Sümer Uygarlığı (Sümerler)
Jeologlara göre dünyamızda hayat, sularda 20 milyon yıl önce başlamış, antropologlara göre de ilk insan 250.000 yıl önce canlılar arasındaki yerini almıştır. Arkeologlara göre ilk resim, heykel ve oymalar 30.000 yıl öncelerine kadar uzanır. Din kitaplarındaki kıssaların yanı sıra, tarihçilere göre de ilk şehirleşme zamanımızdan 11.000 yıl kadar öncedir. Mezopotamya'da (Güneydoğu Anadolu'nun uzantısı) MÖ 9000 ve Konya-Çatalhöyük'te MÖ 8000 yıllarındadır.
MÖ 5000 yıllarından itibaren Mezopotamya’yı meydana getiren Dicle ve Fırat nehirleri çevresinde (sonradan Ural Altayık olarak adlandırılan) Sümerler, Elamlar, Hurriler, (Sami) Akad, Asur, Babil, Mısır ve (yine sonradan bazılarınca Hint-Avrupai olarak adlandırılan) Hititler yaşamışlar ve birbirleriyle sürekli sürtüşmüşlerdir.
İlk yazıyı MÖ 3300 yıllarında Sümerler bulmuştur. Çivi Yazısı diye adlandırılan bu yazının kökeni resim-yazı idi. Batıda Mısır’ı etkilemiş, ancak Mısır Hiyeroglif yazısı sonra kendi sistemi içinde gelişmiştir. Doğuda ise İran yoluyla Hindistan'a ulaşmıştır. İndus Yazısı hep o aşamada kalmıştır. Daha doğuda Çinliler ise çivi yazısından bir ölçüde etkilenmişler, ama sonra kendi sistemlerini kurmuşlardır.
Sümerler yazıyı bulan millet olmakla yetinmemişler, Gılgamış Destanı ile ilk şiir ve edebi yazı örneklerini de vermişlerdir. Sümerler Mezopotamya’nın güneyinde siteler, kanallar kurmuşlardır. Ulaştıkları medeniyet seviyesi ile hukuk, dil ve mimaride MÖ 2000'lerde bölgeye gelen Samileri de etkilemişlerdir. Daha sonraları yöreye inen Hititler de Sümerlerden dolaylı olarak etkilenmişlerdir.
Bütün bu bilgiler gösteriyor ki, "Ari Kürdistan" diye adlandırılmak istenen bölgede, o tarihlerdeki arî diye bilinen tek halk, belki Hititlerdir. Diğerleri ya Sami'dir, ya da Turanî’dir.
Bunun ispati da, kil tabletlerdeki yazıların hangi dile yakin olduğu konusunda yapılan çalışmalardır. Pek çok yabancı yazarın o dönemde bölgede Ari bir dil tespit edememesi bir yana; yaptıkları çalışmalar Sümer ve Elam dillerinin bugünkü Türkçeye hayret uyandıracak kadar benzediğini göstermiştir. Prof. Hamit Zübeyir Koşay'ın bu konudaki katkıları da büyüktür. Kazım Mirşan ise ilk yazının duvar resimlerinde başladığını, ve bunların Türk sembolleri olduğunu belirtir.
Sümerler, MÖ 3500- MÖ 2000 yılları arasında Mezopotomyada yaşamış halktır.
Mezopotamya'da ortaya çıkan sayısız medeniyetin temelini Sümerler atmıştır. Ayrıca yazı ve astronomi de ilk kez Mezopotamya'da Sümerlerde ortaya çıkmıştır. Genel kanı Sümerlerin çağdaşı olan halklarla yakın etkileşimi sonucu benzerliklerin olduğu yönündedir. Birkaç kaynakta belirtildiği gibi Türk oldukları sanılmaktadır. Belirli bir halk ile bilimsel bir akrabalık henüz kanıtlanamamıştır.
Birbirinden bağımsız site denilen şehir devletleri halinde yaşamışlardır.
En önemli şehirleri; Ur, Uruk, Kiş Lagaş ve Nippur'dur. Bu şehir devletleri Ensi veya Patesi denilen rahip-krallar tarafından yönetilmiştir. Bütün Mezopotamya ülkesine hakim olan krala ise "Lugal-kalma" denir. Krallar başkomutan, başyargıç ve başrahip yetkilerine sahiptirler.
Kökenleri
Mezopotamya'nın yerli halklarından değildi, sümerologların okuduğu tabletlere göre halkın bir bölümünün Orta Asya'dan diğer bir bölümünün ise Doğu'dan Dilmun denilen bir ülkeden geldiği söyleniyor. Yine de kökenleri tam bilinmemektedir. Bilinen bir gerçek Sami kökenli olmadıklarıdır. Nitekim Sümerce Hint-Avrupa ve Sami kökenli dillerle akraba değildir, gerçi bazı özellikleri Ural-Altay dillerini hatırlatsa da herhangi bir akrabalık veya köken kanıtlanamamıştır. Rus arkeolosijinin atası arkeolog Nikolsky şunları söyler:
"Sümerlerin ana vatanı Aşkabad kentinin yakınındadır. Bu ülkenin kurganlarından arkeologlar taş, gümüş ve kilden yapılmış eşyaları bulmuşlardır ki bunlar, Mezopotamya'nın güneyindeki Sümer kurganlarındakilere çok benzerler. Bütün bunlar şu düşünceye getirir ki, Sümerler büyük bir ihtimalle bu günkü Türkmenistan'dan Mezopotamya'ya varmışlardır. Bu iki uygarlığın son analizi onların arasındaki birçok ortaklıkları göstermektedir. Sümerlerin baş Tanrıları olan En-Lil'in yerleştiği yer Mezopotamya'nın güneyindeki düzlükte değil, dağlarda olmuştur. Belki de Köpet Dağı'nın etekleri onların ana vatanı olmuştur."
Şu an Sümerce kendi başına ayrı bir dil olarak kabul edilmektedir. Sümerce ve Sümerler ile bazı topluluk, kültür ve dillerin yakınlığı genellikle tarih boyunca sürmüş olan etkileşimlerle açıklanmaktadır.
Tarihleri
Mezopotamya'da yaşayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki medeni oluşumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi, matematik gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen toplum Sümerlerdir. "Yaratılış" ve "Tufan"a ilk kez Sümerlerde rastlanır. Sümer döneminde 21'i büyük olan yaklaşık 35 büyük şehir ve kasaba vardı. Bunlara örnek vermek gerekirse Kiş, Nippur, Zabalam, Umma, Lagaş, Eridu, Uruk ve Ur zikredilebilir.
Bu dönemde her kent genellikle surlarla çevriliydi. Her kentte en az bir tapınak bulunurdu. Sümerlerde tarihin belki de ilk kral listeleri ile karşılaşılır. Fakat bu listeler genellikle tarihsel gerçeklerin ötesinde mitolojik unsurlara da sahiptirler. Örneğin kral listesine göre Tufan'dan önce Sümerlerin yaşadığı bölgede efsanevi sekiz yönetici (ve dolayısıyla kent) mevcuttu. Kral listesine göre Tufan'dan sonraki ilk Sümer hanedanları Kiş, Uruk ve Ur'dur. Ünlü Gılgamış destanının kahramanı Gılgamış kral listesine göre Uruk Hanedanı'nın krallarındandır.
Lagaş'ta iktidara gelen Ur-Nanşe yaptırdığı inşaatlarla öne çıkmıştır. Urukagina da ilk yazılı reformları sayesinde tanınmıştır. Erken dönemlerde Sümerlerin ana tanrısı An'dır, fakat daha sonraki dönemlerde bu tanrı yerine Enlil Sümerlerin baş tanrısı konumuna yükselir. Enlil'in Nippur'da Ekur adında bir tapınağı vardır. Bu nedenle Nippur Sümerlerin dini başkenti sayılırdı ve burada tapınak yaptırmak veya bu tip inşaatlarda çalışmak, hizmetli olmak önemli sayılırdı.
MÖ 2400-2350 yıllarında Sümerler düşüşe geçerken, Akkadlar yükselişe geçmiştir. Sümerler, doğudan gelen Elamlılar tarafından MÖ 2000 yılında yıkılmıştır.
İlk defa Akadlar tarafından içten çökertildi ve bundan sonra bir daha eski haline gelemedi; MÖ 2000'li yıllardan sonra uygarlıkları bağımsız kimlikleriyle yaşayamadı. Ardından gelen Akad ve Babil uygarlıkları çoğunlukla Sümerlerin izlerini taşıdılar. Kendilerine özgü dilleri ve çivi yazıları uzun süre yaşadı. Sümer inanışları ve mitolojisi de Fenike - Yunan bağlantısıyla günümüze dek ulaştı.