Çocukluğumuzun en güzel hediye yiyeceklerinden biriydi bamamız,dedemiz veya bir büyügümüz Antep e gittigi zaman getirip bize ikram ettikleri bir ikram bir hediye idi.Bazanda Nizip zenginlerinin ve varlıklı ailelerinin sofralarının baş köşesinde ikram edilen bir nimetti.
Eski otelin altında adını ustasınında adını hatırlayamadığım tatlıcı yüksel ustanın sırasında peksimetçi vardı hatırlarmısınız susamlı küncülü çubuk veya daire şeklinde kahke ve kraker çeşitleri vardı hele Ramazanı ve ramazanda yenecek ramazan kahkelerini unutmak mümkün degil
Ramazan günü hali vakti yerinde olanlar kapı kapı kahkeyi dağıtırlardı misgibi kokardı mubarek Ramazan sonrası sabahları sıcak bir çay ile yapılan kahkeli kahvaltılar sanırım günümüzde unutulmaya yüz tutan geleneklerimizden biri yine kahkeli sahurlar bir başka güzellikti
Sevgili dostlar sanırım kültürümüzle birlikte insanlığımızı ve onun bize yükledigi degerleride unuttuk ne zenginimiz eski zengin ne fakirimiz eski fakir nede Peksimetlerde ve kahkelerde o tat kaldı yiyecekler helal dairesindenmi çıktı yoksa şükrümüzmü eksik Ya da gıdalarmı suniileşti veyahut başka bir ülke veya başka bir Dünyadamı yaşıyoruz inanın anlamış degilim yeminle söylüyorum yolardaki tozun , asfaltın kokusunu bile özlüyorum okula giderken pantolonlarımızdaki yamalıklar bile bize bir deger katıyordu hele kör ahmet amcanın şehir gazozlarının tadı bir başkaydı ve o gazozlardaki usarelerde yok. Herşey bir başka her şey sahte olmuş, malesef her şey bayatlaştı şu dar-ı Dünyada sıkıcıda olsa beyaz yakalar siyah önlükler burnumda tütüyor Ah! O güzel Nizibin güzel sokakları güzel insanları yok denecek kadar azalmış bizim şirin ilçemizin o güzelim bağçaları inciri narı cevizi gasi turpu v.s valla bakdenizi bile bir başkaydı yaşlı nineler o kavurucı sıcaklardan sonra ikindi akşam arası sokaga bir kilim serer oturup yaşantımızın hayatımızın sohbetleri edilirdi ara yerde teyzelere ve ninelere Top oynayan çocukların gelen topları huzurlarını kaçrsa dahi
-topunuz batsın kıranlar haykırışı bile bize zevk verirdi
Komşu komşunun bırakın külüne her şeyine muhtaçtı o bartıçlı evleri tahtadan kapıları büyük demir kilitlerle açılan kapı gıçırtılarını özledim okuyamasak dahi hacı kapılarında yazan tabelaları özledim yaz geldimi kahve önlerine atılan sandalyeleri oturup muhabbet etmeyi içilen demli çayları Zahterlerin keskin kokusunu özledim Ramazanda akşamüzeri sokaklarda satılan Keskin buz çok çok nidalarını Şerbeti ve kokusunu özledim hele hele iftar vakti dumanı tüten seyyar cigercilerin dumanını özledim valla Buzlu şerbeti , ev ekmegini özledim genzimizi yakan zeytin yagı ile yapılan yemeklerin tadı bir başkaydı Pirinç pilavımı ? kim bulmuşki elde komşuların sohbetlerle kahkalarla yapılan şehriye ile yapılan sarı yaplı bulgur pilavı ile açı biber turşusunu özledim.
Bahar mevsiminde mis gibi kokan ve dalından tozlu yolla ağaç altına düşen Mişmişleri can erigini özledim Nizip çayında balık tutmayı kayalı gölekte yüzmeyi özledim .Özlemini çektigim o kadar çok şey varki anlatılacak gibi degil ve en önemlisi Nizibin bağça yolunda Ya da Birecik yolunda sohbet ede ede yürümeyi ve o nadide arkadaşlarımı ve arkadaşlığı özledim.
Amma artık ne Nizip çayı kaldı ne o eski yiyecekler ile sebze meyveler nede eski amma eskimeyen dostluklar kaldı balın üretildigi gibi herşeyin hatta insanlığın bile sahte dostluklarını ve kültürünü ürettik elimizde kalla kala çok az arkadaş çok az dost kaldı Rabbim eski pekimeti ve tadı ile eski güzellikleri versin.
Selamlar