GÖNÜLLER SULTANI
Vazife:
Hekimoğlu İSMAİL
Allah indinde din, İslamiyet'tir. Gerçek müslümanlar bulunduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır Demek ki islamiyet, kıyamete kadar yaşayacak. Yaşanan bir din için Allah, dine hizmetkar olacak kullarını göndermektedir. İslamiyete hizmet eden herkes, Allah'ın memurları hükmündedir. Görünmemekle beraber her birinin rütbesi vardır.
Keramet:
İslamiyete hizmet edenlerin en belli vasfı keramettir. İslami ahlaka sahip olmak, İslami ilimleri bilmek bir bakıma keramet gibi görünse de, alışmışlığın dışında bazı işlerin yapılabilmesi de keramet planında yer almaktadır. Kerametin en mühim şekli, insanlara, İslam'ca yaşamayı verebilmektir.
Ayyaşlarin Tevbesi:
İki ayyaş bir taraftan kadehleri boşaltırken, bir taraftan da çene çalıyorlardı:
-Senin ki artık içmez oldu.
-Sorma yahu, bir hoca görmüş, kendisi hoca kesilmiş,
Kahkahayı bastıktan sonra:
-Adam hem içmiyor, hem sakal bırakmış, hem de camiye gidiyor. Ha babam ha!..
-Görmesem inanmazdım.
Biraz sustular. İkisi de kadehlerim tutuyor, ikiside sigarayı tellendiriyordu.
-Biz de gitsek mi?
-Anlamadım!
-Kafayı iyice çekelim, ceplere de birer tane yerleştirelim. Bagaja da dolduralım, bakalım hoca ne yapacak?
Yine güldüler, kadeh tokuşturdular. Bu karara sevinmişlerdi.
Bir hafta sonra sarıklı cübbeli, entarili bir şahsın karşısına dikildiler. Ayakta duramayacak kadar sarhoştular.
-Para verdiniz, gidip için...
Onların hayatları "içmek"ti. Hoca da "için" diyor. Hemen ayrılıp arabanın yanına döndüler. Kendi tabirleriyle çilingir sofralarını kurup, içmek istediler, mümkün değil, tek yudum alamadılar. O zaman şişeleri taşa çaldılar.
Tevbe:
Yarabbi, işledigim günahlara tevbe ediyorum. Keşke işlemeseydim. Bir daha işlemeyecegim...
Bunun arkasından sekiz şart, abdest, gusül abdesti alınacak, iki rek'at tevbe namazı kılınacak...
Keramet mi?
Namaz kılmayan, namaza belki düşman olan kimseler abdest almaya başlıyor. İslam okyanusuna giren bu adamlar titriyor, ürperiyor. "Allah" diye bağırıyor. Şubat ayındayız, mevsim kış. Soğuktan değil, hayatın değişmesinden dolayı titreyenler, rengi kireç gibi olanlar, yeni bir hayata geçenler, içkiye, kumara veda edenler, meyhaneyi kapatanlar, namaza başlayanlar, sakal bırakanlar...
Gong!
Olup bitenleri anlamaya çalış. Bunlar akılla, kitapla izah edilemez. Şu ayyaşın abdest alışına bak! Şu komünistin Allah deyişini dinle! Şu kumarbazın maddeten ve manen ellerini yıkamasını seyret! Artık modern hayatın çölünde vaha kurulmuş.Artık islami bir hayatın çizgileri çizilmiş. Artık ferman ferman üstüne inmiş, boyunlar bükülmüş, eller bağlanmış...
Çorba:
"Müslümanlar para kazanın zengin olmayın" cümlesinin tatbikatı burada. Gönüller Sultanı, Asr-ı Saadeti yirminci asra getirmeye çalışıyor. Yüzlerce, binlerce insana kendi kazancından çorba içiriyor, ekmek veriyor, kimseden birşey alınmıyor. Herkese bir şeyler veriliyor. Çorba ve ekmek bugünkü standartların dışında. Fakat sahabe çorbasına ve ekmeğine çok yakın.
Camiler yaptırmış tıklım tıklım dolu. Yatsı namazında üst üste secde ettik, imam kendisi...
Sonra camide halı üstünde uyuyanlar. Mevsim kış, Soğuk, şiddetli, üşüyen var, hasta olan yok... Dedim ya akıl üstü, kitap dışı şeyler... Hatta, dışarda beton üzerinde yatanlar olmuş, yine hastalanan yok. Hastalıkları iyileşenlere de rastladım. Kuyruk:
Yatsıdan sonra tekrar abdest aldım. Talimata göre artık konuşmak, yemek içmek yok. Saat dokuz, üstü açık dört banyonun önünde, gusül abdesti için kuyruğa girmişler. Bekleyenlere dikkat ettim. Bunlara el yıkatmak mümkün değilken, bu geç vakitte, kar serpiştirirken, soğuk su ile gusül aldıran güç nedir?
"Bekleyen çok" diye gittim gece yarısı saat bir de geldim. Yine kuyruk var. bu iş başka...Ben de gusül aldım. Söylenenleri gücüm yettiği kadarıyla yapmağa çalıştım.
Mehenk:
Gördüğüm, duyduğum herşeyi islamın mihengine vurmaya çalıştım. Bildiğim kadarı ile İslama aykırı bir hal yok. İslamiyeti yaşama gayreti, bir kısım kabahatlerin üstünü örtüyor. Bir fakih, "Allah" diye bağrılmasını hoş karşılamadı. Halbuki bir kısım insanların vücut serinde dehşetli değişimler oluyor. Büyük fırtınalar içinde, en güzel feryad, yine "Allah" demektir.
Sürgün:
Düşünüyorum, bir kisim insanlari devlet sürgün ediyor. Gönüller Sultani kendi kendini sürgün etmiş. Şehirlerden uzaklaşmiş. Tepeler üzerinde, en basitinden yerler yapmiş. Evler basit, cami büyük!... Televizyon, radyo, gazete yok. Siyaset, parti, iktidar hirsi yok. Şehirlerin günaha akan caddeleri, hileli hurdali ticaretleri yok. Gayri ihtiyari zaman kendi kendime sorum "Türkiye'de miyim?"
Irklar, kavimler kaynaşmiş, diller bir kelimede ittifak etmiş: "Allah!"
Su:
Dikkatle bakınca İslamiyetin keramet gerçeği burada da oldukça bol. Mesela, asırlardır susuz olan bu topraklarda, bir yer kazılmış, su çıkmış. Bu sudan hergün binlerce kişi abdest alıyor, içiyor, yıkanıyor ve bahçeler sulanıyor. Kıraç topraklarda güzel bahçeler kurulmuş
İlim Alah'ın İslam Allah'ın ve hepimizi yaratan Allah! Gönüller Sultanı bir insandır, Allah'ın askeridir. Emir almış, vazifesini yapıyor.
Falan köyün camisi cemaatsizmiş. Şimdi gençlerle dolu. Çünkü Gönüller Sultani'm görmüşler.
Öğle tatilinde camiye koşan işçiler, onu görmüşler.
Çantasını kenara bırakıp namaz kılan gençler, onu görmüşler.
İslamiyetin Hak din olduğuna binlerce delil var Bir de Gönüller Sultanı'nın icraatı...