Terk edilmiş ve kullanılmayan bir yapı yada bir eser kalıntısı gördüğünüzde içinizde bir duygu depreşmesi hasıl olacaktır. bu duygu karmaşası içerisinde insan buralarda geçen yaşam ve geçmişin izlerini aramaya çıkacaktır. Bu durum belki de meraktan öte geçmişe duyulan saygının ifadesi olmalıdır. Tarihi eserlerin, mekanların ziyaret nedenleri bundan dolayıdır. İşte yazımızın konusu olan bu konakla ilgili diyeceklerimizde bu kapsamda değerlendirilmelidir.
19.yüz yılın sonlarıdır, Çakıroğlu köyünün toprak ağası Tahir Efendi kendisine bir konak yapmayı planlar. Tahir Efendi yörenin güçlü ve saygın bir ağasıdır. Kendisi esasen Haleplidir. Onun için hep Halepli Tahir olarak bilinmiştir. Yaşamı seven zevkine düşkün aynı zamanda şair ruhlu bir kişidir. Onun zamanın Halep valisine hitaben yazmış olduğu “El Aman Efendim”adlı şiiri oldukça meşhurdur. Tahir efendi Kurtuluş savaşı yıllarında çevresinde topladığı kişilerle bir çete oluşturarak işgallere karşı direniş örgütleri de kurmuştur. Ağa yapmayı tasarladığı konağının da kendi zevkine ve namına uygun olmasını düşünmüştür. Bunun için yapıcı ustalarını Halepten ,Konağın yapımında kullanılacak taşları da en iyi taş ocaklarına sahip şimdi sınırlarımızın dışında olan Akderin den getirtir. Ve bina ile ilgili en ince ayrıntıları hazırlayarak Çakıroğlu köyünün hakim bir noktasına konağı inşa ettirir. O zamanlar görenleri hayran bırakan bu konak çevrede görülmeye değer bir yapı olur. İçerisinde su kuyusunun da olduğu konak giriş holü koridor ve çok odalardan oluşur. Kapı ve pencere üstleri taş kemerlerden şekillendirilmiş olup, pencereleri nakışlı desenlerle nacarlandırılmıştır. Esasen iki kat olarak yapılması planlanan konağın üst katına çıkan merdiven aynı şekilde işlenmiş Akderin taşından yapılmıştır.
Not: Görsel tasvirdir
Ne var ki Tahir Efendi özenerek yaptırdığı bu konakta fazla yaşamaz. Kendisi Halep’e yaptığı bir ziyarette orada hastalanır ve ölür. Çocuğu da olmayan Tahir Efendinin diğer varislerinin de olmaması sonucu konağı arazileri üzerinde çalışan kişilere kalmış olur. Cumhuriyet döneminin Sonraki yıllarında Türkiye-Suriye Devletleri arasında kendi vatandaşlarının arazileri üzerinde varılan anlaşma uyarınca da Tahir Efendinin Türkiye de ki bütün gayri menkulleri hazineye bırakılır. Bu defa hazine adına bu arazileri işleten aileler konağın sakinleri olurlar. Altmışlı yılların başında bu kez askeriye konağı hazineden devralarak burayı karakola çevirir. Bu aşamada konak üzerinde bir çok değişiklikler yapılarak orijinal yapısı büyük ölçüde bozulur. Böylece uzun süre Askeri karakol olarak kullanılan bu tarihi yapı 2000 yılının başlarında sınır karakollarının iptal edilmesi üzerine boşaltılır. O günden bu yana da boş,atıl ve kaderine terk edilmiş durumda öylece durmaktadır. Geçmişin izlerini, sivil-asker bir çok kişilerin hatırasını taşıyan bu tarihi yapı Karkamışla Çakıroğlu arasında tel örgülerine sıfır noktasında zaman zaman yolcuların ve çobanların gölgesinde dinlendiği bir yer şimdi. Çevrede yüz yılını doldurmuş bu tip yapılar belkide hiç yoktur. Onun için özelliği olan bu yapının koruma altına alınması aynı zamanda geçmişe duyulan bir saygının ifadesi olmalıdır diye düşünüyorum.