Þimdi O Diyarda Bahar Bahara Durmuþtur; Lâkin…
Bahardýr. Kayýsý, erik ve armut aðaçlarýnýn çiçekleri yanýnda, kurtlar, kuþlar ve kelebekler de arlýyý, arsýzý, güzeli, çirkini ayýrt etmeden bu mevsimde herkese selama durmuþ gibidir. Zeytin aðaçlarý bütün aðaç ve çiçeklerle yarýþa girmeden, biraz sarýmsý biraz beyazýmsý küçücük narin, nazenin çiçeklerini saklarcasýna bir baþka baharý yaþatýr gibidir. Sokakta, caddede, harman yerinde, yolda yolakta hafiften esen bir rüzgar yüzünüzü her an okþayabilir. Arýlarýn, çiçekleri ziyaretlerindeki çoþkuyu görürsünüz. Sadece iki gün yaþayan kelebeklerin kanat seslerini asla duymayabilirsiniz* ama onlarýn renklerindeki muhteþem ahengi, kanatlarýndaki olaðanüstü kývrýmlarý sanki ilk defa görürcesine hayranlýkla* seyredebilirsiniz. Çocukluðunuzda yaptýðýnýz gibi peþlerinden koþup, yakalama arzusunuzu bir demlik bastýrýrsýnýz. Sürülmemiþ tarla ve zeytinliklerde kýrmýzý gelinciklerin yapraklarýný, iþaret ve baþ parmaklarýnýzýn uçlarýný birleþtirip üzerinde patlatmak isterseniz. Ama içinizdeki ses, “Dokunma onlara öyle kalsýn, onlar bu memleketin masrafsýz laleleridir” der. Yani dostum, bu topraklarda yönünüzü hangi yöne çevirirseniz çevirin,* baharýn dokunaklý, sevdaya, sevgiye çaðýran türküsünü duyarsýnýz.
Ýster yaya ister bineðinizle, mesela bir bisikletle, bir motosikletle, ya da eski zamanlardakilerine özenircesine bir uysal beyaz þam eþeðine binip Nizip’te bir yola düþün, mutlaka topraðýn coþan rengine gidersiniz. Þiirlerdeki gibi bu diyarýn topraðý “kara toprak” deðildir. Kendinizi topraða vurunca, o topraðýn sizi sevgiyle içine doðru çektiðini hissedersiniz. Dünya üzerinde topraðýn renginin bu kadar farklý olmasýný hatýrýnýzdan çýkarmadan, ayakkabýlarýnýzý çýkarýn ve çýplak ayaklarýnýzla yürüyün ya da üþenmeden sýrt üstü uzanýverin. Mevsim nasýl olsa bahardýr. Gökyüzünde kýþtan kalma bulutlarýn, hafif rüzgarda türlü þekillerdeki geçiþlerini seyre dalýn. Bulutlarý isterseniz sevdiðiniz birisine,* isterseniz bir canavara benzetin. Seyredin. Seyredin.
Þayet yürümek isterseniz, Nizip Kilisesi önünden giden yoldan aþaðýya, Karþýyaka yoluna doðru yola düþün. Yýllar önce kilise önünde akan arýðýn dupduru suyunu görmeye heves etmeden, bahçelere doðru kývrýlan yolda yürümeye devam edin. Sonradan yapýlmýþ evlerin mimarisine kafayý takmayýn. Köprüye varmadan saða dönün. Bu yol sizi baharla buluþturacaktýr. Bu yolda* topraðýn kokusunu duyar; aðaçlarýn, çiçeklerin kendince cümbüþünü seyrederken, içinizden geldiðince bir türkü söyleyebilirsiniz. Kuþlar da mutlaka size eþlik edecektir. Yol kývrým kývrýmdýr. Bazen karþýnýza üç beþ koyun veya bir iki keçi ile yol alan insanlar çýkar. Bu güzel hayvanlarýn bir iki de yavrularý vardýr peþisýra; zýplamalarý, bazen geride kalmalarýyla analarýnýn endiþeli bakýþlarýndaki þefkatini görünce hayvanlar alemini biraz daha seversiniz.
Ýster Gavur Tepe yolundan, ister aþaðý yoldan gidiniz. Yol sizi Akçakent köyüne götürür. Bu iki yolun ortalarýnda bir yerde, çayýn kenarýnda Delikli Kaya’da biraz mola verin. Bir zamanlar halýlarýn, kilimlerin, çeyizlik yünlerin yýkandýðý ve hatta bazýlarýmýzýn çocukluk bezlerinin yýkandýðý bu çayýn bu mevkisinde* genç delikanlýlar yüzme öðrenmiþtir. Burada balýk tutmuþ, iyi kötü arkadaþ olmuþlardýr.* Bu sýralar çayýn balçýk renginde akan suyunu görmezlikten* gelin. Þýrýl þýrýl akýþýndaki feryadý sessizce, soluksuzca içinize atýn. Bu güzelliði boðanlara, balýklarýn yüzmesine, kurbaðalarýn türkü çýðýrmalarýna, yengeçlerin ayak seslerinden kaçýþlarýndaki heyecaný hissetmenize mani olanlara ister içinizden en acýklý bir þekilde isyan edin, ister katýksýz beddualar savurun, ya da ötelere havale edin. Etmesine edersiniz ama yýllarýn bu gaddarlýðýný durdurmak mümkün olacak mý?
Gavur Tepe’ye çýkýnca sað ve sol tarafýnýzda birbirine muhtaç iki mekan görürsünüz: Zeytin aðaçlarýnýn arasýnda bir kuþ yuvasý içinde gibi duran Nizip, sol tarafýnýzda ise sanki eski zamanlarýn devasa kaleleri* gibi artýk azametini kaybetmiþ Akçakent.* Karþý ufukta ise sonradan yapýlmýþ olduðu hissini veren Belkýz Köyü’nün tepesini görürsünüz. Þayet Gavur Tepe’de on katlý bir bina olsaydý, ufukta asýrlarýn Fýrat’ýný görür, vakit gece ise Fýrat’ýn ötesindeki ýþýklarý seyredebilirdiniz.
Akçakent’in alýmlý zeytin-fýstýk aðaçlarý ile türlü türlü meyvelerinin yetiþtiði bahçelerinin ortasýnda, iri cüsseli bir köprünün bir kobra yýlaný gibi uzandýðýna þahitlik edersiniz. “Bu yolun ne iþi var burada?” sorusunu sormadan duramazsýnýz. Bu yol, güzellikleri kýskanan bir canavarýn duruþu gibidir.
Yaþýnýz ellilerde ise ve bu köye bir zamanlar yolunuz düþtüyse arýðýn arý duru* aktýðýný, Aþaðý Oba’da ulu çýnarýn altýnda insanlarýn bir arada muhabbet ettiðini, bu asil aðacýn hemen dibinde kýþlarý sýcak, yazlarý ýlýk akan pýnarýn suyunu ve bir de pýnarýn üst tarafýnda üstü kapalý küçük havuzu ve içinde küçücük balýklarý artýk göremezsiniz. Sabahlarý veya herhangi bir vakitte erkeklerin duþ aldýklarý bu mekanýn yerinde þimdi köyün her türden artýklarýnýn o iri cüsseli beton yapý içinde depolandýðýný görünce eyvahlar çekersiniz. Mevsim bahar deðildir artýk. Sanki her taraf viraneye dönmüþtür.
Siz benim yazdýklarýmý boþ verin. Mevsimi bahar bilin. Nedenli, niçinli sorular sormanýn zamaný deðildir. “Suni güzellikler uðruna bin bir takla atan bu asrýn zavallýlarýnýn ihanetini görmezlikten gelemem” demeniz boþunadýr. Nasýl olsa elden birþey gelmeyecektir.
Baþa dönelim.
Mevsim bahardýr. Þimdi Nizip’te olmak vardýr.
Þayet siz Nizip’te iseniz ve atadan babadan kalma bir bahçeniz varsa, vakit kaybetmeden o bahçelere gidin. Öyle kebab hazýrlýklarýna, lahmacun yaptýrmalara gerek yok. Ýster patates, ister yumurta haþlanmýþý ve biraz da biber salçasý ile açma ekmek alýn yanýnýza; bu da olmazsa çekirdeði çýkarýlmýþ yeþil zeytin piyazýyla gidin; topraðýn üstüne baðdaþý kurup yaðlýðýnýzýn üzerinde yapýn dürümünüzü. Þayet kepir topraktaysanýz dürümüzün içine biraz çördük koymayý ihmal etmeyin.
Nizip’te bahar böyle deðil “kardaþým” diyeniniz olacaktýr. Baharda Nizip’te iþ vardýr, bel vardýr, fýstýklarda týrtýl avý vardýr derseniz bir ara onu da yazarýz.
Baharýnýzýn bahar gibi geçmesi temennisiyle.* 24. Nisan. 2009