Nizip Karacaoğlan'a Sahip Çıkmalı
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Köroğlu ve Karacaoğlan gibi halk edebiyatımızın tarihe nam salmış efsane isimleri Anadolunun hemen hemen tüm yörelerinde mevcuttur.Hatta bazı araştırmacılara göre Köroğlu ve Karacaoğlan ismini kullanan birden fazla halk ozanı vardır.Ancak,gerek söylemleri ve gerekse eserleri incelendiğinde Anadoluyu karış karış gezen bu efsane ozanlarımızın benzer isimleri kullanan diğer ozanlar ile kıyaslanmayacak derecede usta oldukları görülmektedir.Nizip bölgesinde de 17.Yüzyılda yaşamış bir Karacaoğlan karekteri bulunmaktadır.Halk edebiyatımızın efsane ismi Karacaoğlan’nın da 1679 veya 1689 yıllarda yaşadığı sanılmaktadır.Nizip bölgesinde yaşadığı belirtilen Karacaoğlan ile Efsane karacaoğlan’nın aynı kişiler olduğu çok büyük olasılıktır.
Yaşamı üstüne kesin bilgi bulunmayan bu kıymeyli ozanımızın bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17.yy'da yaşadığı kesinleşmiş tek bilgidir.Doğum yeri ile ilgili bir çok söylentiler ortaya atılmıştır.Özellikle halk tarafından sözlü edebiyatın nakil yolu ile nesilden nesile geçen yapıtların baş mimarlarının doğum yerleri ve ölüm yerleri ile ilgili net bir bilgiye ulaşmak çok zordur.Karacaoğlan da bu başyapıt mimarlarından birisidir.Kendisine ait söylem tarzlarının dil ve bölge açısından incelenmesi ile Karacaoğlan’ın Gaziantep Nizip Bölgesinde doğduğu,yaşadığı ve öldügü sanılmaktadır.Bu tezin en büyük savunucularından olan Dr.Cemil Cahit Güzelbey bu hususla ilgili oldukça kapsamlı bir araştırma yapmıştır.Güzelbey’in tezleri gerçekten kayda deger somut iddialardan oluşmaktadır.
Uzun yıllar Halk edebiyatına gönül veren bir araştırmacı olarak Güzelbey’in genel yaklaşımı Karacaoğlan söylemlerinin Gaziantep yöresine ait olduğu yönündedir.Halk edebiyatı araştırmacılarının bir çoğunun da Karacaoğlan’ın doğum yeri ile ilgili Gaziantep bölgesi göstermesi bu alandaki bir başka somut delili oluşturmaktadır.Genel olarak Gaziantep yöresinin doğum yeri olduğu varsayılırken hangi köyde doğduğu ile ilgili bir çok fikir ortaya atılmıştır.Bunlar arasında Gaziantep Çarpın köyü,Kilis Zobular köyü,Nizip Keklikçe köyü ve Gaziantep Akpınar köyü en yoğunlukla dile getirilen yerlerdir.Yine ölüm yeri ile ilgili iddialar ortaya atılırken en yaygın kanının Kahramanmaraş olduğu ama araştırmacıların bir kısmının Karcaoğlan’ın ölüm yerinin de yine Nizip’in Keklikçe köyü olduğunu savunmuşlardır.Araştırmacı Dr.Cemil Cahit Güzelbey Karacaoğlan’ın Nizip bölgesinde yaşayan bir ozan olduğunu o’nun deyiş ve söylemlerindeki kelimelerden çıkartmaktadır.Fiil çekimleri ve Karacaoğlan deyişlerindeki şiveninde etkisini kelimelere taşıyan Güzelbey Karacaoğlan’ın Nizip insanı olduğunu adeta kanıtlamıştır.Karacaoğlan ile ilgili anlatılan öykülerin de bu iddiada önemli bir payı vardır.Zira Nizip Bölgesinde Karacaoğlan ile ilgili dilden dile dolaşan birçok halk hikayesi mevcuttur.Deyişler ve şive ile ilgili Güzelbeyin iddialarını çürütecek hiçbir çalışma yapılmamıştır.Çünkü zurna ve bağlama eşliginde söylenen uzun havaların seri dörtlükler şeklinde tiz bir sesle okunması Tüm anadoluyu karış karış gezseniz Gaziantep bölgesi dışında görmeniz mümkün degildir.Bu varsayımdan yola çıkan Barak’lılar Karacaoğlan’ın kendi bölgelerinde yaşadığını ısrarla savunmuşlardır.Barak havalarının genel çıkış kaynağının Karacaoğlan olduğunu savunanlarda mevcuttur.
Yine Karacaoğlan ile ilgili önemli araştırmalar yapan Gaziantep Lisesi Emekli Müzik ögretmeni Ferit Ginol’un tespitlerine göre Karacaoğlan Nizip Barak bölgesi Keklikçe köyünde doğmuştur.Ginol’un araştırmalarına göre bu köyde Karacaoğlan’ın Sefil Yakup adında bir de azadı varmış.Omuzunda sazı ile bölge bölge dolaşan Karacaoğlan günün birinde köyüne dönünce azadı Sefil Yakup’un yemeden içmeden kesildigini ve cılız kaldığını görür.Bunun nedeninin aşk olduğunu hemen anlayan Karacaoğlan kızın kim olduğunu kısa zamanda ögrenir.Sefil Yakup’un yanıp tutuştuğu aşkı Akpınar köyünde yaşayan Telli Durna adında bir kızdır.Kız köydeki bir pınar yakınında bir çadırda oturmaktadır.Karacaoğlan sazını alır omuzuna ve bir abdal gibi çadırın yanına gelip Sefil Yakup’u da pınarın başına yollar.Ve sazını çalıp şu deyişi söyler:
Bittimola Şam elinin hurması
Gittimola ala gözün sürmesi
Hama’nım Hamıs’ın Telli Durnası
Durma,yarın selam söyledi gel deye
Bittimola Şam elinin gülleri
Aştımola siecinden dalları
Şu Sefil Yakup’un şirin dilleri
Durma,yarın selam söyledi gel deye
Bir ağaçta biter kırk yanal elma.
Birinden gayri elini salma
Yakın deyip eglenip kalma
Durma,yarın selam saldı gel deye
Aşına da Karacaoğlanı aşma
Yeni girmiş onuç ondört yaşına
Irak degil şurası Akpınar’ın başına
Durma Yarın selam söyledi gel deye
Yine Ferit Ginol’un Karacoğlan’ın ölümü ile ilgili araştırma sonucu da ilginçtir.Yıllar sonra köyü olan Nizip Keklikçe köyüne dönen Karacoğlan ömrünün geri kalan kısmını tarımla geçirmiştir.Burada yıllarca söyledigi deyişleri köylülerine de okumuş ve dilden dile dolaşmıştır.Keleş Hasan’ın da araştırmalarından örnekler veren Ferit Ginol Karacaoğlanın ölüm şeklini şu şekilde aktarmaktadır:Harman zamanında bir ağacın gölgesinde yanındakilerle beraber yemek yedikten sonra sazını almış eline ve aşağıdaki dörtlügü okumuştur:
Sultan Süleyman’a kalmayan dünya
Bu dağlar da yerinden ayrılır
Nice Yüzbin yıldır çürüyen tenler
Hakkın emriyle dirilir bir gün
Ne güzel yapıdır cennet yapısı
Çok aradım görülmüyor kapısı
Benim korktuğum sırat köprüsü
Cehennem üstüne kurulur bir gün
Şu fani dünyada konar göçersin
Ecel Şerbetinden bir gün içersin
Sırat köprüsünden nasıl geçersin
Amelin eline de verilir bir gün
Karacaoğlan derki mesken ötede
Beni elvada çağırır gözler ötede
Ana ile ata keramette beni çağırır
Mahşer halkı orada dirilir bir gün
Karacaoğlan bu deyişeri okuduktan sonra sazını ağaca asar ve kendisi de ağaca yaslanır.Harman yerine giden etrafındaki yakınları Karcaoğlanın gelmedigini görünce merak ederler ağacın altına gelirler.Karacoğlan’ın öldügünü burada görürler.Yıllarca saz çürüyene kadar hiçkimse ağaçta asılı olan saza ilişmemiştir.Nizip Keklikçe köyündeki bu ölüm hikayesi bir çok araştırmacı tarafından kabul görmesine rağmen Karacaoğlan mezarının nerede olduğu hususunda net bir bilgiye sahip degildir.Bazı rivayetlere göre de Karacoğlan Çarpın köyüne defnedilmiştir.
Sonuç olarak şunu söylemek mümkündür:
1.Şiirlerinde kullandığı dil ve şive
2.Şiirlerinde kullandığı bölge adları
3.Hakkında anlatılan hikayeler
4.Ve Gazinatep yöresinin genel kültürü ile uyuşumu nedeni ile büyük halk ozanı Karcaoğlan bu bölgede doğduğu,yaşadığı ve yine bu bölgede öldügü sanılmaktadır.
Tarihin seyri içinde çok önemli bazı şahsiyetleri yaşadıkları bölge ile tanımak turizmin en önemli tanıtım şeklidir.Daha önce Belkıs ile ilgili bir araştırmamda da yazmıştım.Bugün Diyarbakır Çermik İlçesi,Antalya Belkıs Beldesi Belkıs kültürüne sahip çıkarak çok önemli kazançlar sağlamaktadırlar.Nizip gibi Belkıs’ın birebir yaşadığı kesin olan bir bölgede Belkıs adını bile zor duyuyoruz.Karacaoğlan gibi büyük bir halk ozanı ustasının Nizip bölgesinde yaşama ihtimali çok güçlüyken bu isme de yeteri kadar sahip çıkmadığı hatta hiç çıkılmadığı görülmektedir.Bu tip sahiplenmeler küçük bir iddia olsa bile bir çok bölge profesyonelce reklamlarını yapabilmektedirler.Nizip’in gerek ülke tarihindeki en eski kilisesi ve gerekse bu tür halka mal olmuş şahsiyetleri neden iyi tanıtamadıklarını da anlayabilmiş değilim..Bence Karacaoğlan gibi bir ismin anısına bazı etkinlikler düzenlenebilir.Nizip bölgesi halk ozanlarının katıldığı bir etkinlik,folklor yarışması veya değişik bir şenlik gibi etkinlikler düzenlenerek bu isme sahip çıkılabilir..Hadi biri çıkıpta Cahit Güzelbey’in iddialarını çürütsün bakalım?