Abi siz zoru seven birisiniz seversiniz
Şiirlerinizi bekliyoruz...
Abi siz zoru seven birisiniz seversiniz
Şiirlerinizi bekliyoruz...
<div class="MsoNormal" align="center" </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #003300; font-family: Arial" Belki zaman; gözyaşlarımızın ıslattığı, bizi alnımızdan öpen seccadelerimizde geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #003300; font-family: Arial" Belki zaman; secdelerimizde ihya olup tükenen sonra ihya olup tekrar tükenen kelimelerden uzanan dualarımızla geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #003300; font-family: Arial" Belki zaman; bir yardım programının ardından, ızdırabıyla sabaha kadar uykusuz geçen gecelerle geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #003300; font-family: Arial" Belki zaman; minarelerden arşa yayılan nağmelerin elleriyle tüm güzel şeylere dokunabilmekle geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #333300; font-family: Arial" Belki zaman; sahur sonraları şafakları beklerken gökyüzüne fısıldadığımız hayallerimizle geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #333300; font-family: Arial" Belki zaman; çok uzaklarda isimlerini bile bilmediğimiz kardeşlerimizin kurtuluşu için kocaman dualarımızı küçücük zarflarımıza koyup göndermekle geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #333300; font-family: Arial" Belki zaman; dargınlıkların açtığı mesafeleri bir vuslat hasretiyle kucaklaşmaya dönüştürmekle geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #333300; font-family: Arial" Belki zaman; tekrar birlik olmakla geçmeliydi, </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #333300; font-family: Arial" Belki zaman; gözyaşıyla ıslanmış bir dua olup Rabbimize sunulmakla geçmeliydi </div
<div class="MsoNormal" align="center" <strong / </div
<div class="MsoNormal" align="center" "color: #333300; font-family: Arial" Rabbimizden gelen hediyeye gereken ilgiyi gösteremedik, ama rahmetiyle bizleri unutmayacağına ümidimiz ve inancımız sonsuzdur, bağışlanmayı dileriz. </div
İş hayatına birden bire atıldık, siteye çok fazla zaman ayıramıyorum. Ama ben gönül bahçesinin gönüllü bekçisi olarak gönlüm sizinle demek istiyorum müsaadenizle. Katkılarınız için teşekkür ederim..
bireysel emekli, sadece üye...
bizlerde bu zamanın içinde mücadele edip duruyoruz.
Dünyada en zor şey, insanın kendini bilmesidir.
Belki zaman;.....................
Eline saglık
İnsanlar İçin En Güzel Hediye Hiç Masrafı Olmayan
Ama Degeri Çok Olan Ufacık Bir Gülümsemedir...
Bu güzel yazı için tşkler...
"Gözleri dicle gibidir pehliven hani biraz baksam desem boğulacağımdan korkarım
Dudakları sıfatındada uçuşan kelebek gibidir dokunsan öleceğinden korkarım
Elleri dağda gezen analıkuzulu birçift maralıdır hani dokunsam desem kuzuların yetim kalacağından korkarım
Saçları diyarbakır surların üzerinden uçuşan bir kuş sürüsü gibidir bir telini tutmayı düşünsem surlardan düşeceğimden korkarım"
anlayanlara
<p align="center" Ulan İstanbul sen misin
Senin ellerin mi bu eller ?
(...)
Sen
Eğer yine İstanbul’san
Eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim
Ulan yine sen kazandın İstanbul
Sen kazandın ben yenildim
Kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
Yine emrindeyim.
Edited by - cengizkrbck on 3/15/2007 4:47:29 PM
Mühendishane-i Berri-i Hümayün -:--:- İstanbul
Taştın yine deli gönül sular gibi çağlar mısın? Akdın yine kanlı yaşım yollarımı bağlar mısın?
Nidem elim ermez yare bulunmaz derdime çare? Oldum ilimden avare beni bundan eğler misin? (Yunus Emre)
<p align="center"
İSTANBUL
Sevgisi içimde yaşayıp duran
Nazlı güzellerin şirin İstanbul
Hayali kafamda hükümdar süren
Görmez gözlerime görün İstanbul
Ortasında deniz kenarlar kara
Bu dünyada cennet olmuş kullara
Mehtapta sandallar ne hoş manzara
Sahildir yayladır yerin İstanbul
Gemilerin gelir peşi peşine
Şöhretin yayılmış hudut dışına
Ayrı bir güzellik başlı başına
Sevgi muhabbetin derin İstanbul
Fatih Mehmet Sultan temeli kurdu
Ondan sonra oldu Türklerin yurdu
Edirne’den gelen o büyük ordu
Ayyıldız bayrak nurun İstanbul
Denizler kilidi boğazların var
Dünyaya haykıran avazların var
Yılmaz Türk Ordusu şahbazların var
Ferah tut gönlünün serin İstanbul
Dünya güzelliği sendedir mevcut
Hususi özenmiş yaratmış Mabut
Herkesin gönlünde vardır bir maksut
Halis Türk maksadın varın İstanbul
Edipler şairler yetişmiş sende
Ehl-i aşklar yanmış tutuşmuş sende
Bir aciz kimseyim Veysel’im ben de
Seversen olayım yarin İstanbul.
<p align="right" "copyright" "copyright style8" "style39" "copyright" "copyright style8" "style39" "copyright" "copyright style8" "style39" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright" "copyright style8" "style39" "copyright" "copyright style8" "style39" Âşık Veysel Şatıroğlu .
Edited by - Gökhan Dokuyucu on 15.03.2007 20:11:41
ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP
Zindanda iki hece.Mehmed’im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam,boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed’im!
Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!
Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl almazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.
Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?
Buradan insan mı çıkar,tabut mu?
Bir idamlık Ali vardı,asıldı
Kaydını düştüler,mühür basıldı.
Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı
Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"!
Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?
Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...
Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!
Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekun içinde yazıl ve çizil!
Insanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik,mintanlarla et.
Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat
Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!
Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim,senelik paydan!
Zindanda dakika farksız aydan
Karıştır çayını zaman erisin
Kopuk kopuk,duman duman erisin!
Peykeler,duvara mihli peykeler
Duvarda,başlardan yağlı lekeler
Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...
Duvar,katil duvar yolumu biçtin
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin
Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
Tek nokta seçemez dünyada nazar
Yerinde mi acep,ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?
Ses demir,su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir.
Ne gelir ki elden,kader bu,emir...
Garip pencerecik,küçük daracık;
Dünyaya kapalı,Allah’a açık
Dua,dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış
Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu
İplik ki incecik,örer boşluğu
Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş
Karanlığında nur,yeniden doğuş....
Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!
Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!
Mehmed’im,sevinin ,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir
NECİP FAZIL KISAKÜREK
ben bir necip fazıl hayranıyım kendi şairliğim eskiden vardı ama artık kalmadı zaman götürmüş bazı şeyleri napalım....
FEZA PİLOTU
Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?
Bir odun parçasına at diye binen çocuk
Başında çelik kulaf, sırtında plastik gocuk.
Uzakları yenmiş Fatih edasındasın|
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın...
Allah’a dil çıkarır gibi ****** bir yarış...
Farkında değilsin ki, Ay Dünya’ya bir karış.
Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe.
Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;
Fezada ’Allah diye bir şey yok’ iddiası
Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü’minin duası;
Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.
Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
Kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.
Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
Bizdedir ve bizdedir Arş’a giden astronot,
Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.
Bizimkiler ışığa gem vururda binerler;
Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler..
NECİP FAZIL KISAKÜREK