-
Hepsi Gençtiler (Kerkük)
* * * * * * * * * * * * *
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * "Tut elimden, kalk gidelim, oy gidelim Zigana'ya"
Hepsi gençtiler… Hepsi sancılı ve puslu havalardan, derin zamanlardan geçiyordu. Kapkara renkli helikopterlerin hergün* başlarında defalarca* uçmalarını içlerine sindirmeye çalışmışlardı. Zepling denilen bir aracın şehirlerinin tepesinde herşeyi sürekli kayıt altına almasına da alışmışlardı. Hatta dengesiz bir akşam vakti kaçırılan arkadaşlarının haberini de sineye çekmişler; kendi dünyalarında binlerce senaryo yazmışlar ve bütün mekânları yüksek duvarlı evleri ve okulları olmuştu. Bilmem hangi zalim ve sinsi planlarla ailelerin can damarlarına giriyorlardı. Birileri çıkmış dünyalarını karartmaya çalışıyorlardı. Oysa onlar bu okul çatısı altında din, dil, rengi farkı gözetmeksizin* kardeşane hislerle yaşamaya çalışıyorlardı. Onlar birbirlerini severek yaşıyorlardı. Dümensiz, menfatsiz bir hayatı haysiyetleri ile omuz omuza aynı yurt odalarını paylaşıyorlardı.
Hepsi gençtiler. Pırıl, pırıl.
Türkçe derslerinde seyrettikleri televziyon kanallarını ve programlarını sıraya koyuyorlar. Hiç yabancılık çekmiyoruz. Keşke o kanallar pırıl pırıl programlar, diziler yapsalar diye haykıramıyoruz. Keşke "Kurtlar Vadisi" olsaydı "Güller Vadisi". Kilometreceler uzakta bir yerlerde bu dizileri bu gençlerde örnek almasalardı.
Hepsi gençtiler. Biraz deli dolu.
Bilgisayar dersinde öğretmenlerinin hoşgörüsüne "suistimal çekmelerine" rağmen, onun samimiyet şemsiyesi altında* muhabbetli dersler işliyorlardı. Bilgisayarlarının hallerinden şikayet etmiyorlardı.
*Hepsi gençtiler. Bilgiyi içlerine çekiyorlardı.
Dersinin her dakikasını hesaplı işleyen BeyErtuğrul'un dupduru ders işlemesine şahit olurken,* gösterdiği kısa filmlerle konulara nasıl konsentra olunacağının misalini gösteriyorlardı. İlk yazılan felsefe romanı "Hay Bin * * * * * Yakzan" olduğunu ben de öğreniyorum. Yazarının Ibn Tufeyl olduğunu öğrenen gençler kendilerine kimbilir nasıl bakıyorlardı. Robinson Cristo'nun çalıntı olduğunu anlıyorum; anlıyoruz.
Panolarda bize ait kelimeler vardı: "Yüzyor, Şarkı söyleiorlar, kilimeleri…"
O gençlerden çoğu Arapça, Sorani Kürtçesi, Türkmence, Türkiye Türkçesi ve İngilizce biliyorlardı.
Onlar bu çatı altında kendileri için kafa yoran, zamanlarına zaman demeyen öğretmenlerine sırtlarını dayamanın huzuru ile geleceğe ümitle bakıyorlardı.
O kudsi muallim ve muallimlere saygıların en güzeliyle…
foto:magpak
Kaynak...
-
Hocam Allah yardımcınız olsun.
-
Evet Allah yardımcıları olsun kanayan yaramız kerkük musul süleymaniye Malesef yıllarca Türkmen ve Kürmanç kardeşlerimiz zulüm altında inim inim inlediler
Selamlar