TÜM Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Nizipli Mehmet Yıldırım
Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği Genel Başkanı Mehmet Yıldırım'la Nizip'li olması münasebetiyle Alanya'da tanışma fırsatımız oldu, çok mütevazi bir Nizip'li: BAKTAD ( Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği ) ve TÜMSİAD ( Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği ) Genel başkanlıklarını yürütüyor,kendisiyle bir kaç soru cevap konuştuk sağolsun bizi kırmadı sorularımızı cevapladı sorularımızı cevapladığı için teşekkür ederiz.
TÜMSİAD Genel Başkan Mehmet Yıldırım-Güvenilir işadamı kuşağı oluşturmaya çalışıyoruz
M.B : Başkanım bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
M.Y: 1963 tarihinde Gaziantep/Nizip ilçesine bağlı Adaklı köyünde doğdum.1974 yılında Gaziantep’te ilköğretimimi tamamladım.1975 yılında İstanbul’da baklavacılık sektöründe çalışmaya başladım.1982 yılında babamın kurduğu aile firmasında ticaret hayatına atıldım.1989 yılında kendi firmam olan YILDIRIM GIDA’yı kurarak ticarete devam ettim. 2001 yılında BAKTAD ( Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği ) ve 2005 yılında TÜMSİAD ( Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği ) isimli 2 derneğin kurucu başkanlığını üstlendim ve halen 2 derneğin kurulduğu yıldan itibaren Genel Başkanlığını yürütmekteyim.
M.B :Bize faaliyetlerinizden ve görev aldığınız sektörlerden bahseder misiniz?
M.Y : TÜMSİAD Genel Başkanlığını yürütüyorum. Bu görev dolayısıyla tüm sektörlerin sorunlarıyla çok yakından ilgileniyorum. Türkiye, çok zor bir süreçten geçerken, bizler de görev aldığımız işler dolayısıyla elimizi taşın altına sokacak ve ülkemizin yarınlarına yatırım yapmayı gerektirecek her türlü işle uğraşmayı görev ve onur biliyoruz.
M.B : Kendi alanınızda ve sektörel çevrede takdir edilen bir kişisiniz. Bunu neye borçlusunuz?
M.Y : Bu değerlendirmenize teşekkür ederim. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. İnsanlarımızın alışkanlıkları, alışveriş kültürleri, ticaret ahlakı değişiyor. Biz, ticaret ahlakında, kendi hayatımızda, yaşam biçimimizde doğruluktan, dürüstlükten taviz vermemeye çabalıyoruz. Yaşadığımız çevrede insanlara “ahlak üretmenin” bu ülkeyi sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal olarak kurtaracağı fikrini anlatmaya gayret ediyoruz. Eğer, güvenilir, bir zamanlar piyasalarımızın bile kullandığı, “Sözü senet” olan insanlar kuşağını oluşturabilirsek, bu ülkede bütün sıkıntılar sona erer. Atalarımızın ifade ettiği gibi, “Doğruluk en büyük hazinedir”. Toplumsal değerlerimizin son dönemde çürümesi, yozlaşması ve deforme olmasının önüne geçebilirsek, ticaret ahlakımız da, alışveriş kültürümüz de doğru zeminlerde kurgulanır. Toplumda her birey, bir örnek olduğunun farkına varmalı. Ne demişler, “Üzüm üzüme baka baka kararır”… Bizler TÜMSİAD çatısı altında da “güvenilir işadamları kuşağı” oluşturarak yapma vizyonuyla, misyonuyla hareket ediyoruz.
M.B : Kısaca TÜMSİAD hakkında bilgi verir misiniz?
M.Y : TÜMSİAD, Türkiye’nin ekonomik yükünü çeken KOBİ’lerin sesi, soluğu olma misyonu ve vizyonuyla 2005 yılında kurulan genç bir dernektir. Kurulduğu günden bu yana çok kısa bir süre içinde dinamizmi, enerjisi ve potansiyeliyle yaklaşık 3 bin 500 üye’ye ulaşmış ve bu çatı altında toplamıştır. Yurt genelinde 16 şubesi, Avrupa’da ise Almanya’da bir şubesi ve altyapıları hazırlanmış Hollanda, Belçika ve Fransa şubeleriyle yükselme trendini sürdürmektedir. KOBİ’lerimizin küresel rekabet zeminlerine hazırlanması vizyonuyla, geçtiğimiz sene içinde Suriye, Bosna-Hersek ve Suudi Arabistan’a çok önemli geziler düzenledik ve ticaret köprüleri inşa ettik. Dernek bünyemizde yaptığımız bilgilendirme ve eğitim çalışmalarıyla KOBİ’lerimizi serbest rekabet zeminlerine hazırlamaya devam ediyoruz. Aylık olarak yayınlanan TÜMSİAD Ekonomi Dergimizle, ülke ekonomisinin nabzını tutuyoruz. Yaptığımız çalışmaları raporlar ve analizler olarak, ülkemizin en yetkili kurumlarıyla, merkezi hükümetle, ilgili bakanlarımızla paylaşıyoruz.
M.B : TÜMSİAD’ın Türkiye’ye katkıları nelerdir?
M.Y : TÜMSİAD, ekonomimizin yüzde 95’lik bölümünü sırtlayan KOBİ’lerin derneğidir. KOBİ’lere sahip çıkmak, ülke ekonomisine sahip çıkmaktır. Geleceğimize sahip çıkmaktır. Değişen rekabet zeminlerinde, türlü sıkıntılarla boğuşan küçük ve orta ölçekli işletmelere yön tayinleri yaparak, ülkemizin kronikleşmiş sorunlarına, işsizliğe, istihdama yönelik projeler üretmektir. Bir geminin içindeyiz. Bu geminin su almasından dolayı, işleri iyi olmayanlardan daha çok işleri güzel gidenler muzdarip olurlar. Bu sebeple, öncelikle ekonomimizin toplam üretimdeki payı yüzde 60’larda, toplam istihdamkdaki payı yüzde 80’lerde olan KOBİ’lere yönelik projeksiyonlar üretmek zorundayız. Geleceği inşanın formülü, var olanları korumak ve büyütmekten geçiyor. Bugünün küçükleri, yarının büyükleri olacak. Dünyaya açılacak, marka değeri oluşturacak, kurumsal kimliklerini geliştirecek, stratejiler, vizyonlar ve projeksiyonlar geliştirecek. Bu bağlamda, TÜMSİAD, Türkiye’nin geleceğinin inşasında çok önemli bir fonksiyon üstleniyor. KOBİ’lerimizin direnç kolonlarının oluşturulmasında, dünyaya açılımında, üretim-pazarlama ve rekabet noktalarında Anadolu’nun bir üretim üssüne dönüştürülmesinde çok önemli bir çatıyı temsil ediyor.
M.B : Hedefleriniz nelerdir?
M.Y : Hedefimiz, ülkemizin ekonomik anlamda, muasır medeniyetler seviyesindeki refah düzeyine çıkarılmasına yardımcı olmak. Bu hedefi gerçekleştirecek adımları hızlı şekilde atmaya devam ediyoruz. Yukarda da ifade ettiğim gibi, yurt genelinde 16 şubeye ulaştık. Şube sayımızı 25’e çıkararak, üye sayımızı da 5 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. Yanı sıra, Avrupa’daki şubelerimizi ivedilikle hayata geçirerek, Avrupa Birliği ülkeleriyle olan ticaret hacmimizin çok daha yukarılara çıkarılması noktasında, bağlantı ve ticaret köprülerini kuracağız. TÜMSİAD, genç bir dernek ama, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ekonomik perspektifine damga vuracak çalışmalara inşallah imza atmaya hazır.
M.B : Şu an ki Türkiye’nin sosyo-ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
M.Y : Türkiye, son beş yıldır tek partili dönemde ekonomik anlamda bir istikrar görüntüsü yakaladı. Makro düzeyde ekonomide belli iyileşmeler de sağlandı. Ama, bu iyileşmelerin, tabana yayılmasında bazı sorunlar yaşandığı da acı bir gerçek. Milli gelirin bölüşülmesinde hala sıkıntılar var. Kağıt üzerinde milli gelir hedefinin 8 bin dolara ulaştığı görülüyor ama, bunun tabana yansımasında problem var. Enflasyon hedeflemesi, sıkı para politikaları, dövizin belli bir noktada tutulmasıyla gerçekleştirildi. Ama, biz enflasyonun üretim ve tüketim zincirinin daha doğru halkalarla kurulmasıyla düşürülmesi gerektiğine inanıyoruz. Dünyadaki son ekonomik dalgalanmalarla enflasyon hedefinin ibresinin şaşması, sadece para politikalarıyla bunun yapılamayacağının açık bir göstergesi. Şu anda, piyasalarda müthiş bir durgunluk yaşanıyor. Bu durgunluk KOBİ’lerin sıkıntılarından ve istihdam yüklerinin ağırlığından kaynaklanıyor. Geçtiğimiz dönemde büyümenin durması ve frene basması, KOBİ’lerin kaldırılamaz yüklerinden kaynaklanıyordu. Bu durağan yapının canlandırılması için, istihdamdaki yükler radikal tedbirlerle en az yüzde 50 oranında düşürülmeli, SSK ve vergi oranları kabul edilebilir seviyelere çekilmeli ve yeniden bir üretim hamlesine dönüş sağlanmalıdır. Türkiye, bulunduğu coğrafyanın avantajlarını üretim üssü pozisyonuna çevirerek, bölgesinin en güçlü ülkesi hedefini gerçekleştirebilir.
M.B : Bugün dünyanın önde gelen şirketleri ARGE’ye devasa yatırımlar yaparken, ülkemizde bu kavramın göz ardı edilmesinin sebepleri nelerdir?
M.Y : ARGE, son dönemde rekabetin sihirli kavramı haline geldi. Bir zamanlar ne üretirseniz satıyordunuz. Ama bugün, benzersiz, rakipsiz ürünler bulmak ve piyasaya sürmek zorundasınız. Bunun temel formülü ise, firmaların ARGE’ye yatırım yaparak, üretim ve pazarlama zincirlerinde rakiplerinin bir adım önüne geçmesi. Farkılılaşması… Sanırım, ülkemizde bu kavramın göz ardı edilmesinin nedeni, ARGE yatırımlarının maliyet kalemindeki ağırlığı. Oysa bu noktada KOSGEB’in destekleyici teşvikleri de var. Bana göre, son dönemde ARGE yanında inovasyon çalışmalarının da ortaya çıkması, bu noktada da yatırımlar gerektiriyor. Şirketlerin, kuruldukları günkü şartlarda değil, yenilenerek, her birimiyle, her kalemiyle, her yönüyle, ürününden pazarlama stratejilerine kadar inovasyon gerekiyor. ARGE, farklılaşmayı getiriyor, inovasyon ise yenilenmeyi…
M.B : TÜMSİAD olarak eğitim sistemi hakkında görüşünüz nedir?
M.Y : Eğitim sistemimizin çok farklı sıkıntılar içinde olduğunu biliyoruz. Ben özellikle 8 yıllık eğitimin getirilmesinden sonra, KOBİ’lerimizin ara eleman sıkıntısının had safhaya çıkma konusunu ele almak istiyorum. Bu sistemde, usta-kalfa-çırak ilişkisi maalesef sona erdi. Meslek Liselerimizde de sektörlere ve piyasaya yönelik ara eleman yetiştirilmemesi, şu anda müthiş bir problemin önümüze çıkmasına yol açıyor. Bu noktada, KOBİ’lerimizin istihdam problemi de büyüyor. Bize göre, eğitim sistemimizde nitelikli eleman açığının kapatılmasına yönelik kapsamlı bir reform yapılmalı. Her yıl üniversite kapılarında milyonlarca öğrenci mağdur edileceğine, bu öğrencilerin meslek liseleri aracılığıyla meslek sahibi olmalarına yönelik bir zemin hazırlanmalı. Bugünkü eğitim sistemi, maalesef eğitim değil, öğrenci eritim sistemi gibi çalışıyor. Oysa, sistemin öğrencilerin kabiliyetlerine göre ayrıştırma yaparak, yönlendirme yaparak, yarına yönelik adımlar atılması gerekir.
M.B : TÜMSİAD olarak üzerine gidiyor musunuz?
M.Y : Elbette… Bu noktada bizim çok önemli çalışmalarımız var. Özellikle nitelikli ara eleman ve istihdam probleminin halledilmesi noktasında yaptığımız çalışmaları raporlar halinde merkezi hükümetle paylaşıyoruz. Bunun yanında KOBİ’lerimizin de eksikliklerini giderecek çok önemli konferans ve panel çalışmaları gerçekleştiriyoruz.
M.B : Bir Gaziantepli olarak Gaziantep ve Nizip hakkında düşünceleriniz nelerdir?
M.Y : Gaziantep bizim yüreğimiz, baba ocağımız, canımız. Bizim yüreğimizin bir yarısı, doyduğumuz topraklarda, bir yarısı da doğduğumuz topraklarda atıyor. Nizip ilçemizin güzelliklerini ve bizde oluşturduğu izlenimi, kelimelerle anlatamayız. Bu vesileyle tüm hemşehrilerimize ve Nizipli’lere selamlarımı iletiyorum.
M.B : Hemşerilerinize bir tavsiyeniz bir sözünüz var mı?
M.Y : Vatan sevgisi Peygamber düsturudur. Tüm hemşehrilerime doğdukları, vatan bildikleri toprakları unutmamaları tavsiyesinde bulunuyorum. Birbirlerine sahip çıksınlar selam ve muhabbetle kalsınlar
M.B : Değerli vaktinizi bizlere ayırdığınız için teşekkür ediyor başarılarınızın devamını diliyoruz…
M.Y : Ben Teşekkür Ederim