Cumhuriyetten önce Osmanli dönemindeki bir öykü... Gelin Döne Düdenli olup, Barakli degildir.Harde dönesi denir. Harde, asiret dedigimiz bir abdaldir. Bestesi onundur, ama makami ve kaidesi Barak'ta düzenlesmistir. Gelin dönenin öyküsünü ve türküsünü, 1940'larda dizinin dibinde dinledigim , bir asirlik sanatçilara asiret dedigimiz Abdal Kuru Hössün ve yine Abdal derde ve barak'in en yasli, asirlik sanatçisi Abu Deve...Gelin Döne'nin öyküsüne ait tarih yoktur.Ben elli sene önce o asirlik sanatçilardan dinlediklerimi aynen yaziyorum. Gelin Döne, güzelligi dillere destan olan bir fakir kizi... Bu fakir kizi, aga ve beyzadeler tenelzül edip almiyor, kendiside güzelligine güvenerek burun indirmiyor. Ayni köyde oturan beyzadelerden Mahmut Bey isminde bir beyin gözüne giriyor ve gidip istiyor.Hemen söz alinip veriliyor.Pazarlik ve dügün tedarigi görülüyor. Yani pazarlik, para pazarligi degil, esya ve ziynet pazarligi... Bu pazarlik Halep'te görülüyor ve dügün basliyor.Kirk gün devam ediyor, kirkbirinci gece Döne ve Mahmut Bey'in kinalari yaniyor.Sabahina o günün gelenek ve adetlerine göre gelini ata bindirip, Mahmut Bey'in eline bir mendil dolusu bozuk para verip, Döne gelin'in basina saçmasi için konagin üzerine arkadaslari çikariyorlar. Iste aci olay bundan sonra basliyor.Gelin Döne'nin türküsü ask türküsü degil agit türküsüdür ve öyle bir öyküdür. Gelin Döne'yi ata bindirip köyün etrafini dolandiriyorlar. Gelin, Mahmut Bey'in evine yaklasinca kanlar kabariyor silahini çeken yukari bosaltiyor o anda serseri bir kursun Döne'nin kalbine giriyor ve attan asagi yigiliyor.Döne Gelin'in cenazesi yukariya çikariliyor.O dönemde para ile cenazeye türkü yakan kadin ve erkek asiklar olurdu. Bir tane asik getiriyorlar ve oda gelin Döne'ye bir agit yakiyor. türkü not defterinde yazili