Bundan bir süre önce beş yaşındaki oğlum kaza geçirdi. Ciddi bir yaralanmaydı. Onu yerde kanlar içinde baygın görünce dünya başıma yıkıldı. Sanırım onun o baygın halinin resmi zihnimden hiç silinmeyecek. İlk tepkim yaşayıp yaşamadığını kontrol etmek oldu. Yaşadığını anlayınca tekrar canlandım. Kaptığım gibi arabaya kadar koşarak götürdüm. En yakın hastahaneye doğru son surat yola çıktım. Fakat Ankara trafiği geçit vermiyordu. Dörtlülerin yanması ve korna çalmamda sürücülerin yol vermelerini sağlamadı. Bense her geçen saniyenin hayati öneme sahip olduğunu görüp, bütün riskleri göze alarak karşı şeride geçtim. Karşıdan araçlar, otobüsler, kamyonlar geliyordu. Bana selektör yapmalarına rağmen ben şeridi değiştirmediğim gibi aynı suratla üzerlerine sürmeye devam ettim. O anda kafamda tek bir düşünce vardı. Oğlumu hastahaneye yetiştirmek. Eğer o ölürse benim için zaten hayatın bir anlamı yoktu. Geç kalırsam zaten ölebilirdi. Bu nedenle karşıdaki arabaların bana vurması önemli değildi. Benim kararlı ve ölümü göze alışım bütün yolların bana açılmasına neden oldu.
Aynı hızla hastananeye ulaştım. Acil serviste ilk müdahele yapıldı. Durumun ciddi olduğu söylendi. Oğlumun yarı baygın ve serumlu haline bakarak düşünceye daldım. Ben, onunla yeterince ilgilenmiş miydim. Ona sevgimi gösterebilmiş miydim. O anda şunun farkına vardım. Hayatın hay huyu arasında ona yeterince sevgimi göstermemiştim. Hep yanımda olduğunu düşünmüştüm. Ona bir şey olursa beni en çok yıkacak olan onu doyasıya sevememiş olmak olacaktı. Bir şeyi neden kaybedince değerini anlıyoruz. Biz milletçe neden yaşayanlara gerekli ilgiyi göstermiyoruz.
Neyseki yapılan mudahaleler sonucu iyileşti. O günden beri çocuklarımla daha çok ilgilenmeye başladım. Çünkü onlar büyüyorlardı. Onların bu çocukluk halleri geçip gittiğinde bu yaşlarını çok arayacaktım. Televizyonda bir şehit babasının ölen oğlunun resmini öperken söylediği “seni yaşarken öpmedim. Ölürken doyasıya öpeyim” sözünü daha iyi anlıyordum. Ayrıca, ölürken değil yaşarken doyasıya öpmenin ve onları okşamanın hazzını yaşamaya çalışıyordum.
Siz siz olun sevdiklerinize daha bir sıkı sarılın. Unutmayın ki bu sarılış sizin son sarılışınız olabilir. Gömüleceğiniz mezar kazılmış, sarılacağınız kefen dikilmiş olabilir. Henüz fırsat elinizdeyken bunu kullanın.