Toplum ve Görgü Kurallarý
Sual: Toplum yaþayiþinda görgü kurali olarak nelere dikkat etmeliyiz?
Cevap: Müslüman, edepli, görgülü, nazik, kibar, güler yüzlü olmali, efendim demeden konuþmamalidir! Edep; güzel terbiye, iyi davraniþ, güzel ahlâk, haya, nezaket, zarafet demektir. Edep, hiçbir hirsizin çalamadigi güzel bir ziynettir. edep, insanla hayvani ayiran farktir.
Hazret-i Ömer, (Edep, ilimden önce gelir) buyurdu. Ibni Mübarek hazretleri ise, (Her ilmi bilen bir âlimin, edebinde noksanlik varsa, onunla görüþmemek kayip sayilmaz. Fakat edepli biri ile görüþemezsem üzülürüm) buyurdu.
Edepli kimselerin görgülerinden bazilari þöyledir:
Sokakta: Sokaga tükürmek, çöp atmak, geliþ geçiþe mâni olmak, tiksindirici çirkin þeyler birakmak, görgüsüzlüktür. Ihtiyar, kadin ve hastalara her zaman öncelik verilir. Ihtiyaçlari varsa yardimci olunur.
Yürürken: Pek yavaþ veya pek hizli ve büyüklenerek yürümemelidir! Kur’an-ý kerimde, (Böbürlenerek yürüme) buyuruldu. Yolda, büyük bir zat veya bir âlim ile beraber giden kimse, onun önünden ve solundan deðil, saðýndan yürür.
Taþýma araçlarýnda: Ýnip binerken itiþmek, sýra olan yerlerde sýrasýný beklememek çirkin davranýþtýr. Gençler; yaþlýlara ve hastalara yer verir. Peygamber efendimiz, (Büyüklerini saymayan bizden deðildir) buyuruyor. Günümüzde bazý gençler, yer vermemek için uyur numarasý yapýyor, volkmen dinliyor. Ecdada layýk torunlar olmaya çalýþmalýyýz.
Alýþveriþte: Ýzin almadan satýcýnýn malýna dokunulmaz. Malýn görünüþünü, kalitesini bozacak þekilde ellenilmez ve bakýlmaz. Fiyat konusunda fazla ýsrar edilmez. Alýnsa da alýnmasa da teþekkür edilir. Satýcý müþterisinin memnun olacaðý hal ve harekette bulunur. Malýný almayanlara kýzmaz, darýlmaz, aleyhlerine olacak bir sözü arkalarýndan da söylemez. Alýþveriþte her iki taraf birbirlerini aldatmaktan uzak durur.
Toplu yerlerde: Düðün, cenaze ve bayramda daha hassas, nazik ve kibar olunur. Yere ve zamana göre uygun tavýr takýnýlýr. Cenazede, cenaze sahiplerinin üzüntüsünü paylaþýlýr, maddî ve mânevî üzerine düþen yardým yapýlýr, tesellî edici söz ve davranýþlarda bulunulur. Yakýnlarýný kaybedenlere daha yakýn davranýlýr. Düðün ve bayramlarda her zamankinden daha fazla güler yüzlü, neþeli, nazik, ikram edici olmak, büyüklere ve küçüklere uygun hediyeler vermek, gönüllerini ve duâlarýný almak, görgülerimiz arasýndadýr. Görgüde, eliyle ve diliyle baþkalarýný incitmemek esastýr.
Komþulukta: Ýyi geçim, karþýlýklý yardýmlaþma, dert ve sevinçlerine iþtirâk, her karþýlaþtýklarýnda selâmlaþma, hal hatýr sorma, birbirinden isteklerini imkan ölçüsünde temin etme önemli görgü kurallarýndandýr. Gürültü, çöp, pislik, rahatsýz edici koku ve benzeri þeylerle komþularý rahatsýz etmek hiç hoþ karþýlanmaz. Komþu kadýn ve çocuklarýna ayrý bir îtinâ, hürmet ve þefkat gösterilir.
Misafirlikte: Misafire ikram etmelidir! Peygamber efendimiz, (Allaha ve kýyamete inanan, misafirine ikram etsin) buyurdu. Misafire ikram, ona karþý güler yüzlü ve tatlý dilli olmaktýr. Yemek için külfete girmemeli, hazýrda ne varsa, onu ikram etmeli. Peygamber efendimiz, (Misafir için külfete girmeyin, misafir bundan rahatsýz olur. Misafirini üzen Allahý üzmüþ olur) buyurdu. Hz. Ali, (Dostlarýn kötüsü, senin için külfete giren, seni özür dilemeye mecbur býrakandýr) buyuruyor.
Misafirden hizmet beklememeli! Peygamber efendimiz, (Misafirden hizmet beklemek, aklýn noksanlýðýna alamettir) buyurdu. Bir arkadaþ anlattý: (Bir haftadýr evimizde misafir kalan samimi arkadaþýma, “Bizim haným, bir iþ için dýþarý çýkmýþtý. Ben namaz kýlana kadar sizin haným, sofrayý hazýrlarsa, çok makbule geçer” dedim. Daha sonra, bu sözüme çok gücendiklerini öðrendim. Bu acý tecrübe misafirden hizmet beklemenin doðru olmadýðýný göstermektedir.)
Misafir, ev sahibinin gösterdiði yere oturmalý, ona itiraz etmemelidir. Peygamber efendimiz, (Bir arkadaþýn yanýna gidince, oradan ayrýlana kadar, o arkadaþ senin emîrindir) buyurmaktadýr.
Hasta ziyaretinde: Ziyarete yeni elbise ile deðil, her gün giydiði elbise ile gitmelidir! Giderken meyve veya çiçek gibi bir hediye götürmek iyi olur. Hastaya bakmayýp, saða sola veya önüne bakmak uygun olmadýðý gibi, devamlý olarak hastanýn yüzüne bakmak da uygun deðildir. Hastanýn yanýnda asýk suratlý durmamalý, güzel þeylerden bahsetmeli, iyileþmesi için duâ etmelidir!
Okulda: Ýlme son derece büyük önem veren Müslüman, ilim yuvasý olan okullardaki görgü üstünde de titizlikle durmuþlardýr. Çok kýymetli bir varlýk olan öðretmenin sözleri dikkatle dinlenir ve bir þey istediðinde, “Peki efendim” gibi sözlerle cevap verilir. Talebeler arasýnda birbirine saygýsýzlýk yapýlmaz. Kaba hareket yapýlmaz. Tahta, sýra, harita gibi ders âletleri tahrip edilmez. Kimsenin bedenî ve rûhî kusurlarýyla alay edilmez, küçük görülmez, tahkir edilmez. Ders içinde ve dýþýnda öðretmenle konuþmada saygýlý hareket edilir. Dinimizde öðretmen (hoca) hakký, ana baba hakkýndan önce gelir.
Telefonda: Telefon eden, karþý taraf ahizeyi kaldýrýnca, önce kendini tanýtmalýdýr! kýsa ve öz konuþmalý, dakikalarca sohbet etmemeli ve efendimsiz konuþmamalýdýr! Her yerde, her zaman, hep nazik ve kibar olmalýdýr. Argo ve nahoþ konuþmamalýdýr. Bazý santrallerde, þunu baðlar mýsýnýz diye sorunca, Peki efendim denmiyor, “Ayrýlmayýn” deniyor. Telefon eden niçin ayrýlsýn ki? Bir de, hý hý diyorlar. Tanýmadýk bir insana karþý bu uygun deðildir. Telefon santrallerinde çalýþan görevliler, bu yönden de bilgilendirilmelidir.
Konuþurken: Konuþanýn sözünü kesmek nezaketsizliktir. Hadis-i þerifte, (Arkadaþý konuþurken susmak mürüvvettendir.) buyuruldu. Mürüvvet; insanlýk, yiðitlik, iyilik cömertlik faydalý olmak gibi manalara gelir ki, hallerin en güzeline riayet etmek demektir.
Mektup yazarken: Mektup, kýsa ve öz olmalý, maksadý iyi anlatmalý. Büyüklere, ilim sahiplerine, mektup yazarken daha edepli olmalýdýr. Ýmam-ý Rabbanî hazretleri, hocasýna gönderdiði mektuplar çok sade idi. Talebelerine veya suâl soranlara yazdýðý mektuplarda, hamdli, salevatlý yazardý.
Eve girerken: Evimize Besmele ile ve Ýhlas suresini okuyarak girmeliyiz! Sað ayakla içeriye girip, selam vermeliyiz! Her iþe Besmele ile baþlamaya alýþmalýdýr!
Birinin evine girerken, izin istemek gerekir. Kapýnýn zilini çalarak veya seslenerek, izin istemelidir! Ýzin üç defa olur. Birincisinde ses verilmezse, bir dakika kadar sonra, ikinci defa da ses çýkmazsa, üçüncü defa zile basmalý, yine ses yoksa, dört rekat namaz kýlacak kadar bekledikten sonra gitmelidir! Kapý aralanýrsa, aradýðýný sormadan önce, kendini tanýtmalýdýr!