-
Laf
Şikayetim sana değil. Sana lafım da yok bilesin.
Diyeceğim:
Receplerin Oğlu Müslüm ile Sabahatlerin kızı Kezban Bacı, yaptıklarıma kafayı takmışlar. “Onun yaptıklarının en alasını biz yapıyoruz” demişler. Kendimce yaptığım bahçe onarmasına, ektiğime, diktiğime ve biçtiğime koca koca laf etmişler. Amasya’dan ve hatta İzmir Kemalpaşa’dan getirdiğim kiraz fidanlarına dahi epeyce sağlı sollu laf kondurmuşlar. Efendim burası sıcak memleketmiş, kiraz ağacının ne işi varmış. La havle... Hele bir sabredin. Daha Şubat ayındayız, yeni ektik. Üç-dört sene bir bekleyin bak nasıl kiraz olurmuş. Demedim.
Aynı avaneler, tarlanın bir köşesine geçen yıl ektiğim "cayenne" kırmızı kıl biberi ve "alma paprika" acı biber çeşitlerine de benzer laflar etmişlerdi. Şükür ki o biberler evimize bereket getirmişti. Hatta uzak yakın bütün komşulara bu turuncu biberlerden sahan sahan dağıtmıştım.
Geçen Kezban Bacı’yı yolda gördüm. “O Mamed Ağa işi böyütmüşsün” demez mi. Der. Ağzını mı büzeyim? Hangi işi büyüt müşüm? Onu da sormadım. Hiç oralı olmadım, eşeğe bir “deh” çektim savuşup gittim.
Bir önceki ay Çil Bekir’in iki iti bizim üç tavuğu halletmişti de ona bile iki kelimelik laf etmedim; hiç mi hiç oralı olmadım. İttir yaparlar dedim. İtten köpekle uğraşacak halim yok. Yaz gelir kalan sekiz tavuğu “gurka” yatırır olur onsekiz tavuk.
Bunları bir kenara koyun. Daha bu yaz Dimo Kadirin iki oğlu üç ağaç fıstığımızı çırpmışlardı. Bizim Kolcubaşı Kel Sefer görmüş. “Hiç kimseye söyleme, aramızda kalsın” dedim. Allah sizi inandırsın, Dimo Kadir’e de bir tek bile laf etmedim. Zaman gelir o gençler yaptıklarından pişman olurlar fikriyle sessiz kalırım.
Bizim arvat arasıra dedikoduları kulağıma kaçırmak ister. Lâkin kelimeler ağzında yarım kalır. Dedikodu cümlelerinin gölgesini dahi soframızı kirletmesini istemem.
Bütün bu dediklerim sizinle aramızda kalsın, kimseye demeyin de laflar uzayıp gitmesin. Gara Fadile Nene gibi işinize-gücünüze bakın. Hep yetiştirmek ve geliştirmek derdiniz olsun.
yazı/foto:mağpak