Arabistanlı Lawrance'nin Nizip Aşkı
Arabistanlı Lawrence olarak da bilinen İngliz Arkeolog Thomas Edward’in Nizip bölgesinde Zeugma antik şehri ile ilgili birçok çalışmalar yaptığı bilinmektedir.Bu konu ile ilgili daha önceleri birçok iddialar ortaya atılmış ve İngiltere British Museum’da bulunan birçok eserin Zeugma antik kendine ait olduğu söylenmiştir.Zeugma antik kentinde kazı çalışmalarını yürüten birçok yabancı arkelog da bu bölgelerde daha önceleri kazı yapıldığını tespit etmişlerdir.Gaziantep Arkeoloji Müzesi Eski Müdürü Rifat Ergeç’in iddiasına göre Lawrens, British Museume eser kazandırmanın yanısıra kişisel çıkarları için de bazı eserlerin kaçakçığını da yapmıştır.Ergeç’in iddiasına göre Karkamış bölgesi kazı ve araştırma ekibinde de bulunan Lawrens’in Zeugma’yı keşfi fazla uzun sürmemiş ve kullandığı motosiklet ile bu bölgelerde kişisel kazılar da yapmıştır.Lawrens’in büyük bir kısmının gizli askeri bilgi içeren eserlerinden basına yansıyan bölümlerinde arkeloji çalışması yaptığı bölgelerin haritaları da yer almaktadır.Bu bölgeler içinde Zeugma da bulunmaktadır.Hasan Süzer Etnografya Müzesi’nde bulunan üç tekerlekli-kayıklı tarihi motosikletin Lawrence’e ait olduğunu da iddia eden Ergeç,bu motosikletin varlığını bazı Gaziantepli yaşlı kuşağın hatırladığını söylemektedir.Bu motosiklet Lawrence’ın 1917-1918 yıllarında Karkamış ve diğer kültürel varlıkların bulunduğu yerlere gidip gelirken kullandığı motosiklet olduğu sanılmaktadır.
Yakın tarihimize baktığımızda özellikle İnglizlerin İşgal ettigi bölgelerin tarihi degerler taşıması çok ilginçtir.Bu işgal çalışmasının büyük bir olasılıkla İngliz ajanı Arkeolog Thomas Edward’in raporları doğrultusunda yapıldığı tahmin edilmektedir.15 Ağustos 1888’de Galler’de doğan Lawrens dünya tarihinde Orta Doğu’da yürüttüğü istihbarat etkinlikleriyle tanınmıştır.Tarih,Arkeoloji ve Harita bilimlerinde uzman bir bilgiye sahip olan Lawrens çok iyi Arapça ve Türkçe bilmesi nedeni ile 1912 yılında İngliz kraliyet donanması tarafından askeri uzman olarak görevlendirildi. I. Dünya Savaşı’nın hemen başında Sina’nın askeri haritasını çıkarmak üzere Savaş Bakanlığı Harita Dairesi’nde sivil memur olarak çalışmaya başlayan Lawrence, Aralık 1914’te üsteğmen rütbesiyle Kahire’ye gönderildi. Araplar ve Osmanlıların elindeki Arap toprakları konusunda uzman olduğundan İngliz hükümeti tarafından istihbaratta görevlendirildi.Thomas Edward Lawrence, arkeolog, tarih ve harita alanlarındaki uzmanlığının yanısıra iyi bir asker ve yazar olarak ta tanınır.Ancak bu yönlerinden çok Ortadoğu’da oynadığı siyasi rol ile Arap Lawrence olarak ün kazanmıştır.
1914-1918 yılları arasında Fransa’da ve Ortadoğu’da arkeolojik araştırmalar yapmış,Birinci Dünya Savaşı çıkınca, İngilizler tarafından, Arapları Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırmakla görevlendirilmiştir. Araplardan kurduğu düzensiz çetelerin başında, Osmanlı birliklerine karşı çarpışmış, Arapların Osmanlı yönetiminden çıkmalarında belirleyici bir rol oynamıştır.Araplarla geçirdiği zaman zarfında, gelenek ve yaşantılarına uymaya çalışmış,deve ile seyahat etmiş ve zaman zaman Arap olduğunu da iddia etmiştir.Sıkı bir dostluk kurduğu Prens Faysal’ın hediye ettiği yerel kıyafetleri hemen hemen üzerinden hiç çıkartmamaıştır.Bu arada kullandığı motosiklet ile birçok bölgeyi gezme fırsatı buldu.Ortadoğu bölgesinin yapısını ve tarihini iyi bilen Lawrens İngliz hükümetine bu hususta birçok raporlar sunmuştur.30 Ekim 1918´de imzalanan Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri paylaştıkları toprakları işgale başlarken Lawrence’nin istihbarat ve raporları doğrultusunda 17 Aralık 1918´de İngilizler Urfa-Antep bölgesine girmişlerdir.Aslında Mondros Mütarekesi geregi bu bölgelerin Fransızlara geçmesi planlanmıştı.Ancak Thomas Edward Lawrence’in araştırma ve istihbarat raporları doğrultusunda İngliz birlikleri bu bölgelerdeki arkeolojik çalışmaları kontrol altına tutmak için Antep-Urfa bölgesine girmişlerdir.Fransız hükümetinin tepki göstermesine rağmen İnglizler 15 ay kadar bu bölgeleri terk etmediler.İyi bir arkelog olan Thomas Edward Lawrence’nin 11 Mart 1918 tarihinde Karkamış ve Nizip Zeugma bölgelerinde bir ekip ile arkeolojik çalışma yaptığı ve British Museum’a birçok eser kazandırdığı anlışmaktadır..İnglizlerin bu haksız işgaline Fransızlar tepki göstermiş ve 1918 Eylül´ünde yapılan İngilizlerin Musul üzerindeki “Nezaret Hakkı” ndan vazgeçmeleri ile önce Suriye daha sonra Antep, Urfa ve Maraş bölgelerini boşaltılmıştır.İnglizler işgal ettikleri bölgelerde genel olarak yöre halklarına pek karışmamışlardır.Ancak Fransız birlikleri İglizlerden devraltıkları yerleşim birimlerinde halkın yaşantısına karışmış ve tam egemenlik kurmak istemişlerdir.Bu durumda birçok bölgelerde ayaklanmalar olmuş ve halk direnişi ile karşılaşmışlardır.Zamının büyük bir bölümünü direniş güçlerine ayırmak zorunda kalan Fransızlar tarihi degere sahip bölgelerde pek kazı yapma imkanı bulamamışlardır.1935 yılında geçirdigi motosiklet kazasında hayatını kaybeden Lawrence’nin tarihi bir kayıt olarak Nizip-Karkamış bölgesinde sıkça motosiklet kullanması bu bölgede motosiklete olan ilginin ilk başlangıcı olmuştur...
--------------------------------------------------------------------------------
Okunma: 498
Oy/Yorum: Rating:9 Votes:11 (Rating Scale: 1 = worst, 10 = best)
Tarih: 12/31/2006
Yazar/kaynak: Ramazan Tarhan
Yazar iletişim: n/a
Gönderen: Tarhan
Yorum: 11 Yorumlar | Oyla ve yorum ekle
Comments:
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: felsefefe tarih 12/18/2006
Kendisi çalışkan ve akıllı adam. Aynı zaman da bilgili. Tarihi eser, tarih, savaş, adam satınalma, adam idare etme vs her konuda uzman. Eğer 100 tane Lawrensimiz olsaydı bizde İmparatorluğu kaybetmezdik.
Lawrens tarihi eserleri kaçırırken şunu iddia ediyor.
Yerel halk ve yöneticiler bu eserleri koruyamaz.
Yukarıdaki ifadeye dikkat edelim. Tüm dünyada sadece İngiliz Devleti Merkezi hükümet geri kalanlar yerel halk.
Ancak bu söylediği doğru.
Müzelerimizdeki talanı görünce ...
Bende kendi insanımızdan şüphe etmeye başladım.
Sahi atlı karınca ne oldu. Ya diğer hırsızlıklar...
Müzelerdeki tarihi eser ve onları koruması gereken tüm müze görevlileri...
Onların hepisine önce kim olduklarını kendi kendilerini sorgulamalarını sonra Lawrenci okumalarını.
Okusunlarda bir insan kendi devleti milleti için nasıl çalışır nasıl mücadele eder öğrensinler..
Ramazan kardeş çok güzel bir konuyu yazmışsın teşekkür ederim.
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: admin tarih 12/18/2006
Ramazan bey tarafsız bir gözle bir araştırma yapmış. Felsefe beyde aynı şekilde yorumlamış. Her ikisine de katılıyorum.
Lawrens Osmanlı aleyhtarı bir ajan olabilir. Bize göre tabiki haindir ve her türlü kötü yakıştırmayı hak ediyor. Fakat ülkesi yararına her türlü oyunu mübah görüp ustalıkla uygulamış bir ajan. Eserleri götürme konusunda o zaman için bir hırsızlığı yok. Çünkü hepsini sorup almış ve o yıllarda bunlar gerekli görülmemiş. Günümüzün Türkiye’sinin değerlerini çalmış o başka.
Motosiklete gelince ilginç bir yaklaşım. O yıllardaki Nizip’liler bundan etkilenmiş olabilir, Nizip’in ilk motosikleti de olabilir ama Nizip’liler motosikleti coğrafi yapımızdan dolayı tutuyorlar.
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: ibrahim şimşek tarih 12/20/2006
BEN ÜSTADIMI BU BAŞARILI ARAŞTIRMALARINDAN DOLAYI KUTLARIM.BENCE BAKIŞ AÇISIDA GÜZEL OLMUŞ...
HER AN KEŞFETMEK İÇİN OKUYALIM...
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: kkasim tarih 12/21/2006
Esas görevi Arapları Osmanlılara karşı kışkırtmak olan Lawrensın, Karkamış-Nizip bölgelerinde siyasi etkinliği esnasında bir takım arkeolojik araştırmalar yapması ve bu sırada ulaşım için motorsiklet kullanması ve Niziplilerin bundan etkilenerek motorsiklet karşı ilgi duymaları ve günümüzde Nizipte motorsikletin kullanımının çok yaygın olmasını buna bağlamaya çalışmak bence yanlıştır.
Sayın felsefefe’nin dikkat çektiği ’’İngiliz merkezi hükümetinin dışında kalanlar yerel halk’’ ibaresi çok önemli, o dönemde Osmanlı gibi çok köklü bir medeniyet, kültür ve siyasi geçmişi olan ve daha henüz ismi yeni yeni küllenmekte olan imparatorluğa karşı olan bakış açısı ve ******lığı, Lawrensın görevini ne kadar bağlı, iyi yetiştirilmiş bir o kadar da milliyetçi olduğunu göstermektedir; buradan alınacak dersler vardır ancak o dönemlerde bizim aramıza serpilen zehirli tohumlar o kadar derine sirayet etmişki, bu gün dahi o tohumlar hala hayat bulabilmektedir. Aradan o kadar zaman geçmiş olmasına rağmen bu tip ingiliz yada batılı casuslara karşı en ufak bir merhamet yada sempati duyulabilecek şekilde ifadeler dahi rahatsızlık verici ancak burada tek dikkat edilecek nokta Lawrensın kendisine verilen görevi yerine getirirken gösterdiği başarı ve dolayısıyla ülkesine hizmetidir.
(Belkide İngiliz hükümeti Lawrensın verdiği istihbaratı değerlendirerek işgal ettikleri bölgenin halkına karışmadılar ama Fransızlar böyle bir istihbaratları olmadığı için bu hatayı yaptılar ve sonuçta Türk milletini Anadolu insanının sabrı taşınca neler yapabileceğini çok pahalı bir şekilde öğrendiler)
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: mukarrir tarih 12/21/2006
Araştırmacılığınızı hayranlıkla takip ediyorum .Tebrikler .Gün yüzüne çıkmamış bilgileri bulup hizmete sunmanız taktire şayandır....
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: Tarhan tarih 12/21/2006
Kaliteli yorum ve engin yaklaşımlarınız beni son derece memnun etmektedir.Özellikle tarihi araştırmalarda bu tip çalışmalar için fikir öne sürmek cesaret isteyen bir yaklaşımdır.Eldeki bulgular ve bilgiler ışığında toplumun yapısı da gözönünde bulundurularak bazı teşhisler öne sürülebilir.Ama bunların doğruluğu veya yalnışlığı kati degildir.Onun için yorum yazan kişiler sadece "bu görüşe katılmıyorum" diyebilirler.Aksi halde yazıklarını ıspat etmek zorundadırlar.Ben elimdeki deliller ile iddia sunuyorum.Lütfen yalnışlığını da deliller ile sunun ki okuyan kişiler iyi bir tahlil olanağına sahip olsun.Teşekkürlerimi sunuyorum...
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: metal tarih 1/7/2007
Bence işin acı tarafı ülkemizin ve bölgemizin, değer ve zenginliklerinden, bir ingiliz ajanının bile bilgisi olup o dönemdeki savaşı fırsat bilerek içimize kadar sokulup, çalışmalar hatta kazılar yapıp bir takım eserleri de ülkesine kaçırmayı başarmış. burada lawrenci ne kadar hain desekte bizlerde o kadar elimizdeki zenginliklerden bihaberiz, elin ajanı yaklaşık yüzyıl önce buradaki tarihin peşindeyken bizler 2000 li yıllarda bile halen zar zor kurtarıyoruz zeugmayı. Motorsiklet konusunda ise bölge insanı bu aracı ilk defa gördüğünden ve de bölgemiz için son derece kullanışlı olan bu aracı benimsemesimantıklıdır.
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: ahmeter tarih 1/8/2007
Bu adam tam anlamıyla profesyonel bir munafık.Nereye gitse "ben sizdenim" demiş.Ve işini iyi yapmış helal olsun..
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: hazal1 tarih 1/8/2007
British Museum(Londra) da Zeugma ile ilgili şimdiye kadar kayıt altına alınabilmiş hiçbir eser yoktur.Uluslararası anlaşmalar geregi Kültür bakanlığının bu amaçla yaptığı araştırma ve çalışmalar Zeugma kazı bölgesindeki eserlerin büyük bir bölümünün çalıntı ve eser kaçakçılarının elinde olduğu yönündedir.Ama konu son derece önemli ve tarihe ışık tutan bir çalışmadır.
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: kubiturk tarih 1/8/2007
ramazan abi.1-BU LAWRENCE OSMANLI YI İÇTEN ÇÖKERTEN BİR AJANDIR.Osmanlı ile arapları birbirine düşürerek iş tutan bir pisliktir..2-BU ADAMI ZEUGMANIN KEŞFİ GİBİ GÖRMEN EN BAŞTA GÜNAH.ABİ BU ADAM dünyanın en rezil,Osmanlı yı mahveden bir ingilizdir.bu sitede tarihimize böyle şerefsizlik yapanları değişik şekilde vermeyin abi..
--------------------------------------------------------------------------------
Yorumlayan: Kullanıcı Adı tarih 3/12/2007
Bu adam zeugmadaki ve karkamıştaki kütüphanedeki tarihi eserleri çalarak bir bidona koyuyordu. bu bidonu fırata atıyor , tarihi eser suriyeye doğru yola koyuluyordu. ordanda emaneti alıyolardı. Bunu Karkamışta birinden dinlemiştim. aynen böyle anlatmıştı. inşallah yukarıda yazılanların içinde bunlara değinilmiştir. çok uzun okuyamadım:D