-
Yarim dua
YARIM DUA
Kadýn oldum olasý erkek çocuðu olsun istiyordu. Ýlk iki çocuðunu kýz olarak dünyaya getirmiþti. Erkek çocuklara sahip arkadaþlarýný gördüðünde onlara imreniyordu. Onlarýn erkek çocuklarýný uzun uzun seviyor ve böylece erkek evlat hasretini gidermeye çalýþýyordu.
Ýki kýz çocuktan sonra üçüncü çocuðuna gebeydi artýk. Doðacak çocuðunun erkek olmasý için sürekli dua ediyordu. Erkek evlat hasreti onu o kadar etkilemiþti ki dualarýnda sadece ayný þekilde ve ayný þeyleri söyleyerek yakarýyordu. Dualarýnda “Allah’ým bana bir erkek evlat ver de, nasýl olursa olsun.” þeklinde yalvarýyordu. Gecede, gündüzde, seherde ve sahurda her zaman bu minvalde dualar edip durdu. Erkek çocuk olursa diye adak da adamýþtý.
Hastaneye gidiyor rutin kontrollerini aksatmadan yapýyordu. Birkaç ay sonra bebeðin cinsiyeti belli olmuþtu. Kadýnýn dualarý kabul olmuþ ve bir erkek çocuk sahibi olacaktý. Kadýn hiç olmadýðý kadar mutluydu. Sayýlý gün hemencecik geçer derler ya aynen öyle dokuz ay çabucak geçmiþti bile.
Bu süre zarfýnda kadýn erkek yeni bebeði için alýþveriþler yapmýþ. Bebek odasýný hazýrlamýþtý. Evin her tarafý mavi tonlarla kaplanmýþtý. Oyuncaklar ona göre alýnmýþtý. Daha dünyaya gelmeden odasýný oyuncak arabalarla doldurmuþtu. Hastane çýkýþlarý, küçük küçük zýbýnlar, eldivenler, çoraplar vs. fazlasýyla alýnmýþtý.
Cinsiyeti belli olur olmaz ismini de belirlemiþti, kadýn. Eskiden beri çok sevdiði, Türk Sinemasýnda önemli bir oyuncu olan Ekrem Bora’dan ilhamla “Bora” ismini yeni bebeðine verecekti. Bora, “Arkasýndan yaðmur getiren ya da yaðmurla birlikte gelen sert ve çabuk geçen fýrtýna” anlamýna geliyordu. Bu ismin anlamýný da çok seviyordu.
Nihayet doðum günü gelip çatmýþtý. Kadýn çok heyecanlýydý. Uzun zamandan beridir hasretiyle yanýp tutuþtuðu erkek bebeðini kucaðýna alacaktý. Hastanede doðum gerçekleþmiþ ve kadýn normal servise gelmiþti. Yeni doðan bebek bazý tetkiklerden sonra annesine getirilecekti. Takriben iki saat sonra saðlýklý bir þekilde bebek annesine teslim edilmiþti.
Kadýn sevinçten gözyaþlarýna engel olamýyordu. Sanki uzun yýllarýn hasreti varmýþ gibi bebeðini kucaklýyordu. Bebeðine sevgiyle ve þefkatle bakýyordu. Gözlerini bebekten alamýyordu. Çok beklemiþti bu an için. Kadýn en sonunda muradýna ermiþti. Artýk onun da bir erkek evladý vardý. Sanki dünyalar onun olmuþtu.
Kadýn bir gece hastanede kaldýktan sonra taburcu olup evine gelmiþti. Kapýda süslerle yazýlmýþ olan “Hoþ eldin Bora” yazýsý, anne ile bebeði karþýlamýþtý. O gün evinde hiç olmadýðý kadar mutlu olmuþtu. Onun ifadesiyle bundan sonra “oðluþuyla” zaman geçirecek ve onu büyütecekti. Adaklar yerine getirilmiþti. Akika kurbaný kesilmiþti. Tatlýlar, çikolatalar ve þekerler daðýtýlmýþtý.
“Her doðan büyür; her yaþayan ölür” derler. Bora da gün be gün büyüyordu. Ýlk anda emekleme, sonra yürüme derken, koþmaya baþlamýþtý. Aradan iki yýl geçmiþti bile. Aðzý kalabalýk bazý kelimeleri telaffuz etmeye baþlamýþtý. Kadýn yavrusunun “Anne” demesini aþkla bekliyordu. Ýki yaþýnda olan Bora’nýn ilk kelimesi “Anne” olmuþtu. Kadýn sevinçten uçuyordu. Sýk sýk onunla konuþuyor onun ilk kelimelerini zevkle tekrar ettiriyordu.
Çocuk konuþmaya baþladýkça bazý þeylerin yolunda gitmediði anlaþýlmaya baþlandý. Konuþmalar anlamlý ve tutarlý deðildi. Doktorlara gidildi. Tetkikler ve tahliller yapýldý. Ailenin aldýðý cevaplar, onlarý tatmin etmiyordu. Yeni doktorlara ve yeni hastanelere gidiyorlardý. Hastanelerde yoðun geçen süreden sonra çocuk dört yaþýna gelmiþti. Haberler aile için hiç iyi deðildi. Çünkü çocuðun akýl saðlýðý yerinde deðildi. Ailenin sürekli olarak çocuðu gözetim altýnda tutmasý gerekliydi. Çocuk için özel eðitimler almalarý gerekiyordu.
Kadýn için erkek çocuk sevinci buraya kadardý. Bundan sonra çok sevdiði oðluþu için fedakârlýk yapma zamanýydý. Kadýn bundan sonraki hayatý boyunca bu çocuðu için koþturmak zorundaydý. Bu düþünce onu derinden yaralýyordu. Çocuðunun durumuna çok üzülüyordu. Kadýnýn elinden bir þeyin gelememesi ise onun için iyiden iyiye bir yýkým gibiydi.
Küçükken bir yolla kontrol etmek kolaydý. Çocuðun yaþý ilerledikçe iþler daha da zorlaþmakta ve içinden çýkýlmaz hal almaktaydý. Çocuðu korumak için onu kontrol altýnda tutmak gerekiyordu. Bir aile için bir anne için bu çok zordu. Hani derler ya “Ölüsü olan bir gün; delisi olan her gün aðlar” diye. Kadýn çok sevdiði yavrusu için artýk gözyaþý döküyordu gizli gizli.
Kadýn “Duamý yarým ettim” diyerek anlatýrdý olan bitenleri. “Oysaki Allah’ýn yanýnda her þey var. Dualarýn sahibi, dualarý kabul edendir. Ben ise eksik ve yarým dua ettim” diye piþmanlýðýný dile getirirdi. Bora, gerçekten ismi gibi kadýnýn ve ailenin hayatýnda fýrtýnalar ve kasýrgalar estirmeye devam ediyordu.