-
Keşke.....
Keşke ben de arkadaşlarımda o dağlarda ölseydim de..
Bu günleri görmeseydim...
Yamandı o dağlar..künde künde üstümüze gelirlerdi. Bir Gabar bir Cudi değillerdi belki ama, daha da dehşetliydiler..
Bugün kütüphanemde eski bir kitabıma bakmak için cilt kapağını açtığımda şehit arkadaşım Altan’ın resmiyle karşılaştım. Elinde bir el bombasıyla poz vermiş, yosun yeşili gözleriyle gülümsüyordu. Ne hayalleri vardı.. ne hayallerimiz vardı..
Şimdiki düştüğüm duruma bakıyorum da, yanıyor ha.. yanıyorum…
Bilseler ben böyleyim, eminim mezarlarından kalkarlar..;
”Çavuş, yapılır mı bu sana be?!.. Ha!..yapılır mı?!!..
14 Haziran 1994 Kısıklı Karakoluna zalimler saldırdığında. Nasıl da dumura uğratmıştık..doğduklarına pişman etmiştik..
Ya.. ya.. o karlı gün demeyip pusu yediğimiz.. de bir de çığ tepemize çöktüğünde, nasılda ellerin donması pahasına karlar altından yiğitleri kurtarmış 3 gün komalık hasta gibi ciğerlerin su topladığından; hareketsiz öylece kalmış yine de ‘Kurtardık di mi aslanları’ demiştin.
Hele senin ‘gazi’ ,bizim de, ‘şehadet’ şerbetiyle şereflendiğimiz kuzgun çatışması yok mu.. akıllara zarar..ne yürek dayanır ve ne de insan olan bu kıyım karşısında sesiz kalır.. tam tamına 14 civan..
Ahh.. yiğidim ah!..
Şimdi ne hallerdesin?.. Şu düştüğün umarsız hayata bak.. Ne güzel memuriyetin vardı, askeriye malum; Armudun sapına, üzümün çöpüne bakar. Anladık ta gönül verdiğin insanlar, neden sana sahip çıkmıyorlar onu anlamadık..??!!.
Zorumuza gidiyor biliyor musun?..Hem de çook.
Biz bunun için ölmedik.
Bu gazilik payesi sana bu zul hayat reva olsun diye verilmedi?..”
Evet can şehidim..şehid arkadaşlarım..ben de diyorum ki;
Anlamadılar beni..derdimi anlatmak için 5 yıldır çalmadığım makam kapısı kalmadı. Sözler.. hep sözler verildi ama, geride koskoca yas dolu yıllardan başka toz duman yok..
En son derdimi anlatmak için Ankara’ya gittiğimde Başbakanın korumasından yediğim dayakla kaldım..
Halbuki .. halbu kiii… neyse.. Sadece diyeceğim o ki;
Keşke..
Keşke.. sizlerle o dağlarda ben de öleydim.. de ;Şu anda canlı bedenime duyulmayan saygı, o cansız bedenime duyulurdu da, ben de kahr içinde, vecar içinde kalmazdım… keşke..keşke....
-
Hido sabır acıdır meyvesi tatlıdır, bekle belkide doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın.
-
Sevgili kardeşim zaten ülkeyi ayakta tutan bu isimsiz kahramalar degilmi.Selamlar
-
Ah benim can kardeşim , can arkadaşım, sizlerin sayesinde yataklarımızda rahat uyuyoruz, haklarınız nasıl ödenir bilmiyorum, günü geldiğinde allahın huzurunda bunlardan hesap soracaksın sen merak etme.
Mutlaka her inişin bir çıkışı, her güneş batışının bir doğuşu, her tünelin bir sonu vardır, Mahmutun dediği gibi sabır, Cenabı Allah sabırı her şeye vermiş hiçbirşey dayanamamış en son dağlara taşlara vermiş onlarda çatlamış dayanamamış bir tek insan dayanabilmiş o yüzden allah sabırı bize vermiş, sabredersen inanıyorum bir şeyler olacaktır.
-
Yüreği kör olanlar anlamaz abillerim..ablalarım..kardeşlerim.
Bu ülke vafa bilmez bir ülke.. bunu çok yakından tahlil ettim.
Yıllar önce bir Antep gazisiyle tanışmıştım. Sabah kahvehanenin bir köşesine büzülür.. kahvehane kapanana kadar, orda öylece otururdu. Evde gelinin rahat vermediğinden dem vurur ağlardı.
En azından devlet sahip çıkmalıydı bu gazimize diye düşünerekten, O dönemde sıkı ilişkilerim olan, duyarlılıklarından şüphe duymayacağım. 'Türkiye Gazetesi'nden abilerime durumu ilettim onlar da resmi kurumlara durumu iletmişlerdi ki..haberi alan akrabaları ,Huzurevi görevlileriyle; 'Para' konusunda tartışmaya girdiler ve tabi adamcağız biçare şekilde, öldü gitti...
Ne bi katafalk..ne bir çelenk... öylece gömdüler garibi.