Bu toprakları yurt edineli 300 yıl geçti. Ozan Dedemoğlu bizleri anlatırken ne güzel anlatıyor;
Kalktı söküm etti piri zadeler
Çan çalar mayalar bozlaşır gider
Arap ata binmiş maya gelinler kızlar
Onlar da hup dilinden söylenir gider.
Katara çekerler mayanın hası
Bağrını hun etti çanın sesi
İkindi namazı göçün arkası
Onlar da birbirin gözleşir gider.
Bizim beylerimiz düştüler yola
Ala gözlerine ben olam köle
Abbasi beşiği muaf ile
Atlar da çöl deyi sızlaşır gider.
Karardı geldi garibin pusu
Silindi kalmadı kalbimin pası
Türkmen kızları çektiler yası
Teze gelin kızlar ağlaşır gider..
Günümüze kadar bu topraklar üzerinde akıl almaz oyunlar oynandı, yaşandı ve bu yaşanmışlık yeni senaryolarla devam etmektedir.
Asırları birlikte yaşamış bir toplumun bireyleriyiz. Kan bağımız, tarih-kültür birliğimiz var. Yaslarımız öte köylerden beri taziyecilerle paylaşıldı. Sınırlar çekilmiş olsa da kendi topraklarına, insanına hasretle verdi son nefesini; Ezogelince..
Düğünlerimiz hep birlikte, coşkuyla, halaylar, türkülerle kutlandı. Kimi zaman kan davaları oldu aramızda ve ihtiyar bilgelerimiz araya girerek barıştırdı insanımızı.
Fıstıklarımızı şafak sökerken topladık tüm köy halkıyla. Uzak köylerdeki insanların doğan kuzularından bile bahsederdi insanımız. Bir kişiyi tarif ederken, birkaç koldan sayardık akrabalık ilişkilerini..
Şimdilerde ne oldu insanımıza?! Düşünen var mı?
Nerde o asırlardır bizi biz eden duyguları nesilden nesle aktaran bilge insanlar??!
Maddenin ruhları işgali, Barak köylerine kadar girmişken, büyüklerimiz ne yapmakta?!
Barak köy odalarına Barak Üniversitesi denirmiş bir zamanlar. Şimdi hangi dersleri veriyor da böylesine kendinden uzak bir nesil yetişiyor?!
Anlamak güç.
Anlatmak ise boğazlarımızda düğüm.
Yinede biliyoruz ki; Zemheride Yozgat dağlarını aşıp Barak ovasında aç karınla eşkıyayla savaşan bizler, Son insanımıza kadar sevgi, dostluk, muhabbet diyeceğiz.
Sevgi, Dostluk ve Muhabbetle