Arkadaşlar bu yazıda bir kurban kesimi ve Kurban bayramı konusunda son iki gündür bana ulaşan telefonlardan, sorulan sorulardan derlenen bazı yanlış uygulamakları dile getirmek istiyorum. Sabırla okuyacağınızı ümit ediyorum.
Kurban: Hayvan-ı mahsusu (belli özellikleri taşıyan hayvanı), zaman-ı mahsusta (kurban bayramının birinci gününden, 3. günü akşama kadar, şafilerde 4. günü akşama kadar), fiil-i mahsus ile (Bismillahi Allahu ekber diyerek) kesmektir.
Manası ise: Karube kökünden gelen, yaklaşmak manasınadır. Allaha yakınlaşmaya vesile olan , Allah yolunda malını feda edebileceğini, ona teslimiyetini ifade eden bir ibadettir.
Hz. İbrahim’in oğluna bedel olarak kestiği kurban ibadeti, hayatın ne kadar önemli olduğunu bizlere hatırlatmaktadır. Hac süresinde: "Sizin kurbanlarınızın ne eti nede kanı Allaha ulaşmaz. Ancak sizin takvanız ona ulaşır" buyurulmak sureti ile Allah’a teslimiyet dile getirilmiştir.
Bu ibadet Hz. Adem’in iki oğlu olan Habil ve Kabil’in kestiği kurbandan sonra nesilden nesile devam etmiş ve Hz. İbrahim’in, oğlu ismaili kurban edişine, ve o sırada Hz. İbrahimin bu teslimiyetine karşılık Rabbimizin ona bir koç hediye etmesine kadar devam etmiş ve Hz. Muhammed as. ile onun ümmetine de aynı ibadet teşri kılınmıştır.
Hacca gidenler orada bu hedy denilen kurbanı keserler. Ancak oraya gidemeyen insanlarda burada aynı vazifeyi yaptıklarını ima ederek, o ruh içerisinde bu ibadeti yerine getirirler.
Bu ibadet nisap miktarı mala sahip olan her müslümana vaciptir. Burada bu konuda bir kaç hadisi şerif zikredeceğim.
Peygamber Efendimiz: “Allah katında günlerin en büyüğü (ulusu) kurban bayramının birinci ve ikinci günüdür
]Kurban’ın ilk günü neden en faziletli gündür? Çünkü Allah’ın en çok sevdiği amel o gün işlenir. Peygamberimiz (sas) şöyle buyurmuşlardır: Allah’a, (kurban olarak) kan akıtmaktan daha sevgili bir amel yoktur ve o (kurban), kıyamet günü gelecektir. [ Neylü’l-Evtar, 5/108. Bkz. Zuhayli, Fıkıh Ansiklopedisi, 4/393 ].[/b].
"Ademoğlu Kurban Bayramı gününde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş ile Yüce Allah’a yaklaşabilmiş değildir. Kurban olarak kanını akıttığı hayvan kıyamet günü boynuzları, ayakları ve kılları ile gelecektir. Akan kan yere düşmeden önce Yüce Allah katında yüksek bir makama erişir. O bakımdan gönül hoşnutluğu ile kurbanınızı kesiniz." [ İbn-i Mace, Edahi 3; Tirmizi, Edahi 1 ].
ÖLÜ KURBANI (ET GÜNÜ KESİLEN ASILSIZ İBADET)
Nizip’te duyguduğum ve çokça zikredilen, ölü kurbanı diye bir mesele var. Ölmüş kimselere kesilen kurban.
Eğer ölen bir insan mirasçılarına: Bana kurban kesin diye vasiyet etmişse, mirasçılar bunu keser ve tamamını fakirlere dağıtması gerekir.
Yok eğer, herhangi bir vasiyet yoksa, kendisi kesmek istiyorsa, bunu kendi veya zengin kimselere verebilir.
Bunun kesme vakti de herhangi bir zaman olabileceği gibi, En faziletli kesme günü: Bayramın birinci günüdür. Yani Arefe günü, yada Nizip deyişiyle: "Et günü" değildir.
KASABA SİPARİŞ İLE KURBAN :
Vekalet ile kurban kesilebilir. Şartlar yerine gelmiş olur. Fakat, Bu dini bayramdaki örf adet ve geleneklerimiz kaybetmek çok büyük bir acıdır.
Müslüman bayram sabahı saat: 10:00 ’a kadar yatıyor, kalktıktan sonra kasabı arayıp, efendim bizim kurbanı kes diye talimat veriyor. 1 saat sonrada arabayla gidip etini alıp geliyor. Yani bu kadar monoton bir ibadet ve bayram yapanları pek de hoş karşılamıyorum.
Kurban kesen insan, kendisi kesmiyorsa bile, başında durmasının fazileti ve sevabı apayrıdır. Orada getirilen tekbirlere eşlik etmesi duaları berabet yapması ayrı bir zevktir. Hatta o sırada hayvanın akan kanının ilk damlası ile birlikte bütün geçmiş günahlarının affolduğuna dair hadisler mevcuttur. Bu büyük fırsatı kaçırmak pek doğru bir hadise değildir.
]Eğer evimiz müsait ise evimizin bahçesinde çoluk çocuğumuzla beraber kestiğimiz ve dua ettiğimiz bir ibadet ile, kasaba siparişle kestiğimiz kurban elbette aynı değildir. Eğer evimiz müsait değil ise, belediye bu konuda tüm tedbirleri almış durumdadır. En azından erkek çocuklarımızla birlikte orada bulunup, kurbanımızı kesmek, çocuklarımızın bu ibaeti gözleri ile görmesi ve bu geleneğimizi görsel olarak yaşaması gerekir.
BAYRAM NAMAZI SAATİNDE HORUL HORUL UYUMAK
on iki ay boyunca yatıyoruz zaten. Bu bayramın lezzeti şudur. Bayram sabahı erken kalkıp (saat: 05:00 da)bayramlık çocuklarımızla bayramlık elbiselerimizi giyinip, çocuklarımızıda alıp camiye koşmak, orada Tekbir getirmek. Kalabalık insan kitlelerininsabahın erken saatinde sokakları doldurması. Sonra Bayram namazı vaazını dinlemek. Bayram namazını kalabalıklar halinde kılmak.
Eğer sen çoluk çocuğuna bunu yaşatamıyorsan,horul horuluyuyorsan, bunun adına bayram demek birazzordur. Asıl sevinç ve heyecan budur. Sonra cami içerisindeherkesin birbiri ile bayramlaşıp öyle ayrılması.
Camilere giderken mutlaka yanınızda birseccade bulundurmayı unutmayın. Zira kalabalıkolduğu için ve yer sıkıntısından dolayı geri dönnmeyin. Hemen bir yere seccadenizi serin ve imama uyunuz.
Hepinize hayırlı bayramlar diliyorum.