Çocukken istisnasız hepimiz, bir an önce büyümeyi hayal etmişizdir. Yaşımızın büyümesini, boyumuzun büyümesini istememiz, bizden büyüklerle boy ölçüşmeye çalışmamız unutamayacağımız hatıralarla doludur.
Kaç yaşındasın sorusunu hemen her çocuk, olduğu yaştan bir fazlasını söyleyerek cevaplamıştır.
18 yaşındayım, sözünde aynı zamanda bir meydan okuma vardır.
Hele hele otuz yaşına gelince...
Kimseye verecek hesabım yok bile demeye başlar dünün çocukları...
Kırkını, ellisini bulan insan ise, oturmuş ve olgunlaşmış bir yaşa sahiptir.
Artık tecrübe konuşmaya başlamıştır.
Keşke şimdi çocuk olsaydım, lafları dillerden düşmez...
Nizip'e gelgiğim zaman parkın önündeki havuzda,neşeyle yıkanan çocuklara
imreniyorum şimdi...
Şu sıcakta şimdi çocuk olmak vardı, bu sulara girip, neşeyle arkadaşlarıma su atmak vardı diye hayıflanıyorum.
Ne vardı hemence büyüyecek...
Küçükken el bebek, gül bebektik...
Annemiz ve babamız gözümüzün içine bakarlardı çocukken...
Hele ninemlere gittiğimiz zaman dayılarımda oradaysa dokunmayın keyfimize...
Amma çocukluk aklıyla küçük kalmak derdinde değildik...
Arada bir büyüklerimizin yanında hoplayıp zıplayıp...
''Baba bak ne kadar büyümüşüm!...'' diye büyüme arzumuzu dile getirirdik.
Oysa, bugün ne kadar büyümüşüm laflarını acıyla anar olduk!...
Büyüdün mü, dert çok...
Okula kaydolmakla başlamıştı büyümenin macerası...
Benim oğlum, büyüdüde okula bile gidiyor diyen ebeveynimin yanında büyümekten alabildiğine mutluyduk....
Şimdi büyümek daha da zorlaştı
Daha üçüncü sınıfa gelmeden dershanelere yazdırılır çocuklar.
Geleceğin yarış atlarının ilk adımlarını attıkları yerlerdir dershaneler.
Ne hafta sonu bilirler, ne yarı yıl tatili, ne de yaz tatili, ne de çocukluk denen o güzel duyguyu yaşayabilir bu çocuklar.
Çocuğunun başarısıyla övünen, başarısızlığı ile kahrolan anne ve babalar türemiştir bu arada...
İlköğretim okulu bitecek...
Yetmeyecek...
Amma biraz daha büyüyecek çocuklar...
Lise bitecek...
Yetmeyecek...
Az daha büyüyecek, delikanlı olacaklar, genç kız olacaklar.
Aile, etraf, çevre, akrabalar Üniversite kazanması gerekiyor diyecekler...
Kazamanazsan önemli değil, birkaç yıl bekle amma mutlaka gir bir okula denecek...
Tuttur bir bölüm oku diyede teşvikler ve destekler gelecek......
Yaş yirmiye doğru yelken açacak...
Yirmili yılların başlarında diplomayı eline alır gibi olacak gençler...
Büyüyecekler...
Erkekse büyüyen, okul bitince doğruca askere gidecek...
Ya da yüksek lisans, master filan yapacak....
Genç kız ise büyüyen, girebilirse bir işe ne ala..
Giremezse, nasibi çıkan söz, nişan, düğün dernek merasimleriyle gelin oluverecek.
Veyahut bir iş güç sahibi olacağım diye başlayacak çalışmaya, çabalamaya...
Erkek askerden geldiğinde...
Elinde diploma kapı kapı gezecek...
Büyüdüğü için, büyüklerin yolundan ilerlemesi lazım gelecek...
Evlenemeyen, iş bulamayan krizlere girecek...
Evlenen evlenecek...
Çoluk- çocuğa karışacak...
Sonrasını mı soruyorsunuz...
Dertler katmer katmer üst üste birikecek...
Çözüleni olacak...
Çözümsüz kalanı olacak...
Ve dünün çocuğu, kendiyle başbaşa ilk kaldığında bir muhasebe yapacak...
Ben ne için büyüdüm?
Niçin büyüdüm?
Demeye başlayacak..Tıpkı bizim gibi
Çocukları olunca, büyüyen ve bir yuva kuran çiftler, bu sefer çocuk büyütmeye başlayacaklar...
Dünün çocuklarının, çocukları büyümeye başlayacak...
Bu seferde o çocuklar, büyüme derdine düşecekler...
Ben büyüdüm diye konuşan çocuklara, ben büyüdüm de, ne oldu diye nasıl anlatacaksınız?
Büyüdükten sonra, büyümeyi anca anlayabilen insanoğluna denecek ne var ki...
Ne desek boş...
Bizim kadar büyümeye meraklı, hevesli ve istekli bir canlı türü var mı acaba?
Çocuklar büyüme peşinde, palazlanan, gelişen insanlar büyüme peşinde, imkanları genişleyenler, daha fazla güç ve kudret sahibi olmak için büyüme peşinde....
Neden bu kadar fazla ve bir an önce büyüme isteği içerisinde olduğumuzun derinliklerinde neler yattığını kim bilebilir ki...
__________________
GELECEĞiNİ NE KADAR NET GÖRMEK iSTiYORSAN, GEÇMiŞiNE O KADAR NET BAK.