Birinci yazıda, göze batan yüzeysel ama kısmen de olsa can alıcı konulara değinmeye çalıştım. Yani, genelin bildiği, fakat bitürlü dillendirmek istemediği ve çözümü o kadar da zor olmayacak sorunsal gerçeklere…
Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.
Zeugma gibi dünya çapında tarihsel ve kültürel bir değer varlığımız dahi Nizip’i kimliklendirmeye yetmiyorsa… Esamesi bir tek gelişmiş coğrafik atlaslarda gözüken Taşbaş Dağı ile Nizip Çayı da ne ki, kimliği ne olsun!.. Şu gün ki içler acısı halleriyle…
Zeytin ve fıstık diyarı dediğimiz Nizip’te; ekstradan Nizip narı’nı, Nizip Patlıcanı’nı, Nizip Şekarparesi’ni, Nizip Hallik Koyunu’nu (yani, küçümsediğimiz, önemsiz gördüğümüz için olsa gerek) geçiniz, geçelim… Bir zamanlar Türkiye’nin birçok bölgesinde Nizip adını markalaştıran Nizip Garlı Yeşil Sabunu’nu da rahmetli ettikten sonra… Şöyle bir iki soruya ne dersiniz?
1-) Nizip’in sosyal, ekonomik, tarihsel, kültürel ve yaşamsal ruhsuzluğu kimliksizliğinden mi kaynaklanıyor; yoksa kendine bir kimlik (doğal doğalsızlığından, ziraat ve sanayisine dair bir marka, bir değer, bir ad ) bulamadığından (olmadığından ya da oluşturulamadığından) mı ruhsuzlaşıyor?..
2-) Zeugma hâla Nizip’te bir turizm sektörü oluşturamamışsa, söyler misiniz, kabahat kimin, kimlerin? İnanın bazen ben bile şüpheye düşüyorum: ’Zeugma yoksa Nizip’in ilçe sınırları içinde değil mi?’ diye. Düşününüz, temamı Nizip’in olmasına rağmen Zeugma’nın altında üstünde ne varsa hepsi Gaziantep’te… Ve Antep sırf Zeugma eser-i antikaları’nı sergilemek için müze üstüne yeni müzeler açıyor… Sanki bizlere inat bir şeylerini şaklata şaklata… Birecik’te Zeugma’nın habbesinin dahi olmamasına rağmen ‘inanın’ biz Niziplilerden daha iyi sahiplenip turist çekiyorlar; Kelaynaklarının ve Birecik Barajının sayesinde…
3-) Eh, azdan çoktan tarımımız, hayvancılığımız ve sanayimiz (sanayi sitemiz ve yakında faaliyete geçecek organize sanayimiz) var… Ama (bırakınız uluslararası düzeyi) Türkiye çapında bir markamız neden yok?.. Kimliksizliğimizden ve markasızlığımızdan ötürü çevre il ve ilçelerin haricinde kimler Nizip adı geçince ‘Haaa. Şu Nizip!’’ diyebiliyorlar?..
Şimdi iş adamlarımıza, sanayicilerimize ve ziraatçılarımıza soralım: Sermayesizlikten mi, teşviksizlikten mi, cesur ve bilinçli girişimci yokluğundan mı, tarıma ve hayvancılığa dayalı sanayiden bihabersizlikten mi, iş-gücü fiyat standartlarının kârsızlığından mı?.. Yoksa,
Keret eşeği misali risk faktöründen mi? Beleş rantiyecilikten mi? Yüzde 70’i yabancıların elinde olan borsa faizciliğinin cazibesinden mi?..
Mi, mu, mı,mü’lerden ötürü müdür ki belirli bir yaşam standartının üstüne çıkmış birçok insanımız (sanayicimiz, iş adamımız, ziraatçımız) sanata, kültüre, tarihsel değerlere burun kıvırır, at gözlüğü ile bakarlar... Bırakınız şöyle-böyle bir kültür kompleksini, bir kültür evi, bir müze, bir sanat galerisi için dahi parmaklarını oynatmak onlar için çok mu zahmetli ve masraflı bir hayır işidir?.. Oysa ben derim ki: 'Aklı başında olan bir varsıl, doğup büyüdüğü yere sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel hizmetler açısından kendini bir sorumlu addetmez ise, o varsılın hemşerilik ruhundan söz edilemez.''
Söz yine uzadı. ‘’Asıl değinmem gereken 'konu başlığı yitti mi, yoksa yeni konu içlerine mi sıkıştırıldı’ dersiniz?!. Bilemem! Ama şu kadarından eminim ki, bunlar yoksa Nizip ‘sizce’ il olmayı hak ediyor mu, etmiyor mu? Lütfen bunun da cevabını sizler veriniz; sosyal ve mali getiri ve dötürüsünü de göz önünde bulundurarak. 06.08.2007