Birbirimize Karşı Saygımız...
Sevgili kardeşlerim, sitede bazı zamanlar yaşanan olaylar herkesi olduğu gibi beni de üzüyor. Burası sanal bir ortam da olsa çoğumuz birbirimizi tanımaktayız. Ben, henüz herhangi bir etkinlikte sizlerle birlikte olma şansını bulabilmiş olmasam da gerek simaen gerekse de ismen bir çoğunuzu tanımaktayım. Üstelik yaklaşık son 6 yılımın büyük bir çoğunluğunu Nizip dışında geçirdiğim halde. Şunu unutmamalıyız ki hepimizin ortak paydası Nizip'tir.
Çoğu kişinin mesajlarını yazarken son derece hassas davrandığını gözlemliyorum. Bu arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Ancak bir konuda rahatsızlığım bulunmakta. Özellikle sitenin yönetiminde bulunan arkadaşlarımıza karşı ön yargılı bir şekilde hoş olmayan üslupla ifadeler kullanılmakta. Bazen tek cümle yazıp onları ağır ithamlar altında bırakabiliyoruz. Şunu unutmamalıyız ki bu insanlar zamanlarından feragat edip burada bu işi yürütmeye çalışmaktadırlar. Bir diğeri yönetim dışındaki üyeler arasındaki üslup. Ben kimseyi zan altında bırakmadan şunu söylemek istiyorum: Eğer saygı görmek istiyorsak önce her üyemiz saygı çerçevesinde mesajlar yazmalı ki bütünsel anlamda saygıyı yakalayabilelim. Burası tabiki bir forum, tabiki meselelere farklı açılardan bakacağız ama yazarken de çok ağır ithamlara kadar giden mesajları da yazmamamız gerekiyor. Kimseye sen şucusun, ben bucuyum dememeliyiz. Arzum odur ki; insanların burada kalbi kırılmasın. Sonuçta sanal ortamdayız. Bazı cümleleri günlük konuşma dilinde kullandığımız gibi kullandığımızda yanlış anlaşılabiliyor. Bu nedenle gerekirse klavyemizin tuşlarına birkaç defa fazla basıp açıklayıcı olmamız gerekiyor. Bunların hepsi sizden önce kendim için geçerlidir.
Yazı biraz uzun oldu. Zamanınızı aldım, kusura bakmayın. Allah'a emanet olun...
İKİ NOKTA
Hiddetlendi mi gözü kararır; görmez dünyayı
Düşünemez öbür dünyadaki hassas tartıyı
Ne olur ki vurmasan da açık bıraksan kapıyı
Zor mu gördün ey nefsim; iki nokta koymayı?
Yeri gelir, üç nokta koyar tümcesinin sonuna
An olur, tek nokta atar nefis; hiç dönmeden ardına
Dönüp gitmek kolay ama yakışmaz dostluğun şanına
Zor mu gördün ey nefsim; iki nokta koymayı?
Her yiğidin harcı değil kalem tutmayı bilmek
O kalemi tutup da adam akıllı yazmak
Kırmamak için dostu tahtaya iki takla attırmak
Zor mu gördün ey nefsim; iki nokta koymayı?
Dostu kırmamak için bin bir takla atmalı
Gerekirse o kaleme canı gibi bakmalı
Nefsi kırıp da o noktaları ebediyete yaymalı
Zor mu gördün ey nefsim; iki nokta koymayı?
Gün gelir, gelir zaman; o noktalar tek sıraya dizilir
Dostun olan dost; derdin önünde bıçak gibi kesilir
O iki noktalar işte; önünde nakış nakış dikilir
Zor görmeyeceksin ey Mahsun, zor görmemeli…
MAHSÛN (12 Nisan 2009 Pazar)