-
Bir Fıkra
Anne dışarıda alışverişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası gözkulak oluyordu.
Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde 'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu.
Derken anne eve geldi. Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini
istiyordu.
Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.
Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:
'Uzanabildiği tek su kaynağının klozet olduğunu biliyorsun, değil mi?' :))))
Sonuç-1: Anneler evlatlarını çok sever ve onlara dair her şeyi bilir.
Sonuç-2: Babalar evlatlarına dair bir çok şeyi bilmez ama onları çok sever.
-
Güzel bir fıkrada yinede çocukların oyununa aktif olarak katılmamak lazım:):):)
-
Çocuktan al haberi ama çocuktan içme suyu..:)
-
cocuk hele akli basmiyor öyle yapmi$$$$$
anne niye izlemi$$ ?
-
-
mühendisler icin alti cizilmesi gerekti :=)
gülüncek yerin
-
iki cocugu olan koy delikanlisi askerligini
yapip da evine dondugunde bakmis
> karisi uc cocukla bir masanin etrafindalar.
>
> Birden ofkelenip bagirmaya baslamis ;
Abovv..ula kaltak,bu ucuncu
> cocuk nerden cikti?
>
> Askere giderken iki cocugumuz vardi..
> Bu sonuncusu benden olamaz.
>
> karisi ona gayet sakin cevap verir ;
>
> Ne bagiriyorsun? ?
>
> Sana baba mi diyir??
>
> Oturmus yoğurdini yiyir!
-
Temel oksurukten Dursun da kabizliktan sikayetcidir. Beraber doktora
>giderler.
>
>Doktor Temel'e oksuruk surubu Dursun'a da mushil verir. Bunlar ilaclari
>karistirirlar.
>
>Bir hafta sonra doktor Temel'e:
>
>- Nasil oldu? Hala oksuruyor musun?
>
>- oksurmeye cesaret bile edemiyorum doktor bey.
Kasabanin birinde bir papaz ve onun iki tane papagani varmis.
>
>Papaganlarda papaz gibi oldukca inancli ve dindarlarmis. Sabah aksam
>kafeslerinde oturup incil okuyup dua ederlermis. Papazin cemaatinden bir
>kadininda 2 tane disi papagani varmis, papazin erkek papaganlari ne kadar
>ahlakli,kadinin disi papaganlari da o kadar ahlaksizmis.
>
>Eve gelen misafirlerin onunde 'erkek istiyozzz!'diye bagirirlarmis. Kadin
>sonunda dayanamamis ve papaza akil danismaya gitmis.
>
>"Sen getir onlari bana benim papaganlarin kafesine koyalim da ahlak
>ogrensinler biraz" demis. Kadinda almis papaganlari getirmis, papazin
>evine daha kafese girer girmez disi papaganlaradan birisi
>
>"hey yakisikli, iki tane ucuz fahise ister misiniz kafesinizde" diye
>sormus.
>
>Erkek papaganlardan biri otekine donup haykırmış?:
>
>"oglum butun dualarimiz kabul oldu lan sonunda!!!"
>
Avukatin biri ölür ve öte tarafa geçer. Cennetin kapisinda sorgu melegi
>avukatin günahlarini dinlemeye baslar :
>
>1) Çevreyi kirleten büyük bir sirketi, suçlu olduklarini bildigim halde
>savundum ve beraat ettirdim.
>
>2) Bir seri ******* katilini, yüksek ücret ödedigi için savundum ve
>idamdan kurtardim.
>
>3) Bir çok müsteriden fahis fiyat aldim.
>
>4) Parasi olmayan kadinlari savunmak için onlara sex teklif ettim.
>
>Ve liste uzadikça uzaar gider.
>
>Melek " bitti mi? " diye sorunca da avukat telasla atilir.
>
>"Evet ! yalniz bir dakika ! bu arada yaptigim iyilikler ne olacak?"
>
>Bunun üzerine Melek bir süre düsünür, " himm..dur bakalim. Bir tarihte
>dilencinin birine yüzbinlira vermissin "
>
>Avukat sevinir, " evet,evet
>
>"himm..." der melek " Bir baska tarihte de boyaci cocuga ikiyüzbinlira
>bahsis vermissin..."
>
>Avukat yüzünde büyük bir siritmayla cevap verir "evet ! tabii ki !
>
>"Melek yaninda duran yardimcisina döner ve söyle söyler
>
>"Bu Pezevenge üçyüzbin lirasini verin ve derhal cehenneme atin!..."
>
>__________________________________________________ _____________
Mahallenin iki afacan kardesi tüm mahalleliyi biktirmis. Sürekli
>ana-babalarina sikayet geliyor mahalleliden. Kirilan camlarin, kuyruguna
>teneke baglanan kedilerin,lastigi indirilen arabalarin sorumlusu hep
>afacan kardesler.
>
>Ana-babasi usanip bu durumdan kilisenin papazina anlatirlar durumu ve
>yardim isterler. Papaz "gönderin çocuklari konusayim" der.
>
>Çocuklari gönderirler. Papaz önce büyük oglani çagirir. "Söyle bakiim
>evladim,Tanri nerede?". Çocuk susar. Papaz tekrar sorar:"evladim söylesene
>Tanrimiz nerede?". Çocuk susmaya devam eder. Papaz israrla sormaya devam
>eder, çocuk susmaya.. Sinirlenir Papaz,"konussana be çocuk nerde Tanri?".
>
>
>Çocuk aniden firlar,kiliseden kosarak kaçiyorken seslenir kardesine
>"kaçalim çabuk!". Eve giderler,odalarina çikip kapiyi iyice
>kapatirlar,küçük oglan sorar büyügüne "neden kaçiyoruz?" Büyük yanitlar:
>
>
>"iste simdi hapi yuttuk, Tanri kaybolmus bizden biliyorlar!!!"
>
Sehirli tavukla köylü tavuk gezerken, bir vitrinde iri ve beyaz yumurtalar
>gördüler.
>
>Sehirli, gururla yanindakine döndü:
>
>- "Görüyor musun; bunlari ben yumurtladim, tanesi otuz bin liraya
>satiliyor."
>
>Az ilerdeki vitrinde daha büyük ve sari kabuklu yumurtalar görünce köylü
>tavuk arkadasini dürttü:
>
>- "Bak bunlar da benim yumurtalarim; kirk bin liraya satiliyor!"
>
>Sehirli tavuk altta kalmadi:
>
>- "Valla sekerim istesem ben de böyle büyük yumurtlayabilirim ama bizim
>horoz bey, onbin lira için kıçını yirtmaya degmez diyor!"
>
Birkac yillik evli ciftin bir bebekleri olur.. ancak gunler haftalar
>gectikce bebegin cok farkli ve insanustu yetenekleri oldugu ortaya cikar..
>
>
>1 yasina geldiginde yetiskin gibi konusur, 2 yasinda akliniza gelen her
>dilde okuyup yazmaya baslar,3 yasinda ileri matematik profesorleriyle
>tartismaya oturur, ve 4 yasinda gelecekle ilgili inanilmaz tahminlerde
>bulunmaya baslar...der ki:
>
>"Tam 1 yil sonra bugun ben olecegim... ben oldukten 2 yil sonra annem
>olecek.. annem oldukten 1 yil sonra babam olecek..." Ve kesinlikle..
>
>bir yil sonra bebek ölür... baba cok uyanik oldugu icin karisini hemen
>milyarlar degerinde sigortalatir... ve 2 yil sonra da anne ölür.... ve
>baba 1 yillik omrunun kaldiginin farkinda, karisinin sigortasindan
>kazandigi milyarlarla evlere, arabalara, seyahatlere ve birbirinden guzel
>kadinlara yatirim yapar... ve olumune 1 gun kala son parasiyla bir dansci
>kiz kiralar,once superlux villanin havuzunda eglence, sonra yatakodasinda
>zevk dolu bir gece.. ve adam hersey bittiginde gozlerini kapatir ve "vay
>be yarin ölmüs olucam.. ama ne hayat gecirdim, herseyi yaptim dolu dolu
>yasadim herseyi.. helal olsun bana" diye keyifle uykuya dalar.. Ama o da
>ne...... sabah bir de gozlerini acar ki hala yasiyor..!!!!!!
>
>Yatakta saskinlik icinde bakinirken geceyi beraber gecirdigi dansci kiz
>ciglik cigliga kosarak iceri girer...
>
>"HEMEN ASAGI GELIN NOLUR.. KAHYANIZ SALONDA BOYLU BOYUNCA UZANMIS
>YATIYOR... GALIBA ÖLMÜS!!!!"
>
Sultan en güvendigi adamini Arabistan'a hünkar göndermis. Hünkar,
>Arabistan'da gezerken bakmis, araplar entari giyorlar ama alta donlari
>yok. Bir rüzgar estimi, manzara felaket!
>
>Haber salmis, altina don giymeyenler kadi huzuruna çikartilip,
>hapsedilecek. Aradan günler geçmis Arabin bir tanesi don giymemis ve ilk
>rüzgarda olay farkedilmis.
>
>Kadi huzuruna çikartmislar. Kadi sormus;
>
>-"Adin?"
>
>-"Aptülmecit"
>
>-"Baba adin?"
>
>-"Aptülleziz"
>
>-"Evli misin?
>
>-"5 tane karim var!"
>
>-"Kaç çocugun var?
>
>-"Ilkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden 13,
>besincisinden 18 tane."
>
>Kadi kararini vermis ve söylemis:
>
>-"Aptulleziz oglu, Apdülmecit'in, don giymeye vakti olmadigindan beraatine
>karar verilmistir!"
>
Hitler üç esir yakalamis, Ingiliz, Fransiz ve bir Yahudi.
>
>- "Size soru soracagim, bilirseniz sizi birakacagim" demis.
>
>Ingiliz'e sormus
>
>- "Titanik kaç yilinda batti?"
>
>Ingiliz hemen cevap vermis : "1912" diye.
>
>Hitler göndermis Ilgiliz'i. Fransiz'a sormus bu kez:
>
>- "Titanik'te kaç kisi öldü?"
>
>Fransiz cevap vermis : "1050".
>
>- "Tamam, sen de gidebilirsin" diye özgür birakmis.
>
>Ve Yahudi'ye dönmüs;
>
>- "Say lan isimlerini!"
-
ehuehuehueheu çok güldüm ya :)))))))))))
-
-
Papaz ve papaganlari süpermiş ya :P
-
Azrail Ne Yapsın ki??
Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir Hayal görüyor.
Azraili görüyor ve soruyor: 'Benim saatim geldi mi?'
Azrail cevap veriyor:' Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var'.
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor.
Yüzünü gerdiriyor, dudaklarını doldurtuyor ve de göğüslerini
düzelttiriyor. Kısacası: 'Yeniden doğmuş gibi daha uzun bir süre yaşayacağını
bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor.
Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambülans çarpıyor. Ölüyor.
Cennette Azrail'e soruyor: '40 seneden daha fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman bana o ambülansın çarpmasını sağlayıp beni öldürttün?'
Azrail cevap veriyor:
'Kız, ben seni tanıyamadım ki..
-
Teolojik öğeler fıkralara kadar girmiş. İrtica hortlamış resmen. Tehlikenin farkında mısınız?
:p
-
tayyiple obama ilk buluştuklarında birbirlerine hava atarlar.
obama,tayyipe''bizde öyle bir teknolaji varki,ölüyü diriltiriz'' der.
tayyip alta kalmaz ve karşılık olarak''bizde öyle bir teknolaji varki partimizin bütün üyelerine 100 metreyi 3 saniyede koşmayı ögretiyoruz'' der
türkiyeye dönünce tayyipi bir düşünce alır,danışmanlarını çagırıp attıgı palavrayı anlatır.
Haftaya obama geliyor,yalanımız ortaya çıkacak acaba ne yapsak diye sorar.
danışmanlarında biri hemen yanıtlar.''onlara ölüyü nasıl diriltigini sordunuzmu?''hayır sormadık''' o halde sakın korkmayın sayın başbakanım,alın obamayı götürün anıtkabire.Atatürk'ü diriltmesini isteyin.
Diriltemezse o rezil olur.yok eger diriltirse,siz zaten 100 metreyi 3 saniyede koşarsınız!!!!!!!
-
çok güzel bir fıkra:D:D:D:D:):):):):p:p:p