Dağınıklığımız, İsyanımız ve Bir de Ahmet Abi -1-
Ne isyan şiirleri yazabiliyoruz, ne ona buna, *ne de diğerlerine, söylenecek sözleri *biraraya getirip sıralayabiliyoruz.
Sevda yazıları da yazılmıyor. Ayrılık* ya da zulüm dökülüyor satırlara. Haber alınmayan kardeşler, arkadaşlar ve dahası var. Herkes bir yerlere savruluyor. “Sahi ne oldu bize?” sorusu çokça soruluyor.
“Talan vurdu ayva nardan ayrıldım” türküsüne takılmak geliyor içimden. Ne oluyor, ne bitiyor bilen yok. Hepsi bir kenara; şuradan şura ötesine gidecek halimiz yok. Evi boyamak, mutfağa bir çer-çöp almak içimizden gelmiyor. Ama kıramadıklarımız da oluyor. Bizim kız, dün pizza kesme için bir alet istedi; kıramadım aldım. Yoksa ne gerek var. Bıçak ya da çatal ne güne duruyor.
Çocuklar çatıda doğum yapan kedinin yavrularının gitmesinden korkup duruyor. İlla bir tanesini alıp evde tutalım havasına girmişler. Oysa bu evde ne kadar kalacağımızı da bilmiyoruz. Başka memleketlere göz dikmişiz. Yeni yolculuklara yelken açmak için plan yapanlara katılıyoruz. Şu memlekette pazarcılık daha iyi yapılırmış…. şu memleketin şehrinde veya kasabasında çerçilik işi daha karlı işmiş karşılaştırması yapıp duruyoruz. Hele bir gidelim “Allah Kerim” diyoruz.
Akşamları sofraya oturduğumuzda yemek-memek konuşmuyoruz. Aslında bir şeyler konuşmaya hiç mi hiç canımız istemiyor. Harfler eğri-büğrü, ne kelime olma niyetleri var ne de cümle olup ağzımızdan çıkacak halleri kalmış. Yediğimiz desen öyle işte. Elimden gelse tek çeşit diyeceğim. Lakin çoluk-çocuk etrafta. Yediğimi yine çiğnemeden yutuyorum. Soğuk su içmiyorum, çeşmeden ne akıyorsa onu yudumluyorum.
Başka memleketlerden gelen arkadaşlardan haberler alıyoruz. Geldikleri yerlerin hallerini dinlemek zor geliyor. Başka diyarlara gitmek için tren bileti bekleyen arkadaşlar da oluyor. Sırada adını sanını bilmediklerimiz var: Boldan, Moldan. İsimlere de kafa yorasım yok. Yirmi üç yıl öncesinde ve iki gün süren Arifiye-Gaziantep tren hattı aklıma geliyor. Kara trenin sesi hiç kulağımdan eksilmemişken, yorgunluğunu üzerimizden atamamışken yeni yolculukları duymak bile bana zor geliyor.
Bir de Amca kızı var aklımda. Aklımda işte. Sebebini sormayın. Acıyor yüreğim. Bu hal üzre keçe üstü yatakta yatmak da zor geliyor, neredeyse ayakta uyuyacağım. *
Durum bundan ibaret Edremitli Ahmet Abi. Senden de haber yok bu sıra. Fatma abla kimbilir ne haldedir?
Sahi yaşamak bu mu Ahmet Abi?
Kuşçu Ali abi seni de özledim, bir de Kayabaşı oturmalarımızı.