Rişvan (Reşvanlılar, Reşi, Rışan, Rışi), Aşiretinin Kökenleri
Rişvan Aşireti Doğu Anadolu’nun önemli aşiretlerinden biridir. Bu aşiretin diğer önemli bir özelliği ise Türkiye’nin doğusundan batısına kadar her yerde bir bakiyesinin olmasıdır. Bu açıdan aşiretler hakkında yapılacak çalışmalarda ilk önce ele alınması gereken konuma sahiptir.
16. yüzyılda Malatya ve Maraş arasındaki bölgede yaşamlarını sürdüren Rişvan Aşireti’ne bağlı cemaat sayısı 15 iken, daha sonraki yüzyıllarda bu sayı daha da artmıştır. Aşiret mensupları Doğu Anadolu’dan Rumeli’ye kadar olan geniş bir alana yayılmıştır. Günümüzde büyük çoğunluğu Gurmanc lehçesini konuşan Aşiret mensuplarının tüm asırlar boyunca cemaat, köy ve kişi adları daima Türkçe olup, Türklüğe ait özelliklerini korumuşlardır.
Günümüzde de bu aşiret mensuplarının sayısı hayli kabarıktır. Suriye (Rakka, Halep), Şanlıurfa (Birecik, Siverek), Kilis, Diyarbakır, Gaziantep, Erzurum, Mardin, Malatya, Ankara, Kırşehir, Çorum, Tokat, Kastamonu (Tosya), Kahramanmaraş, Adıyaman, Sivas, Yozgat, Elazığ, Konya, Kırşehir ve Ankara illerinin sınırları içinde[1], daha çok kırsal kesimde yerleşik hayat yaşamaktadırlar. İç Anadolu’daki Rişvanlılar bu bölgede Şeyhbızın ve Canbeg aşiretlerinin yanında nüfus itibarıyla en kalabalık grubu oluşturmaktadırlar. Rişvanlılar buralara Besni, Kâhta (Adıyaman), Nizip, Kilis (Antep), Malatya ve Kahramanmaraş yörelerinden gelmişlerdir. Danimarkalı Seyyah Carsten Niebuhr 1766’da bölgede bulunduğu zamanda bunların 12 bin çadır olduklarını, Suriye’de kışlayıp Sivas bölgesinde yayladıklarını ifade etmiştir[2].
Osmanlı Hükümdarlarından III. Murat Han döneminde Malatya Beyi’ne gönderilen 1578 tarihli bir fermanda, Malatya’da Şah İsmail adına (Şah İsmail adıyla) ortaya çıkan birinden söz edilmektedir. Onu destekleyen Malatya livasına bağlı İzolu, Rişvanlı, Eşkanlı, Solaklı, Şah Hüseyinli, Soydanlı (Seydanlı olsa gerek), Eğirbüklü, Adaklı, Kalaçaklı (Kolu Açıklı), Bezki, Çakalı, Mihriman, Karasaz ve Kömürlü adlı toplulukların yola getirilmesi buyruğu verilmektedir[3]
Yavuz Sultan Selim zamanda Rişvan Aşireti’nin Kars, Van ve Ağrı taraflarında oturdukları rivayet edilmektedir. Osmanlı Şikâyet ve Maliye Defterleri'nde 1677'de doğudan gelen Rişvanzade İbrahim yönetiminde 800 kişilik Rişvan Aşiret mensubunun Adıyaman’ın Besni kazasına bağlı Sığraz Köyü'ne zorla yerleştirildiği ve daha sonra bu bölgede bulunan diğer Türkmen boyları arasında yaşanan çatışmalardan dolayı bölgeden çıkarılmaları için 1688'de Müfettiş Paşa'ya ve Hısn-ı Mansur (Adıyaman) kadısına buyruk verildiği yazılıdır. Bu belgede yazılı olan Doğu’yla hangi bölgelerin kastedildiği belirtilmemekle birlikte Kars ve Van bölgeleri olma ihtimali üzerinde duruluyor.
1696 tarihliOsmanlı Tapu Tahrir Defterlerine göre Hısnı Mansur’da (Adıyaman) yaşayan Rişvanlı Cemaati Bozkoyunlulardan Beydili Aşireti’ne, Yozgat`da yaşayan Rişvanlı Cemaati Çapanoğlu Aşireti’ne, Antep’de bulunan Rişvanlı Cemaati ise Karakeçeli Türkmenlerine tabidirler.
1700’lü yılların başında Rişvan Aşireti’nin bazı kollarının eşkıyalık yapmaları neticesinde sürgüne tabi tutulmuşlardır. Bunlardan Halikanlıların da içinde bulunduğu Rişvanların bir kısmı kuzeye sürgün edilir. Başka bir Osmanlı tahrir defterinde ise 17. asırdan itibaren Adıyaman, Malatya ve Antep'ten gelip Yozgat, Kırşehir ve Sivas bölgelerine gönderilen aşiretlerin olduğu yazılıdır. 1706 yılında ise Rişvan Aşireti’nden bazı haneler Torunluk iddiasından dolayı Rakka’ya sürülmüşlerdir. Torunluk, Türklerde hükümdar aileden gelen topluluklara verilen bir addır. Torun kökenliler Türk aşiretleri içerisinde üst konumda bulunduklarından imtiyaz sahibidirler[4]. Bu nedenle bazı dönemlerde Torunluk iddiasıyla birtakım aşiretlerin huzursuzluk çıkardığı ve diğer aşiretleri baskı altında tuttukları görülmüştür.