Tıpkı senin yaptığın gibi bir karlı sabah vakti "Adio Kerida" dedikten sonra geri dönmemek. Sonrada gidilecek bütün limanlara, şehirlere, köylere uğramak. Sadece beyaz elbiseler içinde değil, bazen yaslı durmanın doruğuna çıkıp siyah kıyafetler içinde senden kalanları sence, sencileyin dil döndüğünce anlatmak.

Yorgun günlerin akşamında şehirlerin salonlarında -meydanlarında, köy odalarında-harman yerlerinde, kasabaların düğün yapılan yerlerinde bu alemden göçüşünün destanını dillendirmek. Bazen hıçkırıklarla, bazen acı tebüssümlerin içindeki hasretle, bir gül yaprakları içine seni yazarak anlatmak.

Bel ağrısına, yürek sancısına aldırmadan, yaşa-başa kafayı takmadan yola düşmek. Bazen topallayan ayaklarla, iki büklüm bel ile gün doğumunun gençliğine, gün batımının ihtiyarlığına doğru sensiz de olsa yürümek.

Hayata rest çekip, kuşun uçmadığı, kervanın geçmediği mekanları da ihmal etmeden, uyku görmemiş gözlerle ölüme meydan okuyup, idam fermanı boyunda gitmek.

Bir pınar başındaki çınar ağacı altında, bazen bir kale duvarı gölgesinde, ikindi serinliği kuşların ötüşleri arasında seni dillendirmek. Bütün uzak yakın mezraları dahi gezip senin verdiklerini, sunduklarını şükür heyecanı içinde senin deyişin gibi "Adio Kerida" deyip bu gidişe bir nokta koymalı.*

Not:
1. Bu yazı komşu bir nenenin vefatına ilhamla yazılmıştır. Ayrıca o vefatı da yazmış oldum.
2. “Adio Kerida” İspanyolca elveda sevgili anlamında kullanılır. Şarkısı da vardır. (Tıklayın!) Yasemin Levi kimliği beni pek ilgilendirmesede Kubat ile yaptığı diğer düette harikadır. (Tıklayın!)

yazı/foto:mağpak




Kaynak...