O Yazıyı Yazmak

İç-dış rengine bakmadan, kokusunu hissetmeden, kadir-kıymet bilmeyenlere, gönlümüzde sürekli dolaşan o kelimleri, o yarım kalmış* cümleleri tamamlayıp cesaretle ve inatla haykırmak için yazmalı.

Nasıl olsa hakkımızda fermanlar kesilmiş, kavuşmalar vedasız ayrılıklara teslim edilmiş diye yazmalı.

Kuytu yerlerde, suları şırıl şırıl akan ark başlarında, Ramadi'yede bir hurma ağacı altında, Uhud dağını seyrederken veya Ağbayır'da bir serin kayanın dipine oturup o yazıyı yazmalı. Konya gecelerinde Mevlana'yı karşına alıp, İ. Hanefi Camisinin kubbesi ve sütunlarındaki işlemeleri hayal edip yazmalı.

O yazı bir kez yazılmalı. O yazının her cümlesindeki kelimeler özenle seçilmeli, herbir kelimenin önü ve öncesi bir gelinin evi gibi süslenmeli. En nadide işlemelere denk kelimeler yan yana gelmeli, *anlamlar ötesinde anlam kazanmalı.

O yazıyı herkesin yatağına çekildiği ve başka alemlere daldığı demlerde sessizliği dinlerken yazmalı. Şayet elleriniz kalem tutmuyorsa, ahınıza vah etmeden düşlerde yazmalı.

O yazıyı şehirlerin en güzeline, mevsimlerin en anlamlısına, dostların en vefalısına ve birazcıkta yaşanmamış o puslu anlar için yazmalı.

O yazının kime veya kimlere yazılacağını siz daha iyi bilirsiniz. Bence o yazı, ömür hayatımızda bir kez yazmalı ve sonrada yazmayı unutmalıyız. Ve her gece yıldızların her birine gözlerimizi kapatıp o yazıyı okumalıyız.

yazı/foto:magpak

Kaynak...