-
Nizip Büyüyor Ama
Bu büyüme sosyo-kültürel gelişmeyi de beraberinde oluşturuyor mu; yoksa, Nizip’in büyümesi yalnızca ve yalnızca nüfus ve konut artışı ile mi sınırlı kalıyor?.
Bir yerleşim biriminin yaşamsal dokusu, bir canlının fiziki yapısına benzer. El-ayak, gövde ve iç organlar, baş ve başta bulunan ağız, göz, kulak, burun ve akıl gibi… Bu organ-uzuvlardan biri noksan olursa o canlıya ‘’sakat’’ deriz.Yani, eksik, noksan, hatalı, özürlü, çarpık… Tıpkı Nizip gibi… Nizip büyüyor, ama büyüdükçe de tarihsel dokusu ölüyor. Bırakınız asırlık yapılarımızı, daha dün diyebileceğimiz 30-40 yıllık son örnek yapılarımızı dahi betonarme kolaycılığı uğruna yıkmadık mı?.. Yeni semtler açacağız diye fıstık ve zeytin ormanlarımızı ‘çirkin mi çirkin’ betondan konut anıtlarına dönüştürmedik mi, dönüştürmüyor muyuz… Yani, keskin ve kıyıcı baltalarımızı yaş ağaçtan önce ‘maalesef’ Nizip’in gövde dokusuna vurmadık mı?... Vurduk. Ben diyeyim eğitimsizlikten, kültürsüzlükten, sevgisizlikten, görgüsüzlükten; siz deyiniz ki tarih düşmanlığından, geçmişe, eskimişe burun kıvırmaktan… Ben diyeyim ki, sahiplenme sorumsuzluğundan; siz deyiniz ki, eski ile yeni doku uyumundan bihabersizlikten, modernizmin tek yanlı uygulanmasından… Ben diyeyim bilgisiz, düşüncesiz ve ufku dar seçilmiş ve atanmışların ‘Gördüğü Antep, yediği pekmez’ çizgisinin dışına çıkamayanlardan; siz deyiniz ki, Amaaan, sen de!.. Vurdum duymazlığından… Eskiye rağbet olsaydı, bit pazarına rahmet yağardı…
İşte bu basit dan’lardan, dın’lardan ötürü Nizip’in tarihi belediye binası bu anlayışa (pardon, anlayışsızlığa) kurban gitti… Eski sebze hali ve onun uzantısı kasaphane de… Ortadoğu’nun ilk esnaf pasajı sayılabilecek bedesten de… O günün koşullarına göre devasa sayılabilecek kubbesiyle büyük hamam da, küçük hamam da… Köşklü-çıkmalı, panjurlu ve içi-dışı taş ve ahşap oymalı Nizip evleri de… Eşekçi ve katırcı hanları da… Hatta, tarihi uzun çarşı’nın uzunluğu hâla duruyor olsa da işlevsel niteliği köreltildi, bitti… Bir tek bir sağlıklı örnek gösteremezsiniz artık Nizip’in yaşamsal-kentsel dokusuna dair. Yok. Çünkü bizler el birliği etmişçesine yıka yıka öldürdük.
Lütfen düşününüz, asırlık bir mahzereyi muhafaza edebilmiş olsaydık, çok övündüğümüz zeytinciliğimizle ilgili ‘Nizip Zeytin ve Zeytinyağı Müzesi’ne dönüştüremez miydik! İlkel sistemle çalışan bir fıstık devlübü (dövlüp) de öyle… Fevkani Kilisesi ‘ben hâla ayaktayım, biraz restorasyonla müzeye dönüştürülüp Nizip turizmini canlandırabilirim’ diye, yıllardır feryat ediyor… Ama, duyup-dinleyen kim, anlayıp-yarara dönüştürmek isteyen kim?.. Dahası, Zeugma tek kelimeyle Nizip’in, ama adından başka nesi kaldı ki Nizip’te, yerli yabancı turist gelip-gezsin ve Nizip’e ekonomik düzeyde bişeyler bıraksın!..
……………………
…………………………….
Şimdi, sizce ‘Nizip büyüyor’ öyle mi?.. Apartmanlar dikiliyor (oto-parklı, oto-parksız, yangın merdivenli-merdivensiz vs), marketler, marka mağazalar, benzin istasyonları açılıyor, ha bire… Ve nüfus yoğunlaşıyor, Nizip büyüyor!... Ama sevgisiz-saygısız bir büyüme bu… Yarınsız-geleceksiz ve tarihsel mirastan yoksun bir büyüme bu… Çünkü, büyüyen Nizip ‘maalesef’ insanını düşünmüyor… Onların sosyo-kültürel ihtiyaç ve gereksinimlerine cevaplar üretip, kurumsallaşamıyor… Bu nasıl bir büyüme ise!... Kültür kafesi, kültür evi, kültür sarayı olmazsa; resim-heykel, el-işi galerileri açılmazsa; tiyatro salonları açılmazsa, tiyatro yaygınlaştırılmazsa; güzel sanatlara ve müziğe dair kurslar verilmezse; bireysel ve takım sporları okulları açılmazsa; toplantı, konferans, dinleti ve
okuma salonları olmazsa; yüzme kursları için havuzlar yapılmazsa; yani bunlar yoksa veya azdan da azsa bir kente büyüyor demek için insanın hem dünyadan bihaber olması, hem kendini aldatması, hem de çocuklarının eğitsel geleceğini bile bile köreltmesi denmez de, ne denir? Ben bilmiyorum!.. Bilen varsa bu büyüme açmazına bir anlam yüklesin… Ve sonrasında düşünsün! Son on yıllarda kaç Nizipli konservatuarda okudu, kaç kişimiz güzel sanatlar akademisinden mezun oldu, kaç gencimiz spor akademisi diplomalı?.. Türkiye çapında kaç ressamımız, heykel tıraşımız, kaç müzisyenimiz, kaç yorumcumuz, kaç şairimiz, kaç yazarımız, kaç sporcumuz var? İşte bunları da birer Nizip kültürel değeri olarak görmediğimiz müddetçe; bunların yetişmesi için gereken zemini hazırlayıp, gereken ilgi ve desteği vermedikçe, kim, ‘Nizip büyüyor’ diyorsa, o uzuvlarından-organlarından birini kaybetmiş gerçekten kaybetmiştir, Nizip gibi…
25 Temmuz 2007
-
Kemal bey çok güzel bir yorum ve tahlil yapmışsınız.Aslında büyüklük kriterlerini de iyi teşhiş etmişsiniz.Bizim halk arasında dolaşan bazı sözler vardır.mesela "saçı uzun aklı kısa"veya "Boyu postu iri ama akıl noksan" gibi..işin özünde grafik büyüme degil beyin büyümesidir.Çözüm üretebilmektir.Akılcı ve verimli yollarla...Yazı için teşekkürler..
-
Kemal abi bir çırpıda okudum. Ellerinize sağlık belkide zamanında sizin gibi büyüklerimizin eksikliğinden dolayı bu hallere geldik. Memlekette söz sahibi olanlarında sizin dediğiniz gibi vurdumduymazlığı eklenince şuanki ve bundan sonraki Nizip ortaya çıkmış oldu. Gidenler gitti bari hiç olmazsa şu an elimizde olanları koruyalım en az yani en azından birer eski usul zeytin presi-fıstık devlübü restore etmemiz lazım. En az bir tane tam teşekküllü Nizip evi olması lazım...
Kemal abi yazılarınızın devamını bekliyoruz, teşekkürler...
-
Nizip'in bağrından yetişmiş biri Nizip'i tahlil edince o konuyu okumaya doyamıyorum. Hele bu kişi bir gazeteci emektarı ve üstadıysa her kelimesi daha bir dikkatli okunuyor.
Yazdıklarınızın üzerine eklenecek birşey yok. Sadece tasdik edici birkaç cümle kurulabilir.
Kontrolsüz büyümenin ceremesini çekmeye başladık. İleriki yıllarda çocuklarımız birde bunun hesabını soracaklar bizden. Doğayı katlettiğimiz gibi kültürel değerlerimizide katlediyoruz. Farkına varıyormuyuz ? Yoksa umursamıyormuyuz ? Belki de en önemlisi ekonomik yetersizlikten, hatta tam tersi teknolojiyi kanıksadığımızdan olsa gerek, hızlı bir büyüme içerisindeyiz.
Mümkün olsa da kültürel değerlerimiz sembolikde olsa korunabilse ! Sembolikde olsa birkaç eseri bizimsesek ve kucaklasak. Onları gelecek nesillere bırakırken, geçmişimizi hatırlamak için bu kadar zorlanmasak.
Şöyle bir etrafıma bakıyorumda antik sayılabilecek kaç yapı var çeverimizde? Siz daha iyi biliyorsunuz.
Kilise camisi ile Çarşı camisi arasında 1500 yıl olmasına rağmen, arada hiçbir eseri göremiyoruz. Bu kadar mı çabuk büyüyoruz, yoksa arada kayıp bir tarihimiz mi var ?
-
kemal kardeşim ellerine ve yüregine sağlık gerçekten Nizip için deyinilmesi gereken enönemli bir konuya deyinmişsin nizpdeki eski masmana lar su dermeni eski mezbane uzunçarşı bedesten ve bunun gibi geçmişte çok önemliolan fakat sonradan yıkılıp sözde yenileme aslında tarihimizi yok etmek bunu bilinçsizce yapmanın sonucu Nizipte tarihi eser mi kaldı şöyle düşünüyorumda o eski türbeler sarniçlar hepsinin yerinde yelleresiyor bari elimizdekilere sahip çıkalım saygılar
-
düşünceye saygı
abi gerçekten aynı görüşteyim. ben bile maddi imkanlarım kıstlı olmama rağmen Nizip için öyle sosyo-kültürel planlar kuruyom ki anlatamam.hadi benim maddi yönden imkanlarım kısıtlı.ya peki iş adamlarımıza sanayicilerimize fabrikatörlerimize üst düzey devlet yetkililerimize ne olmuş anlamış değilim.dışarda ki yabancı bir insan gelipte burda bu tür girişimlerde bulunmasını mı bekliyorlar.bunları yaparsa bi Nizipli yapar anca.tırnağımız varsa başımızı kaşırız.
HERŞEY GÜZEL NİZİP İÇİN