Konu: Ýmam Hatip Mezunlarý

sevgili osman demir agabeyim, daha evvelce yazdigim uzre "bu bizdendir", "dosta dusmana rezil olmayalim" "kol kirilir yen icinde kalir" turu samimi yaklasimlar sergilemeniz , MALESEF varolan gercegi degistirmiyor, ustelik fetullah gulen ifrat-tefrit noktasini da gecmistir, senin buyuk bir ozveriyle "kendinden bile" sakladigin "kitap ********ligi" normal bir insan icin dahi, yeterli bir ayiptir......

Bu sapiklar Amerika'da da faaliyetlerini gosteriyorlar. Yalan yanlis dini bilgilere sahip, kendilerini imam ilan etmis kisiler, cahil ve parasiz insanlari etrafinda toplayip, din ile ilgisi olmayan islerine alet etmek icin kullaniyorlar. Insanlara kredi acip, calistirip, somuruyorlar.

her ne kadar benim konu arada gittiyse de, seni ikna etme derdinden cok hep savasini verdigim gercek olanin ortaya cikmasi adina bunlari izah ediyorum.....

gercekleri gormekten kacmaktansa sizce de "zararin neresinden donulse kardir" yaklasimi sergilense "eftal" olmaz mi ?!

iste tarihleriyla su goturmez gercegin delilleri:

FETHULLAH GÜLEN

“KENDI” D?N?N? ?LÂN ETT?

(Bu mevzu Mart-1995 tarihli Hakikat Ayl?k ?slâm Dergisi'nin 18. Say?s?nda yay?nlanm??t?r.)



Fethullah Gülen, bas?n yay?n organlar?yla yapt??? röportajlar ve verdi?i beyanlarla (Fetullah Gülen ?slâm dini'ne ayk?r? bu beyanatlar? 23-28 Ocak 1995 tarihleri aras?nda Hürriyet Gazetesi'nde ve 23-30 Ocak 1995 tarihleri aras?nda Sabah Gazetesi'nde yay?nlanan röportajlarýnda vermi?tir.), kendi dinini ilân etmi?, ?slâm dininin hükümlerine kar?? gelmi?tir.

?öyle ki;



Tesettür:

“Kad?nlarýn ba?larýn? örtmesi iman meselesi ölçüsünde önem arzetmez. Allah’a kar?? kulluk, umumi manada kulluk ölçüsünde önem arzetmez bunlar. Teferruata ait meseledir. Nitekim, Allah’a iman meselesi Mekke’de Efendimize tebli? edilmi?, namaz meselesi orada bize farz k?l?nm??, daha sonra da zekât bize farz k?l?nm??. Ama tesettür meselesine gelince biraz farkl?. Zannediyorum Peygamberli?in 16. ve 17. senesinde müslüman kad?nlarýn ba?lar? açýkt?r. Temel meseleler varken, teferruatla u?ra??lmamal?.”

Bu sözleri ve beyanlar? kendi dinine göredir.

?slâm dininde tesettür kesinlikle farzd?r.

Allah-u Teâlâ Nûr sûresi 31. ve Ahzâb sûresi 59. Âyet-i kerime’lerinde tesettürün farz oldu?unu beyan buyuruyor.

“Resulüm! Mümin kad?nlara da söyle. Gözlerini harama bakmaktan sak?ns?nlar, ?rzlarýn? namuslarýn? korusunlar. Ziynet yerlerini aç?p göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz ve eller) müstesnâd?r. Ba?örtülerini (gö?üs ve boyunlar? görünmeyecek ?ekilde) yakalarýn?n üstüne koyup örtsünler.” (Nûr: 31)

“Resulüm! Zevcelerine, k?zlarýna ve müminlerin han?mlarýna söyle. Zaruri bir ihtiyaçlar? olup d??ar? çýkmak istedikleri zaman, d?? elbiselerini üzerlerine giysinler. Bu onlarýn ahlâks?z kad?nlardan olmad?klarýn?n bilinmesi ve incitilmemesi için daha elveri?lidir.” (Ahzâb: 59)

Bu, ?slâm dinine göredir. FEtullah'in dinine göre de?il! Tesettür kesin olarak uyulmas? gereken bir emirdir ve iman meselesidir.

Allah-u Teâlâ emir ve hükümlerini koymu? onu yasaklar?yla s?n?rlam??t?r.

“Bu hükümler Allah’?n hudutlar?d?r. Kim Allah’?n hudutlarýn? a?arsa kendisine yaz?k etmi? olur.” (Talâk: 1)

Allah-u Teâlâ, “Kim bu hudutlar? a?arsa kendisine yaz?k etmi? olur.” buyuruyorken, “Tesettür teferruatt?r!” ya da “?man meselesi de?ildir.” demek açýkca bu hudutlar? a?mak demektir. Bu Âyet-i kerime’leri inkâr etmek demektir.

O, kendi kurdu?u dinine kendi zan kitab?na göre böyle söylüyor.

“Do?rusu bir çoklar? bilmeden heva ve heveslerine uyarak halk? ?a??rt?yorlar.” (En’am: 119)

Âyet-i kerime’lere ve Allah-u Teâlâ’n?n hükümlerine ters konu?tu?u için nefis arzusunu ilâh edinmi? ?irke dü?mü?tür.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Resulüm! Gördün mü o nefis arzusunu ilâh edineni? Art?k ona sen mi vekil olacaks?n? Onu ?irkten sen mi koruyacaks?n.” buyuruyor. (Furkan: 43)

“Tesettür meselesine gelince biraz farkl?. Zannediyorum peygamberli?in 16 ve 17. senesinde müslüman kad?nlarýn ba?lar? açýkt?r. Temel meseleler varken teferruatla u?ra??lmamal?.” diyor.

Yani Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e tesettür Âyetleri ilk y?llarda gelmedi?ini bunun için önem arzetmedi?ini; teferruat oldu?unu söylemek istiyor.

Bütün insanlar ve cinler Hazret-i Kur’an’?n bir hükmünü, bir harfini dahi inkâr etseler, hafife alsalar, hepsi kâfir olur. ?sterse emir ya da hüküm Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in son nefesinde inmi? olsun. Art?k o kesin hükümdür, emirdir. Biz iman ederiz. ?slâm dininin hükümleri zamanla ilgili de?ildir. Hüküm geldikten sonra ona imandan ba?kas? dü?ünülemez. “16. senede gelmi?, 17. senede gelmi?, 18. senede gelmi?” diye hüküm basite al?namaz, bu açýk bir küfürdür.

Âyet-i kerime’de:

“??te böyle, çünkü onlar Allah’?n indirdi?inden tiksinip ho?lanmam??lard?r.” buyuruluyor. (Muhammed: 9)

Oysa inananlar için tesettür kesinlikle uyulmas? gerekli bir farzd?r.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zaman?nda sava? sebebi dahi say?lm??t?r.

Asr-? saâdet y?llarýnda Beni Kaynuka yahudilerinden bir kuyumcunun mümin bir kad?n?n tesettürüne, ba?örtüsüne el uzatmas? sava? sebebi say?lm?? ve sava??larak yahudi erkekleri öldürülmü?tür. (Hi?am: c. 3, sh: 66)

Allah’?n hükmü bu kadar önemli bir meseledir.



Kad?n ?dareci:

Ba?ka bir beyan?nda ise:

“Kad?nlardan idareci olmas?n?n hiçbir sak?ncas? yoktur.” demi?.

Bu beyanlar? ile Allah ve Resulü’nün hükümlerine kar?? gelmi?tir.

Zira Âyet-i kerime’de:

“Peygamber size neyi verdiyse onu al?n, neden nehyettiyse ondan sak?n?n.” buyuruluyor. (Ha?r: 7)

“E?er Allah’? seviyorsan?z bana tâbi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarýn?z? ba???las?n.” buyuruluyor. (Âl-i imran: 31)

Hadis-i ?erif’te:

“Sizden hiç birinizin arzular? benim tebli? etti?im esasa uymad?kça gerçek mânâda iman etmi? olmaz.” (En-nevevi, Erbâin: 41) buyuruluyorken ve kad?n idareci hakk?nda,

“Mukadderat?n? bir kad?n?n eline veren millet felah bulmaz.” buyuruluyor. (Buhari 1660, Megazi 82, Fiten 18, Tirmizi fiten 75, Nesai Kada: 8, Ahmed bin Hanbel 5743, 51, 38, 47)

Bu ?slâm dinine göre böyledir. E?er Allah’a iman ediyorsak, Resul’üne tâbi isek, onlarýn beyan? Âyet-i kerimeler ve Hadis-i ?erif’lerde böyle buyurulmaktad?r. Bunun tersini söylemek ve savunmak Allah ve Resul’üne kar?? gelmek demektir. Bu da açýk bir küfürdür. O kendi kurdu?u nurculuk dinine göre kendi nefis putuna dayanarak zanla konu?uyor, Allah ve Resul’ünün hükümlerine kar?? geliyor.

“Kad?nlardan idareci olur.” demek, bunca Âyet-i kerime ve Hadis-i ?erif’i inkâr etmektir. O yaln?z zann?n? konu?turuyor heva ve hevesine uyuyor. E?er do?ru sözlü ise bir Âyet-i kerime ya da Hadis-i ?erif getirebilir mi?

Âlimim diye geçinen müfsidler, halk? ifsad ediyor.

Âyet-i kerime’de:

“Do?rusu bir çoklar? bilmeden heva ve heveslerine uyarak halk? ?a??rt?yor.” buyuruluyor. (En’am: 119)

Allah-u Teâlâ ve Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlar? bize ?öyle bildiriyor ve tan?t?yor;

“Onlar? ate?e ça??ran imamlar k?ld?k. K?yamet günü onlar yard?m görmeyeceklerdir.” (Kasas: 41)

??te bunlar halk? yanl?? bilgilendirerek sapt?ran imamlard?r. Bunlar insanlar? cehenneme ça??r?yorlar.

Âyet-i kerime’de:

“Yoksa onlarýn, dinden Allah’?n izin vermedi?i ?eyleri dini kaide k?lan ortaklar? m? vard?r.” buyuruluyor. (?ûrâ: 21)

?slâm’da olmayan mesnetsiz ve as?ls?z yalanlarýn? ?slâm dininin kaidesi gibi gösteriyorlar. Bu ise ?slâm’?n hükümlerine kar?? gelmektir.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde ?öyle buyurmaktad?r:

“Onlarýn ço?u Allah’a iman etmi?lerdir, fakat mü?rik olarak ya?arlar” (Yusuf: 106)

Allah-u Teâlâ’n?n kesin olarak buyurdu?u, emir ve nehyetti?i ?eyleri hükümsüz b?rakmak için, kendi arzularýna göre söz söylüyorlar.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise onlar hakk?nda,

“?üphesiz ki benden sonra ümmetimden bir zümre gelecektir. Onlar Kur’an okuyacaklar, fakat Kur’an’?n (feyzi) onlarýn bo?azlarýndan öteye geçmeyecektir. (Yaln?z dilde kalacakt?r.) Nitekim onlar okun av? delip geçti?i gibi dinden çýkacaklar, bir daha da dönmeyeceklerdir. ??te bütün insanlarýn ve hayvanlarýn en kötüsü bunlard?r.” buyuruluyor. (Müslim: 1067)

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz onlar? “Bütün insanlarýn ve hayvanlarýn en kötüsü” olarak ifade ediyor. Okun av? delip geçti?i gibi dinden hemen çýk?yorlar.

Di?er bir Hadis-i ?erif’lerinde:

“Allah-u Teâlâ ilmi size ihsan buyurduktan sonra (haf?zan?zdan) zorla çekip almaz. Lâkin âlimleri ilimleri ile beraber cemiyetin içinden al?r, ruhlarýn? kabzeder, art?k kara cahil bir zümre kal?r. Halk bunlardan dini ihtiyaçlarýn? sorarlar. Onlar da (âyet, hadis) gözetmeden kendi dü?ünce ve arzularýna göre fetvâ verip hem kendileri saparlar, hem de ba?kalarýn? sapt?r?rlar.” buyuruluyor. (Buhari. Tecrid-i Sârih: 2174)

Ümmet-i Muhammedi ifsad ediyorlar, mesnetsiz as?ls?z fetvâlarla Din-i mübine zarar veriyorlar.

“?nsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, ?slâm’?n yaln?z ismi, Kur’an’?n ise resmi kalacak. Mescidler d?? görünü?ü ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak. Onlarýn âlimleri gökkubbe alt?ndakilerin en ?erlileridir. Fitne onlardan çýkt?, yine onlara dönecektir.” buyuruluyor. (Beyhaki)

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Sizin için deccalden daha çok deccal olmayanlardan korkar?m.

-Onlar kimlerdir?

Sapt?r?c? imamlard?r.” buyurdular. (Ahmed bin Hanbel)

Kendilerine tâbi olanlar? yoldan çýkart?p sapt?r?rlar.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Ahir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar dinlerini dünyal??a alet edeceklerdir. ?nsanlara kar?? koyun postuna bürünmü? gibi yumu?ak ve güzel huylu görünürler. Dilleri ?ekerden daha tatl?d?r; amma kalpleri kurt gönlü gibidir. Aziz ve Celil olan Allah-u Teâlâ bu gibi kimseler için ?öyle buyuruyor:

Bunlar acaba benim sonsuz affedicili?ime mi güveniyorlar, yoksa bana kar?? meydan m? okuyorlar? Ululu?um hakk? için onlara öyle bir a??r musibet verece?im ki, aralarýnda bulunan yumu?ak ba?l?lar da ?a?akalacaklard?r.” buyuruluyor. (Tirmizî)



Tarikatlar:

Ba?ka bir beyan?nda ise “Tarikatlar bir dönemdeki misyonunu eda etmi?lerdir, zaman böyle fert zaman? de?il, cemaat zaman?d?r.” diyerek necip tarikatlara kar?? geliyor.

Bu konuda, ?man abidesi, büyük mücahid, hakikat güne?i, Bediüzzaman Hazretleri’nin 29. mektubu mevcuttur. ?öyle der:

“Tarikat?n dini ve uhrevî ve ruhânî çok mühim ve ulvî neticelerinden sarf-? nazar, yaln?z Âlem-i ?slâm içindeki kudsî bir râb?ta olan uhuvvetin inki?af?na ve inbisat?na en birinci, te’sirli ve hararetli vas?ta tarikatlar oldu?u gibi; âlem-i küfrün ve siyaset-i h?ristiyaniyyenin, Nûr-u ?slâmiyeti söndürmek için müdhi? hücumlarýna kar?? dahi, üç mühim ve sars?lmaz kal’a-i ?slâmiyyeden bir kal’as?d?r.

Merkez-i Hilafet olan ?stanbul’u, be?yüz elli sene bütün âlem-i h?ristiyaniyyenin kar??s?nda muhafaza ettiren, ?stanbul’da be?yüz yerde f??k?ran envâr-? Tevhid; ve o Merkez-i ?slâmiyedeki ehl-i iman?n mühim bir nokta-i istinad?, o büyük camilerin arkalarýndaki tekkelerde ‘ALLAH, ALLAH!’ diyenlerin kuvvet-i imaniyeleri ve Mârifet-i ?lâhiyyeden gelen bir muhabbet-i ruhanî ile cu?-u huru?lar?d?r.

??te ey ak?ls?z hakimiyet-füru?lar ve sahtekâr milliyet-perverler! Tarikat?n hayat-? içtimaiyenizde bu hanesini çürütecek hangi seyyiatlard?r, söyleyiniz?.”

??te o zât tarikat? böyle ifade ediyor. ?man abidesi, büyük mücahid, Bediüzzaman Hazretlerinin izini takip edenler ?slâm’da hizmet edenlerdir. Bunlar ise nurculuk dinini kuranlard?r.

Tarikata tak?nd??? tav?r ve sözleriyle Evliyaullah hazerat?na da kar?? gelmi? ve her zaman mevcut bulunan bu toplulu?u yok saym??t?r.

Âyet-i kerime’de:

“?yi bilin ki Allah’?n veli kullar? için hiç bir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklard?r.” buyuruluyor. (Yunus: 62)

Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i ?erif’lerinde:

“Her kim benim veli kuluma dü?manl?k ederse ben ona harp açar?m.” buyuruyorlar. (Buhari)

Bir Hadis-i kudsi’de ise:

“Kubbelerimin alt?ndaki velilerimi benden mâdâ kimse bilemez.” buyuruluyor.

Âyet-i kerime’de:

“Yaratt?klar?mdan öyle bir topluluk da vard?r ki onlar Hakk’a iletirler ve Hakk ile hüküm verirler.” buyuruluyor. (A’raf: 181)

Hadis-i ?erif’te:

“Her as?rda benim ümmetimden sabikun önde gelenler vard?r ki bunlara budela ve s?dd?kun itlak olunur. Hakk?nda inayet ve merhameti o kadar boldur ki, sizler o sayede yer içersiniz. Yeryüzünün halk? için vukuu tasavvur olunan belâ ve musibetler onlarla kald?r?l?r.” (Nevadirül Usul, Tirmizî)

Hadis-i ?erif’te:

“Bât?n ilmi Allah-u Teâlâ’n?n s?rlarýndan bir s?r hikmetlerinden bir hikmettir. Onu ancak diledi?i kulun kalbine atar.” buyuruluyor. (Buhari)

Bu Âyet-i kerime ve Hadis-i ?erif’ler velilere ve mârifetullah ehline aittir. Zâhiri âlimler bu ilimden mahrumdur.

?mâm-? Gazali Hazretleri ?hya-u Ulumid’din adl? eserinde ise o toplulu?u ?öyle ifade ediyor:

“Sak?n anlam?yorum diye bu ilmi inkâra kalk??ma, aklî ilimleri kavrad???n? zannederek çizmeden yukar? çýkan âlimlerin helâk noktas? buras?d?r. Allah dostlarýn?n bu hallerini inkâr eden bir ilimden cehalet çok daha iyidir. Kaynak bir oldu?u için velileri ve kerametlerini inkâr ise tamamen dinden çýkmakt?r.”

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz buyururlar ki:

“?lim ikidir birisi dilde olup (ki bu zahirî ilimdir.) Allah-u Teâlâ’n?n kullar? üzerine hüccetidir. Bir de kalpte olan mârifet ilmi vard?r. As?l gayeye ula?mak için faydal? olan da budur.” (Tirmizî)

??te bu gayeye ula?anlar bunlard?r. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Allah kime dilerse ona kat kat verir.” buyuruyor. (Bakara: 261)

??te ihsan? ve ikram? bol olan Allah-u Teâlâ tasavvura s??mayan ihsanlarýn? kat kat lûtfetmi?tir. Yaln?z, mârifetullah ehli olan veli kullarýna bah?etmi?tir. Ba?kas?na ?âmil de?ildir.

?mâm-? Âzam -rahmetullahi aleyh- Efendimiz o kadar büyük bir âlimdir ki, ?brahim Ethem -kuddise s?rruh- Hazretleri’nin Hakk ile oldu?unu gördü, bildi ve söyledi.

Bunu biraz açal?m, a?z? mühürlü iki teneke var, birisinin içi mücevher dolu, di?erinin ise ta?.

Bunu d??ar?dan görebilmek için kalp gözünün açýk olmas? lâz?m. O ise gördü ve seçti, tazim etti.

?brahim Ethem -kuddise s?rruh- Hazretleri için “Seyyidünâ” yani “Efendimiz” buyurdu. Talebesi ona niçin böyle dedi?ini sorunca “Biz ilmimizle nefsimizi dü?ünürüz, onlar ise kendilerini unutup hikmetle yaln?z Allah’? dü?ünürler.” cevab?n? verdi.

Bilen ve görebilen için zahirî ilimle, bât?nî ilimler aras?nda bu kadar açýk farklar vard?r. Onlarýn içinde Hakk var. O ise bir maskeden ibaret, vücudu ise elbiseden ibaret. ?mâm-? Âzam Hazretleri ona bunun için tazim etti. Niçin tazim etti? Hakk’a vas?l oldu?u için, Hakk ile oldu?u için tazim etti. Vaktaki bu tecelliyata mazhar oldu:

“E?er ?u iki senem olmasayd?, Numan helâk olurdu.” buyurdu ve anlayanlara duyurdu. Bu da bir s?rd?, bunu da açm?? oluyoruz.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Sizin her birinize bir ?eriat ve bir yol tayin ettik.” buyuruyor. (Mâide: 48)

Fahreddin Razi ve di?er baz? müfessirler bu Âyet-i kerime’ye “Ey kullar?m! Sizin her birinize iki ?eyi vacip ettim. Evvela ?eriat sonra tarikat.” mânâs?n? vermi?lerdir. Çünkü “Minhac” lügat mânâs? itibar?yla “Münevver bir yol” demektir. Di?er bir Âyet-i kerime’sinde:

“Ey iman edenler! Allah’? çok çok zikredin.” buyuruyor. (Ahzâb: 41)

Ashab-? Kiram’dan ?eddat bin Evs -radiyallahu anh- ile Ubâde bin Sâmit -radiyallahu anh- buyururlar ki;

“Resulullah -sallallahu aleyhi ve selem- Efendimiz ile beraber bulunuyorduk. “Aran?zda garip yani ehl-i kitap var m??” diye sordu. “Hay?r.” dedik. Bunun üzerine kap?larýn kapat?lmas?n? emretti ve “Lâ ilâhe illâllah deyiniz.” buyurdu. Bir saat kadar birlikte “Lâ ilâhe illâllah” dedik. Resulullah Aleyhisselâm sonra da:

“Allah’a hamdolsun. Sen beni Kelime-i Tevhid’le gönderdin ve beni bununla memur k?ld?n. Cenneti de bana bunun üzerine vaad ettin, ?üphesiz ki sen vâdinden dönmezsin.” diyerek duâ etti ve buyurdu ki:

“Müjdeler olsun! Allah Azze ve Celle sizi ma?firet etti.” (Ahmed bin Hanbel)

Hadis-i ?erif’te:

“Allah-u Teâlâ’y? çok zikretmekle o derece mest olunuz ki, münâf?klar sizi mecnun zannetsinler.” buyuruluyor. (C. Sa?ir)

Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- böyle buyuruyor.

Hakk Celle ve Alâ Hazretleri ise bir Âyet-i kerime’sinde:

“Size peygamber neyi verdiyse onu al?n?z, neden nehyetti ise ondan kaç?n?n?z.” buyurmu?tur. (Ha?r: 7)

Hazret-i Allah’?n bir kulunu sevmesi, muhakkak ki o kulun zikrullah? sevmesi ve i?tigâl etmesi ile kaimdir. Etmeyenlerin ise cezaland?r?lacaklar? vaad ve vaîdinin bir neticesidir.

“Allah-u Teâlâ’ya muhabbetin alâmeti zikrullah? sevmek, bu?zunun alâmeti zikrullah? sevmemektir.” (C. Sa?ir)

Hadis-i ?erif’i ile Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz zikrullah? sevmeyenleri Allah-u Teâlâ’n?n sevmedi?ini ve bu?zetti?ini beyan buyuruyor.

Cenâb-? Hakk Hazretleri ise Kur’an-? kerim’inde:

“Allah’? unuttuklarýndan dolay? Allah’?n da kendilerini kendilerine unutturdu?u kimseler gibi olmay?n, onlar fâs?klarýn tâ kendileridir.” (Ha?r: 19)

Âyet-i kerime’si mucibince, zikir ve fikirden gafil olan müminleri “Fâs?k” kelimesi ile tabir buyuruyor.

Bunca açýk Âyet-i kerime ve Hadis-i ?erif var iken, bir lâf ile gerçe?i ortadan kald?rmak istiyorlar. Hiç ?üphesiz ki bu da cehaletlerinin bir semeresidir.

Bunlara deriz ki; e?er do?ru sözlü iseniz siz de bir Âyet-i kerime ve Hadis-i ?erif getiriniz.

Biz bunlar? adil ?ahitlerle beyan ederken, Allah-u Teâlâ’n?n bu?zetti?i kimselerin lâf? nazar-? itibara al?nmaz. Çünkü esas olan Hazret-i Allah ve Resul’ünün hükmüdür. Mahlukun hükmü yoktur.

•

Devletin ba??ndakilere her zaman sayg? duyulmas? gerekti?ini, kendisinin son derece sayg? duydu?unu söyleyen Fethullah Gülen, Kenan Evren için “Biri Evren’in aleyhinde konu?sa a?z?n? k?rar?m.” diyor. “Demokrasiden geriye dönü? mümkün olmayacakt?r.” Devletin ba??ndakilerin, devlet anlay???ndan dolay? kutsal oldu?unu benimsiyor.

Bu beyanlar? ?slâm’a ters dü?en sözlerdir.

Zira Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde:

“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de, e?er herhangi bir ?ey hakk?nda çeki?irseniz onu Allah’a ve Resulü’ne döndürün. E?er Allah’a ve ahiret gününe inan?yorsan?z o daha hay?rl? hem de sonuç itibariyle daha güzeldir.” buyuruyor. (Nisa: 59)

Bu Âyet-i kerime’de itaat edin emri verilirken, Allah ve Resulü hakk?nda “?taat edin” anlam?na gelen “Atîu” emri tekrarlanm??t?r. ‘Emir Sahipleri’ hakk?nda ise bu kelime tekrarlanmam??t?r. Bunun sebebi ?udur; Allah’a ve Resulü’ne itaat kayýts?z ?arts?zd?r, bu bak?mdan onlar hakk?nda bu emir yani “?taat edin” emri tekrarlan?rken emir sahipleri bahsinde tekrarlanmam??t?r. Çünkü ulül-emr’e itaat ?eriat?n çerçevesinde Allah’?n hudutlar? içindedir. Zira anla?mazl?k konusu Allah ve Resulüne arzedilecektir. Münkerde itaat yoktur.

Emir sahiplerinde geçen ikinci hüküm ise “Minkum” sizden kayd?n?n olmas?d?r. Çünkü Âyet-i kerime’nin devam?nda “...e?er herhangi bir konuda anla?mazl??a dü?ülürse, onu Allah’a ve Resulü’ne döndürün.” ifadesi vard?r. Bunu sa?layacak olan da Allah’?n kitab? ve Resulü’nün sünnetidir, onu bilendir ve uygulayand?r.

“Sizden olan ulü-l emre itaat edin.” buyuruluyor. Bu ?slâm dinine göredir. Onun beyanlar? kendi kurduklar? dine göredir. Bu sözleri ile bu Âyet-i kerime’lere kar?? gelmi?tir.

As?l hürriyet ?slâm’da d?r. ?slâm? ya?ad?kça onun fevkinde hürriyet olamaz. Kad?na da hürriyeti ?slâm vermi?tir. ?slâm ahkam? insanlar? ve cemiyeti korumak için her?eyi ölçüyle belirlemi?tir. Belirli s?n?rlar ve ölçüler koymu?tur.

Âyet-i kerime’lerde:

“?üphesiz Resullerimizi apaçýk delillerle gönderdik ve onlarla birlikte K?TAP ve M?ZAN indirdik, insanlar dosdo?ru davrans?nlar diye.” (Hadid: 25)

“Allah HERÞEY için bir ölçü tayin etmi?tir.” buyuruluyor. (Tâlâk: 3)

Bu ?slâm dinine göredir. O ise kendi dinine göre bunlar? söylüyor. Bu beyanlar? ?slâm dinine ters dü?mektedir.

•

Bir futbol tak?m?n?n ba?ar?s? için “Gözlerim dolar.” diyor ve futbol tak?mlarýna ?öyle sesleniyor “?nsan ne yaparsa yaps?n Kur’an’dan ald??? disipline göre, yapaca?? her ?eyi Allah’?n tefti?ine sunuyor gibi mükemmel yapmal?.”

Bu sözleri kendi kurdu?u dinine göredir. Zira futbol haramd?r. Çünkü erke?in tesettür mahali diz kapa??ndan a?a??d?r. Futbol da ise diz kapa??ndan yukar?dad?r. Futbolun neresi Allah-u Teâlâ’n?n tefti?ine sunulacak. Futbol ?slâm’?n neresine uygun? Bu kadar pislik, bu kadar kumar, bu kadar küfür, bu kadar gayr-i ?slâmili?e ra?men Allah’?n tefti?ine sunmak ne demek?

•

Bu Âyet-i kerime’ler benim de?il. Hazret-i Allah’?n kelâm?d?r, Resulullah Aleyhisselâm’?n beyan?d?r. Benim bu beyanlar kar??s?nda bir sözüm yok. Ben size Allah-u Teâlâ’n?n kelâm? ile Resulullah Aleyhisselâm’?n Hadis-i ?erif’ini okuyorum.

Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ahir zamanda dinlerini dünyal??a alet eden türemelerden haber veriyor. Bak?n?z ne kadar güzel açýkl?yor.

“Ahir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar dinlerini dünyal??a alet edeceklerdir. ?nsanlara kar?? koyun postuna bürünmü? gibi yumu?ak ve güzel huylu görünürler. Dilleri ?ekerden bile tatl?d?r, amma kalpleri kurt gönlü gibidir.

Aziz ve Celil olan Allah-u Teâlâ (bu gibi kimseler için) ?öyle buyuruyor:

Bunlar acaba benim sonsuz affedicili?ime mi güveniyorlar, yoksa bana kar?? meydan m? okuyorlar? Ululu?um hakk? için, onlara öyle a??r bir musibet verece?im ki aralarýnda bulunan yumu?ak ba?l?lar ?a?akalacaklard?r.” (Tirmizî)

Görülüyor ki Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunlarýn bütün iç yüzlerini biliyor ve iman edenlere bildiriyor.

Elli sene evvel bunlar yoktu. A?z?ndaki lokmay?, alt?ndaki bir tek arabay?, çoluk-çocu?unun oturaca?? bir tek evi dahi olsa alabileceklerini üç temsil vererek arz edece?iz.

•

Bu temsilleri arzederken sak?n Bediüzzaman Hazretleri sanmay?n.

Ben size önce onu anlatay?m. O öyle bir zât-? âlidir ki, Hazret-i Allah zahiri ilimle, tarikat ilmiyle, mârifetullah ilmiyle mücehhez k?lm??t?. Allah-u Teâlâ’n?n veli kuludur, bir iman abidesidir. Ona tâbi olanlar, onun ahlâk?n? alanlar da yine ayn? öyledir. Onlar hapishaneden hapishaneye giderdi, fakat her çýkan iman ile gürlerdi. Onlar? hiçbir ?ey y?ld?rmad?. Can?n? verdi, fakat iman?n? vermedi.

Ve fakat ondan sonra gelenler için üç örnek verece?im.

Bu yaz Manisa da??’nda bulunuyordum. Ertan Bey karde?imiz anlatt?.

Birgün tan?d???m iki ki?i geldi ve dediler ki: “Ertan bey! Bu arabay? al, kaça al?rsan al.” Sebebini sordum, niçin sat?yorsunuz?

Beni bir yeme?e dâvet ettiler. Simsarlar “Benden ?u kadar... Benden ?u kadar!” derken, benim yan?ma geldiler. “Sen ne kadar vereceksin?” dediler. Ben de utand?m. “Benden de ?u kadar” dedim. Hemen tahsildarlar geldi. “?mzala!” dediler, benden senet ald?lar. Gün geldi, fakat param yok. “Neyin var?” diye sordular. “Arabam var.” dedim. “Sat arabay? ver paray?!” dediler.

Ben de dedim ki “Karde?im! Niçin sat?yorsun? Yok, veremem de geç.” yan?ndaki hemen dedi ki “Hay?r! ?mza etti verecek.”

Art?k postu att? di?lerini gösterdi. Az evvel koyun postunda idi.

Adam ar etti, kaça satt?ysa satt?, paray? verdi.

Kadir efendi dedi ki, ben daha ac?s?n? söyleyece?im.

Bir adam? kurtlar yine bu ?ekilde yeme?e dâvet ediyorlar. Oltay? tak?yorlar ve simsarlar ba?l?yor, “Benden ?u kadar... Benden ?u kadar..” Sonra ona geliyorlar, gaye onu tuza?a dü?ürmek. “Senden ne kadar?” Adam utan?yor, çünkü “Benden bir milyar... benden be?yüz milyon...” Utan?yor, az bir?ey de vâdedemiyor, sözde kalaca??n? zannediyor. “Benden de ?u kadar” diyor, hemen makbuzlar geliyor, imzay? at?yor. Gün geliyor, paray? istiyorlar, para yok diyor. Neyin var. Bir tek evim var, çoluk çocu?um oturuyor. “Sat evi, ver” diyorlar.

Bu yak???r m? ?slâm’a karde?im? Bu imana yak???r m? karde?im? Ben bunlarýn küfre kayd???n? söylüyorum da inanm?yorsunuz!

Üçüncü temsil: Yolda gidiyoruz. ?u Ömer a?a var ya dedi. Ak?am onu nurcular dâvet etmi?ler. Amma o soyulacak tak?m?ndan de?il. “Ben giderim amma abuk-sabuk konu?mazsan?z!” Konu?may?z diyorlar. Gidiyor. Orada birisi çýk?yor. “Bir nurcu on müslümandan efdaldir.” deyince “Tamam, tamam...” diyor, hemen çýk?p gidiyor. Karde?im bu ne haldir? Bu ?slâm dinine yak???r m?? Oysa: “Allah kat?nda din ?slâm’d?r.” (Âl-i imran: 19)

Müslümanm?? gibi görünerek, bunlar? ?slâm dini ad?na yap?yorlar. Hazret-i Allah ile alay eden bu din kurucularýn? Hazret-i Allah size tarif etti?i halde hâlâ duymuyorsunuz, inanm?yorsunuz ve onlara tâbi oluyorsunuz.

Ne buyurmu?tu Cenâb-? Hakk:

“Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun, onlar do?ru yoldad?rlar.” (Yâsin: 21)

O böyle emretti?i halde, sen oraya sürüklendin ve bu hale dü?tün.

Allah-u Teâlâ bir taraftan “Sizden hiçbir ücret istemeyenlere uyun” diye emrediyor. Yaln?z onlarýn do?ru yolda oldu?unu, di?erlerinin yoldan sapm?? oldu?unu bildirdi?i halde, siz ise bu ilâhi hükmü hükümsüz b?rak?p onlarýn pe?ine gitti?iniz zaman, art?k sizin Hazret-i Allah ile hiçbir ilginiz kalmaz.

•

“Medine-i Münevvere’ye gitti?ini ve orada ümmetinin imaml???na tayin edildi?ini” ifade ediyor.

Cemalettin Kaplan, Erbakan ilân etti?i gibi bu da kendi dininin halifeli?ini ilân ediyor. Bu kendi dininin, nurculuk dininin görevidir, kendi dinine göredir. Fakat ?slâmla hiç bir ilgisi yoktur.

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ?slâm dininin Peygamberidir. Nurculuk dinin peygamberi de?ildir. O Allah taraf?ndan gönderilmi?, ?slâm dininin peygamberidir.

•

“Kimse kimseye inanc?ndan dolay? ithamda bulunmayacak. Kimse kimseye dininden ya da dinsizli?inden dolay? taanda bulunmayacak.” diyor.

Bu sözleri de kendi dinine göredir. ?slâm dini ile ilgisi yoktur. ?slâm’da ise ?öyledir;

Âyet-i kerime’de:

“Ey Peygamber kâfirlerle ve münaf?klarla sava?, onlara kar?? sert davran. Onlarýn varaca?? yer cehennemdir. O gidilecek yer ne kötüdür.” buyuruluyor. (Tahrim: 9)

“Onlar müminleri b?rak?p kâfirleri dost edinirler. Onlarýn taraf?nda bir ?eref ve kudret mi ar?yorlar? Bilsinler ki, ?eref ve kudret tamamen Allah’a aittir.” (Nisa: 139)

“Ey iman edenler! Müminleri b?rak?p da kâfirleri dost edinmeyin. Allah’?n aleyhinize apaçýk bir ferman vermesini mi istersiniz?” buyuruluyor. (Nisa: 144)

“Ey iman edenler! Benim de dü?man?m, sizin de dü?man?n?z olanlar? dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçe?i inkâr etmi?ken, onlara sevgi gösteriyorsunuz. Oysa onlar Rabbiniz olan Allah’a inand???n?zdan dolay? Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çýkar?yorlar. E?er sizler benim yolumda sava?mak ve ho?nudlu?umu kazanmak için çýkm??san?z, onlara nas?l sevgi gösterirsiniz? Ben sizin gizledi?inizi de aç??a vurdu?unuzu da bilirim. ?çinizden kim bunu yaparsa do?ru yoldan sapm?? olur.” buyurulmaktad?r. (Mümtehine: 1)

“Allah’a ve ahiret gününe inanan bir milletin; babalar?, o?ullar?, karde?leri veya akrabalar? da olsa, Allah’a ve Peygamberine muhalefet eden kimselere sevgi beslediklerini göremezsin.” (Mücâdele: 22)

Gerçek iman budur. Bu ?slâm dinine göredir.

“Ey iman edenler! Küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarýn?z? ve karde?lerinizi dost edinmeyin.

Sizden kim onlar? dost edinirse, i?te onlar zâlimlerdir.” (Tevbe: 23)

?slâm bu iman? gerektirir. Bu Âyet-i kerime’ler kimlerin dost ve karde? olaca??n? anlat?yor. O ise kendi dinine göre konu?uyor. Kendi zan hükümlerini ortaya koyuyor.

Söyledi?i sözler ve verdi?i beyanatlar hep ?slâm’a terstir. Âyet-i kerime’lere ve Hadis-i ?erif’lere tezatt?r. Art?k sözleriyle kendi dinini açýklam?? ve maskesi dü?mü?tür. Suret-i asliyesi meydana çýkm??t?r.

Allah-u Teâlâ’n?n kelâm?n? size açýkl?yorum. Mesul olmamam için siz de hükm-ü ilâhiyi duymad?k dememeniz için.

Allah-u Teâlâ’n?n beyan?n? bana isnat etmeyin.

Ben hükümsüz ve de?ersiz bir mahlukum; hüküm ve de?er Allah-u Teâlâ’ya mahsustur.

DOSTLAR,
HEM NALÇACIYA HEMDE KOÇA BA?SA?LI?I D?LEKLER?M? SUNAR MERHUMELERE ALLAHTAN RAHMET D?LER?M.
SELAMLAR SAYGILAR

77-78 rus harbi nam-i diger 93 harbi munasebetiyle devrin sultani Abdulhamid (osmanli tarihinin en cok toprak kaybinin oldugu devirdir )tarafindan ingilizlere kiralanan kibris, 1914 de resmen isgal edildi ve de "Kemalistlerin" toy dugun, buyuk basari ilan ettikleri 1923 " lozan antlasmasiyla" 20. madde uyarinca Turkiye resmen ilhaki "kabul etti"...1925'te konsolos atandi...

1931'de rumlarin "ENOSISI" basladi, ingiliz valisinin konagini yakmayla alevlenen olaylar ingilizlerin sert tepki vermesiyle daha da buyudu... bu arada Turkleri organize etmesiyle surec bizim icin de islemeye basladi (goruldugu gibi biz azinliklar masasinin ucu olarak bilinen ingiliz oyununun parcasi olduk ) ingiliz gudumlu KATAK (kibris adasi turk azinligi kurumu ) kuruldu...

1944'te Dr. fazil kucuk bu hareketi "kibris milli turk halk partisine" cevirdi..

makarios onderliginde BM'ye basvurularak self-determission yani bagimsizlik istendi... ingilizler bu stratejik adayi birakmaya niyetli olmadigindan turkiyeye "baski " yapmaya basladi...

ilk zamanlar T.C. buna yanasmadi 1955'te turkiye turlu vaatlerle olaya taraf olmaya " ikna " edildi...

bundan sonra olaylar iyice cetrefillesti, ingilizler BM'nin de onayiyla adaya bagimszlik verirken, Cumhurbaskanligi "yardimciligi" turk tarafina devredildi....

rumlar bunlarla yetinmiyor hepsini herseyi istiyorlardi, (kisa kisa geciyorum ) ve nihayet 1974'te ingiltereyi butun israrlara ragmen ikna edemeden tek basimiza adaya asker cikardik... (ingilizler konjukturde zararli cikmamak icin ve de 1950 itibariyle koloni yani somurge feshi sebebiyle yanasmak istemiyordu )

devrin Evren pasasisinin da ifadesiyle "biz fazlasini aldik ki ilerde, elimizde pazarlik imkani cogalsin" hareket neticelenmistir...

kisa tarihi aktarim malumatfurusdan ziyade temeli yanlis olan isin sonuda yanlis olur, dusunce de boyledir herbirseyde de, gercegiyle olayin diger boyutu yani turklerin rum pasaportu almasina gelelim...

insanlarin ihtiyaclarini gideremezsen onlar bir sekilde giderecektir, almanyaya gonderilen iscinin durumu da boyledir degisik memlekette ki insanlarin durumu da.... ornegin %45 varan musluman nufusuyla hollandada insanlar bagimsizlik mucadelesini aklindan bile gecirmiyorsa, bu suurun bilincin sosyoekonomik olarak izahina dikkat etmelidir....

goruldugu gibi ne hacisi hocasi, ne enteli danteli, ne burokrati siyasetcisi durumdan sikayetci degildir cunku herkes olayin "GERCEGININ" farkindadir.... dusununuz ki Turki cumhuriyetler dahil dunyada hicbir ulke T.C. disinda KKTC'yi "tanimamaktadir"... hadi batiyi, bilmem diger milletleri anladik da ! hani musluman milletleri de es gecelim, ya azerisi kazagi !!!

lutfen gercekci olalim...

(sevgili admin son yazimi yine silmissin, umarim bir yerlere kaydetmissindir, cunku silecegine ihtimal vermeyip ben de herhangi bir yere kopyalamadigim icin arsivim eksik kalacak, lutfen eger bir yerlere felan sakladinsa bana geri gonder, tesekkurler )