Züpper kendisi be abicim, bu antep sitesininden alınma antepçe bir şeydi zaten ne şiiri.
Züpper kendisi be abicim, bu antep sitesininden alınma antepçe bir şeydi zaten ne şiiri.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Bir antepli...
Gidenin ardından ağlamaz,
Diyeceği tek bir cümle olur.
Hele yeri ağam hele yeri...
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..
Çekilmez oldu Bursa’da akşam vakitleri
Soğuk sessiz ve alabildiğine kimsesiz
İçerimde sızısı duruyor taa içerimde
Kıvrandırıyor adamı inceden inceye
Bir yanımda yüreğime kazınmış hasretin
Diğer yanımda çaresiz akşamlarıma sitemim
Sanki hep böyle yazılmış benim kaderim
Elimde olsa bir koşuda yanına gelmez miyim
O sımsıcak ellerini tutmayı
O destansı gözlerinde tekrar tekrar kaybolmayı
Teninin o hoş kokusunda uykulara dalmayı
İstemez miyim Söyle istemez miyim
Bazen bir uçurum kenarında elleri bağlanmış
Bazense adını zikrettiğim cennet bahçemde
Çiçeklerle bezenmiş buluyorum kendimi
Sızım oluyorsun zaman zaman
Kimi zamansa hayata yeniden bakışım
Alışmak zorundayım sensizliklere biliyorum
Ama yinede seni kendimde buluyorum
Uzanıyorum fakat ucundan bile tutamıyorum
Sende boğuluyor Bursa’da kayboluyorum
Viran bir şehrin enkazında can verir gibi :::.....:::
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
offf... bu damarmış işte.
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..
Nizipte bu son gecem
Bir daha hiç gelmeyecem
Merak etme beni deli
Kerizmiyim üzülecem....
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Abi seviyeyi düşürmüşsün..biraz edebi sanat kullansan.
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..
Ohoooooooooo sende bizi ne zannettin be kardeşim,şairmiyiz biz. Ne bulursak onu yazıyoruz.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Ne bulursak yok..
Sallamadan biraz da edebi sanatları kullanarak can cano
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..
Veyyyyyyy,hele yeri ağam hele yeri sabah sabah.
Bana sadece Allah yeter...
Ne mutlu Müslümanım diyene.
Yürüdüm..yürüdüm..pınarla büyüüdüüüm...
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..
Görmeyeli şair olmuşsunuz, Nazlı da olmasa bu özellikleriniz ortaya çıkmayacakmış.
T.C VATANDAŞI, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..
Kankama karışma, o ne derse doğru der ama şiirleri hiç güzel değil ne o öyle
T.C VATANDAŞI, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Seher vakti esen rüzigarın serinliğini bilemeyen..
Bir avuntuyla cafe köşelerinde ömür çürüten, gönül huzurunu ne bilir?!.
Çıplak ayaklarını ıslak otlar üzerine seremeyen.. Bir hüt hüt kuşunun canlı ötüşünü duyamayan.. Ve dahi bir bebeğin avucunu, ellerine almadan yaşayan;
Akıldan, mantıktan ne bahseder bilmem ki?!..