-
Sitemizin Romanı
Arkadaşlar hep birlekte bir roman yazalım.Her arkadaş bir önceki arkadaşların kalmış olduğu yerden devam etsin.Sanırım bu konu amacına ulaşacak ve güzel bir emek ortaya çıkacak.Sevgili hocalarımda inşallah bize dilbilgisi yönünden yardım edip düzeltirler.Bu konuda bizi kırmayacaklardır sanırım.
İlk ben başlıyorum devamını siz getirin.Başlığınıda roman tamamlandıktan sonra kurayla koyarız sizcede uygun olursa.
Yüreğindeki tüm fırtınalar ve hayatın vermiş olduğu acımasızlık onu büsbütün sarsmıştı.Hayatına yeni baştan çeki düzen vermek, hataların vermiş olduğu dersle hayata dört elle sarılmak zorundaydı.Biliyordu bedenen ve ruhan ne kadar güçlü olduğunu ama nedense beynine hükmedemiyordu yaşanan son olaylardan dolayı.Hayata yeni baştan başlamalıydı yeni düzen kurmalıydı veya en azından kurulu düzenini yeniden kazanmalıydı.Bu düşünceler içerisinde sessiz ve boş sokak kaldırımlarında yürürken bir kedi gördü.Arka ayaklarından biri yoktu ve o kedi ayağının olmamasına hiç aldırış etmiyordu.Yinede çop kovasına doğru hamle ediyordu.Taki kovaya yetişinceye kadar.Ve sert gözlerle adama baktı sanki bu kovanın sahibi benim dercesine.Adam şaşkın ve hayran bir şekilde kediye bakıyordu.Tek ayağının olmamasına aldırmayan ve yemeği için defalarca kovaya sıçrıyor ona ulaşmak için mücadele ediyordu.Birden ne kadar aciz ve güçsüz olduğunu düşünmeden edemedi adam.......
-
kedi kadar bile olamıyorum diye geçirdi içinden.. uzun bir süre izledi kediyi ve kararını verdi,kendine yepyeni ve bambaşka hayat kuracaktı.. tam oradan uzaklaşacakken dönüp kediye baktı, kedi de ona bakıyordu yalvaran gözlerle, sanki beni al diyordu. Adam yıldırım hızıyla bir karar daha verdi kediyi alıp kendisi bakacaktı, nede olsa ona hayatını değiştiren ilhamı o kedi vermişti...
-
Yıkık dökük evine gitti adam.. önce kedinin aç karnını doyurdu,daha sonra temizledi.. sobanın yanına da bir minder attı kedi için.. çizgi filmler geldi aklına adamın bi ara.. çizgi filmlerde öyle olurdu hep, kedi için hazırlanmış sobanın yanında minder olurdu ve kedi de oraya kıvranıp yatardı. Ama bu kedi öyle değildi, adamın yanına kıvrılıp yattı, can yoldaşıymış gibi.. Adam tam bunları düşünürken telefon çaldı. telefonu açıp alo dedikten sonra ''Aman Allahım'' diye geçirdi içinden..
-
Evet, telefondaki ses tüm soğukluğu ile bir polise aitti. Polisin telefonda söylediği sözler, adamın beyine ok gibi saplanmıştı. Telefonu dinlerken dudakları titriyor, dizleri çözülüyordu. En yakın arkadaşı, tek kadim dostu karşıdan karşıya geçerken bir aracın altında can vermişti. İçi içini yemeğe başladı adamın. Çünkü polisin anlattıklarına göre olay, dün gece 23.00 sularında cereyan etmişti. 23.00... Evet... Bu saat, kendisiyle en son görüştükleri zamana çok yakındı. Adam dün gece tek dostu bildiği arkadaşıyle dertlermiş, başından geçen olayları anlatmıştı. Arkadaşı bundan çok etkilenmişti. Bunu ayrıldıklarında ardınsıra bakarken fark etmişti adam. Arkadaşı hiç kafasını yerden kaldırmasan derin bir düşünce deryasına batmış gibi yürüyordu.
Kendini suçlu hissetmeye başladı adam telefonu kapattıktan sonra. Acaba sebep kendisi miydi? Yoksa bir dostun bir dostununun dertlerini dinlemesi, böyle bir olaya meydan vereblir miydi? Zihni çok karışıktı. Kendini buhranlar anaforunda gibi hissediyordu. Hemen paltosunu kapıp dışarı çıkacaktı ki... Kedinin kendisine doğru baktığını anladı...
(Gerisi size kalmış...)
-
Kedicik şuan seninle uğraşamayacağım der gibi kediye baktı. İçi yanıyordu adamın ve çok üzgündü. kediye birazcık süt koyup dışarı çıktı. İlk adresi karakoldu daha sonra ise olay yerine gidecekti. Yolda yürürken aklı hep arkadaşındaydı, nasıl olurdu bu,daha dün birliktelerdi,inanmak istemiyordu. Bu düşüncelere dalmışken karakola geldiğini farketti..
Polisler olayı anlattılar fakat olaya kaza süsü verildiğini, arkadaşının intihar ettiğini vurgulamışlardı.En azından şimdilik öyle tahmin ediliyordu. Polislerle birlikte olay yerine gittiler. Olay yeri tüm soukluğuyla adama bakıyordu. Daha dün yeni bi hayata başlayacağının kararını almıştı. Türlü türlü şeyler geçiyordu aklından...
(nasıl gidiyor?)
-
olay yerine şöyle bir baktıktan sonra, daha kısa süre önce hayattaki tek dostu ile geçen zamanı ve aralarında geçen konuşmaları tekrar kafasında canlandırdı, böylemi olmalıydı diye geçirdi kafasından, daha bir saat önce her zamanki gibi dertleşip dolaştığı hayattaki tek dostu olan kişi şimdi yerde cansız bir şekilde yatıyordu ve üstelik intihar etmiş olarak, o gün hayattaki en yakın arkadaşı kendisini arayarak kaza olan yerin yakınlarını belirterek, buluşmak ve onunla görüşmek istediği önemli bir konu olduğunu söylemişti, her zaman buluşur ve dertleşirlerdi ama bu sefer ki tavrı ve buluşma yerini biraz garipsemişti doğrusu, buluştukları zaman ise yine burada kendisine şu ana kadar bilmediği bir gerçeği açıklamıştı. yıllar önce trafik kazasında kaybettiği babasına aynı cadde üzerinde çarpan ve ölümüne sebep olan kişi hayattaki tek dostuydu. bunu yıllarca kendisinden saklamış ve artık dayanamayarak açıklamaya karar vermişti, açıklamak içinde kaza yaptığı caddede buluşmak istemişti. arkadaşından duyduğu sözlerle şoka girmiş ancak ona karşı tek bir cevap vermemiş kin beslememişti, bu duygularla arkadaşının yanından ayrıldığı için en azından ona affettiğini söylemediği için arkadaşıda aynı hazin son ile kendisini cezalandırmıştı.
bir an bu anı tekrar yaşadıktan sonra acaba dedi kendi kendine bunun sorumlusu benmiyim diye geçirdi kafasından, onu suçlamadığını belirtmeyerek hatamı yapmıştı...bu düşünce ile birlikte hayatı tekrar kapkaranlık bir zindana dönüşmüştü, artık kendisininde yaşamak için bir sebebi ve hatta hayatta hiç ama hiç dostu bir yakını kalmamıştı.
aynı caddede hayatının en önemli iki insanını kaybetmenin acısıyla ayağa kalktı ve 1 sn düşündükten sonra kendini arabaların geçmekte olduğu yola atarak bu acıya son vermek istedi....
(devam edin)
-
Gecenin karanlığında üzerine gelen arabaların ışıkları sanki büyülü bir ateş çemberi gibi tüm hücrelerine kadar nüfus etmiş kara gözlerini aydınlatacak kadar fazla olmuştu.Yola bırakmıştı kendisini hayatın tün acılarını tüm yorgunluklarına son vermek istiyordu.Ama daha akşam yeni bir hayat başlamak için kendisine söz vermişti.Birden küçük kedi aklına gelmişti geri dönmek istedi ama artık çok geçti.Aniden acı bir fren sesi adete kulakları sağır edercesine.
-Su..Su..
-Merhaba.Üzgünüm efendim su içemezsiniz.
-Çok susadım,nerdeyim ben?
-Büyük bir kaza geçirdiniz.
-Ne kazası?her yerim ağrıyor,
-Kendinizi fazla yormayın efendim.
Her tarafından acı dolu feryatlar yükseliyordu.Çok acı çekiyordu.Ama acısından çok ne zamandır burda olduğunu düşünmeye başlamıştı.
-Hastamız kalkmış.Çok büyük geçmiş olsun.
-Çok saolun.Kaç gündür burdayım?
-On beş gündür burda yatıyorsunuz,Hımm tetkikler güzel.
-On beş günmü?
-Evet...
-Kiminiz kimseniz yokmu haber edeceğimiz etmemizi istediğiniz?
Birden iç geçirdi.Doktor tüm unutmak istediklerini bir anda tekrar gözlerinin önüne serdi.Kısık bir sesle-Yok ...diye bildi.
-Neyse şimdilik gidiyorum daha sonra gelirim.
Birden kapıda ellerinde çiçeklerle duran bir genç adam fark etti.Bu yüzü daha önce hiç görmemişti.Kimdi neyin nesiydi bilmiyordu.Bu genç adam boş gözlerle seyrediyordu kendisini.o kadar uzun uzun bakıyorduki artık rahatsız olmaya başlamıştı.
Kendisine işaret etti içeri gel dercesine.Yavaş ve ürkek adımlarla adama doğru yaklaştı ve geçmiş olsun diye bildi.
Devam...
(Güzel gidiyor arkadaşlar Lütfen devam edelim.Unutmayın bu sizin romanınız istediğinizi yazabilir istediğinizi hayal edebilirsiniz :) )
-
Genç adam "hani bir tek ayaklı kedi vardı" biliyorsunuz değil mi? diye sordu. Hatsa adam zor zekat bu soruya "evet" diyebildi. İşte "ben o kedinin ruhuyum" dedi. Bana az babalık etmedin, elimden tuttun aş ekmek verdin. İyileşince bende sana mis gibi fare tolayıp getireceğim" dedi. Sonra "kalk kalk ilacını içmen gerek" diye bir sesle uyandı ve hemşirenin kendisini salladığını farketti. Anladı ki az önceki ilginç konuşma bir rüya imiş.
-
Coşkun işte gerçek hayal gücü budur.:)Evet arkadaşlar devam...
-
adamın kedisimi varmış sadece tavuğu yokmuymuş heh heh