Çok iyi yerden yakalamışsın bence,
Atatürk kronolojisi-2 zannedersem resmi nitelikli bir kaynak;
maalesef kurtuluş tarihini vermiyor...
Çok iyi yerden yakalamışsın bence,
Atatürk kronolojisi-2 zannedersem resmi nitelikli bir kaynak;
maalesef kurtuluş tarihini vermiyor...
İslam'ı kurtarmayı bırakın, İslam'la kurtulmaya bakın.
Ramazan beyin işlediği Tahir Gali makalesi vardı, okumanızı tavsiye ederim. Müslüman askerlerin bize karşı nasıl kullanıldığı ve saf değiştirdiklerinin hikayesidir bu. Orada bu konu şöyle işleniyor;
Tahir Gali Fransız ordusunda rütbeli bir komutan olarak 1918 yılında Suriye bölgesindeki Fransız karargahına katılır. “Ruslara karşı savaşacaksınız” denilerek Suriye'nin Lazkiye şehrine gönderilir ve burada Osmanlı ordusuna karşı kendisini Fransız saflarında bulur. İşgal ettikleri şehirde okunan ezanlardan savaştıkları ülkenin Rusya değil, Osmanlı olduğunu öğrenir. Bunun üzerine Tahir Gali ve emrindeki 47 Cezayir askeri İşgalci Fransız ordudan kaçmayı başararak Urfa'ya kadar gelirler. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda kendisine vatandaşlık verilen Tahir Gali'ye Kaçankulp soyadı verilmiştir. Sıdrate kabilesinden Tahir Gali'nin oğlu Yahya Kaçankulp, babasının Nizip'i ele geçiren Fransızlara karşı nasıl mücadele ettiğini onun anılarından tüm dünyaya aktarmıştır. Adeta bir destan yazan mücadelesi ve askeri dehasıyla Tahir Gali'nin Bizlere önemli bir dostluk örnegi bırakmıştır. Tahir Gali'nin oğlu Yahya Kaçankulp'un anlattıklarına göre, Fransız ordusunda bulunduğu sırada büyük bir çoğunluğu Ermeni olan askerlerin kullandığı Ermenice ve Fransızca'yı anadili gibi konuşmaktaydı. Bu avantajı iyi kullanan ve Fransız işgal kuvvetlerini iyi tanıyan Gali, yanına aldığı2 cesur arkadaşı ile Fransız ordu elbiseleri giyerek Fransız askerlerinin nöbet tuttuğu Nizip yoluna giderler ve Fransız birliklerine katılırlar. Burada parolayı öğrenerek birlik içindeki Cezayir kökenli askerleri taraflarına çekmeyi başarırlar. Sayıları 90 civarına varınca Fransız arkerleri ile çarpışırlar ve yoldaki tüm Fransız nöbetçileri öldürürler. Urfa'ya Nizip yolunun açıldığı haberinin verilmesi üzerine 1700 kişilik Türk birligi Nizip'e gitmek üzere yola çıkar. Birecik yakınlarında Fırat nehri üzerinde ahşaptan yapılmış bir geçiş köprüsü Tahir Gali ve arkadaşlarının Fransız birliklerindeki ögrentikleri bilgiler neticesinde gizli bir operasyonla havaya uçurulur. Böylece Nizip tarafındaki Fransız birliklerine gelecek yardımlar kesilmiş olur. İşte Tahir Gali'nin dahiyane saldırısı Nizip'in Fransızlardan kurtuluşunu sağlamıştır. Tahir Gali Bu zaferden sonra esir düşen Cezayirli Fransız arkerlerininden 300-400 kadarını serbest bırakmıştır. Ancak onlarda gönüllü olarak G.Antep'in savunması için Türk birliklerine katılmışlardır. Antep'in kurtulşundan sonra da Cezayir'e dönmemişlerdir.
Edited by - admin on 31.08.2006 12:49:15 AM
Konu nizipli_mehmet tarafından (03.08.07 Saat 10:51 ) değiştirilmiştir.
Görüşleriniz bizim için önemlidir
0342 5171254
alıntı:
admin demişki:
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün resmi web sitesinde Atatük Kronolojisi listesinde şöyle bir kayıt var.
3 Eylül 1920 Simav, Yunanlılar tarafından işgal edildi.
3 Eylül 1920 Nizip işgal edildi.
5 Eylül 1920 TBMM 'nde "Nisab-ı Müzakere Kanunu" kabul edildi. Adminim bence Nizip için yaptığımız araştırmalar adına çok önemli bir bilgi vermişsin, Nizipin işgal edildiğinin belirtilmesi en azından buraya fransızların geldiğini ve ufak veya büyük çapta çarpışmalar olduğunu kanıtlıyor, inşallah kurtuluşu ile ilgilide bir bilgiye ulaşırız
Konu nizipli_mehmet tarafından (03.08.07 Saat 10:52 ) değiştirilmiştir.
Ya Olduğun Gibi Görün...
Ya da Göründüğün Gibi Ol...
GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL BİR YAZI.TEBRİK EDİYORUM.KONU AÇILMIŞKEN BEN DE KURTULUŞ GÜNLERİ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCELERİMİ BELİRTMEK İSTERİM.ASLINDA BUNA KURTULUŞ DEMEK YALNIŞ BENCE.BU BİR MÜCADELE ÖRNEGİDİR.HER YIL ÜLKE GENELİNDE LUZUMSUZ YAPILAN VE BİRÇOK KÜLFET İÇEREN KUTULUŞ GÜNLERİ RESMEN TAM BİR GÜNÜ HEBA EDETMEKTEDİR.TÜM RESMİ DAİRE VE YETKİLİLER O GÜNÜ TÖREN VE ETKİNLİKLERE AYIRMAKTADIRLAR.YAZIK VALLA...BAKIN Bİ AVRUPAYA VARMI BÖYLE GÜNLER? HALBUKİ ONLAR DEFALARCA BİZLERDEN KURTULMUŞLARDIR.AMA BİR GÜN BİLE BU GÜNÜ KUTLAYALIM DEMEMİŞLERDİR.BİZDEKİ KURTULUŞ GÜNLERİ YASALARLA RESMİLEŞTİRİLMİŞTİR.BENCE BU UYGULAMANIN DERHAL DÜZELTİLMESİ LAZIM.ONUN YERİNE FERLERE MİLLİ MÜCADELETİ ANLATAN GÜZEL YAYIN VE TEŞİRLER SUNULABİLİR.
GERÇEKTEN TAKDİR EDİ,LECEK BİR YAZI,AMMA NE YAZIKKİ NİZİBİN KURTULUŞU GÜNÜ KUTLAMALARI YOK.RAHMETLİ BABAM 12-13 YAŞLARINDAYKEN KÖMÜR ÇUVALLARI İÇİNDE ANTEPDE DAHİ MERMİ TAŞIDIĞINI RAHMETLİ ANNEMDEN DİNLERDİM BİR GAZİ EVLADI OLMAKTAN HEP MUTLU OLDUM.
İKİ TANE BÜYÜK DAYIM YEMENDEŞEHİT DÜŞMÜŞ ANCAK ŞUNU ACI İLE SÖYLEMEK İSTİYORUM.fRASIZDAN GÖRMEDİĞİMİZ ZULMÜ BİZ KENDİMİZE HER KONUDA REVA GÖRÜYORUZ TIPKI NİZİPİN KURTULUŞ GÜNÜ OLMADIĞI GİBİ SELAMLAR .
SEN BENDE BEN ÖLÜRSEM ÖLÜRSÜN
SEN ÖLÜRSEN BEN ZATEN ÖLÜRÜM
İstiklal Mücadelesinde NİZİPLİLER
Cihan Savaşı akabinde Osmanlı İmparatorluğu’na zorla kabul ettirilen Mondros Mütarekesi’ne (1918) göre Anadolu yabancı orduların işgaline terk edilirken, Gaziantep ve havalisi de Fransızlara bırakılıyordu. 1919 sonlarında Nizip ve Kilis üzerinden Fransız kuvvetleri Gaziantep’i işgal etmek üzere harekete geçmişlerdi.
İşte Kurtuluş Savaşı’mızın ilk kurşunu düşmana Çete Habeş Böler ve onun bir avuç imanlı Nizipli silah arkadaşları tarafından sıkıldı. Bütün yurtta devam İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi Niziplilerin de genci, ihtiyarı Habeş Efendi’nin öncülüğü ile Fransız ordusuna karşı koyarak bugünkü hürriyetimize kavuşmamızda büyük yardımı olmuştur.
İşgal kuvvetlerini Nizip Taşbaş Dağı mevkiinde perişan ederek, kendi memleketini korumakla kalmayıp, Nizip Kuva-i Milliye kumandanı çete başı Habeş Efendi düşman çemberini yararak Gaziantep’e ilk defa iaşe ve cephane sokmaya muaffak olmuştur. Memleketin üstün sevgisini kazanan çete başı Habeş Böler, Antep’e vardığında kendi şerefine verilen Gaziantep Alleben mevkiindeki yemekte şöyle konuşmuştur.
Kurtuluş Savaşı’nın sonuna kadar bütün yurt, istiklal ve hürriyet için çarpışacağına yemin etmiştir. Bu yemine karşı sonsuz sadakatle savaş sonuna kadar mücadeleden yılmamıştır. Dolayısıyla istiklal madalyası ile taltif edilmiştir..
Çekince ben silahı. Dünyanın yere devrilir külahı. Misalini veren, asil Türk kanlarının çırpıntılarıyla şahlanan, hürriyet ve istiklalleri için ölmek ve öldürmek şerefinin ulviliğine erişmesini bilen Nizipliler, milli ruh ve milli bünyenin damarlarındaki asil kanlarında mevcut olduğunu, böylece bir kez daha göstermişlerdir.
NİZİP MARŞI ;
Düşmana gayet sertsin
Hamiyetli bir fertsin
Ey çalışkan Nizipli
Ecdadın gibi mertsin..
Bu zeytin, fıstık yurdu
Gözlerimize nursun
Ey çalışkan Nizipli,.
Her biriniz bir ordu.
Söz: Muhittin Canpolat
Beste: Öğr. Abdurrahman Çevik.
Kaynak: Nizip ve Nizipliler, İlhan ÖZCAN. Nizipli_kurt’un notu: Devamı gelecek, sırada Nizip’teki Şıhlar, Mulla Ahmet, Zeytinlik, Hamam, Ulu, Leylek, Müftülük ve Çarşı Camilerinin yapılış öyküleri ve Nizip’in eski bayramları var.
Konu nizipli_mehmet tarafından (03.08.07 Saat 10:56 ) değiştirilmiştir.
bireysel emekli, sadece üye...
Mağarabaşı Savaşı ( 26 Nisan 1920 ) ve Kuşatmanın Kaldırılması .
26 Nisan 1920 sabahı şehrin doğu kısmını kuşatan Albay Normand birlikleri Mağarabaşı semtini aralıksız bombalarken, aynı anda iki tankın desteği altında 400 kişilik bir Fransız kuvveti Nizip yolu üzerinden şehrin doğu cephesine taarruz başlattı. Küçük çaplı top ve makineli tüfeklerle donatılmış tanklar, Türk siperlerine en yakın mesafelere kadar sokularak ateşe başlayıp piyadelerin ilerlemesini sağlamışlardı. Ancak tanklarından biri arızalanan ve fazla ilerleyemeyeceklerini anlayan Fransızlar, daha fazla kayıp vermemek için geri çekildiler. .
Konu nizipli_mehmet tarafından (03.08.07 Saat 10:56 ) değiştirilmiştir.
bireysel emekli, sadece üye...
Antep Bölgesindeki Teşkilatların Kurulması
Cemiyet-i İslamiye, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kuruluşuna kadar, Antep, Kilis ve Nizip'te teşkilatlanmıştı. Bu cemiyetin üyeleri gün geçtikçe artmıştı. Gerek Antep ve Kilis, gerekse Nizip'teki Cemiyet-i İslamiye aynı gaye uğrunda birbirleriyle sürekli irtibatta bulunmuşlardı..
4 Eylül 1919'da Sivas Kongresi'nde teşkil edilen ve Mustafa Kemal Paşa'yı Heyet-i Temsiliye Reisi seçen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk-u Milliye Cemiyetinin, bütün il ve ilçelerde şubeler açılmasını ve Milli Misak'ın gerçekleştirilmesi için valilere, mutasarrıflara gönderdiği genelge üzerine, Antep'te Heyet-i Merkeziye oluşturulmuştur..
Heyet-i Merkeziye : Tahrirat Müdürü Ragıp Bey, Jandarma Yüzbaşısı Esat Bey, Doktor Hamit Bey, Ahmet Muhtar Bey, Alay Katibi Maraşlı Avni Bey, Meclis İdare Başkatibi Eşref Efendi, Maraşlı Hoca Hamdi Efendi, Kepkepzade Abdürrezzak Efendi, Marakzade Şerif Ağa, Körükçüzade Ahmet Efendi'den oluşmaktaydı..
Heyet-i Merkeziye'nin faaliyetlerine yardımcı olmak amacıyla bu teşkilata bağlı olarak eşraftan Pazarbaşızade Nuri Bey Başkanlığında Heyet-i İdare oluşturularak, üyeliklerine: Hocazade Ferit Bey, Hacı Ömerzade Muhammet Ali Bey, Kilisli Komiser Halil Efendi, İncozade Hüseyin Efendi, Mahmut Bidiri Efendi getirilmişti. Sivas Kongresi'ne Antep'i temsilen Kara Vasıf katılmıştır..
Konu nizipli_mehmet tarafından (03.08.07 Saat 10:58 ) değiştirilmiştir.
bireysel emekli, sadece üye...
insanın kendi tarihini bilmesi gerçek ten çok güzel bir şey iyi yazmışsınız ellerinize sağlık
ne demiş mehmet akif
VURULUP TERTEMİZ ALNINDANUZANMIŞ YATIYOR
BİR HİLAL UĞRUNA YA RAB NE GÜNEŞLER BATIYOR
çok güzel demiş ama şimdiki gençler ne güneşlerin battığından habersiz bu yurt vatan için onların işi gereksizlik yapmak sigara içmek kötü arkadaşlıklar edinmek
BURADAN TÜM GENÇLERE SESLENİYORUM
NE GÜNEŞLERİN BATTIĞINDAN HABERSİZ OLMAYIN
SİZDE BİR GÜNEŞ OLABİLİRSİNİZ...
Konu nizipli_mehmet tarafından (03.08.07 Saat 10:59 ) değiştirilmiştir.
daha bilmediğimiz ne kadar çok şey var...
bunları ilk kez duydum...
teşekkürederim...
Kurtuluş Savaşı’nda Nizip
Nizip her yönüyle örnek bir serhat kentimizdir.Kurtuluş Savaşı’nda da bu niteliğini kanıtlamıştır. Fransız işgaline kaşı direnen gazi ilinin gazi ilçesi, sevr’e direnişin ilk başladığı yerdir. Bu direniş haberi Batılılarca “Anadolu’da ilk direniş başladı , bir köprü atıldı” başlığıyla verilmiştir. Sözü geçen köprü Fırat’ın doğusunu batısına bağlayan tek köprü olan Karkamış köprüsüdür.
Sevr Antlaşması’na dayanarak Gaziantep ve Nizip’i alabileceklerini sanan Fransızlar;o zamana dek hiç görmedikleri bir direnişle karşılaştılar.
Oysa ülke, Trablusgarp ve Balkan savaşları ardından I.Dünya Savaşı nedeniyle harap durumdaydı. Eli silah tutabilenlerin çoğu bu savaşlarda yitirilmiş, halkın silahları alınmış, kaynaklar kurutulmuştu.
Ordu yoktu, silah yoktu, cephane yoktu, binecek at yoktu , ama Çanakkale-Galiçya savaşlarının kahraman subayı çifte madalyalı(harp ve iftar madalyaları) istihkam mülazımı Şıh Ali Rıza Öğretmen (Aydeniz) ,3-5 kişiden oluşan çete ile Karkamış köprüsünü dinamitleyerek düşmanın geçişini engellemiş ve böylece Antep savunmalarına da ortam hazırlamıştı.
Kuşkusuz her Nizipli bu zor günlerde elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Babam (Ali Rıza Aydeniz) yeri geldikçe Habeş Efendi’nin (Böler ) ,Küçük zabit Mehmet Fehmi Efendi’nin (imamoğulları), küçük Zabit Yusuf Efendi’nin (Arıkan) ve Kamil Çavuş’un (Yılmaz) hizmetleri anlatılırdı.Ne yazık ki, bu anılar yazılmadığından bu gün adını bilemediğimiz nice Kahramanlar gün ışığına çıkmamış, tarihteki yerlerini isimsiz kahramanlar olarak almıştır.
Prof. Dr. Akgün AYDENİZ
Kurtuluş Savaşı’nda Nizip, 1999
--------------------------------------------------------------------------------
Okunma: 53
Oy/Yorum: Rating:0 Votes:0 (Rating Scale: 1 = worst, 10 = best)
Tarih: 09.09.2006
Yazar/kaynak: Prof. Dr. Akgün AYDENİZ
Yazar iletişim: Prof. Dr. Akgün AYDENİZ
Gönderen: Gökhan Dokuyucu
Günümüzdeki Necip Mahmut Caddesi adı Birecik-Antep yolu idi. O yolun devamı taş köprüden geçer.
O yoldan Fransızların geleceğini duyan Nizip'in bazı İleri gelenleri Fransız Birliğini taş köprüde karşılamışlar(İleri gelenlerin kimler olduklarını biliyorum ama isim vermek istemiyorum.) Günümüz Ticaret Odası olarak bilinen yer eskiden bahçe idi ve Fransız kumandanlar orada ağırlandı askerler ise Atatürk ilkokulu çevresinde ağırlandı. Amaçları Nizip'i işgal etmek değil Birecik'ten Fırat nehirini geçip Urfa'daki Fransız birliklerine yardım götürmektir. Bunda da başarılı olamamışlardır.
Çünkü Birecik'liler, Birecik kalesindeki bir dut ağacını oyup, çemberlerle çevirip, bir atımlık top haline getirmişlerdi. Daha sonra bu tahtadan top, sesli olarak patlayıp Fırat'a taş atınca, topu sahici zanneden Fransız'lar Fırat'ı geçmeye cesaret edememişlerdir.
Çocukluk günlerimde(1935 doğumluyum)"tahtadan top yaptım dayan Fransız dayan"diye bir türkü hatırlıyorum. Kısacası Nizip işgal olmamıştır. İşgal olmayan bir yerinde kurtuluş günü olamaz.
Urfa'yı Karkamış köprüsünden trenle geçen Fransız birliği Urfa'yı işgal etmişlerdir. Başka asker geçmemesi için tren köprüsünün iki ayağının arasını Öğretmen Ali Rıza Aydeniz'in çetesi tarafından dinamit atılarak tahrip edilmiştir. Dolayısı ile Urfa'daki Fransız Birliği tek başına kaderine bırakılmıştır.
1926 yılında Nizip ilçe oluncaya kadar Nizip Halep vilayetinin Urfa sancağının Birecik kazasının Nizip nahiyesi(bucak) olarakta bilinirmiş. Bir ara Halfeti'ye bağlandığıda söylenir. Eski Nizip sokaklarının zik zaklı olmasının sebebi ise savunma kolaylığı olsun diyedir. Şu anda zik zaklı sokağa en iyi örnek Sayınlar Sokağıdır.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünün web sitesinde Atatürk kronolijtleri kurtuluş ve işgal listesinde;
3 Eylül 1920 de Nizip işgal edildi.... diyor
Atatürk kronolijtleri yanılıyormu ? Ki A. İmamoğulları buna zıt beyanda bulunuyor.
veya (i habeş böler, Ali Rıza, H. Sayın) damı yanılmış ? .
[quote=Kasım Böler;16191]Gaziantep'in Fransız savaşında malı ve canı ile sayısız kahramanlıklar gösteren Hacı Kasım Ağa oğlu çete reisi Nizİp'li Habeş efendiye ait bazı notlar;
Antep bu durumda iken Fransızların da durumu iyi değildi, hayvanları için arpaya ihtiyaçları vardı bu yaklaşık günlük on ton arpayı tedarik etmek için araştırma sonuçu bunu antepte temin edilemeyeceğini ancak huhubat bakımından zengin olan Nizip ve havalisine oradada bulamaz ise Akçakoyunluya gideriz diye karar verirler,
bu amaçla 200 kadar at ve araba ile mühim bir kuvveti 1 Eylül 1920'de orul istikametine sevk ettiler bu kuvvet ufak tefek müsademe yapmak şartı ile 3 eylül 1920'de Nizip'e ulaştı
Habeş efendi ve oğullarının kendilerine teslim edilmesi için halka tazyik yapmaya başladılar altı gün burada kaldılar Habeş efendinin evini, samanlığını ve ahırını yaktılar,
9 Eylül 1920'de Habeş efendi Nizip Kuva-i Milliyesi ile Nizip'teki Fransız kuvvetlerini çembere alarak Antep istikametine sürerler bu çarpışma sırasında kurşun Habeş efendi atında iken ayakparmağını koparır ayrıca sol kolunun dirseği ve sağ dizinden vurulur ve atından düşer, o anda yanına büyük oğlu Kasım gelir ve ağlamaya başlar ''baba öleceksin der'' habeş efendi bağırarak çetenin başına geç der oğlu olmaz baba seni bırakamam deyince tüfeğini oğlu Kasım'a çevirerek çetenin başına geçmez isen seni ben vururum der, çete savaşa devam ederken Habeş efendiye acil tedavi yapılır sonra atı ile savaşı takip eder.
( Ben oğlu Turhan BÖLER bu notları babamden edindiklerim ve Antep savaşı kitabından okuduğum bilgiler üzerine yazdım. Bu vatanımızda toprağımız için, dinimiz için, namusumuz için, bayrağımız için nice savaş veren büyük insanlarımız olmuştur, kalanlara uzun ömür diler kaybettiklerimizide rahmetle anarız, SAYGILARIMLA
1999-ANKARA
Sayın Ahmet İMAMOĞULLARI, bu yukarıdaki yazıyı Habeş efendinin halen sağ olan ve Ankarada bulunan oğlu Turhan BÖLER'den temin ettik; kendisi babasının ağzından ve diğer büyüklerinden dinleyerek derlemiş,
Nizip'in işgal edilmediği tezinizi bu yazı bence çürütüyor ayrıca Kemal Cengiz bey'inde belirttiği üzere T.C. Tarih kronolojisinde (İstiklal savaşı kronolojisi) 3 Eylül 1920'de "Nizip işgal edildi" şeklinde bir tarih mevcut üstelik Sn. Turhan BÖLER'in ifadesindeki tarif ile kronolojik tarihde uyuşuyor.
Şimdi bizler bu konuda işgal edildi veya edilmedi şeklinde bir uyuşmazlık peşinde değiliz amacımız o yıllarda yaşanan olayları bir kaynak şekline dönüştürmek ve Nizip tarihine detaylı olarak geçmesini sağlamak, eğer sizin bilgilerinizinde bir takım dayanakları var ise sizden ricamız bunları tarihe geçecek şekilde gün yüzüne çıkarmanızdır,
Ayrıca Fransızların Nizibe geldiğinde şehrin bazı ileri gelenlerinin Fransızları adı geçen mevkide karşılandığını hatta onları ağırladığını belirtmişsiniz;
Anlayabilenler için bu çok ağır ithamlardır, gerçekler böyle olsa dahi bu vatan hainlerinin isimlerini neden gizliyorsunuz aradan bu kadar zaman geçmiş ama bu sözde ileri gelenleri (Fransızları ağırlayan) tanımak tüm Niziplilerin hakkıdır. Lütfen bu konudaki iddianızı delilleri ile birlikte tüm halkımızın bilgisine sunun.
İslam'ı kurtarmayı bırakın, İslam'la kurtulmaya bakın.
Fransızları karşılayıp konuk eden kişilerin bazılarının isimmlerini istiklal mahkemelerinde vardır. Atasının ismini afişe ederek kimseyi rencide etmek istemiyorum. İdam isteğiyle yargılanıp başka bahane ile "Fransız birliğinin harekatını milli kuvvetlere bildirme gibi " beraat etmişlerdir.