Oruç Tutarken Sahuraha Kalkmak
Oruç tutulurken sahura kalkılması öneriliyor. Sahura kalkmadan oruç tutmak halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatte azalmaya neden oluyor.
Diyetisyen Cemal Aytaç Ak, "Ramazan ayında azalan öğün sayısını az ve sık yiyerek sahur ve iftar dahil 1-2 ara öğünle en az 4'e çıkarmak gereklidir. Sahura kalkılmadan oruç tutulursa aç kalma süresi artacağından metabolik hız düşer, halsizlik, baş ağrısı, yorgunluk ve dikkatte azalmalar görülür" dedi.
Gün içinde kan şekerinin düşmesini ve uzun süreli açlık sonrası iftarda aşırı besin tüketimini engellemek için sahurda yavaş sindirilen ve besin değeri yüksek gıdaların tüketilmesi öneriliyor.
Protein içeriği yüksek gıdalar sahurda
Çok yağlı ve çok tuzlu yemeklerden ve aşırı tatlı besinlerden kaçınmak gerektiğine değinen Ak, bunların yerine hazmı kolay, mide ve bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli ve selüloz içeren sebze, meyve ve kepekli ekmek tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekti:
"Protein içeriği yüksek olan besinler midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktirdikleri için sahurda tüketilmeleri daha uygundur. Yumurta, süt, yoğurt, peynir, kuru baklagiller tercih edilebilir."
2 litre su tüketin!
Sahurda zeytin, peynir, esmer ekmek, çiğ sebzeler, süt veya yoğurt, meyve veya taze sıkılmış meyve suları, reçel ve komposto türü gıdalar veya kuru baklagil çorbaları, etli veya etsiz sebze yemeği, yoğurt, esmer ekmek ve meyveden oluşan posa içeriği yüksek bir öğün tüketilebileceğini belirten Ak, gün içinde su kaybının önlenmesi için özellikle sahurda sıvı alımına önem verilmesi gerektiğini söyledi.
Ak, sahurdan iftara kadar uzun süreli açlık ve özellikle sıvı tüketiminin olmamasının önemli sağlık sorunlarına neden olabileceğini kaydederek, iftar ile sahur arasında 2 litre (10 su bardağı) su içmenin doğru bir davranış olacağını belirtti.
Küçük porsiyon ve yavaş yemek
Yavaş sindirilen, mide ve bağırsak sisteminde uzun süre kalabilen lifli ve kana geçiş hızı düşük olan esmer tahıl ürünleri, sebzeler, kuru baklagiller, salata gibi gıdaların tercih edilmesinin iftar sonrası yaşanabilecek rahatsızlıkları engelleyeceğini anlatan Ak, "İftar yemeği yavaş yavaş ve küçük porsiyonlar halinde yenmelidir. Azar azar, iyi çiğneyerek ve sık aralıklarla besin tüketilmelidir" dedi.
Ak, çorba ve kahvaltılık ürünler ve salata ile oruç açıldıktan 1-2 saat sonra ana öğün tüketmenin hem metabolizmayı çalıştırmak, hem de boş mideye birden yemek yemenin yol açabileceği sağlık sorunlarını engellemek adına önemli olduğunu vurguladı.
İftar sofralarının genellikle oldukça zengin olduğunu ve yüksek kalorili yemekler ve tatlıların bu öğünde tüketildiğini kaydeden Ak, iftarın ardından çikolata, cips, kuruyemiş yenilmesi, sahur yemeklerinde de hamur işleri, börekler ve gözlemelerin tercih edilmesi halinde ise ciddi kilolar alınmasının muhtemel olduğunu vurguladı:
"Bu nedenle özellikle erken iftar yemeği yenilen Ramazan aylarında iftarı bölüp akşamın ilerleyen saatlerine bir öğün daha eklemek doğru olacaktır. Özellikle Ramazan ayında tüketimi artan tatlılar şişmanlığa neden olan önemli yiyeceklerdir.
Ramazan ayında şişmanlamak istemeyenler tatlılardan kaçınmalı, tatlı tüketilecekse az olmak şartıyla sütlü tatlılar tercih edilmelidir."
mübarek ramazan ayı geldi
Ramazan Müjdesi
Ramazan'ın ilk günü ile birlikte nur ve feyiz dolu bir mevsimi yaşamaya başlarız. Kâinat şenlenir, dünya Cennetten süzülen nurânî bir hava ile dolup taşar.. Ulvi âlemlerin masum ve mübarek sakinleri öbek öbek mü'minlerin çevresini sarar. Rahmet ülkesinden müjdeler, kâinatın Rabbinden selâmlar ve mağfiret ümitleri getirir, Ramazan ayı...
Mukaddes kelâmın nazil oluşunun yıldönümünü mü'minlerle birlikte cinler, melekler; ağacı, çiçeği, böceği, kurdu, kuşu, denizi ve deryasıyla yaşlı dünyamız da kutlar. Görünen ve görünmeyen âlemlerde tam manâsıyla bir bayram havası yaşanır.
Bu ayın Cenâb-ı Hak katında müstesna bir yeri vardır. Yüce Rabbimiz kendisine muhatap olarak seçtiği kullarına sonsuz rahmetinin en geniş tecellilerini bu aya tahsis eder. Başta Kur'ân-ı Kerim olmak üzere! Tevrat, Zebur ve İncil gibi diğer semavî kitapların da bu ayda indirilmiş olması, bu günlerin kıymet ve kudsiyetini artıran diğer bir husustur.
Mü'minlere İlâhî bir ihsan olarak bu günleri birer güzel fırsat bilerek değerlendirme, Rablerine olan kulluk derecelerini gösterme, Ona muhatap olabilme gayreti içine girerek tam bir ihlâs ve şuurla ibadet ve taate koşarlar.
Bu gayretin neticesi elbette karşılıksız kalmayacaktır. Oruç tutup, Ramazan ayını bir kulluk şuuru içinde geçirenler tatlı bir ânı yaşadıkları, huzura erdikleri gibi pekçok nimete de mazhar olurlar.
Ubâde bin Samit anlatıyor:
Ramazan ayının başladığı bir günde Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam şöyle buyurdu:
"İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah'ın rahmeti sizi kuşatır. O ay, yeryüzüne bol bol rahmet iner. Günahlar affedilir. Dualar kabul olunur. Allah sizin iyilik ve ibadette yarışmanıza bakar da, bununla meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise kulluğunuzla kendinizi Allah'a sevdirin. Asıl bedbaht olan da, bu ayda Allah'ın rahmetinden nasibini alamayandır."(1)
Ramazan her yönüyle bir ibadet mevsimidir. Her mü'min namazı, orucu, iyilikleri hizmetleri ve duâsıyla bu rahmet ve bereketten nasibini almaya çalışır. Bilerek veya bilmeyerek yapmış olduğu günahları için Allah'tan af diler. Rabbine niyazda bulunur.
Cenâb-ı Hak da kulunun bu samimi dua ve niyazını karşılıksız bırakmaz, günahlarını affeder, rahmetine garkeder.
Ramazan ayının kudsiyet ve bereketini bildiren şu hadis-i şerifi birlikte okuyalım. Peygamber Efendimiz geniş anlamda bu hususu dikkatimize vermektedir.
Selmân-ı Fârisî (r.a.) anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam Şaban ayının son günlerinde bize irad ettiği bir hutbede şöyle buyurdu:
"Ey insanlar büyük ve mübarek bir ay yaklaştı, gölgesi başınızın üstüne düştü. Bu öyle bir aydır ki, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi vardır. Allah o mübarek ayın gündüzlerinde orucu farz, gecelerinde nafile namazı meşru kıldı. Bu ayda küçük büyük bir hayır yapan insan, başka aylarda bir farz eda etmiş gibi sevap alır.
Bu ayda bir farzı yapmak, başka aylarda yetmiş farz yerine geçer.
Bu ay Allah için açlık ve susuzluğun, taat ve ibadetin meşakkatlerine sabır ve tahammül ayıdır. Sabrın karşılığı da Cennettir.
Bu ay yardımlaşma ayıdır.
Bu ay mü'minlerin rızkını arttıracak aydır.
Bu ayda her kim oruçlu bir mü'mine iftar edecek bir şey verirse, yaptığı bu iş günahlarının bağışlanmasına ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmeden onun kadar sevaba kavuşur."
Ashâb-ı Kiramdan bazıları, "Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir şey bulup verecek durumda değiliz" dediler.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Allah bu sevabı bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü'mine iftar ettirene de verir" buyurdular ve hutbelerine şöyle devam ettiler:
"Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennemden kurtuluştur.
Bu ayda kim kölesinin (işçi ve hizmetçisinin) işini hafifletirse, Allah da onu affeder ve Cehennemden uzak tutar.
Bunun için bu ayda şu söyleyeceğim dört hasleti fazlasıyla bulundurmaya çalışınız. Bu dört hasletten ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz, diğer ikisinden ise hiçbir zaman ayrı kalamazsınız.
Rabbinizin rızasına sebep olan hasletlerin birisi, kelime-i şehadete devam etmeniz, diğeri de Allah'tan mağfiret dilemenizdir.
Vazgeçemeyeceğiniz iki hasletin biri Allah'tan Cenneti istemek, diğeri de Cehennemden Allah'a sığınmaktır.
Her kim oruçluya bir yudum su verirse, Allah da ona benim mahşerdeki havuzumdan öyle bir su içirecektir ki, Cennete girinceye kadar bir daha susuzluk çekmeyecektir.(2)
Kaynaklar:
(1) et-Tergib ve't-Terhîb, 2:99.
(2) A.g.e, 2:94.
Ramazân Ayı'nın Faziletleri
Ulu Allah (C.C.) buyuruyor ki:
<— Ey Mü'minler; Sizden öncekilere oldugu gibi, size de günahlardan korunasiniz diye, oruç tutmak farz kilinmistir.>>
(Bakara - 183)
Said Ibni Cübeyr buyurdu: >
Bir gurup âlim bu bahisde der ki:
Bunun için ileri gelenleri, orucu yaz ile kis arasi bir dönemde tutmak üzere görüs birligine vardilar ve ilkbaharda oruç tutmayi kararlastirdilar. Getirdikleri bu kolayliga karsilik oruca ongun daha ilâve ettiler.
Bir süre sonra kirallari hastalandi ve eger iyilesirse oruçlarina bir hafta daha ekleyecegini Allah'a adadi. Iyilesmesi üzerine oruca bir hafta daha ekledi.
Bu kiral ölüp yerine baskasi geçince yeni Kiral > diye emir verdi. Daha sonra hayvanlarini toplu halde Öldüren bulasici bir hastalik afati ile karsilasmalari üzerine kiralari > diye emir çikardi. Bunun üzerine on besten ve on gün sondan olmak üzere oruç müddetine yirmi gün daha eklediler.>>
Ileri sürüldügüne göre, her ümmete Ramazan Orucu tutmak farz kilindi. Fakat zamanla kendileri bu farzi yerine getirmekten kaçindilar.
Bagavi'nin ileri sürdügüne göre. > kelime olarak > kökünden türemis bir isimdir ve kizgin tas mânâsina gelir. Cünki araplar siddetli sicak günlerde orüc tutarlardi. Aylara isim verdikleri zaman, oruç ayi siddetli sicaklara rastladigi için, adi > kondu.
Baska bir görüse göre de, yakici mânasina gelen Ramazan bu ayin günâhlari eritmeye vesile olmasi yüzünden oruç ayina isim olarak takildi.
Ramazan Orucu, Hicret'in ikinci yilinda farz kilindi. Kesin bir Isîâmî vecibe oldugu apaçik bulundugu için farz oldugunu inkâr eden kâfir olur. Ramazanin faziletini belirten hadisler çoktur.
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
<— Ramazanin iik gecesi girince, bir ay boyunca bir tanesi bile kapanmamak üzere, bütün cennet kapilari açilir ve Allah'in emri uyarinca söyle seslenilir,
Bu davet, tanyeri agarana kadar devam eder. Allah her bayram gecesi bir milyon kisiyi cehennemden âzâd eder.>>
Selman-i Fârisî buyurur ki;
<— Ey insanlar! Sizi büyük bir ay gölgesi altina almak üzeredir. Içinde bin aydan hayirli olan Kadir Gecesi vardir. Allah, o ay içinde oruç tutmayi farz ve gecelerini ibadetle geçirmeyi nafile kilmistir.
Kim bu ayda bir hayir islerse baska zamanda bir farzi yerine getiren gibidir. Bu ayda bir farzi yerine getirirse baska zamanlarda yetmis farz yerine getiren gibidir.
Bu ay sabir ayidir. Sabrin mükafati ise cennettir. Bu ay yardim ayidir, içinde mü'minin rizkinin arttigi bir aydir. Kim bu ayda bir oruçluya iftar ettirirse, bîr köle azad etmis gibi sevab kazanir ve günahlari bagislanir.>>
Seîmân-i Farisî buyurur ki: <> dedik. Peygamber 'imiz sözlerine söyle devam buyurdu :
<— Allah, o sevabi, oruçluyu bir yudum süt, bir içim su ve bir hurma ile iftar ettirene de verir. Kim oruçlunun karnini doyurursa bu onun günahlarinin bagislanmasini saglar, Allâh ona benim Havz'imdan bir kere içirir de artik hiç susamaz olur. Ayrica oruçlunun mükâfatindan hiç bir sey eksilmeksizin onunki kadar sevab kazanir.
Bu ayin basi rahmet, ortasi bagis ve sonu cehennemden kurtulustur.
Kim bu ayda kölesinin isini hafifletirse Allah onu cehennemden azad eder.
Bu ay içinde dört seyi çokça yapin. Ikisi ile Rabb'imizin rizasini kazanirsiniz. Diger ikisi de sizin için kaçinilmaz ve ihmat edilmez ihtiyaçlardir.
Rabb'inizin hosnutlugunu kazandiran iki sey, Allâh'dan baska ilâh olmadigina sahadet etmek ve O'na istigfar etmektir. Sizin için kaçinilmaz ve ihmal edilmez olan diger iki sey de, Rabb'inizden cennet istemeniz ve sizi cehennemden korumasini diiemenizdir.>>
Peygamber'imiz (S.A.S.) buyuruyor ki:
"Kim inanarak ve önemini anlayarak Ramazan Orucunu tutarsa, geçmis ve gelecek bütün günâhlari afvedilir."
<— Ulu Allah > diye buyuruyor. Ulu Allah'in kendisine izafe ettigi bir ibadet için baska bir sey söylemeye lüzum yoktur.>>
<— Ümmetime, Ramazan Ayi'nda, daha önceki ümmetlere verilmeyen bes özellik verilmistir:
1 — Allâh Kati'nda oruçlunun agiz kokusu, miskten daha hostur.
2 — Iftar anina kadar melekler onlar için istigfar eder.
3 — O ayda seytanlarin elebaslari tutuklanir.
4 — Ulu Allah her gün > buyurarak her gün cenneti süsler,
5 — O ayin son gecesinde günâhlari afvedilir.>>
Sahâbiler > diye sordular. Peygamber 'imiz onlara su cevabi verdi, >
Allah'a Emanet Olun; Selam ve Dua İle...