Özür dilemek, insanýn ayrýcalýðýdýr
Tövbe etmek özür dilemektir. Rabbimizin ancak biz insanlara takdir ettiði bir nasiptir özür dilemek. Belki de meleklerden üstün olabileceðimizin sýrrý burada saklýdýr. Çünkü, melekler hiç hata etmedikleri/edemedikleri için özür dilemeleri gerekmez. Þeytan ise hatasýný hata olarak kabullenmediði için özür dilemez. Ancak insan, hata eder, hata ettiðini kabul eder, özür diler.
***
Özür dilememizin Rabbimizce hoþ görülmesi, çokça hata edelim de çokça özür dileyelim þýmarýklýðýný da beslememeli. Artýk olmuþ bitmiþ günahlardan, omuzumuzda piþmanlýðýný aðýr bir taþ gibi taþýdýðýmýz hatalarýmýzdan söz ettiðimizde, hoþnut olunan özürden söz edebiliriz. Yani, geçmiþe doðru özür dileriz. Geleceðe doðru özürler saklayarak, günahlar planlayamayýz. Ki gelecekte yapmamaya azmetmek, karar kýlmak, geçmiþe dönük özrümüzün de içtenlik göstergesidir. Yoksa, rahmete güvenip de günah iþlemiþ oluruz. Geçmiþ günahlarýmýz için rahmete sýðýnmalýyýz ama rahmete sýðýnýp gelecek günahlara niyetlenmemeliyiz.
***
Rabbimizin hatalarýmýzý ve kusurlarýmýzý affetmesi, günah ve isyanlarýmýzý baðýþlamasý O’na ibadet yollarýmýzý açýk tutmak içindir. Yüzümüzü rahmetine ve baðýþlayýcýlýðýna dönük tutmak içindir. Üstelik Rabbimiz bizi affetmekle kalmýyor, bize hatalarýmýza raðmen yine þefkat ediyor, merhametini gösteriyor; sanki hiçbir þey olmamýþ gibi bizi sevmeye devam ediyor. Bize darýlmýyor, bizi gözden çýkarmýyor, bizi kendisinden uzaklaþtýrmýyor. Yoksa, O’na ibadet etmeye yüzümüz tutmaz, O’nun rahmetinden ümidimizi keser, huzuruna varmaya utanýrdýk. Tövbenin varlýðý ve Rabbimiz katýnda hoþnutlukla karþýlanmasý, bize eþsiz bir nezâketle þunu hatýrlatýyor: Rabbinize piþmanlýðýnýzý arz ettiðiniz sürece, Rabbinizden rahmet umduðunuz sürece, O’na giden yollarý açýk tutarsýnýz. O tövbe etmenizi sever, size çok merhamet eder. Rabbiniz sizden günahsýzlýk beklemiyor, ancak içten özürler bekliyor. Sizi O’ndan uzaklaþtýran günahýnýzýn çokluðu deðil, özrünüzün yokluðudur.
***
Ýnsan kendi günahýný baþka herkesten iyi bilir. Baþkalarýnýn günahlarýna kendi günahýmýz kadar aþina deðilizdir. Öyleyse en çok günahkâr bildiðimiz kiþi kendimiz olmalýyýz. Þüphesiz Allah kendi günahlarýmýzý kendi bildiðimizden daha iyi bilir; O’ndan bir þey saklayamayýz. Allah ki rahmet sahibidir; rahmeti gereði kusur iþleyip yine kendisine dönmemizi ister. Kendimizi hiç günahsýz sanmamýzdansa, hatamýzý bilip piþmanlýk ve gözyaþýyla O’na dönmemiz O’nu daha çok hoþnut eder. Þu halde, günahlarýmýzý en iyi bilen, günahlarýmýzý bilmemizden hikmetiyle hoþnut olan Rabbimize dönüp O’ndan af dilemeliyiz. Ne kendimizi masum zannedip O’nun affýna muhtaç olmadýðýmýzý sanalým, ne de kendimizi çok günahkâr bilip O’nun affýndan ümidimizi keselim.
SENAÝ DEMÝRCÝ
www.cafeonbes.com