisesiyle hiçbir ilgisi olmad???, hatta hadise öncesinde kendisinden destek isteyen ?eyh Said’i bu niyetinden vazgeçirmeye çal??t??? halde, Bediüzzaman, hadise sonras?nda Van’da ikamet etti?i uzlethanesinden al?narak Burdur’a oradan da Isparta’n?n Barla nahiyesine götürülmü?tür. Burada “manevi cihad” hizmetini ba?latm??,birbiri pe?i s?ra telif etti?i eserlerde iman esasların? terennüm etmi?tir. Bu eserler, iman?n?n tehlikede hisseden halk?n büyük teveccüh ve ra?betine mazhar olmu?; elden ele dola?arak h?zla yay?lm??t?r. O devrede elle yaz?larak ço?alt?lan eserlerin toplam tiraj? 600.000 ‘i bulmu?tur.Ba?latt??? hizmetin halka mal olmas?, devrin idarecilerini rahats?z etti?inden 1935’te Eski?ehir, 1943’te Denizlii 947’de Afyon 1952’de de ?stanbul mahkemesine çıkar?lm??t?r. Bunlardan netice al?namam??, ancak Bediüzzaman yine rahat b?rak?lmam??; Kastamonu’da, Emirda?’da, Isparta’da s?k? tarassut ve takip alt?nda ya?amaya mecbur b?rak?lm??t?r.
Ömrünün son günlerine kadar keyfi muamele ve eziyetlerden kurtulamayan Bediüzzaman, buna ra?men, iman hizmetini büyük bir kararl?l?kla devam ettirmi?; o zor ?artlar alt?nda telif etti?i 6000 küsür sayfal?k Risale-i Nur Külliyat?n? tamamlamaya ve yaymaya muvaffak olmu?tur.Kur’an hakikatlerini ve i’caz?n? bu asrın idrakine uygun ve ikna edici bir üslupla izah eden ve vehbi olarak, ilhamen kaleme al?nan bu eserler, onun çileli hayat?n?n en güzel meyvesidir.
-
Arkada?lar,
?imdi dostlar?m?zdan Ahmet KARADA? ve Yusuf NALÇACI'yla birlikte yemek yiyoruz(Makarna ve tur?u)
Arkas?ndan çaylarda geliyor.Can? çeken buyursun gelsin
Ömer KILIÇPARLAR
-
Ya i?te ele
Ömer makarna çok basit olmu? yav senden daha cömet bir sofra beklerdik. Bari yan?na hardal koyda de?i?ik olsun.
Ayranda yoktu Allah bilir.
Neyse bir hocadan bunu yemekte büyük ba?ar?. Muharreminde bu hususta bir yorumu olacakt?r. Adam edebiyatç? biliyorsunuz.
selamlar ve sayg?lar
-
He valla karde?im,Ahmet yine ?ansl?ym??.Zira bana yemek paras? ödettirmi?lerdi.Hem de s?rf g?c?kl?k olsun diye herkesi de ça??rm??t?.
Yine makarnaya ?ükretmek laz?m.Mevsim k??.Yoksa balcan DÜRÜMÜ yemek zorunda kal?rd? garibim.Allah bilir tur?uyu da kom?udan alm??t?r...
Selamlar,sevgiler...
-
Ömer sana bir u?rayay?m varya Muharremin intikam?n? alaca??m.
Balcan dürümüde olsa güzel olurdu. Benim en sevdi?im yemek ?imdi.
Mercimekli köfte için evde kavga ediyoruz.
Nizipliler fark?nda de?il ama biz ordaki her lezzeti ar?yoruz.
Ahmet çok iyi yapt? Antebe gitmekle
Yok arkada? ayn? yeme?i burada yapt?r?yorum ama ayn? lezzeti alam?yorum. Güllüo?lu meyan ?erbeti çıkard? gidip içtim ama Nizipteki tad? yok.
Niye ne biliyim oraya benzemiyor.
Yusuf karda? Amerikada durum nas?l sen orada ayn? sorunlar? ya??yormusun
Muharrem pek bu konularda yazm?yor
?zmir nas?l bilmiyorum.
Selamlar ve Sayg?lar
-
Dostlar,
Makarna,Tur?u ve t?rnakl? ekmek ard?ndan da çay iyi geldi.Gelin Antebe nizibe beraber gidelim de Ömer Hoca bize balcan kebab? yedirsin.
Adam?n yok diyecek hali yok ya nede olsa Merhum Kadir Hocan?n veliaht?...
Selamlar Sayg?lar
-
Valla Osman?m,hiç bir ?eyin tad? yok bu memlekette.?nan burada ya?ayanlara ac?yorum.Didimdeki ev sahibime birgün mangalda tavuk ve balcan kebab? yapt?m adam ?a??rd? kald?.Tavu?un böyle tad? var m?ym?? diye...Gerisini sen dü?ün.Ayr?ca yan?lm?yorsam daha önce yazm??t?m ben bu lonuda.San?r?m dikkatinden kaçm??.
Ahmetci?im teklifin güzel de ama ben senin yan?nda yemeyi tercih ederim.Zira Ömer karde?im fazlas?yla masraf?n? çıkar?yor.Hatta o kadar ak?ll? ki daha sonra yiyece?in yemeklerin bile hesab?n? sana ödettiriyor.Bu sebepten dolay? bence onun yan?da tokum dersek san?r?m daha iyi olur.
Osman teklifin iyi ama dikkat et hesab? fazlas?yla sen ödeme...
Selamlar,sayg?lar...
-
Bilmiyorum ki yemek için Ömere bu kadar yüklendik
kötü mü yapt?k ne.
Ahmet karada? zaten yapaca??n? yapm?? adam?n tüm cebindekileri makarnaya yat?rm?? bize ya bir?ey kalmazssa
?imdi burdan kalk?p nizibe gidece?iz balcan için
zor i?
selamlar ve sayg?lar
-
selamün aleyküm
arkada?lar nas?ls?n?z iyimisiniz
bak?yorumda arkada?lar meydan? bo? bulmu? at?p tutuyorlar.Gelen arkada?lar?m?z?n hepsinin ba??m?zda yeri var.BEN?M B?LD???M YEMEK YEN?RSEDE YED?R?L?RSEDE LAFI OLMAZ ANCAK
YED?R?LEN YEME??N LAFINI ........LAR YAPAR
k?ymetli muhocu?um fazla laf edersen arkas?n? getiririm ay?p olmas?n
B?Z A?AY?R ?NSANLARIZ YEME??M?Z? EL?M?ZDEN A??RET?M?ZDEN PAYL?IRIZ....
BÜTÜN ARKADA?LAR HERZAMAN DAVET?MDED?RLER BU BÖYLE B?L?NE!!!!!!!!
SELAMLAR