Sevgili arkadaşlarım, altta eklemiş olduğum yazıyı çok beğendiğim için sizlerle paylaşmayı uygun gördüm. Yazıyı üşenmeden sonuna kadar okumanızda fayda var diyorum.
Bu ülkeyi bölmek isteyen dağ eşkiyaları okusunlar, görsünlerki tam donanımlı İngiliz ve Yunan ordusunu, biz Türkler, Mavzerle kazmayla kürekle nasıl ege denizine gömmüşüz. Bir avuç teröristlere o şanlı ecdadıdın torunları Mehmetçikler teslim edecek değillerdir. Bu vesileyle Tüm şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, acılı ailelerinede sabırlar diliyorum...
İŞTE DEVLET ADAMI. ONDAN SONRA BÖYLE BİR DEVLET ADAMI GELMEDİGİ İÇİN
SÜRÜNÜYORUZ.
Atatürk'ün başyaveri Salih Bozok anlatıyor :
Baskumandan, dusmandan kurtardigi Izmir'de gecirecegi ilk geceyi yasiyordu.
Mustafa Kemal Pasa İzmir'de ilk gecesini calisarak gecirdi. Zengin bir sofra
hazirlandigi halde ufak tefekle karnini doyurdu ve gec vakitlere kadar calisti.
Ertesi sabah erkenden uyandik.
Hafif bir kahvaltidan sonra vilayet konagina gittik.
Vali, Ingiliz konsolosu ile konusuyordu.
Biz gelince vali ayaga kalkti ve konsolos ile Mustafa Kemal Pasa'yi
tanistirdi. Konsolos iyi Turkce biliyordu.
Pasa valiye sordu:
-'Konu nedir ?'
Vali anlatti:
-'Sayin konsolos, ingiliz tebasi vatandaslarla rum ve ermeni azinligin guven
altinda olup olmadigindan endiseleniyorlar. Ben kendilerine herkesin guven
altinda oldugunu bildirdim'.
Mustafa Kemal Pasa konsolosun turkce bildigini biliyordu, buna ragmen
kendisine valiyi muhatap aldi:
- 'Ee, peki daha ne istiyormus ?'
Bu soruya konsolos turkce cevap verdi:
-'Tebamiz icin hukumetinizden yazili teminat istiyorum !'
Pasa:
-'Ne yani, Yunanlilar zamaninda siz tebanizi daha emniyette mi goruyordunuz ?'
Konsolos, kasilarak:
-'Evet' dedi, 'Yunanlilar buradayken tebamizi daha emniyette goruyorduk.'
-'Oyleyse buyrun, tebanizla birlikte Yunanistan'a gidin, efendim !'
Konsolos sinirlenerek sesini yukseltti:
-'Yani majestelerimin hukumetine savas mi aciyorsunuz ?'
Pasa:
-'Siz kiminle neyi konustugunuzu biliyor musunuz ? Ben Millet Meclisinin
baskani ve Turk ordulari baskomutaniyim. Savas acmaya da baris yapmaya da
tam yetkiliyim. Peki siz kimsiniz ?! Hukumetiniz adina savas ve baris
gorusmeleri yapmaya yetkili misiniz ? Boyle bir yetkiniz varsa goruselim.
Yoksa (eliyle kapiyi gosterdi) buyurunuz disariya, efendim !..'
Konsolos, Mustafa Kemal Pasa'nin son sozleri uzerine sapsari kesildi ve tek
bir kelime soylemeden kapidan cikti gitti.
Mustafa Kemal Pasa, adamın arkasindan valiye dondu:
-'Bunlara yuz vermeyin vali bey ! Bir donanma onunde pisacak, bir blof
karsisinda yelkenleri suya indirecek bir devletcik saniyorlar bizi !
Kustahlik derecesine bakin, bana 'savas mi aciyorsunuz ?' diye soruyor.
Barut kokan bir odada adamin sordugu seye bak !.. Savas halinde degiliz
sanki !'
Birkac saat sonra, Ingiliz donanmasi komutani hukumet konaginin kapisindan
girerek Mustafa Kemal Pasa'nin odasina yoneldi. Nazik fakat ofkeli bir hali
vardi. Rusen Esref kendisine ne istedigini sordu.
-'Baskomutan Mustafa Kemal Pasa ile gorusmek istiyorum !..'
Birlikte odaya girdiler, kapi kapandi.
Amiral:
-'Cok guc kosullar altinda bir savas kazandiniz, sizi asker olarak
ictenlikle kutlarim. Canakkale'deki basarinizi rastlantiya borclu
olmadiginiz kanitlandi boylece. Buyuk bir askerle tanistigim icin memnunum.'
diyerek ovguler yagdirmaya basladi.
Pasa, bikkin bir ifadeyle:
-'Bunlari gecin amiral. Cok isimiz var. Asil konuya gelin' dedi..
Amiral bu tavir karsisinda bocalayarak konuya girdi:
-'Izmir'de tebamiz ve sizin azinliklariniz ermeniler, rumlar var. Yeni
askeri yonetim altinda bu insanlarin statusu nedir? Guvende midirler ?..'
-'Hic kuskunuz olmasin amiral. Tebaniz ve azinliklar hukumetimizin korumasi
altindadir. Suc islemeyenler, kendilerini guvende sayabilirler'
-'Peki suc isleyenler ?'
-'Suc isleyenler sayin amiral, muhtemelen sizin ulkenizde de oldugu gibi,
adaletin huzuruna cikar. Suclu olanlar, cezalarini cekerler.'
-'Fakat Pasa Hazretleri, fevkalade gunler gecirdik. Yunan ordusundan cesaret
alan rumlar simariklik yapmis olabilir. Bugun bu insanlar yerli halkin
dusmanligi ile yuz yuzedirler. Ermenilerin biliyorsunuz buyuk bir bolumu
goce zorlandi ve onemli bir bolumu hayatlarini kaybetti. Bu ruh haliyle
Yunan ordusu ile isbirligi yapmis, bazi Turklere zor gunler gecirtmis
olabilirler. Bunlar, fevkalade gunlerin olaylaridir, bagislanmasi, hos
gorulmesi gerekir. Eger bu kisiler halkin husumetine birakilacak olursa,
butun dunya aleyhinize kiyameti koparir !..'
Son cumleye kadar amirali sakince dinleyen Mustfa Kemal Pasa, 'dunyanin
koparacagi gurultu' ile tehdit edilince amiralin sozunu kesti:
-'Ustunluk pozunuzu derhal bir kenara koyunuz amiral ! Milletleri tehdit
etmekten de vazgeciniz. Ingiltere ve muttefiklerinin kiyamet koparip
koparmayacagini dusunmem bile ! Bunlar memleketin dahili isleridir ve de
sizin bu islere karismaniza musaade etmem. Majestelerinin devleti bizim
azinliklarla ugrasmaktan vazgecsin. Kim ki bize saygi beslemez, bizden de
saygi beklemeye hakki olmaz'
Amiralin yuzu bembeyaz oldu:
-'Ingiliz hukumetinin tebasini her yerde koruma hakki devletler hukuku
teminati altindadir. Avrupa devletleriyle birlikte arkaladigimiz rum ve
ermenilerin guven icinde bulundurulmasini sadece rica ettik. Yoksa biz bu
guvenligi saglayacak gucteyiz...'
Pasa:
-'Arkaladiginiz Yunan ordusunun denizde yuzen cesetlerini herhalde gormus
olmalisiniz. Ordumuz asayisi saglamistir. Izmir limanini donanmaniza
kapatiyorum. Isterseniz, tebanizi gemilerinize doldurabilirsiniz.
Donanmanizin en kisa zamanda limani terk etmesini istiyorum !'
Sert sozler karsisinda amiral ne yapacagini sasirdi:
-'Ingiltere'ye savas mi aciyorsunuz ?'
Pasa:
-'Savas acmak mi ? Siz yoksa Sevr antlasmasinin halen yururlukte oldugunu mu
saniyorsunuz? Biz onu coktan yirtip attik bile. Karsimda serbestce
oturusunuzu, sizi konuk saymama borclusunuz ! Fakat nezaketimizi kotuye
kullanmaniza musaade edemem. Su anda hukuken 'baris antlasmasi yapmamis' iki
devletiz. Savas hukuku halen yururluktedir. Gemilerinizi derhal
karasularimizdan cekmenizi size tekrar ve son defa ihtar ediyorum !...'
Bir balmumu heykeline dondu amiral...
Sert adimlarla girdigi Mustafa Kemal Pasa'nin odasinda oturdugu sandalyede
kuculdukce kuculdu ve sonunda kekeleyerek: '- Affedersiniz !' dedi, yerlere
kadar egilerek geri geri kapiya gidip disari cikti.
Olay kisa sure icinde sehirde duyuldu...
Ingiliz ve Fransizlar kendi uyruklarini gemilere bindirmeye basladilar.
Birkac saat sonra da sessizce cekilip gittiler...