-
O güzel insanlara...
Sabah oldugunu cep telefonumun sesinden ögreniyorum.Yüzümde tebessüm olmadan
sinirli bir şekilde gözlerimi açıyorum.Böylemi oluyordu benim sabahlarım? Bizim oralarda
sabahlar böyle olmazdı.Komşunun horozunun sesiyle uyanardık,buram buram kokan ev
ekmeğinin kokusu uyandırıdı bizi.İşe gidenlerin motor sesi,sabah ezanı,vefat edenlerin selasıyla uyanırdık…
Kapı çalıyor.Kim acaba? İşe geçmi kaldım? Beraber çalıştıgımız Sabri’mi geldi? Heyacanla yatağımdan kalkıp kapıyı açıyorum.Elinde 2 somunla(Franca) bir adam var kapıda.Günaydın,afiyet olsun deyip gidiyor.Sen kimsin diye soracakken aklıma geliyor ben gurbetteyim buda kapıcımız.Böylemiydi benim sabahlarım? Fırına gdipte tırnaklı ekmek almak yokmu buralarda? Sıcak olsun diye tembihlemiyecekmiyim fırıncıyı?Nohut almak için sırada beklemiyecekmiyim Çizgili pijama giyen yaşlı adamları göremiyecekmiyim? Selamun aleyküm deyip hal hatır soramayacakmıyım?Gözüm bir anda kapıcının getirdiği somuna ilişiyor ve kahvaltı yapmak için dolabı açıyorum.Nohutsuz,binam peynirsiz,mişmiş reçeli olmayan bir dolapta buluyorum kendimi.Kahvaltı yapmaktan vazgeçip.Kapıya yöneliyorum.
40 daireli 10 katlı apartmanın girişine bırakıyorum kendimi.Asansörü kullanmak istemiyorum.Komşularımı görmek,selamun aleyküm demek istiyorum.2 kat iniyorum buz gibi soğuk ve sıkıcı merdivenlerden.Evet bir ses geliyor alt kattan biraz hızlanıp yetişeyim kimse selam vermek istiyorum.Kapıdan çıkan adama bakıp tebessüm ediyorum, selam vermek için fakat hiç oralı değil gözlerini benden kaçırıp asansöre yöneliyor.Birden aklıma başka ülklerdeki vatandaşlarımızın sözü geliyor’Almanyada yabancı,Türkiyede Almancıyız, iki tarafta bizi kabullenmiyor’Apartmanın giriş kapısına varıp,hüzünlü bir şekilde kendimi bırakıyorum caddelere.
Tramvayı beklerken gözüm gene uzaklara dalıyor.Çocukken at arabsına binip gittiğimiz bahçe geliyor aklıma.Meyvelerin kokusu,agaçların hışırtısı.Domatesin tadı.Nerede bunlar derken tramvay geliyor ve herkes yer kapma teleşıyla birbirini iterek tramvaya biniyor.Tramvayda son durağa gelipte halen uyuyan insanları görüyorum.Kimse uynadırmıyor.Yine memleket aklıma geliyor,yolda seni gördüğünde arabayla durup gidecegin yere kadar götüren,adres sordugunda kapının önüne kadar götüren o güzel insanlar aklıma geliyor.
Evet o güzel insanlar aklıma geliyor ve gözlerim yaşarıyor.Hıçkırarak ağlamak istiyorum boğazım düğümleniyor, aglayamıyorum…İnanmak istemiyorum…
-
Tespitlerin yerinde Gurbeti güzel süzmüşsün Yüreğine Sağlık Kardeşim.
-
Ben de Karakaş ne zaman gurbete çıktı da bunları yaşadı diyordum daha kendi kendime .
-
Ee Mehmetçiğim sen istanbul'a 3 gün dayanamadın biz 15 yıldır o güzel insanlardan uzak gurbet hasretiyle yanıyoruz.İyi bir gözlemciymişsin.Ama o yazdıkların artık Nizip'te de yok olmaya başlamamış mı sence? Nerede o hatır bilen insanlar nerede o eski burcak kokulu ekmekler, meyveler, sebzelerimiz? Geçmişe özlem her geçen gün daha fazla aranılır olacak.Seni kutluyorum
-
Evet Mahmut amca Nizpte de yok olmaya başladı.Fakat istanbul gibi değil.
-
Bir kaç önceydi galiba bir kaç arkadaş bu konuyla ilgili konuşuyorduk. Metropol ve ya büyükşehirledeki insanlar iletimlerin kopukluklarından istanbulda üniversite okurken insanların kapı aralıklarından bizi izledikleri evimize gireken arkamızdan kim geliyor diye baktıklarına yada merdiven de karşılaştığımız insanların göz göze gelmemek için yüzleri cevirdiklerini evet nizip de yavaş yavaş büyeme başladı eskiden herkes biribirleri tanıyorlardı şimi kimse kimseyi tanımıyor. Ve selamlaşmak için yüzleri cevirmeler buralarada var .otobüslerde yan yana 1000 km yol gidiyorsunuz yanınız dakilerle iki kelime konuşmayan bir toplumda insanlar bir birleri allahın bir selamını vermekten çekiniyor. Bu yazdıklarım nizip de olamasın isterdim ama artık burada var.hele bir de yabancıysan var gerisini sen düşün
-
Yazıyagelince beni alıp çocukluma götürdü güzel bir nostanji oldu benim için mehmet güzel bir yazıydı.