11 Eylül saldırılarının ardından ABD ve NATO'nun 2001 yılında başlattığı
Afganistan operasyonu 28 Aralık 2014 tarihinde resmen sona ermiş
oldu.
Peki 13 yıl süren Amerikan ve koalisyon işgalinin sona ermesiyle
birlikte Afganistan'da gelinen nokta ne? Malesef manzara iç açıcı değil.
Afganistan başta güvenlik olmak üzere eğitim, sağlık, ulaşım, altyapı, istihdam
ve istikrar konusunda dünyanın en geri ülkesi konumunda. Hayata dair hiç bir
alanda kurulu en küçük bir sistem yok.
Üstelik, Afganistan Talibanı bugün
yaptığı açıklamada ABD ve NATO'yu 13 yıl süren savaşta yenilgiye uğrattıklarını
açıklayarak bir bakıma zafer ilan etti.
Afganistan, diğer adıyla
'İmparatorluklar Mezarlığı' tarih boyunca bir çok yabancı işgalcinin iştahını
kabarttı. Büyük İskender'den İngiliz İmparatorluğu'na, Sovyetler Birliği'nden en
son ABD ve NATO'ya kadar tüm süper güçler Afganistan'da tutunamayarak büyük
hezimetlerle yüzleşmek zorunda kaldılar. İmparatorluklar sadece ağır yenilgiler
tatmakla kalmadılar Sovyetler Birliği gibi dağılmak ve parçalanmak gibi kaderler
de yaşadılar.
ABD ve NATO'nun Afganistan'dan çekildiklerini açıkladıkları
günden hemen bir gün sonra Afganistan'dan önemli bir misafiri ağırladım. Zalmai
Mujadadi Sovyet işgaliyle birlikte cihad yıllarında Ahmed Şah Mesud'un bir
numaralı komutanı olarak Sovyetlere karşı savaşmış, işgal sonrası mücahid
gurupların oluşturduğu hükümette bakan olarak görev yapmış, halen Bedahşan
bölgesinin bağımsız milletvekili olarak Afganistan Parlamentosu'nda hizmet eden
önemli bir isim.
Zalmai bundan sonraki süreçte Türkiye'nin Afganistan'da
daha fazla rol üstlenmesini, beklediklerini Afganistan halkının Türkiye ve
Türk halkına olan sevgisinin hiç bir milletle kıyaslanamayacağını
söyledi.
Daha şaşırtıcı bir talep 2 yıl kadar önce Afganistan Talibanı
tarafından dile getirilmişti. Taliban'ın ileri gelenleri Afganistan'a
Türkiye'deki İslam ve demokrasi anlayışının yerleşmesi için çocuklarını
Türkiye'de okutmak istiyorlardı. Bu projenin de biran evvel hayata geçirilmesi
taraftarıyım.
Şunu bilmemizde yarar var; İslamabad ve Kabil güvende
olmadıkça Ankara asla güvende olmayacaktır. Kabil ve İslamabad Türkiye'nin ve
nüfuz coğrafyamızın sınır karakollarıdır.
NATO'nun Afganistan'da
geçtiğimiz pazar misyonunun sona ermesi ile birlikte Afganistan'da yabancı güç
varlığı sona ermiş olmayacak. Yaklaşık 13 bin civarında yabancı asker Afganistan
güçlerine eğitim verme misyonuyla Afganistan'da varlıklarını sürdürecekler.
Ancak Afganistan otorite boşluğu kabul etmeyen bir coğrafya. NATO'nun
çekilmesiyle oluşacak kısmi boşluğun yeni istismarcı güçler tarafından
doldurulmaması lazım.
2010 yılında "Afganistan Çözüm Raporu" başlıklı bir
rapor üzerinde çalışmış ve Afganistan'ın istikrara kavuşması için gerekli
adımları belirlemiştim. Bu raporu Dış İşleri Bakanlığımızın Afganistan ile
ilgili düzenlediği bir think tankler toplantısında da sunmuştum.
Şimdi o
gün sunduğum çözüm stratejini kısa başlıklar halinde sıralamak ve sizlerle de
paylaşmak istiyorum.
Öncelikle bir hususun altını önemle çizmek
gerekiyor. Kabil'in güvenliğini sağlamak istiyor isek İslamabad'ın güvenliğini
de sağlamak zorundayız. Pakistan'a güvenlik getirmeden Afganistan'a güvenlik
getiremezsiniz. Bunun için her iki ülkenin güvenliğini de birlikte ele almak bir
zorunluluktur.
Afganistan Çözüm Stratejisi:
1- Afganistan ve
Pakistan'daki Taliban örgütleri ile bir müzakere süreci başlatılarak silahların
susturulması hedeflenmelidir. Türkiye kendi çözüm sürecini Afganistan ve
Pakistan'a modelleyebilir.
2- Afganistan'da en elzem ihtiyaç olan
güvenliği sağlamak adına İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) organizasyonunda
oluşturulacak bir İslam Barış Gücü Afganistan'a konuçlandırılmalıdır.
3-
İslam ülkelerinin deneyimli yöneticilerinden oluşan bir "Afganistan Barış ve
Kalkınma Programı" oluşturulmalıdır. Bu program Afganistan hükümeti ile birlikte
Afganistan'ın 5-10- ve 20 yıllık kalkınma ve istikrar programını oluşturarak
Afganistan'ın ekonomik ve siyasi yol haritalarını belirlemelidir.
4-
Afganistan'da acil olan eğitim, sağlık ve altyapı ihtiyaçlarının
karşılanabilmesi ve sistem kurulabilmesi için bir "Afganistan Barış ve Kalkınma
Fonu" oluşturulmalı, İslam ülkeleri ve Batı aleminin finansal destek akışı
sağlanmalıdır.
5- Afganistan bir program çerçevesinde sivil silahlardan
ve mayınlardan arındırılmalıdır.
6- Aşiret, ulema ve kanaat önderleri
çözüm ve istikrar sürecinin bir parçası haline getirilmelidir.
7- Genel
bir af ilan edilmeli ve bölgede aktif olan tüm örgütlerin üye ve savaşçıları
sosyal bir rehabilitasyon programına tabi tutularak istihdama
yönlendirilmelidir. Bu program bölgede bulunan yabancı savaşçıları da kapsayacak
şekilde yürütülmelidir.
8- Türkiye, Pakistan ve Afganistan'ı içine alacak
bir "Ortak Kalkınma ve Güvenlik Paktı" oluşturmalıdır.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nun bir Afganistan ve Pakistan Özel Temsilcisi
atayarak Türkiye'nin bölgedeki nüfuzunu canlı ve dinamik tutmaları gerekiyor. Bu
aynı zamanda güçlenen ve genişleyen Türk Dış Politikası'nın da bir ihtiyacıdır.